İzmir'de barış yürüyüşü: Gerçek barış sömürünün sona ermesiyle mümkün

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında "barış mitingi" düzenledi. Birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün katıldığı mitingde, gerçek barışın ancak sömürünün sona ermesiyle, halkların eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temelinde kendi geleceklerini kurmalarıyla mümkün olduğu vurgulandı.
1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, "Barış, eşitlik, özgürlük ve adalet istiyoruz" sloganı ile miting düzenledi.
Cumhuriyet Meydanından Gündoğdu Meydanına yürüyen kitle, "Katil ABD Ortadoğu'dan defol", "Savaşa değil halka bütçe", "Savaşa hayır, barış hemen şimdi" ve "Yaşasın halkların kardeşliği" sloganlarını attı.
Gündoğdu Meydanında yapılan mitinge, İzmir Emek ve Demokrasi Güçlerinin yanı sıra, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Yeşil Sol Parti (YSP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), çok sayıda gençlik örgütü, demokratik kitle örgütleri ve bölge halkı katıldı.
Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamanın Türkçesini İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ve DEM Parti İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Türkan Ağaçlı, Kürtçesini Emine Bozdağ okudu.
'BARIŞ, SÖMÜRÜCÜ GÜÇLERE BIRAKILAMAZ'
Sermaye düzenini sözüne güvenilemeyeceğini kaydeden Yılmaz, barışın "hiçbir sömürücü güce bırakılmayacak kadar kutsal ve hayati bir duruş" olduğunun bugün daha iyi anlaşıldığını belirtti. Ukrayna'da emperyalist blokların çıkar çatışmalarının halkları ateşe sürüklediğini, siyonist İsrail'in Filistin'e yönelik soykırım saldırılarını, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Güney Amerika'ya kadar halkların savaşın, darbelerin ve açlığın pençesinde kıvrandığını söyleyen Yılmaz, "Bütün bu savaşların ortak paydası kapitalist sömürü düzenidir. Kapitalizm, eşitlik değil; savaş, yıkım ve sömürü üretir" dedi.
'GENÇLERİN YÜKSELTTİĞİ İTİRAZ YENİ DÜNYANIN KURUCU SESİ'
Gençlerin, geleceksizliğe, işsizliğe ve savaşın gölgesinde yaşamaya mahkum edildiğini belirten Ağaçlı, gençlerin yükselttiği itirazın yalnızca bir öfke değil; aynı zamanda yeni bir dünyanın kurucu sesi olduğunu dile getirdi.
'DOĞASIZ BİR BARIŞ, BARIŞ DEĞİL'
Kapitalist düzen yalnızca savaşlarla değil, doğanın hoyratça talan edilmesiyle de insanlığa ölüm getirdiğini belirten Ağaçlı, "Enerji tekelleri, maden şirketleri ve büyük sermaye grupları kar hırsıyla hem savaşların hem de ekolojik yıkımların kaynağıdır. Savaş alanlarında yakılan ormanlar, kirletilen nehirler, bombalanan topraklar; doğanın da insanla birlikte savaşın kurbanı olduğunu gösteriyor. Oysa barış, yalnızca silahların sustuğu bir an değil; doğayla uyumlu, sürdürülebilir, yaşamı ve tüm canlıları koruyan bir düzenin kurulmasıdır. İnsanlığın barış hakkı, doğanın yaşam hakkıyla iç içedir. Doğasız bir barış, barış değildir" ifadelerini kullandı.
'BARIŞ İÇİN MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ'
1 Eylül'ün kalıcı barış sağlanana kadar mücadele günü olarak kalacağını belirten Ağaçlı, şu ifadeleri kullandı: "Bir kez daha yineliyoruz. Emperyalist savaşlara ve işgallere, NATO'ya, militarizme ve silahlanmaya 'hayır' diyoruz. Yaşasın halkların eşitliği ve kardeşliği temelinde gerçek barış. Emeğin sömürülmediği, halkların özgür olduğu, kadınların eşit ve gençlerin umutlu bir geleceğe sahip olduğu; doğanın ve tüm canlıların korunduğu bir dünya için barışa evet. 1 Eylül Dünya Barış Gününü bu duygularla anıyoruz. Kutlamıyoruz, çünkü ortada kutlanacak bir barış yoktur. Kutlamıyoruz, çünkü her dakika masum insanlar haksız savaşlarda katledilmektedir. Bu barbarlık sona ermeden 1 Eylül, ancak bir mücadele günü olarak anılacaktır. Ülkemizde ve dünyada halkların eşit, özgür ve barış içinde yaşayabileceğine olan inancımızla mücadelemizi sürdürüyoruz. Unutulmamalıdır ki barış yalnızca bir özlem değil, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış temel bir haktır. Barış talebimiz hem hukuki hem de meşru bir haktır. Bizler bu hakkı elde edinceye ve kalıcı hale getirinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Çünkü barış ertelenemez, pazarlık konusu yapılamaz ve hiçbir gücün insafına bırakılamaz bir insanlık hakkıdır."