28 Mart 2024 Perşembe

Ziya Ulusoy yazdı | Cenin ve Rojava'da savaş suçları

İsrail, Filistin'i özerk açık cezaevine çevirmiş ve kuşatmada tutuyor. Erdoğan, belediyeleri bile gasp ederek Kuzey Kürdistan'ı açık cezaevine çevirmiş ve kuşatmadan öte, işgal ve ilhak altında tutuyor.

İsrail ordusu, 26 Ocak sabahı Cenin mülteci kampına yeni bir işgalci saldırı düzenledi. Dokuz Filistinli'yi katletti, çok sayıda insanı yaraladı. Esirler aldı, hastaneyi gaza boğdu. Emperyalist burjuvazinin Filistin çözümü, siyonist ordu tarafından kuşatılan açık cezaevi devleti.

Trump'la başlayıp Biden'la devam eden ABD ve bölge emir, kral ve diktatörlerinin koyu işbirliğinin azdırdığı siyonist partiler yeni Netanyahu hükümetinde birleşince saldırılarını daha da arttırdılar.

Golan ilhakı ABD tarafından desteklenince Suriye'ye saldırılarını artırmaktan geri durmadı.

Siyonist iktidar, yerleşimci sömürgeciliği yeniden şiddetlendirdikçe, ilhakçılığı desteklendikçe, içte Yahudi inancından halk üzerinde faşizan etkisi pekişiyor. Nitekim aşırı dinci partiler bu sayede desteklerini arttırıp iktidara ortak olabildiler.

Siyonizm şovenizmi güçlendirdikçe, içerideki Hristiyan Araplar üzerindeki yasak ve zulmü de arttırdı, dahası Yahudi halka karşı da rejimi faşistleştirmeyi tırmandırıyor.

Erdoğan faşizmi sözcüleri, Cenin katliamını kınarken riyakarlıklarını sergilediler.

Erdoğan faşizminin Rojava ve Kuzey Suriye işgalindeki sömürgeciliği siyonizmininkini aşmış durumda.

Erdoğan'ın da, Netanyahu gibi, devletlerarası hukuku çiğneyerek Rojava ve Kuzey Suriye'de, Güney Kürdistan'ın Medya Savunma Alanları'nda gerçekleştirdiği işgaller, siyonizmin 70 yılda yaptığından daha geniş alana yayıldı. Erdoğan bununla yetinmiyor, Rakka'ya değin işgalini genişletmek istiyor.

Erdoğan ve tetikçilerinin işlediği savaş suçları siyonistlerinkiyle yarışır düzeyde. Kimyasal ve termobarik silahlar kullanarak, sivil köylüleri katlederek, Kürt özgürlük hareketi ve komünist hareketin militanlarını, özerk yönetimin seçilmiş temsilcilerini suikastlar ve hava bombardımanıyla katlederek eli kanlılıkta siyonizmi geçmiş durumda.

Kasap Şaron, Şabra-Şatilla katliamıyla övünüyordu. Erdoğan Cizre-Sur katliamlarıyla övünüyor.

Yerleşimci sömürgecilikte de Erdoğan siyonistlere yetişti ve geçmekte. Şimdiden işgal bölgelerine bir milyona yakın koloni nüfus yerleştirdi. Birkaç milyon daha yerleştireceğini çemkiriyor.

Askeri üslerini yaymada İsrail'i kıyaslanamaz düzeyde geçti. Askeri üsleri yaymak, bilindiği gibi ABD emperyalizminin dünya çapında uyguladığı askeri sömürgecilik yöntemidir. Erdoğan da bu emperyalist yöntemle ve silah sanayisini palazlandırmakla övünerek kanlı sermaye birikimini hızlandırıyor.

İsrail, işgal ettiği alanlarda ucuz emek sömürüsüyle işgücü talanı yapıyor. Erdoğan ucuz işgücü talanıyla yetinmiyor. İşgalindeki alanlarda yerüstü ve yeraltı zenginliğini talan ederek sömürgeci burjuvaziyi ve kendi ailesini daha süratle palazlandırıyor.

İsrail, Filistin'i özerk açık cezaevine çevirmiş ve kuşatmada tutuyor. Erdoğan, belediyeleri bile gasp ederek Kuzey Kürdistan'ı açık cezaevine çevirmiş ve kuşatmadan öte, işgal ve ilhak altında tutuyor.

İsrail, Golan'ın işgalini süreklileştirerek ilhak etti. Erdoğan, Rojava'nın yanı sıra Kuzeybatı Suriye'yi de işgal altında tutuyor. İlhak etmiş gibi sömürgeci sivil kurumlar oluşturuyor. Son olarak Esad rejimi yetkilileriyle görüşmeden sızan bilgiden anlaşılıyor ki, Suriye'den çıkmaksızın "birlikte Rojava devrimci güçlerini imha"yı öneriyor.

Siyonistler, İsrail zindanlarını Filistinli devrimcilerle dolduruyor. Erdoğan, İmralı ve F tipi tecrit zindanlarını Kürt-Türk, bütün uluslardan devrimcilerle, demokrasi yanlılarıyla, HDP'li vekiller ve belediye başkanlarıyla dolduruyor.

Siyonistler, sömürgeciliği kalıcı kılarken Yahudi halkını zehirliyor, Erdoğan da Türk halkını zehirliyor.

Siyonistler, Yahudi soykırımını sömürgeci zulmüne payanda yaparak kirli savaşının engellerini azaltıyor. Erdoğan da islamcılığı kullanarak kirli savaşı önündeki engellere karşı Müslüman halklardan destek alıyor.

Yahudi ve Türk halkı, sömürgeciliğe karşı sesini ve bilincini yükseltmeden, ne demokrasiyi kazanabilir, ne de dini ve milliyetçi faşizmin karanlığından kurtulabilir.

Halklarımız, siyonizmin ve Erdoğan'ın sömürgeciliğini ve faşizmini yıkarak ilerleyebilir, bölge halklarının önünde alın açıklığıyla yürüyebilir.