Sınır nöbetleri: Herkes Rojava'yla dayanışmalı
Türkiye ve bağlı çetelerin Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılarına karşı Mardin ve Urfa'da devam eden sınır nöbetlerinde, savaşın yıkıcı sonuçlarına dikkat çekilerek, Rojava'yı sahiplenme çağrısı yapıldı.
Türkiye ve ona bağlı ÖSO çetelerinin Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılarına karşı Mardin'in Nusaybin ilçesinde bulunan Qamislo sınırındaki nöbet 24, Urfa'nın Suruç ilçesinde bulunan Kobanê sınırındaki nöbet 14. gününde devam ediyor.
URFA
Urfa'nın Suruç ilçesinde bulunan Kobanê sınırında Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Özgür Kadın Hareketi'nin (TJA) öncülük ettiği nöbete, DEM Parti milletvekilli Ferit Şenyaşar, Emine Şenyaşar, Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Urfa Barış Anneleri Meclisi ve çok sayıda kişi katıldı.
DEM Parti Urfa İl Eşbaşkanı Sema Aişeoğlu, saldırılar son bulana kadar Kuzey ve Doğu Suriye'ye sahip çıkacaklarını vurgulayarak, "Rojava devrimi bir kadın devrimi. Herkes bu devrime sahip çıkmalı" dedi. Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu adına konuşan Çağla Salar, "Dün Kobanê'nin yanında yer aldık, bugün bir kez daha Kobanê'nin yanında duracağız. Sonuna kadar Kobanê ile dayanışma halinde olacağız" vurgusu yaptı.
'KOBANÊ İÇİN ADALET'
Gençlerin ölmesini istemediklerini dile getiren Emine Şenyaşar, "Kobanê'den ne istiyorsunuz? Bu zulüm son bulsun. 7 yıl adalet mücadelesi verdim. Bana zulüm ettiler. Çocuklarımı öldürdüler ama adalet demekten vazgeçmedim. Kobanê için de adalet demeye devam edeceğim" ifadelerini kullandı.
DEM Parti milletvekili Ferit Şenyaşar ise şunları belirtti: "Dünya Rojava'daki sisteme saygı duyarken, Türkiye tehdit olarak görüyor. Türkiye Kobanê'yi tehdit olarak görmemeli. Çeteler eliyle Rojava üzerinde yapılan saldırıları kınıyoruz. Rojava Devrimine sahip çıkmak halkların bir arada yaşama iradesine sahip çıkmak demektir. Rojava'ya sahip çıkmak herkesin görevi. Büyük barışın arifesindeyiz. 2025 barış yılı olmalı. Karanlık eller, barış umudunu ortadan kaldırmamalı. Herkesin Rojava ile dayanışması lazım."
Açıklama "Bijî berxwedana Rojava" sloganı ve alkışlarla son buldu.
MARDİN
Mardin'in Nusaybin-Qamişlo Sınır Kapısı önünde sürdürülen nöbeti 24. gününde ekoloji örgütleri ziyaret etti. Ekoloji aktivistleri, "Savaş en büyük ekolojik yıkımdır" pankartı taşıdı.
Ekoloji aktivistleri adına konuşan Derya Akyol, halkların bir arada yaşama umudu olan Kuzey ve Doğu Suriye'yi savunmaktan vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Derya Akyol, "Haksız savaşın bir tarafı olmayı kabul etmeyen Rojava halkları demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir yaşamın temelini attılar. Başta kadınlar olmak üzere Arap, Süryani, Keldani, Türkmen, Ermeni ve Çerkezler hep birlikte topraklarını savunarak, yeni model inşasında mücadele ettiler ve bugün tüm dünyanın yakından takip ettiği Rojava Devrimi'ni gerçekleştirdiler. Saldırılara karşı enternasyonalist bir mücadele yürütülerek, topraklar DAİŞ çetelerinden temizlenerek özgürleştirildi. 19 Temmuz 2012'de Kobanê'de başlayan devrim yürüyüşü günümüze kadar yıllardır tüm saldırılara karşın devam etmektedir. O günden bugüne, Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümünü reddeden ve Rojava'yı ulus-devlete bir tehdit olarak gören Türk hükümetinin de sık sık saldırılarına maruz kalmaktadır. Dün DAİŞ tarafından katliam boyutunda saldırılar gerçekleşirken, bugün de Baas rejimini deviren HTŞ tarafından farklı etnik kimlik ve inançlara dönük saldırlar gerçekleştirilmektedir" dedi.
'SAVAŞ POLİTİKALARIYLA DOĞA YOK EDİLİYOR'
Türkiye'nin, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik hava saldırılarının halkların demokratik kazanımlarını yok etmeye dönük olduğunu vurgulayan Akyol, "Bu tür saldırı ve işgal planlarının bölgedeki savaş ortamını yeniden alevlendireceği kesindir. Aynı zamanda Rojava'ya yönelik böylesi bir saldırının Türkiye'deki yankısının da benzer olacağı kesindir. Savaşın, çatışmaların bedelini en ağır şekilde yaşayan Suriye ve bölge halkları için yeni savaş ve işgal politikaları değil, sorunların demokratik müzakereyle barışçıl yöntemlerle çözümünü esas alan politikalara ihtiyaç olduğu her zamankinden daha açıktır. Savaşın, insanlık suçlarının yanı sıra doğaya verdiği zararlar yaşamı daha fazla zorlaştırmaktadır. Özellikle askeri operasyonlar, altyapının yok edilmesine, ormanlık alanların tahrip edilmesine ve tarım arazilerinin kullanılamaz hale gelmesine neden olmuştur. Bu durum, halkın temel yaşam varlıklarına erişimini engellemekte ve bölgede büyük bir insani krize yol açmaktadır" ifadelerini kullandı.
'ROJAVA MODELİ SURİYE'DEKİ SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN DE MODELDİR'
Akyol, şöyle devam etti: "Rojava'da inşa edilmeye çalışılan ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü yönetim biçimi Suriye ve diğer bütün bölge ülkeleri için de ulusal, dinsel, kültürel sorunların çözümü için model sunmaktadır. Bizler doğa savunucuları olarak, Suriye'de olduğu gibi Türkiye'de de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünün, savaşın yarattığı ekolojik yıkımın rehabilite edilmesinin de yolu olarak görüyoruz. Ekolojik restorasyon, bölgede barışın ve demokratik bir kültürün temellenmesi ile mümkündür. Buradan bir kez daha Rojava'ya yönelik saldırıların son bulmasını, Suriye'de de Türkiye'de de sorunların barışçıl demokratik temelde çözümünü esas alınması için Türk hükümetine ve bölge güçlerine çağrı yapıyoruz."
'ROJAVA ONUR MESELESİDİR'
Polen Ekoloji Kolektifi'nden Cemil Aksu, bölgedeki her türlü savaş politikasının bölgedeki yaşamı etkilediğini kaydederek, "Rojava'da ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü bir model var. Bu nedenle sadece Kürtler için değil dünya halkları için de Rojava bir onur meselesidir" dedi. Rojava'daki modelin korunması gerektiğini söyleyen Aksu, Şam üzerinden oluşturulmak istenen modelin halklara faydası olmayan bir model olduğunu belirtti.
DEM Parti milletvekili Beritan Güneş Altın ise, "Rojava insanlık onurudur. Rojava insanlığın varlık gerekçesidir. Bizler özgür, eşit, demokratik ve ekolojik yaşam için burada olmaya ve Rojava'yı savunmaya devam edeceğiz" dedi.