7 Eylül 2024 Cumartesi

İHD: Geçmişten geleceğe insan hakları mücadelemiz sürüyor

İHD'nin kuruluşunun 38. yıldönümü sebebiyle Sultanahmet Meydanında basın açıklaması düzenleyen İHD İstanbul Şubesi, Türkiye'deki demokrasi ve insan hakları sorununa dikkat çekerek, mücadelelerinin süreceğini vurguladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, İHD'nin kuruluşunun 38. yıldönümü nedeniyle Sultanahmet Meydanında basın açıklaması gerçekleştirdi.

"İnsan Hakları Derneği 38 yaşında. İyi ki İHD var, geçmişten geleceğe insan hakları, demokrasi ve barış mücadelemiz sürüyor!" pankartı açılan eylemde, "Failler belli kayıplar nerede", "Anadilde eğitim haktır", "İnsan haklarıyla insandır", "Mülteci hakları insan hakkıdır", "Hasta mahpuslar serbest bırakılsın" dövizleri taşındı.

Basın açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri okudu. İHD'nin 17 Temmuz 1986 tarihinde aralarında tutsak yakınları, aydınlar, gazeteciler, avukatlar, doktorların da bulunduğu 98 insan hakları savunucusu tarafından kurulduğunu belirten Yoleri, İHD'nin kuruluşundan bu yana 23 İHD üye ve yöneticisinin faili meçhul cinayetlerle katledildiğini hatırlattı.

'TÜRKİYE'DE BİR DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI SORUNU VAR'
"1998 ve 2002 yıllarında, dönemin İHD Genel Başkanları, derneğin genel merkezinde, silahlı ve fiziksel saldırılara maruz kaldı. Kurucularımızdan yaşamını yitirenleri sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz. Kurulduğu günden bugüne İHD'nin yüzlerce üye ve yönetici de idari ve yargısal tacizlere maruz kaldı ve kalmaya devam etmekte" diyen Yoleri, tüm bu baskıların İHD'yi insan hak ve özgürlüklerini savunma kararlılığından alıkoyamadığını vurguladı.

Türkiye'de bir demokrasi ve insan hakları sorunu olduğunu söyleyen Yoleri, bu sorunun giderilmesi için mücadeleyi ısrar, inat ve umutla sürdürdüklerini vurguladı. Türkiye'nin insan hakları karnesinin hala ihlallerle dolu olduğuna işaret eden Yoleri, Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında Kürt meselesinin çözümünün geldiğini söyledi.

'KÜRT MESELESİNDE RET VE İNKAR SİYASETİNDE ISRAR EDİLİYOR'
"Kürt meselesinin çözümü konusunda devlet ve siyasal iktidar halen güvenlikçi politikalarda, ret ve inkâr siyasetinde ısrar etmektedir. Bu politikalarda ısrar bir yandan demokrasi ve insan hakları ortamının kötüleşmesine ve toplumsal barışın yara almasına neden olurken; öte yandan da Türkiye'nin ekonomisinde derin tahribatlara yol açmaktadır" diyen Yoleri, çatışma ve savaş alanlarında ağır yaşam hakkı ihlalleri, seçilmiş Kürt belediye eşbaşkanlarına dönük kayyum atamaları, kapatma davaları ve Kobanê davasında verilen cezalara işaret ederek, yeni bir barış sürecine ihtiyaç olduğunu söyledi.

'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE DÖNÜK BASKILARA SON VERİLMELİ'
Demokratikleşme için geçmişle yüzleşmeye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yoleri, tüm toplum kesimlerinin insan haklarına dayalı taleplerini kabul edecek bir siyasi iradenin gerekliliğini belirtti. Demokrasiye giden yolun açılması için ifade özgürlüğünün sağlanması gerektiğini söyleyen Yoleri, "İfade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri olan Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması, yayın kuruluşları üzerindeki RTÜK baskı ve sansürünün sona erdirilmesi, muhalif basın-yayın kuruluşları üzerindeki yargı baskısının ortadan kaldırılması, sosyal medyayı sürekli susturma girişimlerinden vazgeçilmesi elzemdir" dedi.

Örgütlenme, toplantı ve gösteri haklarına dair yasaklamaların giderek arttığına dikkat çeken Yoleri, "Bu ihlaller kamu emekçilerinin ekonomik ve mesleki hakları ile ilgili gerçekleştirdikleri eylem ve etkinliklerinde, işini geri isteyen kamu emekçilerinin eylemlerinde, işinden edilen işçilerin hak arama eylemlerinde, kadınların eylemlerinde, muhalif siyasi partilerin düzenlediği eylem ve etkinliklerde, Cumartesi Annelerinin eylemliliklerinde, tutuklanan gazetecilerle dayanışma eylemlerinde daha belirgin olarak görülmüştür. Ayrıca, LGBTİ+ bireylerin varoluşlarına yönelik söylemler, örgütlenme ve gösteri hakkına yönelik baskı politikaları ve uygulamaları da iktidar zihniyetinin yansıması olarak devam etmektedir" dedi.

'İNSAN HAKLARI MÜCADELEMİZ ISRARLA SÜRECEK'
Türkiye'de yargının siyasal iktidarın tekelinde olduğunu ifade eden Yoleri, Türkiye'nin her yerinde insanların adalet nöbetleriyle adalet aradığına dikkat çekti. İnsan hakları savunucuları üzerindeki yargı yoluyla baskı politikasına son verilmesi gerektiğini söyleyen Yoleri, "İnsan hakları savunucularının İHD çatısı altındaki 38 yıllık mücadelesi insan onuruna dayanan özgürlük, eşitlik, adalet ve barış talebi ile artarak devam edecek ve Türkiye'nin insan haklarına dayalı demokratik bir rejime kavuşması mücadelesi ısrarla sürdürülecektir" dedi.