26 Nisan 2024 Cuma

'Kazadan sonra kelepçeli 12 saat aç, susuz bekletildik'

Sivas'ta 2 Suriyeli'nin yaşamını yitirdiği kazadan yaralı kurtulan mülteciler, elleri kelepçeli olduğunu belirterek, kendilerine yemek ve su verilmediğini aktardı.

İstanbul'daki Tuzla Geri Gönderme Merkezi'nden Diyarbakır'a götürülen mültecileri taşıyan otobüsün 7 Kasım'da Sivas Gürün mevkiinde devrilmesi sonucu çok sayıda kişi yaralanmış ve 2 Suriyeli yaşamını yitirmişti. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), kazaya dair İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube binasında açıklama yaptı.

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, haklarında sınır dışı kararı verilen mültecilerin bazılarının hak ihlaline maruz kaldığını aktardı. Yoleri, kazaya işaret ederek, "Yaşanan olay sadece bir trafik kazası denilip geçiştirilemez. Nakil sırasında kişilerin can güvenliklerinin tehdit altında olmasına neden olabilecek bir çeşit uygulamalar var" dedi.

Kazada yaralanan Abdulkadir Derkoşi, yıllardır İstanbul'da akrabalarıyla beraber yaşadığını belirterek, 5 Kasım günü bir polis çevirmesi sonrasında yapılan kimlik kontrolüyle alıkonulduğunu aktardı. Daha sonra zorla Tuzla Geri Gönderme Merkezi'ne (GGM) götürüldüğünü ve burada 1 gece kaldıktan sonra Diyarbakır'a götürülmek üzere otobüse bindirildiğini söyleyen Derkoşi, "36 kişiyle beraber elimiz kelepçeli araçlara bindirildik ve Sivas'a doğru yola çıktık" dedi.

Kazadan 6 gün sonra Sivas Devlet Hastanesinde tedaviye alındığını söyleyen Derkoşi, tedavisi bitmeden hastaneden alınıp otobüs terminaline götürüldüğüne kaydetti. Derkoşi, kaza nedeniyle çalışmaz hale geldiğine işaret ederek, tedavi sırasında yüzüne yanlış dikiş atıldığını belirtti. Derkoşi, yaşadığı mağduriyete bağlı tazminat talep ettiğini dile getirdi.

Kazada yaralanan Muhammed İbrahim El Hammud ise, Derkoşi gibi polis çevirmesinde alınıp, 12 saat karakolda tutulduğunu ifade etti. El Hammud, kelepçeli bir şekilde bekletildiklerini, yemek ve su da verilmediğine aktardı. Kazada kolu kırıldığını belirten İbrahim El Hammud, iki ameliyat geçirdiğini sözlerine ekledi. Doktor'un kendisine en az 9 ay kolunu kullanamayacağını söylediğini paylaşan El Hammud, bu şartlarda çalışabilme şansının kalmadığına dikkati çekti.

Sığınmacı Hakları Platformu üyesi Taha El Gazi, iktidar ve bazı siyasi parti başkanlarının ırkçı söylemlerine işaret ederek, "Hükümetin 1 milyon Suriyeli sığınmacıyı gönderme projesinden dolayı bu sığınmacılar geri gönderme merkezlerine götürülüp oradan başka illere ya da sınır dışı ediliyor" dedi. Sığınmacıların son dönemlerde fiziki şiddete maruz kaldığını belirten El Gazi, yaşanan olayları sıraladı.

ÖHD'li avukat Tahir Demir ise yaşananların mültecilere dönük nefret söylemiyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı. Demir, GGM'lerdeki duruma işaret ederek, "Merkezlerde çok ağır hak ihlalleri var. Her ne kadar bu merkezlere ilişkin talep ve şikayetlerde bulunsak da konu mülteciler olduğu için dikkate alınmıyor" dedi. Valiliğin kaza sonrası "yağmurlu ve kaygan yol" açıklamasını hatırlatan Demir, "Elleri kelepçeli olmasaydı bu insanlar yaşayabilirdi. Yaralı sayısı bu kadar fazla olmayabilirdi. Ama kazadan sonra bile tedavilerini yarım bırakarak, zorla terminale bırakıldı bu insanlar" dedi.