23 Nisan 2024 Salı

Ataman: Gazetecilik onurunu korumalıyız

6 yıldır tutsak DİHA muhabiri Ziya Ataman, özgür basın emekçilerine dönük artan saldırıların birincil sorumlularından birinin de özgür basın çizgisini hedef alan ana akım medya olduğuna dikkat çekti. Meslek onurunu ve halkın haber alma hakkını korumak için gerçeklerde ısrar edilmesi gerektiğini vurgulayan Ataman, "Bir gerçek dünyayı bile değiştirebilir. O nedenle, hakikat gazetecinin adı olmalı. Zaten ötesi gelir. Tutuklamalarla susturulmaya çalışılan gazeteci arkadaşlarımızı unutmayalım" dedi.

KHK'yla kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabirlerinden Ziya Ataman, 2016'da Van'da gözaltına alınarak tutuklandı. Aleyhine tanıklık eden tek kişinin ifadesini geri çekmesine rağmen yıllardır "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutsak edilen Ataman, ağustos ayında Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'nden Erzurum'daki Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'ne sürgün edildi. Ataman aynı zamanda İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) hasta tutsaklar listesinde yer alıyor ve bağırsaklarının iflas etmesi nedeniyle hapishane koşulları sağlığı için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Ziya Ataman'a mektup yoluyla ulaşarak özgür basına dönük son dönemde artan saldırıları, 6 ayda 26 gazetecinin tutuklanmasını, Meclis'ten geçen sansür yasasını ve hapishane koşullarını sorduk. Tutsak gazeteci Ziya Ataman'ın ETHA'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

"Farklı bir ülke düşünün, bertaraf edildiği varsayılan özgür basın küllerinden yeniden veladet ediyor. Sancılı halleri dışında bir de ensesinde 'derinlerden' uzanan soğuk silah namlusu. Sonra, bombalanıyor, parçalanıyor, yakılıp yıkılıyor. Ama olmuyor. Bu defa katlediliyor, kayıp ediliyor, şansları varsa dört duvarın şiddetine maruz bırakılıyor. Ve sonra, uzun uzadıya kayıp edilen, katledilen, parçalanan özgür basın mensuplarının isimleri asılıyor panolara. Kalemi ile aktaracakları gerçekler uğruna. Onca can yitiriliyor. Sonrasında, düşündüğümüz o ülkede, katletmekle bitiremeyeceklerini anladıkları için, bombalamayla sindiremedikleri için kafilece içeri tıkıyorlar. Daha sonra bitti sanılıyor. Oysa tam tersi bir durum oluşuyor. Bir elin parmak sayısı kadar vardılar, yüzlerce oldular. Bu tablo bizlere de tanıdık gelmiyor mu?

Zaten kriminalize edilmeye çoktandır maruz kalıyorduk. Fakat, bu denli illegalize edilmesi akıl tutulması olsa gerek. Daha neler göreceğimi merak ediyorum doğrusu. Artık İdi Amin tabiriyle hareket eder oldular. Hani şu meşhur, 'İfade özgürlüğü var, ama ifade edildikten sonra olacakları garanti edemem' deyimi. Artık özgür basına karşı müzmin bir hal olan zıtlık var. Bunun müsebbibi de gazetecilik adı altında tetikçilik yapanlardır. Tek çıkış yolu at gözlüğümüzü çıkarıp etrafa tarafsızca bakmamızdadır. Kendisine gazeteciyim diyen kalemşörler, 'Büyük Birader'den tebriği alıp böbürlenen zavallıların eserini birlikte ortadan kaldırabiliriz. Fakat gözlemlenen taraf içinde kutuplaşmaların da hat safhada olduğudur. Sadece saldıran taraf değil, sözüm ona 'Bağımsız gazeteciyim' diyenlerin ne çok kin güdüp felaket beslediğidir. Sessiz kalışların en çok karanlık yaratan taraf olduğu bilinen bir gerçektir. Bunu ideolojik saiklerle değil de, gerçek gazeteci kimliğine yaraşır bir şekilde yapmaları aydınlığın çıkmasında yarar sağlayacak olandır. Gazetecilik bizler için onur meselesiyse, gerçeklerle de bu onuru korumalıyız...

