İHD İstanbul Şubesi'nden hapishaneler üzerine panel
İHD İstanbul Şubesinin "Tecrit, gözetleme ve cezalandırma: Hapishaneler" başlığıyla gerçekleştirdiği panelde, hapishanelerde süren baskı politikaları tartışıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 10 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında Beyoğlu'nda bulunan Şira Kitap Kafe'de "Tecrit, gözetleme ve cezalandırma: Hapishaneler" başlıklı panel gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü İHD üyesi Mehmet Kartal'ın yaptığı panelde, Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi adına Okan Danacı ve doçent doktor Ferda Keskin konuşmacı olarak yer aldı.
DANACI: BASKI MEKANİZMALARIYLA MESAJ VERİLMEK İSTENDİ
Kuyu tipi hapishanelerin yakıcı bir gündem olduğunu vurgulayan Okan Danacı, şu ifadeleri kullandı: "Toplumsal mücadelenin çok daha fazla gelişkenlik gösterdiği anlarda, halk hareketleri, isyanlar ve benzer durumlar olduğu zaman hapishanelerin baskı derecesi artırılıyor. Seksenlerde koğuş tipi hapishaneler vardı ama seksenlerden sonra neye dönüştü? Bu oda tiplerine geçildi. Buralar belli bir aşamadan sonra başka bir siyasal merkez haline gelmeye başladı. Devletin değişik yetkili isimleri şöyle açıklamalar yapıyordu: 'Buralar okula dönüşmüş, buralar eğitimhanelere dönüşmüş, buralarda örgüt elemanlarını yetiştiriyor' deniyordu. Doğal olarak siyasi davalardan yatanlar bu hapishanelerde öyle gidip başını koyup yatmış olmadılar; ürettiler. Bunu direnmenin bir biçimi olarak gördüler ve sürekli olarak burayı aynı zamanda mücadele merkezine dönüştürdüler. Yani hapishanenin mantığı, eğer bu mücadele edenlere baş eğdirmekse ki odur, baskı mekanizmalarıyla topluma da mesaj verilmek istendi. Buna verilecek en güçlü cevap tabii ki bunu kabul etmeyip buna itiraz etmek oldu."
KESKİN: HAPİSHANELER BİRER LABORATUVARDIR
Hapishanelerin birer laboratuvar olduğunu vurgulayan doçent doktor Ferda Keskin, "Bu laboratuvarda iktidarın işleyiş biçimi mükemmelleştirilmeye çalışılır. Bu iktidarın gözetleme, cezalandırma pratikleri çok ince ayrıntısına kadar geliştirilir" dedi.