28 Mart 2024 Perşembe

Efe Dağlı yazdı | Özgürlüktür kapıları çalan

AKP-MHP zoraki birliğine karşı CHP-İYİP odaklı muhalefetin motivasyonu iktidarı devirmek, eski olanı ihya etmektir. Halkın düzendışı eğilim ve yönelimlerini, her iki blok, hedef kitlelerin korkularını kışkırtarak seçimlere kilitlemeye, öfke ve enerjiyi o yolla soğurmaya iman etmiştir. Ola ki muhalefet cephesi AKP-MHP ikilisini yenilgiye uğrattı. Onları bir arada tutan asıl motivasyon ortadan kalkacağı için İYİP'in hızla AKP'nin kapsadığı sahaya genişlemesi ve devlet aygıtına yerleşmesi adeta kaçınılmaz. CHP ise ne uzar ne kısalır. Sonuç? Halkın özgürlük arzusunun bir kez daha istismar edilmesi olacaktır.

İçinden geçtiğimiz konjonktürü bazı açılardan Türkiye'nin Arap Baharı olarak tanımlayabiliriz. Özellikle iktidar bloğunun hal ve tavrı. Arap Baharı devrim rüzgarıyla karşılaşan sorunlara muhatap olan, eleştirel söylem ve eylemin hedefi haline gelen iktidarlarla sembolleşen liderleriyle birebir örtüşüyor: Hamaset, tehdit, baskı.

Siyaset hinterlandı Ortadoğu'ya açılan Türkiye siyasi coğrafyasındaki son yirmi yıllık iktidar, gerek kurnazlığı ve iş görme biçimi, gerek yoksul kesimlerle ilişki kurma biçimi ve eşitlik-özgürlük taleplerine reaksiyonuyla Ortadoğu despotluklarını yankıladı.

Hastalık derecesine varan güçlü görünme takıntısı, eş zamanlı güvenlik bürokrasisine yatırım ve istihbarat-polis devleti, literatürdeki karşılığıyla "güvenlik devleti" olma ısrarı, konusundan bağımsız olarak, devlet-halk ilişkilerinde her tıkanma ve gerilimi siyasal özgürlük devriminin konusu haline getirdi.

Örgütlülük ve süreklilik sorunları yaşasa, kimi yerlerde halk iktidarını elde etmeye ramak kala kaybetse bile Arap Baharı; ilgili toplumların üzerinden ölü toprağını atması, onur ve özgürlüğün kitlesel biçimlerde hatırlanıp savunulması gibi önemli katalizöre sahipti.

Türkiye'de, zirve noktasını Gezi'de buluşan milyonlarla yakalayan, ardından bir tür özel savaş dönemi uygulamalarıyla yanıtlanan siyasal devrim konjonktürünün ruhu, sesi, istekleri ve idealleriyle hala diridir ve irili ufaklı sorunlar aracılığıyla yansımaktadır. İçinden geçtiğimiz günlerde sokaklara çıkanları birleştiren antifaşist dayanışma ve ideal o arzu, iyimserlik ve kararlılık tarafından beslenmektedir.

Hatırlayalım: Ortadoğu despotlukları, toplumların sokaklara açılan, alanları kapsayan taleplerini, bir ağızdan anlaşmışcasına, tehditle karşılamışlardı. Hemen hiçbir talepleri anlamadı ve kitleleri pişman etmekten bahsetti. Onlara bakılırsa itiraz edenler satılmış, düşmanla işbirliği yapmış hainlerdi.

Aşağı yukarı aynı şablon Türkiye'de de geçerli. İktidar bloğu, bütün itirazcıları nefret diliyle tanımlıyor, kendi çekirdek kitlesine hedef gösteriyor. Ancak, özellikle yoksulluk odaklı talep ve eylemlerin üzerine bindirilmiş kıtaların gönderilmesinin muhtemel sonuçları öngörülemediği için henüz kurugürültü çıkarmanın ötesine taşılabilmiş değil. On milyonların ortak meselesi olan emek-yoksulluk paydasını paylaşan talep sahiplerine fiili, sivil faşist saldırı stratejisi iktidar bloğunu, kıyısında bulunduğu uçurumdan yuvarlama riskini iyice güçlendirir.

