21 Ocak 2025 Salı

Tanya Kara yazdı | Toplumsal erkeklikle yüzleşme kapsamında duygusal ilişkiler

Erkekler bakımından erkek egemen yaklaşımların ve düşünüşün en çok açığa çıktığı yerlerden birinin evlilik, sevgililik, flört, yani duygusal ilişkiler zemininde olduğunu görüyoruz. Sosyalist erkekler de elbette bundan azade değil. Erkeklerin birlikte oldukları veya olmak istedikleri kadına dair beklentileri, aslında kendilerinin sahip olmadıklarına dair oluyor çoğunlukla.

Toplumsal erkeklikle yüzleşme, erkekliğin kendini yeniden ürettiği her türlü alanı tartışmayı ve yüzleştirmeyi kapsıyor. Erkek egemenliği dediğimiz şey oldukça somut bir yapıya ve kurumsallığa sahiptir, bu kurumsallık içerisinde tek tek erkeklerin eylemleri de pek tabii ki egemenlik ilişkisinin içerisinde ele alınmalıdır. Erkek egemenliğinin kurumsallığı içinde -devlet aygıtı, yargı, bakanlıklar, ideolojik aygıtlar, aile yapısı- erkek cinsine ayrıcalıklar sağlar, sağlamak zorundadır. Bu kurumsallık içerisinde erkeklerin gerici temelde saflaşmasını sağlayarak, erkek egemenliğinin bir parçası haline getirmektir hedef. Toplumsal erkeklikle yüzleşme çağrısının önemli noktalarından birisi de işte burasıdır. Erkek egemenliğinin yarattığı bu gerici saflaşma içerisinde kim nerede duracak? Dünyada ve yaşadığımız coğrafyada kadın düşmanı, LGBTİ+ düşmanı politikalar yükselirken, kadın cinsinin haklarına, bedenine, emeğine dönük kapsamlı saldırılar yapılıyorken, kadın cinayetleri her geçen gün artarken ya kadın özgürlükçü ilkeler etrafında saf tutacak ya da erkek egemenliğinin gerici temelde saflaşmasının parçası haline gelinecektir. Çelişkiler keskin, saflaşma ise oldukça nettir. Ya erkek egemenliğinin parçasısınızdır ya da ona karşı mücadelenin. İşte yüzleşme çağrısının temelinde bu saflaşma yatıyor.

Bu yazıda erkekliğin kendini ürettiği zeminlerden birini, duygusal ilişkiler düzlemini ele alacağız. Elbette duygusal ilişkilerde ortaya çıkan kimi erkek egemen yaklaşımlar, hem potansiyel suç olma ihtimalini barındırıyor hem de bazı pratikler doğrudan cinsel suç kapsamına giriyor. Duygusal ilişkilerde yaşanan cinsel suçlar, bu yazının kapsamını aşıyor. Konuya dair sosyalist kadınların bakış açısını ve erkek sosyalistlerin değişimi nereden örgütlemesi gerektiğine dair görüşlerimize Sosyalist Kadın dergisinin Yaz 2021 ve Kış 2022 sayılarındaki yazılardan ulaşmak mümkün.

İçinden geçtiğimiz dönemde, erkek şiddeti her geçen gün artıyor, kadınlar en yakınındaki erkekler tarafından katlediliyor, erkek yargı tarafından kadına yönelik şiddet meşrulaştırılırken kadın katilleri cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Bu durum, AKP-MHP faşizminin kadın düşmanı politikalarının sonucudur elbette. Eğitim, yargı, sanat, bilim, aile ve nüfus politikalarının tamamı erkek egemenliğinin tekelinde ve itina ile kadın düşmanlığı üretiyor. Bu kadın düşmanı politikalardan, hem işçi sınıfının erkek bölüğü hem de sınıfın içinden ve de dışından bir paydası olarak sosyalist erkekler etkileniyor, içine doğdukları toplumun erkek egemen yönlerini alarak büyüyorlar. Erkek merkezli duygu ve düşünüş derinleşiyor. Bu politikaların sonuçlarının sosyalist saflara yansıyışı da oldukça sancılı ve bilinçli bir müdahale ile kolektif değişimi zorunlu kılıyor. Sosyalist saflardaki erkeklerin, erkekliği kendi dışında tarif eden yaklaşımı ve eğilimleri çokça karşılaştığımız bir olgu.

Erkekler bakımından, erkek egemen yaklaşımların ve düşünüşün en çok açığa çıktığı yerlerden birinin evlilik, sevgililik, flört yani duygusal ilişkiler zemininde olduğunu görüyoruz. Sosyalist erkekler de elbette bundan azade değil. Erkeklerin birlikte oldukları veya olmak istedikleri kadına dair beklentileri, aslında kendilerinin sahip olmadıklarına dair oluyor çoğunlukla. İlişki içerisinde anlaşılmak istemek, bunun için dinlenilmek, önemsendiğini anlamak istemek makul bir beklenti gibi görünse de arkasında erkeklik halinin saklı olduğunu söyleyebiliriz. İlişki içerisinde kadınlardan anaç bir rolün üstlenmesi, erkeğin istekleri ve ihtiyaçlarına göre konumlanması, uysal, adanmış, geleneksel rollerle sarıp sarmalayan olmaları bekleniyor. Yani erkekler, sıkça makbul, geleneksel kadın rolleriyle kadınları ehlileştirme çabası içinde oluyorlar.

