16 Nisan 2024 Salı

Kışanak: Heyet bize karşı psikolojik savaş yürütüyor

Mahkeme heyetinin ilk duruşmadan bu yana kendilerine karşı psikolojik savaş yürüttüğüne dikkat çeken Diyarbakır Büyükşehir Belediye eski Eşbaşkanı Kışanak, iddianamenin reddedilmesi gereken yok hükmünde bir iddianame olduğunu kaydetti.

DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014'te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17'si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê davasının 19. duruşması 5. oturumuyla Sincan Hapishane Kampüsü Duruşma Salonu'nda görülüyor.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı. Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde tutsak siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı hapishanelerde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasının ardından duruşma Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak'ın savunmasıyla başladı.
 
Katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'yi anarak sözlerine başlayan Kışanak, Elçi katliamının faillerinin hala açığa çıkarılmadığını söyledi. Tahir Elçi'nin katledilişi ile şehirlerin yıkılıp yakıldığı 2015 süreçlerine değinen Gültan, "Hakikatin açığa çıkarılacağı karanlık bir dönemde katledilen önemli biridir" dedi.

Bir buçuk yıldır Kobanê davası altında bir yargılama furyası sürdüğünü dile getiren Kışanak, "Başından beri gördüğümüz şey savunma hattının ortadan kalkmasına yönelik bir yaklaşım var. Bu iddianamenin kabul edilmesiyle başladı bu hukuksuzluk süreci. Ortada bir iddianame yok, ortada çok kötü bir senaryo var. Birbiriyle anlamsız, kopuk bir metin vardı. Çok önemli şeyler söylediğini göstermek istercesine 3 bin 500 dosya konuldu. Burada defalarca avukatlarımız bunun hukuki karşılığını söylediler. Madem 'azmettirme' iddiası var, o zaman biz kimi azmettirdik, failler nerede? Failleri olmayan bir dosyada hayali bir 'azmettirme' iddiası yaratıldı" dedi.

İddianamenin reddedilmesi gerektiğini ve kumpas olduğunun çok açık olduğuna dikkat çeken Kışanak, "Hemen bir üç dört gün içerisinde 3 bin 500 sayfalık iddianameyi anladığını iddia eden bir heyet çıkıp bu iddianameyi kabul etti. Bu kadar gayri ciddi bir süreç olamaz. İddianame UYAP'a düştüğü anda MHP'lilerin hesaplarından gördük. Burada kimlerin bu kumpasın içerisinde olduğunu gördük. İşin içinde olanları söylememize rağmen dert eden yoktu tabi. İddianameyi kabul eden Bahtiyar Çolak'ın yargıda alengirli işler çevirerek, onun kendi iddiasıyla 'ben devletin resmi işi zannettim' diyen kişi bir çetenin lideri çıktı. Böyle bir çete üyesinin kabul ettiği iddianame hukuken sayılamaz. Bunu defalarca söyledik. Hukukun en temel sebebi ispat yükümlülüğü siz oradasınız, mahkeme başkanın muhalefet şerhi koyulmasına rağmen kabul edilmiş bir dosya bulun, bize kanıtlayın dedik ama siz kanıtlamadınız üstüne bizim kanıtlamamızı istediniz" sözlerini kullandı.

"Böyle bir yargılama yok hükmündedir" diyen Kışanak şöyle devam etti: "Böyle bir davanın karşısında çıkıp savunma yapmak kolay değil. Bu kadar kumpasın içinde ne söyleyeceksin ama sonuçta tarihsel bir sorumluluğumuz var. İddianamenin hazırlanması, kabul edilmesi, iddianameyi kabul eden hakimin çete lideri çıkması sonucunda bu dava yok hükmündedir ve meselenin temeli bu kadar çürük. Temeli çürük olan bir davanın hukuksuzluğu devam etti. Bahtiyar Çolak ortaya çıkan çete ilişkileri nedeniyle mesele iddia olmaktan çıkmıştır, böyle bir kişinin kabul ettiği iddianamenin iade edilmesi talebinde bulunuyorum. Reddedilmiş bir heyet, yeniden görev alması aşamasını beklemesi lazımdı ama bunu da gözardı ettiniz. Taleplerimizi yerine getirmiyorsunuz o zaman Bahtiyar Çolak'ın yaptığı işlemlere geri dönelim dedik bunu da kabul etmediniz. Bu talebimi bir kez daha yeniliyorum."

