Şehit Serkan Taburu komutanları: Halkımız büyük sahiplendi, düşman direnişi kıramıyor
Rojava devrim savunmasında yer alan Şehit Serkan Taburu komutanlarından Eylem Sarîn ve Dilşêr Serhed, gelinen aşamayı değerlendirdi, işgalci çetelerin direniş mevzilerini kıramadığını vurguladı. Sarîn ve Serhed, savaş cephesindeki savaşçılar etrafında örülen halk direnişine dikkat çekerek, Brusk ismi verilen dronelar gibi askeri teknik kullanımının düşmanın ezberlerini bozduğunu dile getirdi.
Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına yönelik sömürgeci soykırım saldırısı sürüyor. Devrim güçleri, topraklarına yönelik işgal saldırılarına karşı kararlı, fedai bir direnişle karşı koyuyor.
Şehid Serkan Taburu, başta Qereqozak, Tabqa-Deyr Hafr, Kobanê, Til Temir ve Tişrîn cephelerinde işgal güçlerine karşı direnişin ön cephelerinde yer alıyor. Türk devleti ve çetelerinin teknik ve ağır silah ağırlıklı saldırılarına karşı verilen tarihi direnişin bileşeni olan tabur komutanları, savaşın geldiği aşamayı ve yaşananları değerlendirdi.
Şehit Serkan Taburu komutanlarından Eylem Sarîn ve Dilşêr Serhed, ETHA'nın sorularını yanıtladı. Direniş güçlerinin, işgal saldırılarına karşı geri adım atmayan kararlılığına dikkat çeken Sarîn ve Serhed, direniş ile dayanışmayı büyütmenin önemine vurgu yaparak, bölge halklarına Rojava'yı sahiplenme iradesinden geri adım atmama çağrısında bulundu.
Şehit Serkan Taburu komutanlarından Eylem Sarîn ve Dilşêr Serhed'in sorularımıza verdiği yanıtlar şu şekilde:
HALKIN BÜYÜK SAHİPLENİŞİ, ASKERİ KUVVETİN MOTİVASYON KAYNAĞI OLDU
Şehit Serkan Taburu, son dönemde yaşanan direnişe başından itibaren katıldığını açıkladı. Til Temir, Kobanê, Tabqa hattı ve Firat bölgesindeki diğer direniş alanlarında yer aldınız. Direnişin geldiği aşamayı değerlendirir misiniz?
Eylem Sarîn: Minbic, Til Rıfat ve Şehba'ya yönelik işgal saldırıları sonrasında kuvvette belli düzeyde moral bozukluğu vardı. Süreç çok hızlı geliştiğinden dolayı, ne olacağını bilememe durumları vardı. Özellikle de Tişrîn ve Qereqozak hatlarında ilk günlerdeki dağınıklık, şehadetlerin fazlalığı, kimi kuvvetlerle bağlantı kopması gibi olumsuzluklar yaşandı. Fakat sonrasında takviye kuvvetler ve yeni görevlendirmelerle düşman saldırısı püskürtüldü ve ileriye doğru gidildi. Kaybedilen mevziler büyük oranda kazanıldı. Çeteler de kırılınca moral üstünlüğünü yeniden elimize aldık diyebiliriz. Savunmadan aktif saldırıya geçiş, bütün kuvvete olumlu yansıdı. Bunların yanı sıra halkın büyük sahiplenişi, gerçekten de askeri kuvvetin en büyük motivasyon kaynağı oldu.
Direnişin geldiği aşamada, halkımızın en başta görmesi gereken şey, Rojava'yı her gün tehdit eden Tayyip Erdoğan ve çetelerinin bir aydır Qereqozak, Tişrîn ve Deyr Hafr hattında bir adım bile ilerleyememiş olmasıdır. Direnişi kıramamış olmasıdır.
Bu üç direniş alanına giden birer yol var. Ve bu yollar sürekli düşman keşfi uçaklarıyla izleniyor, saldırılar gerçekleştiriliyor. Direniş, bu şartlarda sürdürülüyor. Fakat, düşman direnişi kıramıyor. Ve bu sürecin sonunda da çetelerin içinde bir Tişrîn-Qereqozak sendromu başladı diyebiliriz.
Bu iki hat, genel olarak Firat bölgesinin özel olarak ise Kobanê'nin savunulmasında önemli bir konuma sahip. Eğer bu iki alandan birinde çeteler direniş mevzilerini aşmış olsaydı, düşman, Kobanê'nin doğu ve batı cephelerindeki çete kuvvetlerini saldırmak için hazırlamıştı. Fakat bu olmadığı ve mevziler korunduğu için düşman yeni yönelimlere girmek zorunda kaldı.
TEKNİK KULLANIMIMIZ DÜŞMANIN EZBERLERİNİ BOZDU
Tişrîn ve Qereqozak hattı başta olmak üzere savaş sürüyor. Askeri teknik bakımından yeni araçların kullanımı dikkat çekiyor. QSD'nin geldiği düzeyi bu açıdan değerlendirir misiniz?
