İstanbu'da 'Barışın Yolunu Açmak' konferansı

İstanbul'da düzenlenen "Barışın Yolunu Açmak" konferansında Kürt sorununun demokratik çözümü tartışılıyor.
Barış İçin Toplumsal Girişim, Kürt sorununun demokratik çözümü çerçevesinde ortak politika ve mücadele araçlarını tartışmak amacıyla Eyüp Sultan Kültür Merkezi'nde "Barışın Yolunu Açmak" konulu konferans düzenliyor. Konferansa çeşitli kesimlerden çok sayıda siyasetçi, aydın ve sanatçı katıldı.
'BU SORUN DEMOKRATİKLEŞMEYLE BİRLEŞMELİ'
Konferansın açılış konuşmasını, eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Rıza Türmen yaptı. Ülkede hukukun ortadan kaldırıldığını belirten Türmen, şöyle devam etti: "Bütün bunlar olurken, bir başka tarafla 'Terörsüz Türkiye' yürütülüyor. Öcalan'ın çağrısı, silahların bırakılması, Bahçeli'nin çağrısı umut veriyor. Ancak bunlar birbirinden bağımsız görülemez. Bir tarafta barış süreci var, diğer tarafta barıştan uzaklaşmak var. Bir tarafta barış var, diğer tarafta baskıcı bir rejim var. Bu böyle olmaz. Bunlar kompakt şeyler. Bu süreçleri birleştirmek lazım. Demokratikleşme süreci ancak böyle olur. İktidarda olan Ak Parti azınlık iktidarına dönüştü. Böyle olunca iktidarda baskı yoluyla kalmaya çalışıyor. Öbür taraftan tabanını genişletmek için Kürt oylarına göz kırpıyor. Bu çelişkili süreç tamamen anlamsız değil. Yine DEM Parti ve CHP'nin arasını bozmaya çalışıyor. Bir kapı aralanmıştır. Silahların bırakılmasına; Kürt sorununa sadece güvenlik değil, sosyal siyasal çözüm perspektifinden bakılmalıdır. Bu sorun demokratikleşmeyle birleşmeli. Burada önemli olan faktör barışın toplumsallaşması. Çünkü barış sadece silahların bırakılması değildir, barış silahları ortaya çıkan sebeplerin yok edilmesiyle olur. Barış sürecinin başarılı olması için halk sürecin öznesi haline getirilmelidir. Savaşın nedenleri kalkmazsa yeniden savaş çıkar. Sürecin toplumsallaşması önündeki en büyük engel iktidarın baskıcı adımları oluyor. O yüzden bir taraftan şiddete son verirken, diğer taraftan şiddete başvurursanız inandırıcı olamazsınız."
'ÇÖZÜME İLİŞKİN SOMUT BİR PLAN ORTAYA KOYMALI'
Bu sorunun sadece Kürtler ve devlet arasında olmadığını ülkeyi ilgilendiren bir sorun olduğunu söyleyen Türmen, çözümün ortak yaşam iradesiyle ortaya çıkacağını ve bunun için de ortak bir çözüm dili bulması gerektiğini söyledi. Türmen, "Meclis'te komisyon kurulması farklı kesimlerin dahil olmasını sağlayacak. Komisyon kurulması yine Kürt sorununa sadece 'güvenlikçi' bir yaklaşımla bakılmamış olmasını sağlayacak. Komisyon, partilerin çoğunluğuna göre belli olacak gibi duruyor. Ancak her parti eşit olarak üye sayısı vermelidir. Komisyonda salt çoğunlukla karar alınacak ancak sadece iktidarın kararları geçmiş olacak burada. Burada nicelik değil, niteliğe bakılmalı. Yine sivil toplum bu çalışmaların içerisinde olmalıdır. Türkiye'de demokrasi mücadelesi vermek zorundayız. Bu mücadele mutlaka Kürt siyasal hareketini içine almalıdır. Demokrasi cephesi Kürt sorununa demokratik şekilde bir çözüm önerisi sunmalı. Bugün CHP, bu sürece önderlik etmeli, sadece desteklemek ya da karşı çıkmak olmaz. Çözüme ilişkin somut bir plan ortaya koymalı" ifadelerini kullandı.
