16 Ocak 2025 Perşembe

Doğan: Barış ve çözüm ancak halklarla yapılabilir

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, İmralı görüşmeleri ve süren tartışmalara işaret etti ve "Ortaya çıkan bu ihtimali ve bu umudu büyütelim. Barış ve çözüm ancak halklarla yapılabilir" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin Ankara'da bulunan genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazze'deki ateşkese dikkat çeken Doğan, "Hastaneler dahi bombalandı, on binlerce Gazzeli hayatını kaybetti. Gazetecilerin ve hastanelerin hedef alındığı bir vahşetten bahsediyoruz. İşte bu vahşetin sona ermesi için atılan adımları memnuniyetle karşıladığımızı, ancak yetersiz bulduğumuzu ifade edelim. Bunun mutlaka ama mutlaka kalıcı bir ateşkesle sonuçlanması için, başta BM olmak üzere uluslararası toplum gerekli sorumluluğu üstlenmelidir" dedi.

15 Ocak'ta gerçekleştirilen merkez yürütme kurulu toplantısının en önemli gündemlerinden birinin Kürt sorunu olduğunu aktaran Doğan, yıllardır hiç durmadan barış ve çözüm talebini toplumsallaştırmak için uğraştıklarını dile getirdi.

Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) başlattığı, "Barış için 1 Milyon İmza" kampanyasına dikkat çeken Doğan, şöyle devam etti: "Gelin, ortaya çıkan bu barış ihtimaline sahip çıkalım, bunu güçlendirelim diyoruz. Bugüne kadar tüm seferberlik çağrıları savaş için yapıldı. Oysa biz hep bu ezberi bozan bir yerden çağrı yaptık. En karanlık, en olmayacağını düşündüğümüz zamanlarda dahi barış ve çözüm ihtimalinin Türkiye'yi koruyabilecek en sahici yaklaşım olduğunu söyledik. İşte bugün çok tarihsel bu dönemeçte, bunu tekrar hatırlatmanın DEM Parti için çok büyük bir sorumluluk olduğunun farkında olarak, tüm kamuoyuna en sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyelim: Ortaya çıkan bu ihtimali ve bu umudu büyütelim. Barış ve çözüm ancak halklarla yapılabilir."

'KİMSE SPEKÜLATİF ALGILAR YARATMASIN'
Bu dönemde Kürt sorununa ilişkin kurulan temasların çok kıymetli olduğunu söyleyen Doğan, "Bu konudaki yapıcı tutumumuzu, olumlu yaklaşımımızı, özverimizi ve gayretimizi her defasında başka türlü adlandırmaya çalışanlara hatırlatalım: Hiç kimse DEM Parti'nin bu süreçte alması gereken sorumluluktan kaçtığına ilişkin kamuoyunda spekülatif algılar yaratmaya çalışmasın" ifadelerini kullandı. Ülkenin dört bir yanında insanların süren tartışmaları izlediğini ifade eden Doğan, "Türk, Kürt, Arap ya da Ermeni fark etmez. Türkiye sonuçta çeşitli kimliklerin yaşadığı bir ülke. Hepsi 'Bu devlet gerçekten barış istiyor mu?' sorusunu soruyor. Bu yalnızca DEM Parti'nin sorusu değil, halkların sorusu" dedi.

'KAYYUM POLİTİKALARINDAN VAZGEÇİN'
Uğruna mücadele edilen barış ve çözüm ihtimalinin ortaya çıkması ve güçlenmesi için güvene ihtiyaç olduğunu söyleyen Doğan, "Bunlar bir koşul siyaseti olarak algılanmamalıdır. Bunlar çarpıtılarak sanki DEM Parti çözüm ve barış istemiyormuş gibi bir algı yaratılmamalıdır. Bunların hepsi, yaratmak istediğimiz iklime ne yazık ki gölge düşüren adımlar olur" dedi. Türkiye'nin 40 yıldır denenen ama sonuç alınamayan yöntemlerden vazgeçmesi gerektiğinin altını çizen Doğan, Akdeniz Belediyesi'ne kayyum atanmasına tepki göstererek, "Bu uygulamalardan vazgeçin artık" ifadelerini kullandı.

