2 Şubat 2025 Pazar

'AKP toplumsal öfkenin örgütlenmesinden korkuyor'

34 devrimci sosyalistin tutuklanması ve AKP'nin artan soruşturma, gözaltı ve tutuklama saldırılarını ve açığa çıkan devrimci dayanışmanın önemini siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri ile konuştuk. Siyasi parti temsilcileri, toplumda biriken bir öfke olduğunu hatırlatarak, AKP'nin bu öfkenin örgütlenmemesi için saldırdığını ve bu saldırganlığın altında AKP'nin Gezi isyanı korkusu olduğunu ifade etti. Saldırılar karşısında açığa çıkan devrimci dayanışmanın öenmine dikkat çeken siyasetçiler, dayanışmanın bir adım öne çıkarılması gerektiğini söyledi.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Berfin Polat'ın da aralarında olduğu 34 devrimci sosyalistin tutuklanması saldırısı ve açığa çıkan devrimci dayanışmaya ilişkin bugün Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Dönem Sözcüsü Juliana Gözen ve Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçı'nın değerlendirmelerine yer vereceğiz.

ARSLAN: AKP TOPLUMU SİNDİRMEYE ÇALIŞIYOR
EMEP Genel Başkanı Seyit Arslan, devrimci sosyalistlere, gazetecilere ve santçılara yönelik saldırılarına değinerek "İktidarın yıldırma siyasetinin uzantısıdır" dedi. "Bir yandan Ortadoğu'da yayılmacı heveslerini hayata geçirmek için bölge ve dünya güçlerinin eşiğini aşındıran, ülke içinde ise emekçileri yoksulluk ve açlığa mahkum eden iktidar, iç cephesini sağlamlaştırmak için kayıtsız şartsız itaat dayatıyor" diyen Arslan, faşizm toplumsal kesimleri parça parça sindirmeye yöneldiğini kaydetti.

"Her sindirme eylemi henüz hedefe alınmamış olanlarda korku yaratarak yürütülür. Ne var ki son papaz kaldığında ne olduğunu artık herkes biliyor. İktidar bir şok etkisini bir diğer şokla telafi etmeyi bir yönetim tarzı olarak benimsedi. Örneğin otel yangınını bir tutuklama dalgasıyla, Narin cinayetinin yol açtığı alarm durumunu bir başka 'adlileştirmeyle' atlatmaya çalışırken sırada hangi operasyonların olduğunu da el altından sızdırıyor." diyen Aslan, AKP'nin iktidarını bu yolla korumaya çalıştığını belirtti. 

'SONUNDA KAZANAN BİZ OLACAĞIZ'
"İktidarın susturma, çöktürme, boyun eğdirme çabası toplumsal dayanışmayı da geliştirmekte. İrili ufaklı grevler, doğasını ve yaşamını gasp ettirmemek için direnenler, adliye önlerinde omuz omuza duran kitlelerin itirazı, protesto gösterileri ne yapılırsa yapılsın dinmiyor. Demokrasi ve sosyalizm mücadelesi bir yandan emek mücadelesi diğer yandan da dayanışma mücadeleleri ile güçlenmektedir" diyen Aslan, ESP etrafında açığa çıkan devrimci dayanışmayı hatırlattı.

"Sosyalist bir partinin ve örgütlerinin belini kırmak için yapılan bu operasyon emek demokrasi güçlerinin mücadelesini durduramayacaktır. 'Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için' şiarıyla mücadelemize devam edeceğiz. Türkiye işçi ve emekçilerini, halklarını susturamayacaklar. Ülke içinde ve dışına yönelik saldırgan politikaların hayata geçirilmesi için seri tutuklamalar, gözaltılar, cezaevlerinin sayısının artırılması sökmeyecektir" diyen Aslan, sonunda halkın ve emekçilerin kazanacağını kaydetti.

MERTTÜRK: AKP'NİN GEZİ KORKUSU DEVAM EDİYOR
Sosyalistlere yönelik tutuklama saldırısından gazetecilere dönük saldırılara, Gezi soruşturmasından Ümit Özdağ'ın tutuklanmasına kadar ikitdarın baskısına değinen Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, "Bir isyan bastırma rejimi olarak faşizm, bu potansiyele seslenen, bu potansiyeli örgütleme iddiasında olan ve ne olursa olsun geri adım atmayan, sinmeyen, korkmayan sosyalistlere yönelmesi artık şaşırtıcı değil" dedi.

Saldırıların amacına ilişkin konuşan Merttürk, "Temel amacı muhalefetin her kesimine gözdağı vermek. Muhalefete gözdağı aynı zamanda isyan bastırma yaklaşımının bir parçası. Çünkü Saray rejimini asıl olarak ürküten, ülkedeki toplumsal-sınıfsal gerçeklik. Hala Gezi'yi dillerinden düşürmemeleri, hayaletinden bile korkmaları boşuna değil. Bunca baskının bir yerden patlayabileceğinin belki de muhalefetten daha fazla farkındalar" diye belirtti.

'DAYANIŞMAK İÇİN SIRANIN BİZE GELMESİNİ BEKLEMEYİZ'
AKP'nin saldırganlığını artmasının nedenine vurgu yapan Merttürk, "Türkiye için Suriye'de işler istediği gibi gitmiyor. Ekonomi politikalarının geniş halk kesimleri üzerindeki yıkıcı etkileri toparlanamıyor. Ücretleri baskılama politikası sonucu asgari ücrete ve emeklilere yapılan trajik zamlar, enflasyon altında ezilen geniş emekçi halk kesimleri her an bir yerden patlayacak bir isyan potansiyelini bünyesinde barındırıyor. İktidar İmralı görüşmelerinden henüz istediği sonucu alabilmiş değil" diye kaydetti.
 