Dilşêr Serhed: Rojava'nın yıllarca ambargo altında oluşu, askeri teknik düzeyimizi ilerletmek bakımından önümüzde hep bir engeldi. Fakat QSD, özellikle de drone kullanımı konusunda birkaç yıldır belli bir yönelim içine girdi. Hem döner kanatlı hem de düz kanatlı insansız hava araçlarıyla bugünkü niteliğine gelmiş oldu. Bunların hepsinin devrim ordusunun kendi imkanlarının yanı sıra yaratıcılıkla yapılması da önemle üzerinde durulması gereken bir konu.
Brusk ismi verilen droneların kullanılması geç kalınmış bir durum olarak görülebilir. Fakat burada ambargo gerçekliğini unutmamak gerek. Arkadaşlarımız drone kullanmaya ilk başladıklarında isabet ve hakimiyet sorunları olsa da çok hızlı şekilde düşman üzerinde eğitim yapılarak gelişim sağlandı. Ve kısa sürede kamikaze dronelar başta olmak üzere onlarca savaşçı yılların tecrübesine sahip oldu. Ve düşman medyasını takip edebildiğimiz kadarıyla da bir korku başlamış durumda.
Bize karşı kullandıkları hava saldırı araçlarının en basitini bizler de düşmana karşı kullanmaya başladığımızda, lojistik ikmal hatlarından tutalım yerüstü üstlenmelerine kadar hemen hemen bütün ezberleri bozulmuş oldu. Ve bu nitelik savaşçılarımızda da büyük bir moral oluşturdu.
Neticede yıllarca hava saldırılarına karşı zayıf olan bizler, bu sefer bir denge durumu kazanmış olduk. Türk devletine ait SİHA'ların gerilla alanları sonrasında Rojava sahasında da düşürülmesi ve bu tekniğin hala düşman tarafından çözülememiş olması da kazanılan tecrübelerin, kurulan ağların ve örgütsel niteliğin artık dünkü düzeyinin üzerinde olduğunun kanıtıdır. Elbette teknik düzeyde daha çok gelişmemiz gereken yönler var. Bu konuda yeni olandan öğrenen ve eski olandan tecrübe çıkartan bir tarzımız var. Eminiz ki, halkımız gelecekte bütün savaş alanlarında yeni tekniklerin farklı taktiklerle kullanıldığını görecektir.
DEVRİMİMİZ HER ALANDA BÜYÜK BİR ÇABA SERGİLİYOR
Askeri başarılar elde etmesi bakımından direnişin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu bakımdan günün ihtiyaçları ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarına çağrınız nedir?
Eylem Sarîn: Askeri başarılar siyasi başarılarla birleştiği ölçüde mana kazanır. Bu konuda devrimimiz her alanda büyük bir çaba sergiliyor. Bizler de devrimimizin savunulmasında görev üstlenmiş savaşçılar olarak, başarıları büyütme ve geliştirme konusunda çok daha sorumluluk sahibi olacağız.
Neticede bizler savaş sahasındaki sorumluluklarımızı yerine getirdikçe, biliyoruz ki devrimimiz güçlenecektir. Direnişin geldiği aşamada yeni destanların yazıldığına tanık oluyoruz. Birçoğunu daha halkımız duymadı. Süreç o kadar hızlı ilerliyor ki, nelerin şimdi anlatılacağı, nelerin sonraya bırakılacağı konusunda bir soru işareti var şu an. Ama bilinmesini isteriz ki, direnişin geldiği bu aşamaya kadar her bakımdan çok büyük tecrübeler ve çok büyük destanlar yazıldı. Ve yazılmaya da devam edecektir.
Burada zafer sarhoşluğuna kapılmaya gerek yoktur. Üzerinde durduğumuz zemin devrim topraklarıdır ve bugün savunmak için şehitler verdiğimiz bu alanlarda, yıllar önce de şehitler verdik, bedeller ödedik. Dün niçin ise bugün de aynı sebeple savaş devam edecektir.
DEVRİMİMİZ BÜYÜDÜKÇE SÖMÜRGECİ, FAŞİST, İŞGALCİ DÜZEN YIKILACAK
Rojava devrim savunması cephelerinden bölge ve dünya halklarına mesajınız nedir?
Dilşêr Serhed: Savaş devam ediyor. Ve daha da büyüyerek devam edecektir. Ortadoğu'daki ve dünyanın farklı coğrafyalarında yaşananların hepsi, üçüncü bir dünya savaşının zeminini hazırlamaya devam ediyor. Bütün bu yaşananlar, dünya halklarının gözleri önünde oluyor.
Kürt düşmanlığı yaparak Rojava'ya saldıran sömürgeci faşist Türk devletinin, cihatçı, Alevi katliamcısı ve kadın katili çetelerle işbirliği yaptığını herkes görüyor. Bizim mücadelemizin haklılığını henüz anlayamayanlar, Hakan Fidan ve Golani'nin, yine Hakan Fidan ve Barzanilerin kucaklaşmasına iyi bakmalılar. Buralardan ders çıkartıp, kimin ne için savaştığını iyi görmeliler. Halklarımız, Rojava Devrimini anlayıp savundukları oranda kendi ülkelerinde özgürce nefes alabileceklerdir.
