5 Şubat 2025 Çarşamba

Karayılan: Türk devletinin demir yumruğu Kürtler karşısında parçalanır

Savaş politikaları ve tehdit diliyle barışın sağlanamayacağını vurgulayan PKK Yürütme Komitesi üyesi Karayılan, "Kürt halkının tercihini önder Apo ortaya koydu. Siz bunu dikkate almayıp, küçümseyip, sıradan ele alıp, aldatma ve yanıltmayla savaşta ısrar ederseniz kaybedersiniz" dedi.

İmralı Hapishanesinde ağır bir tecrit altında tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyetinin 28 Aralık'ta yaptığı görüşmeyi değerlendiren PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, İmralı görüşmelerini dikkatle izlediklerini, Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun demokratik çözümü için önemli bir çaba içinde olduğunu söyledi.

Fırat Haber Ajansı'na (ANF) konuşan Karayılan, "Şu an DEM Parti heyetinin Türkiye'deki çeşitli partilerle görüşme turları gündemdedir. Bu çok kıymetli ve değerli bir çalışmadır. Hareket olarak önder Apo'nun geliştireceği sürecin arkasında olacağımızı resmen açıkladık. Hareketimiz ve yapımız, önder Apo'ya sonuna kadar bağlıdır ve kendisine sonsuz güven duymaktadır. Bu konuda herhangi bir sorun söz konusu değildir" dedi.

'SORUN TEK TARAFLI YAKLAŞIMLA ÇÖZÜLMEZ'
Kürt sorununun tek taraflı yaklaşımlarla çözülemeyeceğini vurgulayan Karayılan, "Bu konuda şu ana kadar devlet ve iktidar katında yeni bir sürecin sinyalleri gözükmemektedir. Tersine her gün tehdit ve imha etmekten, şiddetten bahsediyorlar. Bu, bir çelişkidir. Yaşanan bu gelişmelerden İmralı'da devlet yetkililerinin önder Apo ile bazı görüşmeler yaptığını anlıyoruz, ama resmen iktidarın buna sahip çıkma durumu henüz açığa çıkmış değildir. Bilinmeli ki, tarihin bu önemli aşamasında önder Apo'nun Türk-Kürt kardeşliği ekseninde geliştirdiği çabalar sıradan değil, tarihidir. Bu, tüm Türkiye toplumunun çıkarı ve geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu önemli çabaların karşılık bulması lazım. Şimdiye kadar resmi ağızlarda herhangi bir karşılık görülmüyor. Olumlu karşılık vermek bir yana, ciddi kaygılara yol açan davranış ve sözler vardır" ifadelerini kullandı.

Abdullah Öcalan'a yönelik basında yer alan değerlendirmeleri "özel savaş dili" olarak nitelendiren Karayılan, "AKP ekseninde yayın yapan basın organlarının dili sadece zehirli bir dil değil, aynı zamanda provokatif bir dildir. Adeta çözüm çabalarını anlamsızlaştıran, hiçleştiren, çözümü değil savaşı isteyen bir eğilim ve tutum gibi yansıyor. Bu çokça sözü edildiği gibi, Kürt kardeşliği ve iç barışı değil, düşmanlığı tahrik eden şiddet dolu bir dildir. Hala önderliğimiz için kullandıkları 'terörist başı, bebek katili' gibi kavramlar sadece bir tahrik dili değildir; aslında halkımızın iradesine karşı bir saygısızlık sergileniyor. Kürt halkının kendine önder olarak kabul ettiği ve inandığı bir şahsiyete bu tür yakıştırmalarda bulunmak, Kürt halkının iradesini hiçe saymak, hakaret etmektir" şeklinde konuştu.

'BU ÜSLUBU DEĞİŞTİRMELERİ GEREKİYOR'
Karayılan, bazı medya organları ile hükümet yetkilileri tarafından dillendirilen "PKK zayıfladı" ve "PKK zor bir dönemde" değerlendirmelerine ilişkin de şunları söyledi: "Eğer onların belirttiği gibi Kürdistan özgürlük hareketi zor bir dönemde yaşıyor olsaydı veya çokça belirtikleri gibi etkisiz kılmış olsalardı, zaten böyle bir şeye (İmralı görüşmesi) gerek duymazlardı. O durumda önder Apo'nun kapısını çalmaya hiçbir biçimde yönelmezlerdi. Açık ki mücadelemizin gücü ve iradesi vardır, Türkiye'nin geleceğini belirleyecek bir sorunda temel aktör olma durumu söz konusudur. Bunun için bazı gelişmelerin önü açılmak istenmektedir, ancak kullanılan üslup, dil ve gösterilen yaklaşım bunun tersidir. Bu dil ve bu yaklaşımla herhangi bir sürecin gelişmesi söz konusu olamaz. Dolayısıyla bu üslubu değiştirmeleri gerekiyor. Eğer bu konuda Kürt halkına yaklaşımda bir samimiyet varsa belirttikleri iç barış ve kardeşlik söylemleri bir safsata değilse öncelikle savaş dilini ve tutumunu değiştirmeleri gerekir. Savaşla ve tehditle barışın sağlandığı nerede görülmüş ki?"

