29 Ocak 2025 Çarşamba

Hatimoğulları: İktidar somut adımlar atmalı

DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, İmralı heyetinin PKK lideri Abdullah Öcalan'la yaptığı son görüşmenin ayrıntılarını paylaştı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis Grup Toplantısında konuştu.

Siirt Belediye Eşbaşkanı Sofya Alagaş hakkında verilen hapis cezasına tepki gösteren Hatimoğulları, "Bu ceza halkın iradesine ve yerel demokrasiye apaçık bir saldırı ve darbedir. Belediye eşbaşkanlarımızı hedef alan bu saldırıları ve barış arayışlarının bu şekilde baltalanmasını asla kabul etmiyoruz" dedi. Siyasi soykırım operasyonları ve tutuklamalar karşısında bir adım geri atmadıklarını, mücadeleden geri durmadıklarını hatırlatan Hatimoğulları, siyasi iktidar ve yargı sisteminin bu tür saldırılarla geri adım attıracağını sanıyorsa yanıldığını vurguladı.

'ESP'Lİ 34 YOLDAŞIMIZ TUTUKLANDI'
"Bizler bu siyasi soykırım operasyonlarına karşı asla diz çökmeyeceğiz, aman dilemeyeceğiz; mücadelemizi her şeye rağmen sonuna kadar devam ettireceğiz" diyen Hatimoğulları, bileşenleri Ezilenlerin Sosyalist Partisi'ne dönük tutuklama saldırısına da değindi. Hatimoğulları, "Bu hukuksuz uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Devrimci demokratik çizgiyi savunan parti bileşenlerimizden ESP'ye yönelik birkaç gün önce siyasi soykırım gerçekleşti ve 34 yoldaşımız tutuklandı" dedi.

90'lı yıllarda onlarca insanı katleden JİTEM'in eli kanlı mimarlarının yargılandığı davanın zamanaşımı gerekçesiyle cezasızlıkla sonuçlanmasına tepki gösteren Hatimoğulları, "İnsanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı yoktur. Hele de barıştan bahsedilirken, geçmişle yüzleşmek ve hakikatleri açığa çıkarmakla ilgili karartmalar ve dosya kapatmalar asla kabul edilemez. Bu davanın kapatılması, apaçık bir şekilde 90'ların karanlığına sahip çıkmaktır. O dönemde işlenen cinayetlere, karanlığa, yolsuzluğa, hırsızlıklara sahip çıkmaktır" diye konuştu.

'TOPLUMSAL BARIŞI SAĞLAYACAKSAK HER TÜRLÜ DEMOKRATİK İTİRAZA SAYGI GÖSTERİLMELİ'
Gezi ayaklanmasına ilişkin açılan dava ve soruşturmalara da değinen Hatimoğulları, Osman Kavala, Can Atalay ve Çiğdem Mater'in de aralarında bulunduğu Gezi tutsaklarının tahliye olması beklenirken, Ayşe Barım'ın tutuklandığını hatırlattı. Başka sanatçıların da ifadeye çağrıldığını kaydeden Hatimoğulları, "İktidar her sıkıştığında Gezi üzerinden toplumu sindirmeye çalışıyor. Bu, doğru bir yol değildir. Toplumsal barışı sağlayacaksak, her türlü demokratik itiraza ve görüşe saygı gösterilmelidir. Hak, hukuk demek, adalet demektir. Barış da adalet üzerinden inşa edilir. Hak hukuk, tarafsız ve bağımsız yargı demektir; demokratik yaşam demektir. Bugün Türkiye'deki en büyük tahribat, demokratik gerileme, hukuksuzluk, açlık, yoksulluk, yıkım, çöküş ve çürümedir. Acilen bu yangının söndürülmesi gerekir. Bu sebeple bizler diyoruz ki; adaletin ve barışın bu ülkede tesis edilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Türkiye'yi cayır cayır yakan bu yangını toplum olarak el birliğiyle söndürmeye var mıyız" diye sordu.

