5 Şubat 2025 Çarşamba

Eskişehir'de Yüksekdağ'ın 'Sınırsız Savunmalar' kitabının imza etkinliği düzenlendi

Eskişehir'de tutsak HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın "Sınırsız Savunmalar" adlı kitabının imza günü ve söyleşi düzenlendi. ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar'ın katılımıyla gerçekleştirilen söyleşide, Yüksekdağ'ın kitabı aracılığıyla çok güçlü bir mücadele perspektifi sunduğu vurgulandı. Devletin Yüksekdağ şahsında tutsak kadın seçilmişlerin siyaset yapma hakkını engelleyemediğinin altını çizen Uçar, "Kadın siyasetçiler hapishanede de mahkemede de siyaset yapıyor" dedi.

HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın Ceylan Yayınları'ndan çıkan "Sınırsız Savunmalar" kitabının imza günü düzenlendi. Eskişehir'deki etkinliğe aynı zamanda Yüksekdağ'ın avukatı olan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar katıldı.

İmza etkinliği öncesi gerçekleştirilen söyleşide söz alan Uçar, 7 Haziran 2015 seçim zaferinden kısa süre sonra HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın tutuklandığını hatırlatarak, AKP-MHP iktidarının tutuklama saldırısı öncesi Diyarbakır, Suruç ve Ankara Gar katliamını gerçekleştirerek yeni bir savaş süreci başlattığını söyledi.

'SAVUNMALAR HDP PROGRAMININ SAVUNULMASIDIR'
Yüksekdağ'ın avukatları olarak Kobanê davası savunmalarını derleme ihtiyacı hissettiklerini belirten Uçar, "Sınırsız Savunmalar" kitabının hukuk tekniği bakımından "savunma" adını taşısa da, Yüksekdağ'ın mahkemede HDP programını savunduğunu kaydetti.

Davada karar çıktıktan sonra o dönemin siyasal koşullarını anlatan savunmaları birleştirme kararı aldıklarını söyleyen Uçar, "Bunun halklarla buluşmasını istedik. Çünkü çok uzun bir yargılama, blok halinde yapılan duruşmalar ve aylarca, yıllarca süren bu yargılamayı herkesin dinleme imkanı olmuyor. Bu sözler, ödenen bu bedel, 8 yıllık hapislik süreci ve belki daha uzun sürecek bu bedel çok anlamlı ve değerli. Orada söylenen sözlerin çok daha fazla insanla buluşması gerekiyordu" diye konuştu.

'KADINLARIN SİYASET YAPMA HAKKI ENGEL TANIMIYOR'
Kitapta Yüksekdağ aracılığıyla çok güçlü bir mücadele perspektifi sunulduğu ve devletin Yüksekdağ şahsında tutsak kadın seçilmişlerin siyaset yapma hakkını engelleyemediğinin altını çizen Uçar, "Kadın siyasetçiler hapishanede de mahkemede de siyaset yapıyor" dedi.

'KOBANÊ SERHILDANINI SAVUNDULAR'
Kobanê serhildan günlerine ilişkin o dönemki HDP MYK'sının yaşanan ölümlerden sorumlu tutulduğunu hatırlatan, o dönem hayatını kaybeden veya yaralanan HDP'lilerin yakınlarının AKP komplosu ile şikayetçi gibi gösterildiğini vurgulayan Uçar, "Bu bile yargılamanın trajikomikliğini gösteriyor. Sonuçta oradaki insanlar ya polis kurşunu ile ya da silahlandırılmış çeteler tarafından katledildi. Kitapta görüleceği üzere hem Figen başkan, hem Gültan başkan, hem de Selahattin başkan ve yargılanan siyasetçilerin çoğu 6-8 Ekim serhildanını savundu" diye vurguladı.

Uçar, "8 yıllık Kobanê davası halkların bir arada yaşama umudunun da mahkeme kürsüsünden savunulduğu bir yargılama oldu" dedi.

'KÜRTLERİN STATÜSÜ YOK SAYILAMAZ'
Daha sonra siyasal gelişmelere ilişkin değrlendirme yapan ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar, 7 Ekim'de 14 Filistinli direniş örgütünün başlattığı Aksa Tufanı hamlesi ile Ortadoğu'da tüm dengelerin değiştiğini hatırlatarak, Türk devleti ve bağlı çetelerinin Rojava Devrimine dönük saldırılarına ilişkin, "Tişrîn Barajında çatışmalar devam ediyor. Özerk Yönetimi ortadan kaldırmak, Kürtlerin statü kazanmasının önüne geçmek istiyorlar" dedi.

İsrail'in coğrafi olarak ilerlemek ve direniş eksenlerini tasfiye etmek istediğini belirten Uçar, "Uzun süredir İdlib'de bulunan Türk devletinin de desteklediği çeteler var. Tüm askeri planlamaları, harcamaları Türk devleti tarafından sağlanıyor" diye kaydetti. Uçar, Cihatçı HTŞ çetesi başta olmak üzere El Kaide, DAİŞ gibi birçok cihatçı kontra çetenin Suriye'deki varlığının Avrupa devletleri tarafından görmezden gelindiğini belirtti.

'ROJAVA KADIN DEVRİMİ OLDUĞU İÇİN BOĞULMAK İSTENİYOR'
Emperyalistlerin Ortadoğu'daki pozisyonlarına ilişkin değerlendirme yaparak, "Rusya'nın her ne kadar bazı bölgelerde üsleri bulunsa da, blok olarak Amerika ve İsrail karşısında bir ölçüde yenilmiş durumda. Doğu Akdeniz'deki konumu da tartışmalı durumda" diyen Uçar, Rojava Devriminin kadın özgürlükçü özerk yapısı nedeniyle boğulmak istendiğini ve kadın kazanımlarının yok edilmek istendiğini kaydetti.

Rojava Devriminin büyük bir emekle yaratıldığını vurgulayan Uçar, "Arap baharıyla başlayan süreçte Rojava'da Araplardan, Êzidîlerden, Kürtlerden ve farklı inançlardan herkesin eşit bir biçimde yer aldığı bir yönetim oluştu. Muhafazkar ve halkların birbirine kırdırıldığı bir coğrafyada, emperyalistlerin gözünü diktiği bir yerde halkçı ve kadın özgürlükçü bir yaşam inşa edildi. Bu nedenle Rojava Devriminin savunulması bizim için çok önemli. Çünkü Rojava Devriminin boğulması demek, halkların biribiri ile eşit ve özgür biçimde yaşama koşullarının yok edilmesi anlamına geliyor" diye konuştu.

Söyleşinin ardından Uçar, "Sınırsız Savunmalar" kitabını imzaladı.