Hava saldırılarının, halka yönelik baskı ve tutuklamaların devam ettiğini, Rojava'da tam bir savaş hali bulunduğunu hatırlatan Karayılan, "Yani şiddetle yok etme ve imha politikasında en ufak bir değişim söz konusu değildir. Örneğin MHP Genel Başkan Yardımcısı'nın birkaç kezdir cezaevlerinde ölümün eşiğine gelmiş hasta tutukluların, yine yaşı çok ileride olmasına rağmen tutsak edilen kişilerin bırakılmasını gündeme koyma durumu oldu. Bu insani ve normal her ülkede olabilen bir şeydir, ama AKP cephesinde bir ses yok, buna kapalı duruyorlar. Bu iyi niyet ve çözüm yaklaşımı olabilir mi? Açık ki, AKP cephesinde böyle bir şey yoktur" dedi.

'BU NASIL ÇÖZÜM?'
Doğru ve gerçekçi olmayan söylemlerle süreci yönlendirme çabalarına işaret eden Karayılan, "Kürt sorunu vardı, biz çözdük" şeklindeki açıklamalara, "Neresini çözdünüz? Şimdi 10 bine yakın Kürt siyasetçi cezaevlerinde. Her gün bombardıman var, her gün uçaklar çalışıyor, her gün savaş var. Bu nasıl çözümdür? Katliamla, şiddetle, öldürmeyle bir toplumsal sorun çözülebilir mi? Çözülemeyeceği açıktır" yanıtını verdi.

ERDOĞAN'IN SÖZLERİNE YANIT
Karayılan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Ya bir an önce silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla birlikte toprağa gömüleceklerdir" açıklamasına da cevap verdi, "Peki 'madem ki silahlarıyla birlikte gömebilme gücün varsa neden şimdiye kadar yapmadın' diye sormazlar mı? Evvela Recep Tayyip Erdoğan kendisine iletilen abartılı raporlara güvenmemeli ve şunu bilmeli ki, bizler inandığımız dava uğruna gözünü kırpmadan her türlü fedakarlığı yapabilecek şerefli ve onurlu insanlar topluluğuyuz. Biz Apocular olarak asla ve asla hiçbir tehdit karşısında boyun eğmedik ve eğmeyeceğiz ama başkan Apo'nun tarihi değerdeki çabalarının karşılık bulması halinde, sürecin ruhuna uygun hareket etmeye de hazır olacağız" dedi.

ABDULLAH ÖCALAN'IN PROJESİ
Ortadoğu'daki yeni dizayn sürecinde Kürtlerin de yer alacağını vurgulayan Karayılan, "Esas korku nedeni budur ama bu konuda önder Apo'nun, üzerinde süreci geliştirmek istediği bir eksen de vardır. Önderlik, Kürt ve Türk halklarının kardeşliği ve birliği ekseninde bir çözüm sürecini geliştirmek istiyor. Bu, Türkiye'deki her kesimin korkularını ve endişelerini giderecek bir projedir. Buna karşılık verileceğine kalkıp tehditlere, sabote edici yöntemlere başvurmanın ne anlama geldiğini kendileri düşünmelidir" diye konuştu.

"Türkiye ya bu çözüme gelecek ya da kendisi dışında yaşanan ve yaşanacak gelişmeleri kerhen de olsa kabul etmek zorunda kalacaktır" diye vurgulayan Karayılan, üstün akıl safsatalarının bir tarafa bırakılmasını, tehditlerle sonuç alınamayacağının görülmesini istedi.

'PKK SORUN DURUMUNDA DEĞİLDİR'
Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmelere dikkati çeken Karayılan, "Kürt sorununda Rojava daha farklı bir penceredir. Uluslararası kamuoyuna daha fazla mal olmuş bir düzeyi bulunan devrimsel bir durum orada vardır. Sürekli PKK-PYD-YPG diyorlar, ama bu da bir yakıştırmadır, bir özel savaş dilidir. Orada PKK öyle belirttikleri gibi bir sorun durumunda değildir. Orada 'PKK'yi sorun yapma sorunu' vardır. Yoksa PKK oraya gitmiş, katkı sunmuş, savaşmış, 2 bine yakın şehit vermiş, aynı sayıda yaralı vermiş, sonra oradan çekilmiş. Mevcut durumda bazı yaralı, gazi ve kimi insanları orada bulunuyor ise bu, PKK'nin orada olduğu anlamına gelmiyor. Hiç kuşku yok ki bu tür söylemler, Türk devletinin orayı hedeflemek için yaptığı yakıştırmalardır. Orada Kürtler var, Araplar var, Asuri-Süryaniler var, Ermeniler var. Onların ortak oluşturduğu orduları var; ortak yönetimleri var; demokratik bir sistem var. Kadın özgürlüğüne dayalı, ekolojik anlayışa sahip bir sistemin orada inşa süreci vardır. Türk devleti bundan çok rahatsızdır ve yok etmek istiyor. Zaten yok edeceğini açıkça ilan da ediyor" dedi.