'KARTALKAYA'DAKİ YANGIN İKTİDAR-SERMAYE İLİŞKİSİNİN ACI FOTOĞRAFIDIR'
Hatimoğulları, Kartalkaya'daki otel yangınında 36'sı çocuk 78 kişinin katledildiğini hatırlattı, yaşamını yitirenlerin ailelerine ve sevdiklerine, Türkiye halklarına DEM Parti adına başsağlığı, yaralılara acil şifa diledi. Katliamın rant hırsı ve denetimsizlik sonucu yaşandığına işaret eden Hatimoğulları, iktidarın gerçek sorumluları koruduğuna vurgu yaparak şunları söyledi: "Bu felakete kapı aralayanlar, sermaye kazansın diye denetim yapmayanlardır. Otel sahibine teşvikler verilmiş ve otel sahibi aldığı bu teşviklerle yüz milyonları bulan paralar kazanmış ama yangını engelleyecek, alarm verecek söndürme sistemini kurmamış. Bu yangın bir otel etrafında dönen iktidar-sermaye ilişkisinin çok acı bir fotoğrafıdır. Bu iktidar öyle bir sistem yarattı ki denetime sahip oluyorsunuz; eksikliklerin listesi size veriliyor ve bunu beğenmeyip başka bir şirkete giderek parasıyla rapor alıp yolunuza devam ediyorsunuz. İşte bunlar 3-5 kuruş elde etmek için denetimi ahbap çavuş ilişkisine dönüştürüp 36'sı çocuk 78 yurttaşımızı yangında kaybetmemize sebep olmuştur."

Hatimoğulları, Kartalkaya'da yaşananların aynı zamanda aşırı merkeziyetçi yönetimin sonucu olduğuna işaret ederek, " Bu facianın asıl sorumlusu, bütün yetki kendi elinde olsun diye yerel yönetimlerin yetkisini sınırlandıran ve yerelin yetkilerini merkeze tahvil eden anlayışın ta kendisidir. Muhalefet kazanınca kayyum atayayım, olmazsa yerel yönetimin yetkilerine el koyayım diyen anlayış bu felaketlere zemin hazırlamaktadır" diye ekledi.

'BUNLAR MEMLEKETİ, İNSANINI DEĞİL, RANTI, ÇIKARI, İKTİDARI SEVİYOR'
Çocukların tacize uğradığını, Narin gibi katledildiğini, kadınların şiddet gördüğünü, katledildiğini, hayvanların eziyet edilerek katledildiğini hatırlatan Hatimoğulları, "Bize reva görülen bu ölümler, iktidarın memleket sevgisinin göstergesidir. Bunlar ne memleketi seviyor ne insanını. Bunların bir tek sevgileri var; o da ranttır, çıkardır, iktidardır" diye konuştu.

İşçilerin madenlerde, insanların deprem, yangın, tren kazalarında katledildiğini ve katliamlardan sorumlu olanların yargılanıp cezalandırılmadığını vurgulayan Hatimoğulları, Çorlu tren kazasında yaşamını yitiren Oğuz Arda Sel'in annesi Mısra Öz hakkında açılan davaya tepki göstererek, "Sevgili Mısra Öz yalnız değildir. DEM Parti olarak sonuna kadar mücadelesinin yanında olacağız" dedi.

'AKP İKTİDARINDA 24 FACİADA 100 BİNİ AŞKIN İNSAN YAŞAMINI YİTİRDİ'
AKP'nin 22 yıllık iktidarı döneminde yaşanan 24 büyük faciada 100 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiğini belirterek, bu rakamların da gerçek rakamlar olmadığını aktaran Hatimoğulları, yayın yasaklarıyla gerçeklerin üzerinin örtülmeye çalışıldığına işaret etti. Gerçekleri söyleyenlerin gözaltına alınıp tutuklandığını söyleyen Hatimoğulları, İSİG raporuna göre, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002'den bu yana en az 32 bin 478 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı.

