16 Ekim 2024 Çarşamba

Baba Kabaiş: İntihar değil cinayet

Kızının ölümünün "intihar" adı altında kapatılmak istendiğini kaydeden baba Nizamettin Kabaiş, "Üniversitenin adı kirlenmesin. Van'ın adı çıkmasın istiyorlar. Bir can yitirilmişse bunun gerçeği neyse o ortaya çıkarılmalı. Kim yapmışsa cezasını çeksin" dedi. 

Van'da 27 Eylül'de kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni Van Gölü Molla Kasım kırsal mahallesi sahilinde bulunan Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş, Diyarbakır Yeniköy Mezarlığında son yolculuğuna uğurlandı. Aile Abdurrahman Enç Külliyesinin taziye evinde ziyaretleri kabul ediyor. Baba Nizamettin Kabaiş, Rojin'in ölümüne ilişkin Mezopotamya Ajansı'na konuştu. En büyük suçlunun kızının kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurdu olduğunu söyleyen baba Kabaiş, kızını onlara teslim ettiklerini ancak onların görevlerini yerine getirmediğini ifade etti. Kızının yurda gitmemesine rağmen kendilerine haber verilmediğini belirten Kabaiş, "Yurt yetkilileri diğer gün ancak bizi aradı ve 'Kızınız yurda gelmedi' dedi. Yurt, erken haber verseydi belki kızımız erken bulunur ve hayatta olurdu" dedi.

'TELEFONU BELKİ BAŞKASI BIRAKMIŞTIR'
Kızının sahil kenarında taş toplamak için çıktığını arkadaşlarına ilettiğini belirten baba Kabaiş, kızının gittiği yerin kör nokta olduğunu ve burada da yurdun ihmalinin olduğunu ifade etti. Her 4 kamerada herhangi bir ize rastlanmadığını belirten baba Kabaiş, "Kameralara baktığımda telin orada da, kayalıkların olduğu alanda da kamera yoktu. Belki kızımın telefonlarını falan başkası oraya bırakmıştır. Belki birileri zarar vermiştir kızıma" ifadelerini kullandı.

'CENAZE YURDA 18 KİLOMETRE İLERİDE BULUNDU'
Bardakçı köyü civarındaki su altı aramalarının iyi yapıldığını, vali ve emniyetten diğer köylerde de arama yapılmasını istediğini belirten Kabaiş, "Bana 'Arayacağız, arayacağız' dediler, ama 18 gün sonra kızımın cenazesi, 24 kilometre uzaklıkta bulundu" diye konuştu. Vali ve emniyet yetkilileriyle bir odada baş başa yaptıkları görüşmede kendisine "İntihardır" dediklerini ifade eden Kabaiş, "İntihar ise bu cenaze bu kadar nasıl gider, dedim. Bana, 'Su altında cenaze gider' dediler. Ben de bunu asla kabul etmeyeceğimi söyledim. Kız ayakla bile o kadar uzağa gidemez. Molla Kasım'a kadar 24 kilometrelik yolu uçarak mı gitti bu kız" sözleriyle kuşkusunu dile getirdi.

'OLAYI KAPATMAK İSTİYORLAR'
Yetkililerin "intihar" diyerek olayı kapatmak istediğini ifade eden Kabaiş, "Üniversitenin adı kirlenmesin. Van'ın adı çıkmasın istiyorlar. Bir can yitirilmişse bunun gerçeği neyse o ortaya çıkarılmalı. Kim yapmışsa cezasını çeksin" diye belirtti. Teşhis için kızını gördüğünü darp ve benzer izlere teşhis esnasında rastlamadığını belirten Kabaiş, 100'ün üzerinde numune alınarak İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildiğini aktardı. Kabaiş, "Ortaya çıkan işaretlere göre, mikrofonu kime uzatsan telefonlarının bulunduğu yerden 24 kilometre uzaklıkta bulunan cenazeye intihar demez" şeklinde konuştu.

Aile olarak tek isteklerinin bu vahşeti yapanların ortaya çıkarılması olduğunu dile getiren Kabaiş, "Bu vicdansızlar kimse ortaya çıkarılsın. Ağır cezalar verilsin. Bir daha kadınlara el uzatılmasın" dedi.

'GİZLİLİK KARARI BİR AN ÖNCE KALDIRILMALI'
Rojin'in 8 saat süren otopsi işlemlerine Van-Hakkari Tabipler Odası adına katılan Doktor Hüseyin Yaviç, rapor sonucunun bütün kurumlarla paylaşılması gerektiğini söyledi. Kabaiş'in otopsi işlemlerine dahil olmak adına birçok kurumun talebi olduğunu dile getiren Yaviç, kendi taleplerinin de ısrarlar sonucunda kabul edildiğini söyledi. Sürecin titizlikle yürütülmesi adına otopsi işlemine dahil olduklarını vurgulayan Yaviç, "Yaklaşık 8 saat süren bir otopsi yapıldı. Otopsiye 10'a yakın uzman katıldı. Yüzün üzerinden numune alındı. Cenazenin uzun bir süre suda kaldığını ve deforme olduğu tespit edildi. Temel sıkıntı, uzun süredir cenazesinin gölde olduğundan kaynaklı ne yazık ki ciddi anlamada, bir deformasyon gerçekleşmiş, bu nedenle bulguların tespit edilmesi de zor görünüyor. Baba kızını elbiseleriyle teşhis edebildi. Dosya üzerinde şu an bir 'gizlilik' kararı var" dedi. Ön otopsi sürecinde tespit edilmiş net bilgilerin olmadığını söyleyen Yaviç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şüpheli görünen bazı bulgular vardı, onlardan numuneler alındı ve kayıt altına alınıp gerekli yerlere gönderildi. Bu süreci kurumlarımızla birlikte uygun bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağız. Yapılan otopside kemiklerde herhangi bir kırık tespit edilmedi. Scopi cihazıyla vücutta yapılan incelemede herhangi bir kırık tesit edilmedi. Bu sürece dair şöyle bir sıkıntı da olduğu belli oluyor. Ön otopsiyi talep eden van Barosu'na verilmedi. Bu sürecin daha şeffaf yürütülmesi ve toplumun aydınlatılması gerekiyor. Gizlilik kararının biran önce kaldırılması ve rapor sonucunu bütün kurumlarla paylaşılması gerekir."