SKM Sözcüsü Kara: 'Aile yılı' stratejik saldırısına karşı güçlü bir mücadele ekseni kurmalıyız
SKM, erkek egemen AKP-MHP iktidarının 10 yıllık "aile yılı" saldırısına karşı kampanya başlatıyor. Sorularımızı yanıtlayan SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, saldırının kültürel, ideolojik, ekonomik boyutu olduğunu hatırlattı. Rejimin, kadın cinsine ve LGBTİ+'lara dönük 10 yıllık saldırı stratejisi oluşturduğuna işaret eden Kara, bunun karşısında kadın örgütlerinin, özgürlük ve eşitlik temelinde daha kapsamlı ve birleşik bir mücadele örgütlemesinin önemine vurgu yaptı. Kara, kadınlara ve LGBTİ+'lara kampanya kapsamında kurdukları çalışma gruplarında yer alma ve 3 Eylül günü İstanbul'da gerçekleştirecekleri eyleme katılım çağrısı yaptı.
Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), AKP-MHP iktidarının bu yılın başında ilan ettiği "aile yılı"na karşı kampanya başlatıyor. Kadınları ve LGBTİ+'ları hedef alan daha kapsamlı bir saldırının başlatılmasına neden olan "aile yılı"na karşı "Aile yılı değil mücadele yılı" şiarıyla yürütülecek kampanyanın startı yarın (3 Eylül) saat 13.00'te İstanbul'daki Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü önünde yapılacak açıklamayla verilecek.
Kampanyaya ilişkin sorularımızı yanıtlayan SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, Diyanet'in "aile yılı" saldırısında çok özel bir rol oynadığına işaret etti. Saldırının kadınların ve LGBTİ+'ların tüm kazanılmış haklarına dönük olduğunu vurgulayan Kara, AKP-MHP iktidarının, işçi ve emekçi erkekleri, kadın ve LGBTİ+ düşmanlığı ekseninde kendi saflarında örgütlemeyi amaçladığına dikkat çekti. Kadın örgütlerinin bu kapsamlı saldırıya karşı birleşik bir zeminde mücadele etmesinin önemine ve bunun olanaklarının olduğuna işaret eden Kara, emekçi sol güçlerin de "aile yılı"na karşı mücadeleyi önüne çekmesi gerektiğini söyledi.
Kara, tüm kadınlara yürütecekleri kampanya kapsamında kuracakları çalışma gruplarına katılma, eylemlerine destek verme çağrısında bulundu.
SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara sorularımıza şu yanıtları verdi:
REJİMİN KADIN CİNSİNE VE LGBTİ+'LARA STRATEJİK SALDIRISI
"Aile yılı"na karşı başlattığınız kampanyanın amacı ve hedefleri nedir?
2024 yılının sonunda "aile yılı ve nüfus yılı" ilan edilmesiyle kadınların hayatlarına yönelik çok kapsamlı bir saldırı başlatılmış oldu. Ardından geçtiğimiz mayıs ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan ailenin güçlendirilmesinin bir yıllık bir programa sığmayacağını, 10 yıllık bir programla şekillendirmek gerektiğini açıkladı. "Aile yılı" ilan edilmesinin ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı kurulan birçok çalışma alanı belirlendi. Aile Enstitüsü, Nüfus Politikaları Kurulu kuruldu. Bunların hepsi kadınların hayatlarına dönük müdahaleleri içeren saldırılar ekseninde geliştirildi. Bu saldırı odaklarının ideolojik, kültürel ve ekonomik kapsamı olduğunu görüyoruz. Yani katmanlı ve sadece kadınları hedeflemeyen bir saldırı. En büyük saldırı odağı kadınlar ve LGBTİ+'lar. Ayrıca bu devlet tarafından bir beka sorunu olarak ortaya konmuş durumda.
