25 Nisan 2024 Perşembe

TMMOB, Kadıköy'den seslendi: Gezi'yi savunmaya devam edeceğiz

Gezi davasında verilen hapis cezalarına karşı TMMOB'nin başlattığı "Gezi'ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkıyoruz" etkinlikleri çerçevesinde İstanbul Kadıköy'de eylem yapıldı. Mücadele çağrısı yapılan eylemde, Gezi tutsaklarının mesajları okundu.

Gezi direnişi davasında verilen hapis cezası kararlarına karşı mücadele sürüyor. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) 16 Mayıs'da Türkiye çapında başlattığı "Gezi'ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkıyoruz" etkinlikleri kapsamında İstanbul Kadıköy'de kitlesel eylem yapıldı.

Eylemde ilk olarak Gezi tutsaklarının mesajları okundu.

TAYFUN KAHRAMAN: UMUDUNUZU ASLA KAYBETMEYİN
Tayfun Kahraman'ın Silivri Hapishanesi'nden gönderdiği mesajı eşi Meriç Demir Kahraman okudu. Kahraman, "Bizler kentimize, ülkemize, doğamıza sahip çıktığımız ve ağaçlarımıza sarıldığımız için bugün sizlerin yanında değiliz. Tecritte Silivri ve Bakırköy cezaevlerindeyiz. Fakat haklılığımıza olan inancımız, dışardan her yurttaş ve sizlerden gelen destek sonucu gelen gücümüz ile dimdik duruyoruz. TMMOB'un tüm bileşenleriyle sürdürdüğü adalet nöbetleri, bizlerin adaletsizliğe karşı mücadelesini yükseltiyor, güzel günlere ilişkin umudumuza umut katıyor. Siz de umudunuzu asla ama asla kaybetmeyin. Elbette bu karanlığı hep birlikte yan yana durarak, mücadelemizi yükselterek aydınlatacağız. Asıl gücümüz tek vücut verdiğimiz mücadelemizdir. Bu mücadelenin karşımızdakilere korku saldığını bilerek bu mücadeleyi asla bırakmayın. Unutmayın; bu güzel memleketin adalet, demokrasi ve kardeşlik talep eden, kente, doğasına, emeğine sahip çıkan yurttaşları olarak biz kazanacağız" dedi.

MÜCELLA YAPICI: GEZİ BU ÜLKENİN SÖNMEYECEK UMUDUDUR
Bakırköy Hapishanesi'nde Mücella Yapıcı'nın mesajını ise kızı Cansu Yapıcı okudu. Hukuksuzluk, adaletsizlik ve karanlığa karşı gösterilen dayanışmanın kendilerine güç verdiğini belirten Yapıcı şunları kaydetti: "TMMOB tarafından gerçekleştirilen adalet nöbetleriyle İstanbul'dan İzmir'e, Adana'dan Bursa'ya ülkenin her yerinde meslektaşlarımız, dostlarımız 'her yeri Taksim, her yeri direniş' kılıyor.

"Bu karanlıkta yükseltmemiz gereken adalet talebidir. Kentlerimiz için, doğamız için, geleceğimiz için, emeğimiz için adalet talep ediyoruz. Sadece bizler için değil; hukuksuzca cezaevlerine atılmış hak savunucuları için. Çocuklarımız Ethem, Medeni, Ali İsmail, Abdocan, Ahmet, Mehmet, Hasan Ferit ve Berkin'in özgür düşleri için adalet istiyoruz.

"Umutluyuz. Biz umudu TMMOB örgütlülüğümüzde görüyoruz. Dayanışmayı, umudu Gezi'de birlikte gördük. İktidarın üstümüze atmaya çalıştığı karanlığa inat, delilsizce, hukuksuzca atıldığımız cezaevinden tekrar söylüyoruz. Biliyoruz ve inanıyoruz ki Gezi eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur. Bu daha başlangıç."

CAN ATALAY: GEZİ, BİZİM HAKLI OLDUĞUMUZUN EN BÜYÜK KANITIDIR
Gezi davası tutsaklarından Can Atalay'ın mesajını okuyan kuzeni Önder Çetin Bilginer de, mimar ve mühendisler, şehir plancılarının her uyarısında haklı çıktığını belirtti. Atalay mesajında şunlara vurgu yaptı: "Tohumun ve köylülüğün tahribine itirazı küçümseyenler yaşadığımız gıda egemenliği krizinin sorumlusudur. Kamusal alanlar savunulurken dudak bükenler, kültür varlıklarımız korunmaya çalışılırken tek önceliği yandaş cebi doldurmak olanlar artık gelinen noktada 'İstanbul'a ihanet ettik' diye kenara kaçmaya çalışıyorlar. Stratejik sektörleri ve özellikle enerjiyi özelleştirenler bugün her bir haneye ateş gibi düşen faturaların sorumlularıdır. Örnek çok, vakit az. Söylemek istediğim ise açık. Mimarlar, mühendisler ve şehir plancıları doğruyu söylediler. Doğru yolda yürüdüler. Gezi direnişi bu doğru geleneğin bir mekanda somutlaşması, bu geleneğin memleketin milyonlarca insanı tarafından sahiplenilmesi halidir. Ağaca sarılan genç, ülkemizin her bir değerine sarılan sizi, bizi, bu memleketin gerçek sevdalılarını temsil ediyordu. O nedenle ona yapılan zulme karşı on milyonlarca insanın her biri kendi itirazını aldı ve sokağa çıktı. Gezi memleketimizin ve coğrafyamızın eşitlik, özgürlük, kardeşlik umudu, bu umudun somut bir inkar olduğunun nişanesidir. Ne mutlu mimarlara, mühendislere ve şehir plancılarına, Gezi'ye onlar ebelik ettiler. Gezi memleketten ve insanımızdan umut kesenlerin değil, bizim haklı olduğumuzun en büyük kanıtıdır. Biz, bir mimar, bir şehir plancısı ve bir avukat, daha önce yüzlerce defa yaptığımız gibi tüm anayasal hakları kullandığımız, demokratik itirazımızı zulümle ezmeye çalışanlara boyun eğmediğimiz için şu an orada değiliz.

