25 Kasım 2024 Pazartesi

Yürüdük ONUR'umuzla - LOREN ELVA

Bu yılki Onur Haftası'nın teması "sınır" idi. ?Dört duvar arasında ne yaparsanız yapın? diyerek bizi kamusal alandan tecrit edenlere karşı, bizi sıkıştırdıkları alanlardan çıkarak bir araya geldik.
Bir Onur Haftası ve Yürüyüşü’nü geride bıraktık. İstanbul Onur Yürüyüşü'nün tarihçesine ve ülkemizdeki örgütlenmesine kısaca bakalım. 
 
Onur Yürüyüşü, her yıl Haziran ayının sonlarında dünya genelinde kutlanan ve Stonewall ayaklanmasının yıl dönümünde gerçekleştirilen, LGBTİ+'lar ve destek veren kişilerin katılımıyla gerçekleşen bir dizi etkinlikler ve yürüyüşler bütünüdür. 
 
1969 yılında Newyork’ta Stonewall Inn adlı bir mekanda baskı, şiddet ve ayrımcılığa dayanamayan eşcinseller ayaklanmış, kendileri üzerinde baskı kuran polisi bu mekana hapsetmiş ve 4 gün boyunca sokaklarda çatışmış ve çeşitli eylemler yapmıştır. LGBTİ+ mücadelesinin dönüm noktalarından biri olan hafta, dünyanın her yerinde Onur Haftası olarak kutlanır. Burada kastedilen onur, kişinin kendi oluşunun onurudur, kendi varoluşundan utanmayışının yansımasıdır.
 
Türkiye'de Onur Haftası 1993'te ilk defa "Cinsel Özgürlük Haftası" adı ile kutlanmıştır. 2015 yılında Suruç Katliamı'nın öncesinde Onur Yürüyüşü, Ramazan ayına denk geliyor gerekçesi ile İstanbul Valiliği’nce yasaklandı ve polis engeliyle karşılaştı. En barışçıl, birlik, beraberlik ve dayanışmanın olduğu Onur Yürüyüşü’nün son gün yasaklanması ülkenin gireceği kaos ortamının ayak sesleriydi. Polis yoğun şiddet ve işkence ile yüzlerce kişiyi yaralamış, gözaltılarla yürüyüşü engellemek istemiştir ama tüm baskı ve engellemelere rağmen yoğun ilgi ve katılımla on binlerce kişi İstiklal Caddesi'ni gökkuşağına boyamıştır. İstanbul Valiliği son iki yıldır Ramazan’a denk gelmeyen ve bu yıl hiçbir tehdit almamış olan Onur Yürüyüşü’müzü yasaklayarak gösterdiği gerekçelerin sadece birer bahane olduğunu görüyor ve aslında Valilik kararının bizlere yöneltilen nefretin bir parçası olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz sene Ankara Valiliği’nin Ankara’daki tüm LGBTİ+ etkinliklerini  yasaklamasının ardından bu yıl da yine İstanbul Onur Yürüyüşü’nün yasaklanması gelecek baskıların daha da artacağını bizlere bir kez daha göstermiştir.  Valilik bu yılki yasak kararıyla İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü dördünce kez yasaklamış oldu. 
 
Bu yılki Onur Haftası'nın teması "sınır" idi. “Dört duvar arasında ne yaparsanız yapın” diyerek bizi kamusal alandan tecrit edenlere karşı, bizi sıkıştırdıkları alanlardan çıkarak bir araya geldik. Her gün sokaklarda pervasızca var olmaya devam eden şiddete, işkenceye, tacize ve tecavüze ses çıkarmayanlara inat; sevmeye, sevilmeye,  paylaşmaya konulan sınırları aşındırmanın ne denli önemli olduğunu bilerek 26 yıldır olduğu gibi bu yıl da aynı azimle Onurlu Yürüyüşü’müzü gerçekleştireceğimizi basına ve kamuoyuna duyurduk ve her lubunyanın bir Onur Yürüyüşü olduğunu tekrar hatırlatarak sokaklarda yerimizi aldık.  Sınırları içine hapsedildiğimiz “Gettoları değil, kentin tamamını” istiyoruz diyerek sokaklarda bir kez daha boy gösterdik. 
 