Sonuçta devletler kendi programlarını kapsamlı bir şekilde yaparlar. Yüz yıllık, iki yüz yıllık biçimde planlarlar. AKP-MHP iktidarının "aile yılı" da doğrudan böyle bir saldırıya dönüşmüş durumda. Rejimin, önümüzdeki 10 yıl içinde kadın cinsine, LGBTİ+'lara dönük stratejik saldırısı bu.
Bu saldırı sermaye ve erkek egemenliğinin işbirliği içerisinde gelişiyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın sermaye ile yaptığı anlaşmalarda bunu açıkça görüyoruz. Bütün bakanlıklar "aile yılı" kapsamında ailenin güçlendirilmesi zemininde hazırlık çalışmaları yapıyor ve bir dizi kampanya örgütlenmiş durumda. Biz de bu durum karşısında bir pozisyon almanın zorunluluğuyla bir kampanya örgütlemiş olduk. Ve Sosyalist Kadın Meclisleri olarak önümüzdeki dönemi "Aile yılı değil mücadele yılı" ilan ediyoruz. 10 yıllık programa karşı mücadelenin kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz. Çünkü kadınların ve LGBTİ+'ların haklarına dönük saldırılar daha fazla genişleyecek. Dolayısıyla bunun karşısına güçlü bir mücadele ekseni kurulması gerekiyor.
DİYANET ÖZEL GÖREV ÜSTLENDİ
"Aile yılı" denilince akla Diyanet'in açıklamaları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın yaptığı çeşitli çalışmalar geliyor. Bunlarla mı sınırlı "aile yılı" saldırısı?
2025 yılının "aile yılı" ilan edilmesiyle Diyanet çok özel görev üstlenmiş oldu. Diyanet'in ailenin yapısının güçlendirilmesi, erkek şiddeti karşısında kadınların sabretmesi öğütleri verdiği, nüfus düşüklüğü sorununun çözümü üzerine çalışması önerildi. "Aile yılı"nın "makbul kadın" ve "makbul toplum" zemininde örgütlenmeye çalışıldığını görüyoruz. Diyanet hutbeleriyle yaklaşık 90 bin camiden erkeklere doğrudan çağrı yapılıyor. Milyonlarca Diyanet yayınının işçi ve emekçi halkımızın evlerine giriyor. Yani Diyanet, politik islamcı temelde kadın ve LGBTİ+'lara karşı bir saflaşma ve düşmanlaştırma için çalışıyor. Diyanetin rolü bu nedenle önemli.
Biz de bu yüzden Diyanet'in kadın düşmanı açıklamalarına karşı, "İtaat yok, isyan var" diyoruz kampanyamız kapsamında. Çünkü Diyanet'in hutbeleri, kadın cinsinin kazanılmış haklarına ve kadınların yaşam hakkına doğrudan saldırı niteliğinde.
Fakat bu saldırıyı tek başına Diyanet yapmıyor. Az önce de ifade ettiğim gibi, bakanlıklar harekete geçirilmiş durumda. Gençlik Spor Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi birçok bakanlık "aile yılı" kapsamında çalışmalar yapıyor. Üniversitelerde, liselerde, genç kadın ve erkekler kadın düşmanı politikalar temelinde eğitiliyor, kadınların kazanılmış hakları temelinde saldırıların genişletilmesi ve LGBTİ+'lara dönük nefret politikaları derinleştiriliyor.
DOKTORUN BİR KADINI TEDAVİ ETMEMESİ DİYANET'İN AÇIKLAMALARININ TOPLUMDAKİ KARŞILIĞIDIR
Diyanet'in hutbelerine karşı kadınlar çok ciddi tepki gösterdi. Geçtiğimiz haftalarda birçok yerde Medeni Kanun'dan doğan haklarımıza, eşit miras hakkına dönük saldırılara karşı sokağa çıktık. Diyanet ayrıca kadınların giyim kuşama dönük bir saldırı gerçekleştirdi. Kadınların daha usturuplu giyinmesi üzerine açıklamalar yaptı ve peşinden bir doktor bir kadını açık giyindiği gerekçesiyle tedavi etmeyeceğini söyledi. İşte Diyanet'in açıklamalarının karşılığı bunlardır toplumda. Hiçbirini birbirinden bağımsız görmemek gerekiyor. Diyanet'in açıklamaları erkekleri güçlendiriyor, erkek şiddetini öğütlüyor ve meşrulaştırıyor. Bu saldırıyı durdurmak, erkek şiddetinin meşrulaştırılmasına izin vermemek için bu hutbelere karşı durmalıyız.
