Hatimoğulları: Rojava modelinin bölge için önemi büyük
DEM Parti Kadın Meclisi'nin düzenlediği panelin açılış konuşmasını yapan Tülay Hatimoğulları, "2011'de Suriye savaşı başladıktan hemen sonra Rojava'da kadınların öncülüğünde gerçekleşen mücadele, tarihsel anlamda geleceğe ışık tutması ve Ortadoğu'ya model olması bakımından çok önemli ve anlamlı bir yerde duruyor" ifadelerini kullandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, Okmeydanı'nda "Savaşın kıskacında Kadın Devrimi: Rojava'da kadınların yeni yaşam inşası" şiarıyla panel düzenledi. Panele DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu ve çok sayıda kadın katıldı.
'KAYYUMLARI KABUL ETMİYORUZ'
Panelin açılış konuşmasını yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Siirt Belediyesi'ne yönelik kayyum darbesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. "Bir yandan barış diyeceksiniz, bir yandan 'bir süreç işletiyoruz' diyecekseniz; diğer yandan gözaltılar, operasyonlar ve tutuklamalar yapacak, kayyumlar atayacaksınız. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz de" diyen Hatimoğulları, kayyum rejimine karşı mücadeleyi sürdüreceklerinin altını çizdi.
Halk TV gazetecilerine dönük gözaltı operasyonuna da tepki gösteren Hatimoğulları, "Ne yazık ki Türkiye, dünyada en çok gazetecinin hapishanede olduğu ülkeler arasında. Hiçbir gazeteci hapishanede olmamalıdır. Yurttaşlar olarak haber alma hakkımız engellenemez" dedi.
'ROJAVA DENEYİMİ YILDIZ GİBİ PARLIYOR'
Küresel sistemin dünya ölçeğinde yeniden yapılandığını belirten Hatimoğulları, "Bu yeniden yapılanmada özellikle Ortadoğu çok önemli bir yer tutuyor. Ortadoğu zaten 2010'dan bu yana çalkantılar içinde. Son bir seneye baktığımızda ise Suriye'de, Lübnan'da, Filistin'de, Irak'ta ve İran'da yaşananlarda küresel ölçekteki sistemin değişim ve dönüşümünün yansımasını çok net bir biçimde görüyoruz. Suriye'de yakın zamanda bir yönetim değişikliği oldu. Dünyada küresel ölçekte sistem kendini yeniden kurarken, sağcı, ırkçı ve cinsiyetçi anlatıların yerel izdüşümlerini Ortadoğu'da da fazlasıyla görüyoruz. Bugün Şam yönetimini oluşturmuş olan HTŞ'nin yapısını ve bu yapının başta kadınlar olmak üzere ülkede yaşayan bütün farklı halklara ve inançlara dönük saldırılarını, seküler kesime karşı saldırılarını görebiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Bütün bu tablo içerisinde Rojava deneyiminin "yıldız gibi parladığını" söyleyen Hatimoğulları, "2011'de Suriye savaşı başladıktan hemen sonra Rojava'da kadınların öncülüğünde gerçekleşen mücadele, tarihsel anlamda geleceğe ışık tutması ve Ortadoğu'ya model olması bakımından çok önemli ve anlamlı bir yerde duruyor. Bugün orada kadınların elde etmiş olduğu başarıları ne kadar da anlatsak eksik kalır. Orada yaşatılan bu modelin bölge için önemi çok büyük" dedi.
'SALDIRILARA SON VERİLMELİ'
El birliğiyle Rojava'nın boğulmak istendiğini söyleyen Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı: "Suriye'de oluşan yeni dengede, SMO adı altında eğitilip donatılmış olan çetenin Rojava'ya saldırılar gerçekleştirdiğine tanıklık ediyoruz. Tişrin Barajında sanatçılar, aydınlar, yazarlar, kadınlar, doğa ve insan hakları savunucuları barışı savunmak için nöbet tutuyorlar. O nöbetlere yönelik gerçekleşen saldırılarda yaşamlarını kaybeden siviller var. Türkiye derhal oradaki bu negatif yaklaşımından vazgeçmelidir. Tişrin'e yönelik operasyonel yaklaşımına son vermelidir. Barış diyorsak atılacak en önemli adım budur."
Kobanê direnişini hatırlatan Hatimoğulları, "Kobanê direnişi göstermiştir ki IŞİD ve türevi çeteler yenilebilir. Kadınların orada vermiş olduğu özgürlük mücadelesinden ürken IŞİD çeteleri ve geri adım attılar. Bu çok önemlidir, yenildiler. Kobanê o bölgede bir yıldız gibi parlamaya devam etti" dedi.
Rojava'nın özgür ve eşit yaşamın yeşerdiği toprak olduğunu vurgulayan Hatimoğulları, "Rojava'yı Türkiye'deki iktidar ve yandaşı olan medya o kadar yanlış anlatıyor ki; sanki orada siviller yaşamıyor, çocuklar yok, bir yaşam yok, işine gücüne giden insanlar yok, sanki orada sadece 7/24 eli silahlı askerler bekliyor. Böyle bir algı yaratıyorlar. Bu tamamen yanlıştır, Türkiye kamuoyunu yanıltmaktır. İstanbul'un göbeğinde insanlar nasıl yaşıyorsa, Rojava da böylesi bir sivil yaşamın olduğu bir yer. Bunu lütfen bütün Türkiye hakları böyle bilsin" ifadelerini kullandı.
'ROJAVA'DA ÖZYÖNETİMİN KAZANIMLARI KORUNMALIDIR'
Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Suriye'deki tek çözüm de orada bulunan bütün farklı halklardan ve inançlardan insanların varlığıyla oluşturulacak bir demokratik yönetimden geçer. Eş başkanlık ve eşit temsiliyet kabul edilmeli ve korunmalıdır. Şunun altını da çizmek gerekir ki Rojava'da oluşan model seküler bir modeldir. Bu anlamıyla da zaten yüzyıllardır bu bölgede devam eden mezhep ve din savaşlarına da en önemli çarelerden biridir. Farklılıklarımıza rağmen bir arada yaşamanın koşullarının oluşması zaten çözümün ana reçetesidir. O bakımdan Rojava'da özyönetimin bütün kazanımlarının korunması ve anayasal güvenceye alınması, demokratik bir Suriye anayasasının oluşturulması ve hayatın bunun çerçevesinde oluşturulması çok önemlidir. Bizler de Türkiye'den gücümüz yettiğince oraya bu çizgide destek vermeye devam edeceğiz."
Panel basına kapalı olarak devam etti.