Bizim savaşımız, sadece topraklarımızı işgal eden Türk devleti ve çetelerine karşı değil; aynı zamanda Türkiye'de yatağa aç giren yoksul milyonlar içindir. Rojhilat'ta katledilen kolberler içindir. Başûrê Kürdistan'da açlığa mahkum edilen milyonlar içindir. Lazkiye'de katledilen ve kaybedilen Aleviler içindir. Ve bölgenin pek çok yerinde yok sayılan, katledilen, cinsel saldırıların hedefi olan kadınlar içindir. Bunlar unutulmamalıdır. Devrimimiz büyüdükçe bu sömürgeci, faşist, işgalci düzen yıkılacaktır.
ROJAVA'YI SAHİPLENME İRADESİNDEN GERİ ADIM ATILMAMALI
Ortadoğu ve dünya halklarına çağrımız şudur: Kobanê direnişi sürecinde olduğu gibi, bugün de tüm Rojava'yı sahiplenme iradesinden geri adım atmamalılar. Bugün sokağa çıkmak, legal ya da illegal tüm eylem araç ve biçimlerini kullanmak önemlidir. Rojava'ya yönelik tasfiye ve soykırım saldırılarını dünyanın gündemine yerleştirme zorunluluğuyla karşı karşıyayız.
Eylem Sarîn: DAİŞ artığı çeteler, bugün sadece Rojava kadın devrimimizi boğmak istemiyor. Aynı zamanda, politik islamcı, faşist ve kadın düşmanı bir sistem kurmanın hazırlığını yapıyor.
Tişrîn ve Qereqozak direnişlerimiz, tüm bu gerici planları alt üst etti. Rojava halklarının kurduğu özsavunma birimleri ve devrim savaşçılarına sunulan destek, devrim tarihinin sayfalarına nakşedildi. Bakurê Kürdistan sınırında başlatılan nöbetler ve sınır hattına yapılan yürüyüşler, halkımızın manevi birliğinin sembolleri oldu.
İşte böylesi dönemler, böylesi iradeleşmeleri de açığa çıkarıyor. Daha fazlasını da çıkarmalıdır. Bizim çağrımız da esasen bunun içindir. Tüm Ortadoğu ve dünya halkları, bu gerçeğe göre konumlanmalıdır. Sürecin yakıcılığı her yerde aynı düzeyde ele alınmalı, herkes mücadele pratiğini artırmayı hedef almalıdır.
Zaferler, büyük mücadeleler göze alınmadan kazanılmaz. Gün, özgür bir gelecek için yurtseverim, devrimciyim, demokratım diyen herkesin ellerini taşın altına koyma zamanıdır.
SINIRIN DİĞER TARAFINDA MÜCADELENİN FARKLI ARAÇLARINI KULLANMAK YOLDAŞLARIMIZA DÜŞÜYOR
Yoldaşlarınıza bir mesajınız var mı?
Eylem Sarîn: Türkiye'de, Avrupa'da, Kürdistan'ın diğer parçalarında devrimci görevlerinin başında olan tüm yoldaşlara selamlarımızı iletiyoruz.
Sizlerin orada dalgalandırdığınız parti bayrağımızı, bizler de büyük bir onurla taşıyoruz. Onlarca yoldaşımızı şehit verdiğimiz devrim topraklarının savunulması için savaşıyoruz.
Mücadelemizin tüm cephelerinde direnişimiz aynı mayadan besleniyor. Yoldaşlarımızın ne olursa olsun sokakları boş bırakmadıklarını görüyoruz. Ve büyük bedellerle direniş geleneğini dövüşe dövüşe sürdürüyorlar. Rojava Devrimi için ölümsüzleşen yoldaşlarımızın bir bölümü, o sokaklardan çıkıp gelmişti.
Bizler burada, savaşın gerektirdiklerini kızıl komutanımız Baran Serhat yoldaşın "kararlı, kurallı ve cesur" olma parolasıyla göğüslüyoruz. İşgalciyle, işgal topraklarında savaşmak bize düşüyor. İşgalin son bulması için sınırın diğer tarafındaki mücadelenin farklı araçlarını kullanmak da yoldaşlarımıza düşmektedir.
DEVRİM İÇİN DÖVÜŞENE BİN SELAM
Dilşêr Serhed: Partimiz, devrimin savunulmasındaki rolünü bir kez daha direniş ve hamle saflarında yer alarak göstermiştir. Partimiz bir kez daha öncü rolünü üslenmiştir. Til Temir'den Deyr Hafr'a, Kobanê'den Tişrîn ve Qereqozak'a direniş cephelerine, sabahlara kadar şehirlerinde, mahallerinde halkımızla birlikte nöbet tutan ve olası bir saldırıda mevzilerini koruyan yoldaşlara kadar sergilenen tüm bu pratiğin onurunu yaşıyoruz.
Şehit Serkan Taburu savaşçıları olarak, şehit Baranların, Saryaların, Ahmetlerin, Yılmazların unutulmaz komutanlıklarına layık pratikler sergilemek için sahada olduğumuzu belirtmek isteriz.
Devrim için düşene, dövüşene bin selam olsun.