'AİLE YILI' DEĞİL MÜCADELE YILI DİYEREK SEFERBERLİK BAŞLATTIK
Nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?
Biraz önce de bahsettik, kadın cinsine ve LGBTİ+'lara dönük çok kapsamlı bir saldırı, kuşatma söz konusu. Biz de bunun karşısında "Aile yılı değil mücadele yılı" diyerek bir seferberlik başlatmış oluyoruz. Çünkü bu saldırı dalgasının çok gelişkin ayakları var. Bunların hepsine odaklanmak gerekiyor. Biz de bu kapsamda hangi odaktan gelişecekse bu saldırı, ona karşı bir çalışmanın örgütlenmesinin zemininin yaratılması için bazı komisyonlar kurduk.
Kadın emeğinin esnek ve güvencesiz sömürüsü "aile yılı" programı kapsamında esaslı hedeflerden bir tanesi. Evde çocuk, yaşlı bakımının doğrudan kadınlar tarafından omuzlanmasını isteyen devlet, kendi sorumluluğunu kadınların sırtına yıkmaya çalışıyor. Kreş böyle bir örnek. Kadınlara halk eğitim merkezlerinde eğitim verip çocuk bakımını komşu annelik programıyla yapabileceklerini söylüyorlar. Bunun kadın istihdamını arttırdığını, kadınların evlerinde kendi çocuklarına bakarken başkalarının çocuklarına da bakarak para kazanabileceğini söylüyorlar. Yoksulluk krizinin gelmiş olduğu aşamada, sadakayla, kadınlar en ucuz, en güvencesiz, esnek koşullarda çalıştırılarak, emeği sömürülerek devlet kreş açma yükümlülüğünden kurtulmaya çalışıyor. Bunun gibi birçok program var. Üstelik önü açık, yenileri de eklenebilir. Komşu annelik projesi 2022 yılında onaylandı, fakat uygulama konusunda bazı zayıflıklar gösterildi. Bunu çok daha güçlü bir biçimde örgütlemeye çalışıyorlar. Esnek çalışma modellerinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından geliştirileceği açıklamaları yapıldı. Şu an bildiğimiz komşu annelik bunlardan bir tanesi. Bu bize kadın emeği sömürüsünün ucu açık bir programa bağlı olduğunu söylüyor.
Kadınların vajinal doğum, sezaryen doğum, kürtaj gibi kendi bedenleriyle ilgili alacağı kararlar tartışmaya açılmış durumda. Sağlık hakkına dönük de kapsamlı saldırılarla karşı karşıyayız. Diğer taraftan medyanın kadın düşmanı dilini görüyoruz. AKP-MHP iktidarının "aile yılı" kapsamında kadınlara, kazanımlarına saldıran bir trol ordusu yarattığını görüyoruz. Eğitim politikaları da bu kapsamda devam ediyor. Uzun süreli eğitimler kız çocuklarının evlenmelerini geciktiriyor diyerek genç kadınların lise eğitimi almaması konusunda teşviklerde bulunuyor, ara formüller geliştiriyorlar.