Bu yılki Onur Yürüyüşü’müz öncesinde polis adeta İstiklal Caddesi'nde ve caddeye giriş yapan bütün sokaklarda LGBTİ+ kontrolü yaptı. LGBTİ+ olduğu düşünülen kişilere "Buradan gidin, gözaltına alırız" gibi sözlerle taciz edip şiddet uyguladı. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, saat 18.00’de Taksim’de başlayacak Onur Yürüyüşü öncesi basın açıklaması yayınlayarak saat 18.00’den itibaren Taksim’deki tüm sokaklarda bu basın açıklamasını okuma çağrısı yaptı. Bu çağrının ardından binlerce kişi saat 18.00'de Mis Sokak’ta bir araya gelerek basın açıklaması okuyup dev bir gökkuşağı bayrağı açıp yürüyüşe geçti. Yürüyüşe polisin gaz bombası, jop ve plastik mermilerle saldırması üzerine kitle "Susma haykır eşcinseller vardır" sloganını atarak Mis Sokak'taki basın açıklamasının ardından ara sokaklarda onur yürüyüşüne devam etti. Yer yer polis ile gerginliklerin yaşanması ile LGBTİ+'lar direnişi tercih ederek sokakları terk etmedi. Polis saldırısının ardından saat 19.00'da binlerce kişinin katılımıyla Odakule’nin arkasında kitlesel basın açıklaması gerçekleştirildi. Burada yaklaşık 1 aydır cinsiyet değişikliği ameliyatı olmak isteyen trans tutsak Buse'nin girdiği ölüm orucuna dikkat çekmek için Keskesor Amed LGBTİ+ Oluşumu aktivistleri "Buse İçin Adalet! HEMEN ŞİMDİ!" pankartı açtılar. Basın açıklamasının ardından kitle yine ara sokaklarda onur yürüyüşüne devam etti.
 
Mis Sokak ve Odakule’nin ardından Cihangir’de de LGBTİ+ Onur Yürüyüşü basın açıklamasını okumak için saat 20.00'de bir araya gelenlere polis, köpekleri de kullanarak sert bir şekilde saldırdı. Polisin sert saldırısı sonrası kitle tüm sokaklara dağılarak basın metnini onlarca yerde okudu, Onur Yürüyüşü’nü selamladı.
 
Yürüyüş boyunca saldırılar sonucu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Renklere tahammülü olmayan zihniyete karşı, LGBTİ+'lar tüm renkleriyle yine sokakları renklendirdi. LGBTİ+'lara çizilen sınırları yıkarak halaylarımızla, danslarımızla, şarkılarımızla, zılgıtlarımızla ve sloganlarımızla “Sokaklar bizimdir, terk etmeyeceğiz” dedik. 
 
2015 LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısında LGBTİ+'lar ile beraber sokak sokak direnen Suruç şehitleri Polen Ünlü ve Hatice Ezgi Sadet ile Roza'mızın ruhu yine sokaklarda bizimle beraberdi. Bu yılki yürüyüşte Ivana Hoffman yine aramızdaydı. LGBTİ+'lar yürüyüşte "Ay, ayol, azadi", "Susmayacaklar, susmayacak traslar artık susmayacak", "Kürdistan vardır, eşcinseller vardır " sloganlarının yanı sıra "Ivana Hoffman aşkımızda yaşıyor" sloganını attı. 
 
Geçtiğimiz bu zor ve sancılı günlerde birbirimize daha fazla kenetlenmemiz gerekirken LGBTİ+ Onur Yürüyüşü, ne yazık ki istenilen desteği görmese de devrimci, demokrat, yurtsever hareketler ve kadın örgütlerinin dersler çıkaracağı deneyimleri yaşıyorlar, yaşatıyorlar. Bugün samimi bir özeleştiri vermenin yolu LGBTİ+ hareketlerine daha yakın durmaktan, LGBTİ+'ları daha fazla kapsamaktan geçmektedir.