Her duruşmada mahkeme heyetinin psikolojik savaş yürüttüğünü söyleyen Kışanak, "Savunma hakkının bir günle sınırlanması sipariş edilen takvimin ürünüdür. İspat yükümlülüğü savcıya aittir. Ama savcı bir iddianame attı ortaya kanıtlayın dedi. Biz iki yıldır burada kamuoyuna suçsuzluğumu açıklıyorum. Ortada bir suç yokken 6 yıldır haksız bir şekilde suçsuzluğumu açıklıyorum 'yok' diyorsunuz. Bir kulağınız tartıda ise bir kulağınız ve gözünüzün biz de olması lazım. Ama asla bunu yapmıyorsunuz, savcıymış gibi bizi itham ediyorsunuz. Tutukluluk incelemeleriniz bile son güne sıkıştırmanın telaşı içerisindesiniz" dedi.

Kışanak, "4 Nisan 2009 yılının gecesinde büyük bir siyasi operasyon yapıldı, biz barış ümitlerinin büyüyeceği sabahı beklerken, partimizin yöneticileri, DTK eşbaşkanları, demokratik siyaset içerisinde yer alan insanlara yönelik büyük bir siyasi operasyon başlatıldı. 70'den fazla Kürt siyasetçi gözaltına alındı. Bitmek, tükenmez bilmeyen KCK operasyonları başladı. Tüm bunlara rağmen heyet İmralı'ya gidiyor. Diyalog yolları 2005'te adımları atıyor, Sayın Öcalan hükümete bir yol planı veriyor. Barış çabalarının önüne engel olmak isteyenler DTP'yi kapattılar. 2010 yılında karşı dalga atağa geçti, barış grubu olarak Türkiye'ye gelenler tutuklanmaya başlandı. Bu dönemde MİT müsteşarı değişti, Hakan Fidan geldi" ifadelerini kullandı.

2014 yılında çözüm sürecinin tıkanılacağına dair sinyallerin geldiğini ifade eden Gültan, "Bütün bu süreçte inanılmaz bir çabanın içinde olduk. 2014 yılının son MGK'sinde bütün boyutları açıklanmamış bir çöktürme planı kabul edildi. Bu stratejiyi hayata geçiren bir Cumhurbaşkanı bu defa yeni bir yola girdi. Halk olarak kaderimiz böyle, tepedeki kendi çıkarlarına göre nasıl bir yol buluyorsa o tarafa sevk edip istediği yolda yürüyor. Halkın çocuklarına da ölmek ve öldürmek dışında bir şey kalmıyor" dedi.

Kışanak'ın savunması sırasında mahkeme heyeti, "Davamızda ne sizin ne iktidarın siyasi politikaları, partinizin siyasi faaliyetlerini yargılamıyoruz dosyanın hususuna dönün" dedi. Mahkeme heyetinin tavrına ilişkin Kışanak, "Benim örgüt üyesi olduğumu neye göre değerlendiriyorsunuz, çözüm sürecine katıldığım için, ANF'de çıkan haberler ve açıklamalarımla ilgili. Benim örgüt üyesi olduğum iddiası çözüm sürecinde yaptığım faaliyetlerine dayanıyor. Sizin çok çok övdüğünüz tanık ifadelerinde Kandil durumu bundan kaynaklıdır. Devlet ile yapılan görüşme için devlet bilgisi dahilinde gittim. Siz bunu örgüt üyesi ve yöneticiliği olarak ele alıyorsunuz bende hayır çözüm sürecinde devletin bir çabası vardı bizden rica ettiler ve bizde bu süreçte kolaylaştırıcı olduk. Bunları anlatıyorum. Sözümü kesmeyin" dedi.

Yeniden savunmasına devam eden Kışanak, demokrasi içerisinde herkesin itiraz edemeyeceği asgari şekilde "çözüm sürecinin" yürütülmesi için çaba sarf ettiklerini ifade etti. Kışanak, "Kendi danışmanları ve bakanları oturan Cumhurbaşkanı kalkıp ‘tanımıyorum' dedi. Bugün burada yargılanmamızın sebepleri bunlardır, 7 Haziran seçimleriyle de tamamen güvenlik politikalarına dönülmesiyle alakası vardır" ifadelerini kullandı.

Duruşmaya yarına kadar ara verildi.