BU DEVLETE NE ASKER, NE ÇOCUK İŞÇİ DOĞURMAYACAĞIZ
Bakan Mahinur Özdemir geçtiğimiz günlerde, genç nüfusun artması, ailenin güçlenmesi bizim savaş gücümüzü güçlendirecek şeklinde açıklama yaptı. Savaş politikaları ve "aile yılı"nın bağlantısı bu. Bugün NATO yüzde 5 silahlanma ve asker sayısını artırma çağrısı yapıyor. Buna bağlı olarak ülkeler de nüfus yapılarını, hızını inceliyorlar. Çocuk işçilerin doğurulması, askerlerin doğurulması gerekiyor. Ve kadınların da bu eksende durması isteniyor. Sosyalist Kadın Meclisleri olarak; bu devlete ne asker, ne çocuk işçi doğurmayacağız diyoruz, bu çağrıyı yapıyoruz.
BAKANLIĞIN ANLAŞMA YAPTIĞI TÜM FİRMALARI BOYKOT EDELİM
Bugün evlilik teşvikleri yapılıyor. Bu kapsamda anlaşmalar yapılıyor birçok şirketle. 39 uluslararası firmayla "aile yılı" kapsamında anlaşma yapılmış durumda. Bin 38 yerel esnaf ve firmayla da "aile yılı" kapsamında anlaşma yapılmış. Türk Hava Yolları'ndan tutalım da mobilya firmalarına, Zen Pırlanta'ya kadar anlaşmalar yapılmış durumda. Burada sermayenin çok ciddi bir kazancı olduğunu görüyoruz. "Aile yılı" kapsamında yapılan bu anlaşmaların boşa düşürülmesi oldukça önemli. İşçi emekçi halkımıza, kadınlara bu firmaları boykot çağrısı yapıyoruz. Bu kampanyamızın önemli bir ayağı ve ekseni olacak.
DEVLET KADIN ÖRGÜTLERİNİ TUTUKLAMALARLA HİZAYA SOKMAYA ÇALIŞIYOR
Diyanet'in peş peşe yaptığı açıklamaların ardından sizin de dahil olduğunuz birleşik zemindeki kadın örgütleri eylemler yaptı. Fakat kadın özgürlük mücadelesi özneleri bu saldırıya karşı uzun zamandır sessiz. Birleşik bir mücadele örgütlenmesi için çabalarınız var mı?
Aslında kadın örgütlerine dönük kapsamlı saldırılar var. Hem kadınların kazanılmış haklarına dönük saldırılar temelinde gelişiyor bu, hem de kadın örgütleri gözaltı, tutuklama saldırısının ya da derneklerine, örgütlere dönük saldırılar oluyor. Erkek egemen devlet, kadınları, kadın örgütlerini hizaya sokmaya, bir sınır etrafında tutmaya çalışıyor. Bize çizilen bu sınırlar kadın özgürlük mücadelesinin gelişiminin önünde bir engele dönüştürülmeye çalışılıyor. Buna karşı önümüzdeki dönem kadın mücadelesi ve dayanışmasının gelişim ekseninin en önemli ayaklarından birinin birlikte mücadele etmek olduğu görülüyor. Medeni haklarımıza dönük saldırıda gösterdiğimiz pratik gibi. Onlarca kentte eş zamanlı eylemler örgütlenebildiğini hep birlikte deneyimledik, gördük. Burada esas mesele haklarımıza, hayatlarımıza dönük saldırılar ekseninde hızlı bir araya gelme pratiğini açığa çıkarmak. Ama bu daha uzun vadeli planlamayı da hak ediyor. Çünkü 10 yıllık "aile yılı" saldırısıyla karşı karşıyayız. Bu da demek oluyor ki; uzun vadeli birleşik bir hattın örgütlenmesi sorumluluğumuz var. Bugün Diyanet'in medeni haklarımıza dönük saldırısı gelişti. Ama farklı açılardan da kadınların, LGBTİ+'ların hayatlarına, haklarına dönük saldırılar gelişecek. Buna dönük hazırlık yapılması gerekiyor. Önümüzdeki dönemde hem başlattığımız kampanyanın güçlendirilmesi, yayılmasında, hem de kadınlara dönük gelişecek saldırılarda birleşik bir eksenin güçlü bir şekilde örgütlenmesinde biz de görev almaya, sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz.