"Yaşanan toplam saldırılardan çıkartılacak sonuçları değerlendirdiğimizde sosyalistlerin geniş halk kesimlerinin sorunlarına yanıt üreten, sorunların muhataplarıyla birlikte harekete geçen, her fırsatta bir araya gelen, sesini yükselten ve hesap soran bir yerden konum alması önemli. Elbette sosyalistler birbirine sahip çıkacak, birbiriyle dayanışacak. Faşizmin saldırılarının karşısında sırasını beklemeden saldırı hangimize gelirse en hızlı ve güçlü biçimde ses çıkaracak. Ancak aynı zamanda yoksullaştırma ve faşizme karşı en güçlü biçimde sokağı örgütleyecek. Bu saldırıları püskürtmenin en önemli yollarından biri de budur" diyen Merttürk, faşizmin saldırılarına karşı omuz omuza mücadele etmeye devam edeceklerini belirtti.

GÖZEN: AKP MUHALEFETİ TESLİM ALMAYA ÇALIŞIYOR
TÖP Sözcüler Kurulu üyesi Juliana Gözen, "AKP-MHP faşist ittifakı, 2025'i teslim alamadığı tüm kesimlere savaş ilanıyla açtı. Bir yandan ABD-İsrail eliyle bölgede oluşturulan yeni düzende rol kopmaya; diğer taraftan iç cepheyi sağlam tutma perdesiyle düzen içi muhalefet dahi tüm güçleri teslim almaya çalışıyor. Bir yandan kayyumlarla, gözaltı ve tutuklamalarla diğer yandan görüşmelerle giden süreçte 'barışı' teslim almaya dönüştürmeye çalışıyor" dedi.

Yağmur gibi gelen zamlar ve asgeri ücretin komik artış oranı ile 2025 yılının aynı zamanda işçi ve emekçiler içinde savaş ilanı olduğubu belirten Gözen, "Kartalkaya'da yaşanan cinayet bir kez daha gösterdi ki bu ülkede can güvenliği alınan sadece sermayenin birikim sürecidir. Devletin denetim mekanizmalarının serbest piyasaya terk edilmesi, patronun kazancının artması için her türlü mevzuatın değişikliğe uğrayabilmesi; yurttaşın bu ülkede can güvenliğinin kalmadığının en açık ifadesidir" diye konuştu.

'TOPLUMU SAFLAŞTIRMALIYIZ'
"Yargı eliyle iktidarın istediği kararlar uygulansa da meşruiyet krizini çözmek şöyle dursun, iktidar açısından kriz daha geniş kesimlere yayılıyor. Çelişkileri iktidar karşısında örgütlü bir güç olarak realize edebilecek tek özne sosyalistlerdir. ESP'ye ve SGDF'ye yapılan tutuklama saldırısı her cephede artan bu kuşatmayı yarabilecek en ufak bir tehdidi engellemeye yönelen iktidarın refleksidir. Belli ki daha da genişleyecek olan saldırıların arifesindeyiz. Bugünü, dün gibi karşılayamayacağız açık. Devrimci dayanışmanın ötesine ihtiyacımız var" diyen Gözen, lokal olarak yükselen ekmek, barış ve özgürlük seslerinin birleştirilmesi ve somut taleplerle toplumun saflaştırılmasına ihityaç olduğunu kaydetti.

TAŞÇI: AKP İÇ CEPHESİNİ GÜÇLENDİRİYOR
Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçı, "Siyasi iktidar varlığını sermayenin çok boyutlu krizini aşmaya yaslamış durumda. Bu bağlamda ayrıca emperyalist kapitalizmin bölgede ve dünyada açığa çıkardığı savaş-çatışma zeminlerinde egemenliğini güçlendirmesinin 'iç cephenin' pürüzsüz olmasına bağlı olduğunu biliyor" dedi. Sermayenin ve temsilcisi ikitdarların her dönem sınıf hareketlerini bastırmak ve tüm olası devrimci kalkışmaları önlemeye çalıştığını ifade eden Taşçı, "Devrimci güçlere, devrimci basına, muhalif basına vb gözaltı-tutuklama saldırılarını yaşıyoruz" diyerek, devrimci sosyalistlere yönelik tutuklama saldırısının da bunun bir parçası olduğunu kaydetti.

ESP'ye yöneli tutuklama saldırısında PM üyeleri Yakup Bulut'unda tutuklandığını vurgulayan Taşçı, "Bu aynı zamanda sosyalistlerin, devrimcilerin birleşik mücadele ve devrimci dayanışma gücünü de zayıflatmayı hedefliyor. Çünkü devrimci mücadele örgüt farketmeksizin devrim için dövüşenleri beraber anmayı, devrimci tutsakları tecrit karanlığına terketmemeyi, saldırıları beraber göğüslemeyi bilen bir mücadele. Hem tarihimiz hem bugünümüz çokça örneklerle dolu" diye ifade etti.

YA SOKAKTA YA ZİNDAN DA BULUŞURUZ
Taşçı son olarak şunları söyledi: "Açığa çıkan devrimci dayanışma saldırıları püskürtmek için çok önemli. Sosyalist hareketin bu yönlü refleksleri gösteriyor ki Türkiye sosyalist hareketi şunu çok iyi biliyor; zafere ve yenilgiye eşit mesafedeyiz. Bugün bu topraklarda yeşerecek bir devrimci ayaklanma hepimizin kurtuluşunun ön koşulu iken iktidarın bu operasyon saldırıları püskürtülemezse ve bu ideolojik- örgütsel tasfiye çabaları alt edilemezse yenilgi de yine hepimizi tarumar edecek. Ya beraber ayağa kalkıp kazanacağız ya da beraber ölüm ve zindan süreçlerini daha yoğun göğüsleyeceğiz."