29 Mart 2024 Cuma

Ziya Ulusoy yazdı | Tehdidi bozguna uğratmak

Halkla dayanışmayı sürdürürken, Erdoğan faşizminin gasplarına karşı da, suçlarına karşı da mücadeleyi örmek ve büyütmek ertelenemez. Erteleme ve faşizmle uzlaşma/işbirliğini felaket zamanı bahanesiyle önermek, diktatörün bu yöndeki çağrısına kendiliğinden katılmak, diktatörle suç ortağı olmak demektir. Felaketi yaşatan Erdoğan'dan bu suçunun hesabını sormak ve OHAL'i ortadan kaldırmak gerekir. Halklarımızın direnişini geliştirmek, büyütmek ve olası depremlere karşı şimdiden önlemler alınmasını sağlamak, yeni kitlesel kırım felaketlerinin yaşanmamasının da ön koşuludur.

Türkiye kapitalizminin temsilcileri arasında, doğa ve işgücü talanında en gözü dönük olanı Erdoğan.

Organik bileşeni olduğu MÜSİAD'ı ve yanına aldığı burjuva kesim ile aile sermayesini çok hızlı büyütme hırsının bunda özel rolü var.

Fakat elbette Türkiye burjuvazisinin dümenindeki politik islamcı olarak da hırsı boyundan büyük. Necip Fazıl tedrisatından geçen Erdoğan, Tanrı'nın müslüman dünyanın liderliğini Türk milletine verdiği inancına sahip. Tabii ki Türk milletinden kastı, geçmişte Osmanlı hanedanlığı ve müslüman beyler, bugün ise Türk burjuvazisi. Asla halkı değil.

Osmanlı hanedanlığının geçmiş "şanlı" tarihinde yaptığını, bugün Türk burjuvazisinin hızla palazlanarak gerçekleştireceği, sözümona Batı emperyalizmi düzeyine yükseleceği hayalini satıyor.

Hayalciliğinden soyutlanmış haliyle de kapitalist palazlanma hırsı, Erdoğan faşizminin, depreme ilişkin önlemleri gereksiz "masraf" görmesinin, halklarımıza "felaket"i reva ve "kader" görmesinin kaynağı.

Aynı zamanda sömürgeci yayılmacı militarizminin de nedeni. Savaş sanayisini halkın parasıyla teşvikinin de nedeni.

Sadece son 6 yılda sayısı artan işçilere gelirden payı yaklaşık yüzde 10 düşürdü, patronlara ise yaklaşık aynı oranda arttırdı. Tabii ki bu acımasızlığın nedeni de kapitalist gözü dönmüşlüğü.

Öncesi bir yana, 2015'ten bu yana grev yasağından, zindan silahından vahşi katliamlara uzanan faşist rejimin saldırganlığının kaynağı da bu gözü dönük amacı.

Gözü dönük kapitalist palazlanma hırsıyla, talan, ağır sömürü, işgalci savaşlar ve her türden destekle palazlandırdığı burjuvazi de, Erdoğan-AKP iktidarı da, 21 yıl gibi uzun sürede, Japonya bir yana, Şili ve Meksika kapitalizminin depremlere karşı kazandığı başarıyı bile kazanamadı. Onbinleri depremde ölme "kader"ine mahkum ettiği gibi, olası yeni depremlerde yeni felaketler yaşatacak durumu yarattı.

Bu suçları işleyen Erdoğan'dan hesap sormak yerine, deprem felaketine ilişkin Erdoğan'ın faşist rejimiyle işbirliği yapmak, suçlarına halklarımızı ve sosyalistlerle demokratik güçleri ortak etmek demektir.

Dahası var. Erdoğan faşizmi, kitle desteğindeki zayıflamayı, "inşaat"la ve OHAL'le gidermek istiyor. Saldırganlıklarla devrimci ve demokratik güçleri ve suçunun hesabını soracak halkı bastırmak, bölgenin nüfus yapısını değiştirmek, OHAL koşullarında her türden hile ve baskıyla "seçim kazan"ma oyunuyla iktidarını sürdürmek istiyor.

Şimdiden "kayyum" ataması, silahlı asker-polis eşliğinde yardımları gasp etmesi, muhalifleri yargılatması, "yardım" şovlarıyla "inşaat" başlatma vaadi, bunu kanıtlıyor. Kürt özgürlük hareketi eylemsizlik ilan etmişken, savaş saldırılarını ve bombardımanı sürdürmesi de bunu kanıtlayan diğer gösterge.

Halkla dayanışmayı sürdürürken, Erdoğan faşizminin gasplarına karşı da, suçlarına karşı da mücadeleyi örmek ve büyütmek ertelenemez. Erteleme ve faşizmle uzlaşma/işbirliğini felaket zamanı bahanesiyle önermek, diktatörün bu yöndeki çağrısına kendiliğinden katılmak, diktatörle suç ortağı olmak demektir.

Felaketi yaşatan Erdoğan'dan bu suçunun hesabını sormak ve OHAL'i ortadan kaldırmak gerekir.

Bu taleplerle halklarımızın direnişini geliştirmek, büyütmek ve olası depremlere karşı şimdiden önlemler alınmasını sağlamak, yeni kitlesel kırım felaketlerinin yaşanmamasının da ön koşuludur.

Erdoğan rejiminin felaketi yeni ranta dönüştürmek ve faşizmi güçlendirmek için kullanmasına izin vermemek işçi sınıfı ve ezilenler ile demokratik ve sosyalist güçlerin sorumluluğundadır.

Demokratik ve sosyalist güçler nasıl ki Adıyaman'dan Hatay'a, ilçe ilçe, köy köy halklarımızla dayanışmayı hızla örebildilerse, Erdoğan faşizminin halk düşmanı planına karşı mücadeleyi de örgütleyebilirler, Erdoğan'ın saldırgan planını bozabilirler.