Hatimoğulları, Kültür ve Turizm Bakanı başta olmak üzere, yaşanan katliamlarda sorumluluğu bulunanlara istifa çağrısı yaptı, "Bunlara alışmayacağız, susmayacağız; yapılan bütün haksızlıklara karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Mücadelemiz, yaşam hakkımız içindir" dedi.

'FELAKETLERİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ACİL ADIM ATILMALI'
Hatimoğulları, yaşanan katliamların önüne geçmek için atılması gereken acil adımlara ilişkin şunları söyledi: "Yerel yönetimlerin yetki ve kaynakları mutlaka artırılmalıdır. Biz bunları söylerken, onlar kayyum politikasına devam ediyor. Onlar bunu yapadursunlar, ama biz kendi taleplerimizin ve mücadelemizin arkasındayız. Meslek odalarının yetkili olduğu, STK'larla birlikte denetim mekanizmalarına müdahil olduğu bir sistemi inşa etmeliyiz. Siyaset kurumlarının hesap verebilirliğini sağlayan bir hukuk düzeni inşa etmeliyiz. Demokratikleşme derken tam da bunları kast ediyoruz. Bunu yapabiliriz, yapmalıyız da. Bunun için adalet tek adresimiz, demokrasi tek rotamız, barış ise mücadele hattımızdır."

ÖCALAN'IN MESAJI
Konuşmasında İmralı görüşmelerine de değinen Hatimoğulları, görüşmeye ilişkin bazı ayrıntıları paylaştı: "Önce sayın Öcalan'ın bütün yurttaşlara gönderdiği selamı paylaşmak istiyorum. Sayın Öcalan çalışmalarına devam ediyormuş. Görüşmeye ilişkin Türkiye toplumunu ilgilendiren bazı önemli hususları da şu şekilde sizlerle paylaşmak isterim. Sayın Öcalan, küresel, bölgesel ve ulusal krizlerin üst üste bindiği tarihsel bir dönemden geçtiğimiz değerlendirmesini yapmış. 'Bu üst üste binen kriz döneminde, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesiyle ilgili oyalama, zaman kazanma ve bekle-gör politikalarına tevessül etmek Türkiye halklarına yapılacak en büyük kötülük olur' demiş. Yaşanan krizlere karşı Türkiye toplumunu ve bölge halklarını korumanın yolu bellidir. Sayın Öcalan'ın çağrısı nettir. Türkiye'yi demokrasi zeminine çekmek, krizlerden kurtarmanın tek çaresidir. Sayın Öcalan, meseleyi şiddet ve çatışma zemininden, demokratik hukuk ve demokratik siyaset zeminine çekmeyi hedeflediğini bir kez daha bu görüşmede ısrarla vurgulamıştır. Sayın Öcalan'ın son görüşmede vurguladığı gibi, tarihin kritik dönemeçlerinde sağlanan ortaklaşmalar sorunların çözümüne önemli katkı sağlar.
"Sayın Öcalan 22 Ocak'taki görüşmede, mevcut sorunların ancak demokratik hukuk yoluyla kökten çözümünün mümkün olduğunu önemle vurgulamış; sürekli beka kaygısı üretilerek işçi ve emekçinin alın terinin güvenlik politikalarına harcandığı, yoksulluğun derinleştiği, hukuksuzluğun sıradanlaştığı, sömürünün yaygınlaştığı, kadın ve çocuk düşmanlığının arttığı kısır döngüden çıkmanın yol haritasını sunmaya hazır olduğunu ifade etmiş. Türkiye'nin bütün bu prangalardan kurtulmasının zeminini oluşturmaya hazır olduğunu güçlü bir şekilde dile getirmiş. Sayın Öcalan, son görüşmede heyetimize, Bahçeli'nin yaklaşımının devlet aklıyla buluşması halinde barışa hizmet edecek tarihsel bir çıkışa vesile olacağını da belirtmiştir."