Sosyalist erkeklerin birçoğu birlikte olduğu kadının ondan ne beklediğini bilmiyor. Oysa bir ilişki içerisinde karşılıklı beklentiler olur, yaparsın, yapamazsın ya da çok bilinçli olarak yapmazsın o ayrı bir konu. Ama bunların ne olduğunu bilirsin, bilmen gerekir. Eğer bilmiyorsan, karşındaki kadına dair sorumluluklarının farkında değilsin demektir. İlişkiler içerisinde sıkça tartışılan bir konu olarak, ilişkiye emek vermek ise genellikle kadının görevi olarak görülüyor. Öyle düşünülmediği söylense de somut durum bunu gösteriyor. Bu durum, yaşamın emekçiliği gibi ilişkinin emekçiliğinin de kadına bırakılma halidir. Örneğin bir kadından nasıl kocasının sinirini, stresini alması bekleniliyorsa; sosyalist erkekler evliliği geleneksel bir kurum olarak tarif etmelerine rağmen ilişkide emek verenin, ilişkiyi ayakta tutanın kadın olmasını bekliyor. Bir diğer tipik erkek davranışı olarak kendi isteklerini, beklentilerini sanki kadının beklentileri, istekleriymiş gibi yaklaşma olarak karşımıza çıkıyor. Ortaklaşma, tamamlanma, birliktelik adına zorla olmasa da devrimci değerleri kullanarak kadını kendi çizgisine razı etme hali çok da nadir örnekler değildir.

Erkeklerin bir diğer tipik yaklaşım biçimi de korumacılıktır. Kadının güçsüz olduğu, başına her an bir şey gelebileceği, kendini koruyamayacağı gibi fikirlerden hareketle bu korumacılık hali gelişir ve zamanla kadını sınırlandırmaya çalışan bir hareket tarzına dönüşür. Kadının hayatına, kararlarına müdahale etmeye kadar vardırılır.

Erkek kibri ve gururuna sahip, her şeyi kendi isteği temelinde şekillendiren, en çok bilen, en çok kendini ifade etmek isteyen, ilişki içerisinde hep anlaşılmadığını düşünerek sürekli kendini açıklamaya çalışan, eleştiri karşısında tepkiselleşen, gerekçeler üreterek eleştiriyi zayıflatmaya çalışan, aşırı savunmacı ve kendine dokundurtmayan, yıkıcı eleştirellik tarzına sahip olan erkek davranışları en bilindik hallerdir.

Peki toplumsal erkeklik kıskacında cinsellik nasıl ele alınıyor? Bu noktada, "cinsellik konuşulması gereken değil, sadece deneyimlenecek bir şeydir" yaklaşımı hakim. Cinselliği tabu olarak gören, yer yer muhafazakar yaklaşımlar söz konusu. Bu nedenle bu konuda paylaşıma oldukça kapalı erkekler. "Toplumsal ahlak kuralları" altında gelişen bu muhafazakarlık, cinsellikle ilgili her konuda kapalılık geliştiriyor. Erkekler cinselliği nasıl yaşadıklarını, deneyimlediklerini, bu konudaki zaaf ve özgüven sorunlarını mahremiyet olarak görüyor ve kimseyle konuşmuyor. Böylece, geleneksellikle yaklaştıkları bu alanı denetlenebilir olmaktan çıkarıyorlar.

Erkekler birbirinin cinsellikle kurduğu ilişkiyi de dert etmiyor. Örneğin erkek yöneticiler kadınların duygusal ilişkisini dert ediyor, tartışıyor. Erkeklerin gelişimini, devrimcileşmesini dert ediyor ama gelişmesini istediği erkeğin cinsellikle, duygusal ilişkilerdeki zaaflarıyla ilgilenmiyor. Bir tür sessiz uzlaşma hali var ve kimse kimsenin "özel alanı"na dokunmuyor.

Esasında duygusal ilişkide değişmeyen sosyalist erkeklerin, gerçek bir değişimi örgütlemesinin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Unutulmamalı ki; erkekliği sorunlaştırmayan bir kadın özgürlük programı olamaz. Bu yüzden sosyalist erkeklerin düşünüş, davranış ve yaklaşımlarını tartışmak politik, ideolojik, örgütsel mücadelenin bir parçası olarak ele alınmalı. Erkekliğiyle yüzleşmeyen, kadın özgürlük mücadelesi ilkeleri etrafında saflaşmayanlar, erkek egemen kapitalist sisteme karşı mücadele edemezler. İşçi ve emekçi erkeklerin gerici temelde saflaştırılmasına karşı sosyalist erkeklere önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu nedenle; öncelikle kendilerinde güçlü bir yüzleşme pratiği açığa çıkarma ve bu çağrıyı yaygınlaştırma sorumluluklarını unutmamalıdırlar.