EMEKÇİ SOL, 'AİLE YILI'NIN YA KARŞISINDA DURACAK YA İZLEYİCİ OLACAK
"Aile yılı" saldırısına karşı mücadelenin öznesi sadece kadın ve LGBTİ+ örgütleri mi? Emekçi sol güçler nasıl ilişki kurmalı?
"Aile yılı"nın kapsamlı, kültürel, ekonomik ve ideolojik bir saldırı olduğunu söylemiştik. İşçi ve emekçi erkeklerin bu erkek egemen yaklaşımlardan etkilendiğini görmek gerekir. Erkeklerin AKP-MHP iktidarının onlara vermiş olduğu bütün ayrıcalıklardan, yaratmış olduğu bütün konfor alanlarından vazgeçmeleri gerekir. Bu erkeklerin kadınlara borçlu olduğu ya da kadınlara karşı bir sorumluluk olarak yerine getirmesi gereken bir şey değil tek başına. Eğer bugün kendi özgürlükleri ve emeği için mücadele eden halklar, kadınların özgürlüğünde, eşitliğinde görmezse kendi özgürlüklerini büyük bir hata içerisine düşmüş olacaklar.
Kadınların emeğinin azgınca sömürülmek istendiği "aile yılı" programı, aslında işçi emekçi bütün kesimleri ilgilendiren bir konudur. Siyasi partileri, ekoloji örgütlerini, dernekleri, inanç örgütlerini, tüm emekçi sol güçleri ilgilendiren bir konudur. Herkesin saflaşması gereken bir dönem. Ya AKP-MHP iktidarının "aile yılı" politikasına sessiz kalınır, izleyici, kaydedici bir pozisyona düşülür, ya da "aile yılı"na karşı etkin bir mücadele içinde olunur. Ortası yok bunun.
Sadece kadın örgütleri değil herkesin sınav vereceği bir konu. Emekçi solun erkek egemenliğine karşı nasıl mücadele edeceğini gösterecek bir turnusol kağıdı da diyebiliriz. Bu yüzden önümüzdeki dönem emekçi sol ve siyasi partilerin, derneklerin, örgütlerin "aile yılı"na karşı etkin bir mücadele içerisinde olması gerekir.
KADINLARI VE LGBTİ+'LARI 3 EYLÜL'DE YAPACAĞIMIZ EYLEME ÇAĞIRIYORUZ
Kampanyanız kapsamında nasıl bir çağrınız var?
Kampanyamız kapsamında kurmuş olduğumuz komisyonlar var. Eğitim komisyonumuz, ekoloji komisyonumuz, heteroseksizme karşı mücadele komisyonumuz, emek komisyonumuz var. Bütün kadınları bu komisyonlarda görev almaya çağırıyoruz. Hem "aile yılı"na karşı etkin bir mücadelenin örgütlenmesi hem de hayatlarımıza dönük bu saldırılar ekseninde birlikte bu mücadeleyi daha da güçlendirme, kadın dayanışmasını ve mücadelesini yükseltme ekseninde buluşmaya çağırıyoruz. Önümüzdeki dönem kadınların haklarına, hayatlarına dönük kapsamlı saldırılar söz konusu olacak. Biz de bunlara karşı kadınlar olarak, özgürlüğümüzü, eşitliğimizi savunacak, örgütlü mücadelelerimizi büyütecek bir eksende durmalıyız.
"Aile yılı değil mücadele yılı" diyerek başlattığımız kampanya kapsamında yarın (3 Eylül) bir eylem gerçekleştireceğiz. İstanbul'da Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü önünde saat 13.00'te buluşacağız. Tüm kadınları gerçekleştireceğimiz eyleme katılmaya, güç vermeye çağırıyoruz.