'TÜRKİYE'NİN PLANI TIŞRÎN'DE TIKANDI'
Suriye'de yapılan ve 27 Kasım'da başlatılan planın, HTŞ çetesinin Halep'ten Hama'ya doğru ilerlemesi, Türk devletine bağlı ÖSO çetesinin ise Til Rifat, Minbic, Kobanê, Tebqa, Rakka, Dêrazor, Qamişlo, yani Kuzey ve Doğu Suriye'de bulunan Demokratik Özerk Yönetim alanlarını tasfiye etmeye yönelme üzerini kurulu olduğunu söyleyen Karayılan, HTŞ'nin Şam'a ulaştığını ama ÖSO'nun Qereqozak ve Tişrîn'de takıldığını kaydetti.

Türk devletinin projesinde başarılı olamadığını, Kuzey ve Doğu Suriye güçlerinin kendini koruduğunu vurgulayan Karayılan, uluslararası güçler resmi Türk ordusunun saldırısına onay vermediği için Türk devletinin paravan ordu olarak ÖSO'yu kullanarak Özerk Yönetim alanlarını tasfiye etmeye çalıştığına dikkat çekti.

'TÜRK DEVLETİNİN DEMİR YUMRUĞU KÜRTLER KARŞISINDA PARÇALANIR'
Karayılan, Kobanê'ye dönük tehditlere ve saldırılara da işaret ederek şunları söyledi: "Evet, Minbic ve Til Rifet'ten karar alarak çıktılar ama başka yerden çıkacaklarını hiç sanmam. Bir kez daha şunu söyleyelim: Bu SMO çeteleri, QSD'nin klası değil; onlar bir şey yapamaz. Diyelim ki Türk ordusu kendisi müdahil olabilir ama Türk ordusunun Kobanê'ye yapacağı bir saldırı savaşı en az 3 yıl sürer. Bakınız Zap'ta 300 metrelik tünellerde 3 yıl boyunca savaş sürüyor.
"Şunun bilinmesi lazım: Kürtler artık savaş tarzını geliştirdiler. Bir yer altı savaşı bir de hava savunma savaşını geliştirme kapasitesine ulaştılar. Dolayısıyla öyle, 'demir yumruğu vururuz, alırız' demenin bir anlamı da yoktur. Senin demir yumruğun orada parçalanır. Geçti o kervan; artık sadece siz teknikten anlamıyorsunuz, başkaları da anlıyor. Kürtler de anlıyor ve geliştiriyorlar. Kürtler artık siyasetten de anlıyor, diplomasiden de anlıyor; askerlik sanatından da anlayanlar var. Bunun bilinmesi lazım. Dolayısıyla öyle 'her yeri vurup kırar geçeriz' söylemlerinin dönemi geçmiştir."

'SAVAŞTA ISRAR EDERSENİZ KAYBEDERSİNİZ'
PKK lideri Öcalan'ın gösterdiği çabalar ve ortaya koyduğu çözümün büyük bir önem taşıdığına işaret eden Karayılan, şöyle devam etti: "Bu, hem Türkiye halklarının hem bölge halklarının yararına olacak en doğru çözüm tarzıdır. Lakin AKP iktidarı buna doğru yaklaşmazsa her şeyden önce kendisi kaybeder. Bu kadar gerçeklik karşısında ters bir yaklaşımın onlara da kaybettireceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu süreçte bir tek Kürt halkının değil, Türk devletinin ve Türkiye halklarının da çözüme ihtiyacı vardır. Her şeye rağmen savaşta tercih kılarsanız bu farklı bir şey olur. Kürt halkının tercihini önder Apo ortaya koydu ama siz bunu dikkate almayıp, küçümseyip, sıradan ele alıp aldatma, yanıltma özel savaş taktikleriyle savaşta ısrar ederseniz siz kaybedersiniz. Bizim bu konudaki iddiamız kesin ve nettir. Bölgenin yeniden dizayn arifesinde önderliğimizin koyduğu çözüm süreci de herkese büyük bir seçenek sunuyor. Bunun değerlendirilmesi büyük önem taşıyor. Aksi durumda bölgede savaş yoğunlaşarak devam eder ve öyle Türk devletinin bu savaşı kazanması da söz konusu değildir. Dengeler değişmiştir. Kürt halkının ve bölgedeki devrim güçlerinin kazanma şansı ve imkanı her zamankinden daha fazla artmıştır."