Yukarıda da açıklamaya çalıştığım gibi, baskı tek taraflı olan bir durum değildir. Susan tarafın kabul eder görüntüsü, baskı uygulayan tarafa güç verir. Haliyle, ister bilerek, isterse de bilmeyerek olsun, baskın düşünceye mahal vermektedir. Buna bağlı olarak, bir düşünceyi söylemekte zorluk çektiğimiz bu atmosferde, bir savın araştırılması istemi, linç etmeye kadar götürebilmektedir. Oysa demokratik yönetimlerde düşüncelerin izahı, iddialar ne olursa olsun amasız, fakatsız araştırılmaktadır. İşte bu durum bizlerin ne hallerde olduğunu göstermektedir. Sadece düşünceler değil, gerçekleri bile ters yüz etmeye müsait olan sansür yasası bugünlerimizi aratır olacaktır. Öyle bir şey ki, devletin resmi müessesesine bile dezenformasyon uygulayabilmektedir. Oysa resmi işler somut verilere dayanmaktadır. (Bartın'da yitirilen 42 can ile ilgili paylaşılanlar...)

Çıkarılan olaylı sansür yasası sadece gazetecileri ilgilendiren bir durummuş gibi, düşüncelerde bu hakim oldu. Yeterince dillendirilmediği, izahı açık şekilde yapılmadığını düşündüğüm bu yasadan en çok halkın etkileneceği apaçık ortadadır. Bizler haberlerde aracıyız, halk ise haberin gerçek sahipleridirler. Aslında bu konu hakkında uzunca tartışılması gereken yerler var. Lakin Murathan Mungan'ın bu durumu özetler deyimi her şeyi açıklamaktadır: 'Gözlerini koruyamayanların, zamanla bakacak fotoğrafları dahi olmaz.' Farklı bir söz demeye gerek var mı ki?

Altı yılın ardından Van Yüksek Güvenlikli'den buraya, Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli'ye sürgün edildim. (Mağduriyette sıfır tolerans. Ailem Şırnak'ta ikamet etmekte.) Yeni getirildiğim bu cezaevinin yapısı çok farklı ve muğlak. Ağırlaştırılmış hüküm giyenlerin barındırıldığı bir yer burası. Fakat ben, bırakın ağırlaştırılmışı, daha tutuklu statüsünde olan biriyim. Ki, eğer bu verilen seneler onaylanırsa da buraya uygun değil kalışım. Hücre tipi odalar ve yalnız kalmak zorundayız. Günlük 1,5 saat havalandırma hakkım var. Kalan 22,5 saatimin çoğunu hücrede geçirmek durumunda kalıyorum. Bir pencerem vardı hücremi havalandırmak için, ona da tel takıldı. Tümüyle psikolojik baskı yeri burası. Öteberi durumları saymıyorum. Cezaevinin yeni açılması nedeniyle sorunlar var, fakat, bu sorunlar sürekli mi, değil mi, zaman gösterecek bizlere...

Gazeteciysen eğer, duvarlarla da çevrilmişse etrafın, yine meslektaşına tavsiyede bulunacağın tek şey gerçeklerin izini asla kaybetmemesi olacağıdır. Bir gerçek dünyayı bile değiştirebilir. O nedenle, hakikat gazetecinin adı olmalı. Zaten ötesi gelir. Tutuklamalarla susturulmaya çalışılan gazeteci arkadaşlarımızı unutmayalım. Kısa bir merhaba işlemeli mektubunuzu bile mutlaka ardında güzel bir anı bırakacaktır. Bende olduğu gibi...

Ziya Ataman
14.11.2022
Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı C.İ.K. A-2 K-10
Yakutiye/Erzurum"