Kayyum atamanın hukuk ve demokrasi dışı olduğunu kaydeden Doğan, şu ifadeleri kullandı: "DEM Partili belediyelerin her hizmetinin, aslında iktidarın yapamadıklarının ifşası niteliğinde olduğunu oralarda oy kullanan insanlar gayet iyi biliyorlar. Bu nedenle hedef alındığını biliyorlar. Bu gasp politikalarından, iradeyi yok sayan politikalardan vazgeçin. Eş başkanlık sistemini kriminalize etmekten de vazgeçin. Bunların hiçbir karşılığı yok."

'HERKES DİLİNİ DEĞİŞTİRMELİ'
Tehditkar ve şantajcı dilden vazgeçilmesi gerektiğini dile getiren Doğan, "Çok kritik bir dönemden geçiyoruz ve bu konuda hepimiz mutabıkız. O halde herkes dilini değiştirmelidir" dedi.

Türkiye'nin SİHA saldırısıyla katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in kendi doğduğu topraklarda gömülme hakkının gasp edilmesine tepki gösteren Doğan, "İnsanlığın gereğini yapmaya davet ediyoruz sizi. Barıştan bahsedilen bir atmosferde savaş dilinde ve aynı ezberlerde ısrar olmaz, olmamalı. Ama şunu da bilelim 'yaptık oldu' diyerek yapılan her şey kamuoyunca soruluyor" uyarısında bulundu.

'ÖCALAN'IN ÇALIŞMA KOŞULLARI OLUŞTURULMALIDIR'
DEM Parti olarak sorunların diyalogla çözülmesini istediklerinin altını çizen Doğan, "Biz diyoruz ki, gelin tüm nedenleri ortadan kaldıralım ve çatışmasızlık Türkiye'de kalıcı hale gelsin. Sayın Öcalan'ın mesajı da bu yönde. Hem 7 maddelik mesajıyla bunu kamuoyuyla paylaşıyor hem de daha önce Urfa milletvekilimiz Ömer Öcalan'la gönderdiği mesajla. 'Ben hazırım' diyor. Şimdi bakınız, bu konuda barışın bir tarafı sayın Öcalan. Eğer öyle ise onun sesi ve sözü topluma doğrudan ulaşmalıdır. Özgür çalışma koşulları, bu sürece katkı sunacağı koşulları oluşturulmalıdır" dedi.

İstanbul Barosu'na açılan davaya da tepki gösteren Doğan, meslek odalarına, belediyelere ve barolara yönelik 2016'daki OHAL döneminde başlayan bu antidemokratik uygulamalardan vazgeçilmesi çağrısı yaptı.

'ROJAVA HAKİKATİ TANINMALI'
Suriye'de yaşayan halkların nasıl yaşayacağına kendilerinin karar vermesi gerektiğinin altını çizen Doğan, şöyle devam etti: "Demokratik bir Suriye için, bu olasılığı güçlendirmek için pozitif bir tutum alabiliriz. Negatif bir tutuma ihtiyaç yok. Türkiye'de bugün hem iç siyasette hem de dış siyasette ihtiyaç duyulan temel şey işte bu yaklaşımdır ve bu yaklaşımı ete kemiğe büründürecek somut adımlardır. Rojava hakikati olduğu gibi görülmeli, tanınmalı, kabul edilmeli. Kürtlerin bu konudaki hassasiyeti dikkate alınmalı. Kürtlerin bu konudaki sesi duyulmalı. Suriye'den buraya uzatılan el tutulmalı. Suriye'den buraya yapılan diyalog çağrıları yanıtsız ve karşılıksız bırakılmamalı. Kürtler karşı karşıya getirilmemeli."

'EKMEK, ADALET VE BARIŞ BULUŞMALARI YAPACAĞIZ'
Halkın yaşadığı yoksullaşmaya da dikkat çeken Doğan, "Ekonominin düze çıkabilmesi için de Türkiye'nin barış ve çözüm politikalarına ihtiyacı var. Barış ve çözüm politikalarının neden ekonomiyle bu kadar bağlantılı olduğunu anlatmak için uzun zamandır alandayız. Bu konuda buluşmalar ve ziyaretler gerçekleştiriyoruz. Bazen meslek odaları, bazen işçiyle ve çiftçiyle buluşarak yapıyoruz. Bunu Ekmek, Adalet ve Barış Buluşmaları olarak sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.