DEM PARTİ EŞ GENEL BAŞKANLARINDAN MESAJ
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğlulları ve Tuncer Bakırhan konferansa mesaj gönderdi. DEM Parti Eş Genel Başkanlarının mesajı şöyle: "Dünyanın büyük dönüşümler geçirdiği bir dönemden geçiyoruz. Dünyadaki dönüşümün ağırlık merkezi olan Ortadoğu'da yüz yıl önce kurulan düzen çatırdıyor. 7 Ekim'de başlayan çatışmalar, İsrail-İran savaşıyla devam ediyor. İsrail-İran savaşı Ortadoğu'nun büyük bir ateş çemberine atılması demektir. Nükleer silahların kullanılma ihtimali olan bu savaşın bir an önce durması, dünya ve bölge için büyük bir öneme sahiptir. Böylesi tarihi bir dönemde, Türkiye'de barışı konuşmak büyük önemdedir. Çünkü barış halkların birbirini duyması, anlaması ve ortak bir geleceği birlikte kurma cesaretidir. Barış, Kürt sorununda çözüm ve Türkiye'nin demokratikleşme umutlarının gerçekleşmesiyle hayata geçer. Kürt Sorununda yaşanan acılar, yalnızca bir halkın değil, tüm toplumun derin yarasıdır. Bu yarayı sarmanın yolu inkardan değil tanınmadan, bastırmadan değil demokratikleşmeden, yasaktan değil adaletten geçer. Barışın inşası muhalefeti dışlamadan ve adaletsizlikleri çoğaltmadan ortak aklı büyütmekle mümkündür. Barış; demokratik, eşit, özgür ve adil bir yaşamın kurulmasıdır. Barış, sadece siyaset kurumunun veya iktidarın insafına bırakılmayacak kadar önemlidir. Bu yönüyle, konferansınızın barış umutlarının büyümesine güçlü katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Konferansınızın demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk ilkelerini güçlendireceğini umut ediyoruz. Barışı toplumsallaştırmak, çoğaltmak ve kökleştirmek için her bir çabanız bizleri çözüme daha fazla yaklaştıracaktır. Bu duygu ve düşüncelerle, Barışın Yolunu Açmak Konferansı'nda emeği geçenleri, değerli konuşmacıları ve tüm katılımcıları en içten duygularımızla selamlıyoruz."
BABACAN: SORUNUN ÇÖZÜM EŞİT VATANDAŞLIK İLKESİNİN TANINMASIYLA MÜMKÜN OLACAKTIR
Konferansa, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Demokrasi İçin Birlik (DİB) birer mesaj yolladı. Babacan, "Ülkemizin geçmişten bugüne taşıdığı en ağır yüklerden birisi Kürt sorunudur. Bu sorunun çözümü, eşit vatandaşlık ilkesiyle, herkesin temel hak ve özgürlüklerinin en yüksek standartlarda tanınmasıyla mümkün olacaktır. On binlerce canımızı kaybetmemize sebep olan şiddetin sona ermesi, barışın sağlanması için başlayan sürecin sorunsuz bir şekilde devam etmesi ve nihayete ulaşması en büyük arzumuzdur. Ülkemizdeki sorunların çözümü için en önemli meşru yol, hukukun üstünlüğü ilkesiyle uygulanan demokratik siyaset olacaktır" ifadelerini kullandı.
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
DİB'in mesajında, "İçinden geçtiğimiz otoriter rejim, toplumu nefessiz bırakırken; barış her zamankinden daha acil ve yakıcı bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu koşullarda barış, demokrasi ve toplumsal adalet taleplerini birlikte savunmak yalnızca bir siyasal tercih değil, aynı zamanda tarihsel bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun bilinciyle bir araya gelen inisiyatiflerin oluşturduğu ortak zeminler hepimize umut ve güç veriyor. Bu buluşmanın, farklı toplumsal kesimler arasında köprüler kurarak emek, barış ve demokrasi mücadelelerini büyütecek bir zemine dönüşeceğine inanıyoruz" denildi.
İMAMOĞLU: EN ÖNEMLİ MESELE KÜRT MESELESİ
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu mesajında şu ifadelere yer verdi: "Çözmemiz gereken meselelerin en önemlisi, Kürt meselesidir. Ekim 2024'te başlayan ve örgütün fesih açıklamasıyla devam eden Terörsüz Türkiye süreci, tarihi bir önem taşımaktadır. Türkiye'de barış ancak silahların susması, güçlü bir demokratik siyaset ile toplumun her kesiminin konuşması, taleplerini dile getirmesi ile mümkün olacaktır. Demokrasinin güçlendirilmesi, sürecin sağlıklı ilerlemesi için olmazsa olmazdır. Gerekli idari ve hukuki düzenlemeler geciktirilmeden hayata geçirilmeli, anti-demokratik uygulamalardan acilen geri dönülmelidir. Toplumun herhangi bir kesiminin dışlandığı, muhalefetin baskı altına alındığı bir ortamda gerçek ve kalıcı bir barıştan, toplumsal huzur ortamından söz etmek mümkün değildir."
