Efe Dağlı yazdı | Kısır döngü
AKP-MHP arasında pek çok çatlak var. Herhangi biri oyunu bozsa topluma anlatmakta zorlanmaz. Fakat henüz sembiyotik ilişkiye gereksinimleri bitmiş değil. "Beka" söylemi, 5. kol faaliyeti ajitasyonu ve yıkılma paranoyası bu ikiliyi reaksiyonerliği kimlik haline getirmeye sevk ediyor.
CHP sokaklara çıkmayı değil kendisini kürsü muhalefetine mahkum eden protestoculuğu tercih edince AKP, ondan o imkanı da almaya odaklandı. Kürsü açıklamalarının medyadaki görünürlüğü bu zorlamayla azaldı.
Milliyetçilik konusunda AKP ile yarışmaya kalkışan CHP, AKP'nin basıncına karşı koyamadığı gibi onun "terörle mücadele" konseptini elimine edecek hamleleri ilk elde yitiriyor.
Bahsedilen konseptin bir yanı sembollerle ilerleyen askeri operasyonlar: 1071 askerin katılması gibi detaylardan bahsediyoruz ve İçişleri bu konsepti zorluyor. Diğeri, yine o İçişleri ile politik hısımlığı olan MHP'nin zorladığı HDP'nin kapatılması tazyiki. Şimdilik asgari müşterek HDP'ye mali yardımın kesilmesi ve kimi vekillerinin tutuklanması. "Kapatma" olur mu; bunun cevabı akmakta olan olaylar serisinde yaşananlarca oluşturulacaktır.
AKP her zamanki gibi dışarıya "Sizin için faydalıyım" mesajı yollarken Türkiye içinde kitleye karşı nutuklarda "güçlülük" söylemine abanıyor.
Oysa, artık gizlenemeyecek biçimde, AKP-MHP bloğunun hızlı oy kaybına karşı iktidar her yere saldırıyor, bir oyu bile elde etmek istiyor.
Gençler, ilk kez oy kullanacaklar ve AKP'nin geleneksel tabanı iktidar bloğuna ilkesel düzlemde uzak. Şu iki üç yılda da görüldü ki yeni faza geçiş olan şeflik sisteminin kalıcı olması imkansız.
Kendilerini kurtarma hamleleri başladı. Bu uğurda her yol, her ittifak menzildedir. Oğuzhan Asiltürk ile görüşme bu açıdan ele alındı. Kendisi Refah Partisi'nde Türk İslamcılığının sembolüydü. AKP'ye varacak olan ayrışmada Erdoğan ve arkadaşları (ki şimdi hepsi tasfiye edilmiş durumda) Asiltürk'ü hedef aldılar.
Buradan bir şey çıkar mı? Oğuzhan Asiltürk'ün beklentileri karşılanırsa SP bölünerek sonuç alınabilir ancak bu, derde deva olmaz, olamaz.
İşler şuraya vardırıldı: AKP-MHP bloğu kendilerini reddeden herkesi "terör" cenderesiyle ithamı günlük söyleme döndürdü. MHP için burada yenilik yok. Akla ziyan komplo teorilerinin ve tehditlerin adresiydi ve hala öyle.
AKP ise aynı stratejiyi kullandıkça yalnızlaşıyor. Fertler arası geçişkenliğe de yol açan bu tarz, AKP tabanında MHP'yi ikinci adrese-partiye dönüştürüyor. Orta ve uzun vadede bu gidişten AKP zararlı çıkacaktır.
Tabii bu arada AKP bir yolunu bulup yeni koalisyon ortağı bulamaz ise. Hizbullah artığı Hüda-Par'la ihale karşılığı devşirilen çevrelerle olamaz bu. Sıcak para akışı iyice zayıfladığı için rant dağıtma olanakları da dar. Devlet arpalığındaysa asıl stratejik kurucularda MHP etkinliği olduğu için oralara AKP kendi kadrolarını dahi kolayca yerleştiremiyor.
