22 Aralık 2024 Pazar

Ziya Ulusoy yazdı | NATO ve Erdoğan'ın yalakalığı

Fakat şimdiden anlaşıldığı kadarıyla, diktatör Erdoğan, Akdeniz'den Libya'ya, Kıbrıs'tan Ukrayna'ya ve S-400 konusunda, ABD stratejisine uymak için geri adım atacak. ABD-Rusya çelişkisinden yararlanma imkanını tüketti.

Biden'ın ABD'si, müttefiklerini etrafında toplayarak, Çin ve Rusya'ya karşı daha güçlü rekabet politikası izliyor. Dahası bu stratejiyi izlemek için hazırlığını sürdürüyor.

Trump zamanındakini iki bakımdan değiştiriyor.

Birincisi Rusya ile ilişkisini sertleştiriyor. Güneydoğu Ukrayna'yla savaşı sertleştirerek Rusya'nın arka bahçesini ABD hakimiyet mevzisi haline getirmek istiyor. Kırım ilhakını redde devam edeceğini gösteriyor.

İkincisi, Trump'ın aksine Biden yönetimi, AB'yi yanına çekerek Çin ve Rusya'yı yakın bölgelerinde ve hatta dünya çapındaki hakimiyet rekabetinde bastırmak istiyor.

NATO'nun devasa Defender 21 askeri tatbikatı bu stratejinin Rusya'ya karşı ayağının gösterisi, dahası gözdağıydı.

AB emperyalistleriyle bu yılın geçen ayları boyunca ilişkileri yeniden düzeltmek için ABD emperyalist diplomasisinin gerçekleştirdiği atraksiyonlar sonuç da verdi.

NATO'nun 14 Haziran Brüksel zirvesi, ABD emperyalizminin stratejisi üzerine AB'yle anlaşmasının gösterisi, Çin-Rusya emperyalist eksenine gözdağı zirvesi olacak.

ABD emperyalizmi devasa militarist makinasıyla 1990'dan bu yana giriştiği savaşlarda zaferleri ya kazanamadı ya da askeri zafer kazandığı yerlerde siyasi hakimiyetini pekiştiremedi.

Irak'ta her iki emperyalist savaşta da askeri zafer kazanmasına rağmen siyasi bakımdan hakimiyetini güçlendiremedi.

İran'ın egemenlik paylaşımını sineye çekmek zorunda kaldı.

Afganistan'da Taliban'la yeniden anlaşma yapmak zorunda kaldı.

Suriye'de Irak'ta yapabildiğini de yapamadı.

Yemen'deki savaşa son vermek zorunluluğu konuşuluyor. Libya'da kaos devam ediyor.

Ekonomik olarak güçlenen Çin ve askeri bakımdan Rusya yeni emperyalist rekabet odağı olarak ortaya çıkarken, ABD'nin bu gerilemesinden de yararlanarak hamlelerini ilerletiyorlar.

Biden ABD'sinin, AB emperyalistlerini yeniden yanına alarak rakip emperyalist güç odağını bastırma stratejisinin ilanı, 14 Haziran'daki NATO zirvesinde gösterilecek.

Biden ABD'sinin, Trump döneminden farklı olarak, içte demokrasi lafzıyla kitle desteğini güçlendirmek isterken, dışta demokrasi zirvesi toplama iddiasını da Çin ve Rusya eksenine karşı hakimiyet aracı yapacağı anlaşılıyor.

Fakat tabii her zaman ABD'nin demokrasi/özgürlük lafızları, yandaş diktatörleri desteklemek, rakip emperyalist güçle bağı olanları hedeflemek politikasının örtüsü olmuştur. Bugün de aynı rolü oynayacaktır.

Faşist diktatör Erdoğan da, yarım yıl hasretle ve yalakalıkla beklediği Biden görüşmesine bu NATO zirvesinde kavuşacak. Yeniden NATO zirvelerinin önemine dönüş yapan Macron da "Erdoğan'la görüşebiliriz, ayrılıklarımıza rağmen" demeciyle dalaşa son vereceğini gösteriyor.

Biden, bekleterek ve bazı şartlar dayatarak boyun eğdirdiği bölgesel zorbaya, bu görüşmede ABD emperyalist stratejisine uymayı dayatacak. Bu dayatmaya önceki aylarda demeç ve taahhütleriyle uyacağını sergileyen Erdoğan, durumunu NATO Brüksel zirvesinde netleştirecek.

Fakat şimdiden anlaşıldığı kadarıyla, diktatör Erdoğan, Akdeniz'den Libya'ya, Kıbrıs'tan Ukrayna'ya ve S-400 konusunda, ABD stratejisine uymak için geri adım atacak. ABD-Rusya çelişkisinden yararlanma imkanını tüketti. Ekonomik krizin baskısı bu imkanı daha da tüketti.

Ama, Kürt Özgürlük Hareketine (KÖH) ve devrimci harekete, Rojava devrimine karşı savaş ve tasfiye saldırısında ABD ve AB emperyalistlerinden tam desteğin pazarlığını, karşıdevrimci sınıf kardeşliğini kullanarak yapacak.

KÖH'e karşı savaşta ABD ve AB'nin zaten desteğini alıyor. Fakat Rojava devrimini ezmede şimdilik fazla onay vermeyecekler. Zirvede bu konuda anlaşmazlık yansıyabilir. Erdoğan faşizminin mevcut işgalde ısrar ederek ve İdlib işgalini kullanarak pazarlığı ve anlaşmazlığı sürdürme yolunu izleyeceği görülüyor.

Tabii Trump'tan farklı olarak Biden yönetiminin burjuva muhalefete desteğe ilişkin eski demeci yine de diktatörü endişelendirmiyor değil.

Her halükarda Kürdistan devrimini savaşla ezme saldırısı yalnızca Medya Savunma Alanlarında sürse bile bu aynı zamanda bölge devrimine ve içerde demokratik güçlere karşı faşizmi ve işgali dayatmadır.

Yalnızca Rojava ve Kürdistan devriminin yaşatılması, Türkiye antifaşist güçlerinin geliştirilmesi Erdoğan faşizmini yenilgiye götürecektir.

Faşizmin savaş ve saldırısına, NATO zirvesinde oynanacak oyuna karşı, etkili yol, direnişi ve kitlesel mücadeleyi yükseltmektir.