"Size, mücadele geleneğine ve onu bugün kullananlara, sırtlananlara güvenimiz tamdır. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız. Karanlık gidecek, Gezi kalacak. Her yer Taksim, her yer direniş. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam."

Can Atalay'ın babası Mustafa Atalay da destek veren herkese tutsakların aileleri olarak teşekkür etti. Baba Atalay "İstibdatçılar için Gezi direnişi bir kabustur. Onlar Gezi'de kurmak istedikleri baskıcı, özgürlüklerin yok edildiği, dinbaz bir ülkeye karşı direnen milyonları görüyorlar. Bu milyonları sindirmeden amaçlarına ulaşamayacaklarını görüyorlar. Ama boşuna. Boyun eğmeyeceğiz, dik duracağız, çoğalacağız. Özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele edeceğiz. Hep birlikte başaracağız" dedi.

KORAMAZ: ÇARESİZLİĞİN DIŞA VURUMU
Söz alan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise İskele Meydanı'nda adalet ve hukuk ayıbına 'hayır' demek için toplandıklarını söyledi. Ekonomik ve siyasi krizin sorumlusu iktidarın toplumsal muhalefeti susturmak için baskıyı arttırdığını kaydeden Koramaz, "Gezi direnişi ve Canan Kaftancıoğlu davalarında birbiri ardına verilen mahkumiyet kararları iktidarın çaresizliğinin dışavurumudur" diye konuştu.

Cezaların hukuki bir dayanağı olmadığını vurgulayan Koramaz, "Gezi direnişi ve bu direnişin parçası olmuş herkes, tarih karşısında ve toplum vicdanında tertemiz ve lekesizdir. Siyasi iktidarın arkadaşlarımız nezdinde cezalandırmak istediği Gezi direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarıdır. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesidir; TMMOB ve bağlı odalarının onurlu mücadele geleneğidir" diye belirtti.

'İKTİDARIN ZORBALIĞINA BOYUN EĞMEYECEĞİZ'
İktidara ve iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda karar veren yargıçlara seslenen Koramaz, "Hiç kimsenin bu ülkeye, bu halka bu denli kötülük yapmaya, bu denli acı çektirmeye hakkı yok. Ama bilin ki, iktidar zorbalığına bugüne kadar hiç boyun eğmedik, bundan sonra da asla boyun eğmeyeceğiz. Gezi direnişini, Gezi davasında ceza alan arkadaşlarımızı, uğruna bedeller ödediğimiz değerlerimizi, kamusal faydayı ve meslektaşlarımızın haklarını savunmaya devam edeceğiz" dedi.

Koramaz, son olarak şunları söyledi: "Tek adam rejimine karşı halk egemenliği anlayışının, neoliberal politikalara karşı kamucu politikaların, toplumsal kutuplaşmaya karşı bir arada yaşamın, baskı ve zorbalığa karşı demokratik hak ve özgürlüklerin savulması ve geliştirilmesi hepimizin ortak ihtiyacıdır. Ülkemizin geleceğini kurtarabilmek, daha iyi koşullarda yaşayabilmek ve çocuklarımızın geleceğini güvenceye alabilmek için mücadelemizi ortaklaştırmak ve büyütmek zorundayız."

TALEPLER
Eylemde mimar, mühendis ve şehir plancılarının acil talepleri de sıralandı:
" Nitelikli işgücümüzün heba olmasına neden olan işsizlik sorunu derhal çözülmelidir.
Tüm meslektaşlarımıza güvenceli istihdam sağlanmalıdır.
SGK ile TMMOB arasında ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının "Asgari Ücret Denetim Protokolü" ivedilikle yürürlüğe konulmalıdır.
Kamuda mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdamı artırılmalıdır.
Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ücretleri ve özlük hakları iyileştirilmelidir, ek göstergeler 4800-6400 aralığına yükseltilmelidir.
KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde kamu görevinden ihraç edilen meslektaşlarımız tüm haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir.
Özelleştirme uygulamalarına son verilmeli, yeniden kamulaştırma yapılmalıdır. Ülkenin yaşanabilir hale gelmesi için tüm alanlarda kamucu politikalar benimsenmelidir.
Ülkemizin doğal kaynaklarını, ormanlarını, tarım alanlarını ve tarihi mirasını yağmalamayı amaçlayan tüm düzenlemeler geri çekilmelidir.
Kamusal ve mesleki denetimler toplum güvenliğinin sağlanması açısından zorunludur, serbestleştirme uygulamalarına son verilmelidir.
Gezi tutsakları bir an önce serbest bırakılmalıdır. Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Direnişi Davasında yargılanan tüm arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır.

Eylemde sık sık "Her yer Taksim, her yer direniş", "Gezi tutsakları onurumuzdur", "Gezi'de düşüne dövüşene bin selam", "Bu daha başlangıç mücadeleye devam", "Gezi halktır, yargılanamaz" sloganları atıldı.