AKP'nin yaptığı MHP'ye alternatif ortaklar aramak mı MHP ile koalisyona katılacak odaklar bulmak mı? İlkini MHP bozmaya, önünü kesmeye çalışacaktır. Onun kuvveti AKP'nin kendisine mecbur olmasında saklı. Orduya ve adliyeye yerleşti. Bu iki kurumun stratejik önemi Cumhuriyet tarihi boyunca ilk sıralarda oldu.
MHP iyice veya yeterince güçlenince tek başına iktidar olmanın yolunu arayacaktır. Bahçeli "Ülkücü hareketin iktidar olma vakti geldi" diyordu ve şu anda "Biz iktidarda değiliz" diye üstüne basa basa söylüyor.
Bu durumda AKP güçten düşmeden bu mümkün değil. MHP'nin de oy sayısı-kitle gücüyle bunu başarmayacağı öngörülebilir. O halde? En etkin olduğu alanları hatırlayalım: Ordu ve adliye.
AKP bunu görmüyor mu? Peki bu arayışlar bununla ilgili olabilir mi? Öyle ise denklemi değiştirecek yolları açabilir mi?
Akla gelen ilk seçenek İYİP. O partiye "yerli ve milli" diyerek belki de esaslı bir stratejik hata yapan Erdoğan, İYİP'ten bir kalemde vazgeçebilir mi?
Halihazırda 2023 seçimlerinde. M. Akşener Cumhurbaşkanı olma istek ve iddiasını kuvvetlice sürdürüyor. Şu anda görünen Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarından biriyle Akşener'in iki aday olarak seçime girmesini ve en çok oyu alanın ikinci turda Erdoğan karşıtlarınca desteklenmesi. Akşener, AKP güç ve itibar kaybederken bu hayalden vazgeçer mi? Zor görünüyor ancak İYİP'in temelde bir "devlet partisi" olduğu da unutulmamalı. Yönetici kadro bileşenine göz atmak bile yeterli. CHP'nin geleneksel oy tabanından ileri gidememesi, İYİP'i, uzun vadede kendisini hiç değilse "Ana muhalefet" haline getirme hülyasını canlı tutuyor.
Peki AKP-MHP bloku daha zahmetsiz bir yolu tercih ederek, devletin kontrgerillacı restorasyonu yerine burjuva demokrasisi doğrultusunda düzenlemelerle devleti yeniden yapılandırmayı seçer mi?
"Oy getirecekse neden olmasın" denilmeyecek kadar farklı bir yolda bu blok. Elbette söylemini kullanabilir ancak ona yönelmesi neredeyse imkansız. En azından AKP, daha önceki ittifaklarda yaptığı gibi, muhatabından kurtulup bütün suçu-günahı ona yüklemeden buna yönelemez.
AKP-MHP arasında pek çok çatlak var. Herhangi biri oyunu bozsa topluma anlatmakta zorlanmaz. Fakat henüz sembiyotik ilişkiye gereksinimleri bitmiş değil.
"Beka" söylemi, 5. kol faaliyeti ajitasyonu ve yıkılma paranoyası bu ikiliyi reaksiyonerliği kimlik haline getirmeye sevk ediyor. Birkaç kez bu söyleme hapsoldunuz mu her hukuksuzluğu hak görürsünüz, faşist yasaları dahi ayakbağı sayarsınız. Olmakta olan an itibariyle bu.
İstim üstünde olmak, her eleştiriden darbe iması çıkarmak, tehdit dilini kullanmak ve buna benzer bütün tutumlar sizden geriye siyaset sahnesinde pek bir şey kalmamasına yol açar. Hatırlamak mağduriyetlere göğüs germekle olur politikada. Hem güçlü hem zalim olanlardan geriye anlatılacak hikaye değil alınacak ibaret kalır.
AKP-MHP bloku gerdikçe germeyi sürdürecek. Aslolan sonu gelmez iktidar oyunlarının dışına çıkacak ve tümüyle ezilenlerin özgürlük arayışından beslenecek bir seçeneği toplumsallaştırmaktır. Bunun bütün imkanları vardır.