'KIRMIZI KİTABA SARILARAK DEMOKRASİ GELMEZ'
İktidara güven artırıcı somut adımlar atma, güçlü bir çözü iradesi ortaya koyma çağrısında bulunan Hatimoğulları, "Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için iktidar tarafından toplumun tümünü kapsayan ve demokrasiyi esas alan güven verici adımlar acilen atılmalıdır. Barış gergin fay hatları üzerinde inşa edilemez. Yeni anayasa çağrıları yaparken, MGK'nın 'Kırmızı Kitap' denilen gizli anayasasına sarılarak demokrasi gelmez. Bu ülkenin gizli değil demokratik bir anayasaya ihtiyacı vardır. Türkiye halklarını darbe, vesayet, isyan ve şiddet zeminlerinden kurtarmak da demokrasi, barış ve ortak yaşam zemininde bir tarihsel buluşmayı sağlamakla mümkündür. Bu sorumluluk hepimize aittir. 100 yıldır başkaldırı ve bastırma ikileminde acı dolu bir tarih yaşadık. Bu artık aşılmalıdır. Bin yıl boyunca kazanılan ortak kader düşüncesi, geçtiğimiz yüzyılda kaybettiren inkarla karşılandı" dedi.

Derdi demokrasi ve hukuk olan herkese DEM Parti'ye güvenme çağrısında bulunan Hatimoğulları, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt barışıyla; emeğin sömürülmediği, emekçinin ve emeklinin hakkını aldığı, halkların varlığının inkar edilmediği, herkesin kendisini özgür ve eşitçe ifade edebildiği, Alevilerin eşit yurttaşlık haklarına sahip olduğu, doğanın katledilmediği, kadınların eşit ve özgürce yaşadığı, çocukların güvende yaşadığı, gençlerin işsiz kalmadığı bir düzeni sağlamak istediklerini aktardı.

Hatimoğulları, "Gelin, barışa hep birlikte sahip çıkalım, barışın sesini yükseltelim. Daha çok barış demeye devam edelim" diye ekledi.

'ORTADOĞU'DAKİ IRKÇI, KADIN DÜŞMANI, MEZHEPÇİ AKIMLARIN PANZEHİRİ DEMOKRASİDİR'
Türk devleti ve bağlı çetelerin Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'de halka dönük katliam saldırılarına da değinen Hatimoğulları, Tişrîn barajında halay çeken sivillerin katledildiğini hatırlattı. Türk devletine sivilleri hedef almaktan ve ÖSO üzerinden devam ettirdiği çatışmalara son verme çağrısında bulunan Hatimoğulları, "Kuzey ve Doğu Suriye'nin temsilcisi Fransa Cumhurbaşkanı ile görüşüyorsa, neden Türkiye Cumhurbaşkanı ile de görüşmesin" diyerek diyalog çağrısı yaptı.

Hatimoğulları son olarak HTŞ çetesinin Suriye'de Alevilere dönük katliamlarına değindi. Alevi olan doktor Raşha Al-Ali'nin Humus'ta kaçırılarak işkenceyle katledildiği haberlerini okuduklarını hatırlatan Hatimoğulları, rejim değişikliğinin ardından Alevi katliamlarının arttığını belirtti. Hatimoğulları konuşmasını şöyle sürdürdü: "Suriye'de Alevilere, farklı halklar ve inançlara mensup olan insanların katledilmesinin önüne geçmenin tek yolu demokratik bir Suriye'yi inşa etmektir. Kürtler, Araplar, Dürziler, Ermeniler, Türkmenler, Süryaniler, Çerkesler, Aleviler, Sünniler ancak bu şekilde barış ve huzur içinde yaşayabilir. Bütün Ortadoğu'yu sarmaya çalışan ırkçı, ayrımcı, kadın düşmanı ve mezhepçi akımların panzehiri demokrasidir, demokratik anayasal düzendir. İmralı'nın kapıları her açıldığında, Ortadoğu ve Türkiye halklarına barış ve demokrasi ısrarı büyüyor. Emin olun ki barış umuduna öyle sıkı sarılmış olan halkların sesi de oraya ulaşmaktadır. Bu umudu söndürmeye, bu umudun önünde durmaya hiç kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir de."