İktidar-halk yabancılaşması fiili kopuş haline varmıştır. Toplumsal bezginlik-bıkkınlık-antipolitiklik biçimindeki bütün seçenekleri reddetme eğilimi bunun yansımalarındandır. İtirazları bastıran kadim ceberrut devlet modeliyle her isyanı bastırılmış, canı yakılmış örgütsüz toplum gerçeğine uygun bu depresif kopuşu olması gereken girişken-iyimser düzeye taşımak yine, öncelikle, Türkiye'nin bütün dönemeçlerinde olduğu gibi gençliğe düşüyor. Yenilen, bazen heder edilen kuşakların aksine gençler gerçekleştirilebilir gelecek inşası idealiyle kendilerini yapılandırırlar.

Bu durum, 100. yılınca geleneksel despotluk modeliyle yol alan cumhuriyetin siyasal özgürlük devrimi çerçevesinde demokratik halk cumhuriyetine dönüştürülmesi mücadelesi bakımından avantajlı bir pozisyon sağlamakla birlikte egemenlerin bütün politik temsilcilerini birden rahatsız ediyor.

İktidar bloğuna kürsülerde sözel savaş açan ve bu yolla halkın öfkesini arkalamaya çalışan "muhalif partiler bloğu" halka sokakları yasaklama, en genel anlamda Türkiye egemenlerinin sokak korkusunu kışkırtıcı bir dille üretme davranışını sürdürüyor. Burjuva muhalefetin sefaleti bile denilemeyecek, burjuva demokrasisi bilinci şöyle dursun, bütün idealinin toplamı bile oradan geçmeyen sözkonusu despotik yasakçılık Türkiye emekçi solu ile HDP'nin egemen sınıflar ittifakında yer alan CHP türü organizasyonlardan kategorik olarak uzak durmasının kuvvetli gerekçelerindendir.

Bu gibi bloklaşmalara herkes kurumsal kimliği ile gelir, dahil olur. HDP ve emekçi sola düşen toplumu gerici sınıflar ittifakının şu veya bu bloğunun dışında alternatif bir emek-özgürlük cephesinde buluşturmaktır. Esnek ve süreğen birlikteliklerle en genel örgütlenmenin tesisi bir çember olarak düşünülürse, onun içinde yer alan ve birbirleriyle daha sıkı ittifaklar yapanların fiili-meşru mücadele enerjisini de açığa çıkaracak ikincil, üçüncül birlikteliklere de olanak tanıyan böyle bir mücadele cephesi, Türkiye siyasi coğrafyasındaki bütün ezilenlere çok sesli, renkli, kapsayıcı bir alternatif olduğunu gösterecektir.

AKP-MHP zoraki birliğine karşı CHP-İYİP odaklı muhalefetin motivasyonu iktidarı devirmek, eski olanı ihya etmektir. Halkın düzendışı eğilim ve yönelimlerini, her iki blok, hedef kitlelerin korkularını kışkırtarak seçimlere kilitlemeye, öfke ve enerjiyi o yolla soğurmaya iman etmiştir. Ola ki muhalefet cephesi AKP-MHP ikilisini yenilgiye uğrattı. Onları bir arada tutan asıl motivasyon ortadan kalkacağı için İYİP'in hızla AKP'nin kapsadığı sahaya genişlemesi ve devlet aygıtına yerleşmesi adeta kaçınılmaz. CHP ise ne uzar ne kısalır. Sonuç? Halkın özgürlük arzusunun bir kez daha istismar edilmesi olacaktır.

AKP-MHP bloğunun yıkılmasından sonraki zamanlar da yüksek gerilimli olacak. Blok kendisini yıkılmaktan kurtarırsa o da benzer yıkıcı gerilimler üretir. İstikrar ve sükunet hayaldir.

İşte bu nedenle, laik-antilaik gibi yatay toplumsal bölünmeleri üreterek egemenlere yönetme kolaylığı sağlayan çatışma sahalarını emek, eşitlik-özgürlük gibi ortak paydalarla çerçevelenen toplumsal alternatif gerekli.

Gruplara, çevrelere, iç kamuoylarına seslenme ve siyasetin dilini oradan kurma tuzağını aşabilirse emekçi sol ve emek eksenine kilitlenmeyi başarırsa HDP bundan sonraki dönemin kapılarını açan ve milyonlarca yoksula daha ulaşan, halkın emekçi alternatifini örgütleyecek Türkiye demokratik halk cumhuriyeti seçeneğini hayata geçirebilirler.