DAVUTOĞLU'NDAN 10 MADDELİK ÖNERİ
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise mesajında çözüm için 10 maddelik bir öneri sundu. Davutoğlu'nun "Kürt Meselesi: Yeni Bir Demokratikleşme Sürecinin Temel Unsurları" başlıklı önerdiği 10 maddelik çözüm önerisi şöyle:
"1. Yeni bir zihniyet: Tektipleştirici, ayrımcı ve güvenlikçi zihniyetten uzak, tarihsel hafızamızla uyumlu, demokratik ve çoğulcu bir anlayışa geçiş gereklidir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, geçmişin travmalarını aşacak yeni bir zihinsel dönüşüm şarttır.
2. Ortak ve yerli bir yaklaşım: Kürt meselesine yönelik çözüm arayışları, dış model ve merkezlerden ziyade, Türkiye'nin kendi tarihsel ve toplumsal dinamiklerine dayanmalı, bize özgü, yerli ve sahici bir dil geliştirilmelidir.
3. Sivil, özgürlükçü ve kapsayıcı anayasa: Mevcut 12 Eylül Anayasası'nın yerine, insan hak ve özgürlüklerine dayalı, tüm toplumu kapsayan, sivil ve demokratik bir anayasa inşa edilmelidir.
4. Düşünce ve ifade özgürlüğü: Farklılıkların ifade edilebildiği, açık diyalog ve empati zeminlerinin oluşabildiği tam bir ifade özgürlüğü ortamı, kalıcı çözümler için gereklidir.
5. İmtiyaza ve ayrımcılığa dayanmayan eşit vatandaşlık: Etnik kimliği, inancı, siyasi görüşü ne olursa olsun tüm yurttaşlarımızın eşit haklara sahip olduğu bir vatandaşlık anlayışı esas alınmalıdır.
6. Kapsayıcı muhataplık: Kürt meselesinin çözümü, yalnızca bir kesimin değil, tüm vatandaşlarımızın, tüm siyasi partilerin ve sivil toplumun ortak gündemi olmalıdır. Karşılıklı güvensizlik yerine güven esas alınmalıdır.
7. Anadilin eğitimde ve sosyal hayatta kullanımı: Anadilin öğrenilmesi ve kullanımı temel bir insan hakkıdır. Türkçeyle birlikte Kürtçenin de eğitimde ve kamusal hizmetlerde kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
8. Demokratik yerel yönetimler: Merkezi vesayet mekanizmalarının yerine, demokratik meşruiyete dayalı ve yerinden yönetime imkan tanıyan bir yerel yönetim sistemi inşa edilmelidir. Seçilmişlerin yargı kararı olmadan görevden alınması ve kayyum atanması uygulamaları son bulmalıdır.
9. Sınır ötesindeki Kürtlerle sağlıklı ilişkiler: Türkiye, komşu ülkelerdeki Kürtleri bir tehdit değil; bölgesel barışın, istikrarın ve ortak geleceğin paydaşı olarak görmeli, dışlayıcı değil kapsayıcı bir vizyon geliştirmelidir.
10. Yeni bir sosyo-ekonomik kalkınma stratejisi: Özellikle gençlerin ve kadınların bölgeye dair umutlarını yeniden canlandıracak, tarım, hayvancılık, eğitim ve teknoloji odaklı bölgesel kalkınmayı hedefleyen bütüncül bir strateji geliştirilmelidir."
ÖZEL: BARIŞI İNŞA ETMEK HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR
Bir mesaj da CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından gönderildi. Özgür Özel'in mesajında şunlar yer aldı: "Barış, yalnızca çatışmaların sona ermesi değil; adaletin tesisi, hakların tanınması ve farklılıkların güven içinde bir arada yaşayabildiği kapsayıcı bir toplumsal düzenin kurulmasıdır. Gerçek ve kalıcı barış, özgürlük, eşitlik ve karşılıklı saygı ilkeleri üzerine inşa edilir. Toplumsal barışın temeli; çoğulcu demokrasi, katılımcı yönetim anlayışı, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının evrensel değerler çerçevesinde korunmasıdır. Bu değerler etrafında atılacak her adım tüm toplumun ortak geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu süreçte kullanılan dilin birleştirici, kapsayıcı ve umut verici olması gerektiğine inanıyoruz. Barışı konuşmak, barışı istemek ve barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu anlamlı buluşmanın, toplumsal diyalogu güçlendirmesini, karşılıklı anlayışa zemin hazırlamasını ve barış içinde bir gelecek için ortak iradeyi pekiştirmesini temenni ediyorum."