11 Ekim 2024 Cuma

Yerel seçimin ardını görmek ve hazırlanmak

Seçimlerin arifesinde tok ve gür sesle haykırmaya devam ediyoruz: Faşist şef ve suç ortaklarına oy yok! AKP'ye MHP'ye oy yok! İnkarcı sömürgeciliğin partilerine oy yok! Yerel seçimlerde hiçbir burjuva düzen partisine yok! Bugün halklarımızın sömürgeci faşist iktidarını yıkma ve politik özgürlüğü kazanma mücadelesini büyütmenin temel bir koşulu burjuva düzen solu CHP'nin yalıtılmasıdır. Tüm tarihi emekçi solu düzene yedekleme misyonu ve pratiğiyle damgalıdır. Bu yüzden yerel seçimlerde CHP'ye oy yok!

Yerel seçimlerin başlangıcında verili olan açık politik saflaşma ve cepheleşme, seçime günler kala daha da rafineleşiyor. Emekçi sol hareketin kimi bölüklerinde derin ve yapısal zaaf olarak süregelen burjuva sola yedeklenme politikası son 'dem'de bir kez daha açığa çıkıyor. Özellikle emekçi sol hareketin bazı reformist kesimlerinin 2023 genel seçimlerinin sunduğu verilerden ve siyasi hatalarından anlamlı bir ders çıkarmadığı görülüyor. Oportünist siyaset tarzı tekerrür ediyor. Bu reformist sol kesimler, emekçilerin ve ezilenlerin özgürlük arayışlarını, faşist saray rejiminden kurtulma isteklerini burjuva solu CHP'nin seçim sandığına ve başarısına bağlıyor. Adeta şartlanmış gibi burjuva solu destekleme eylemi utanç verici biçimde sürdürülüyor. Bu uğrakta saflar berraklaşıyor. Yerel seçimler sürecinde emekçi sol hareketin içinde varolagelen antifaşist ve antişovenist saflaşma ve cepheleşmede, devrimci, sosyalist ve Kürt demokratik güçleri ezilenlerin üçüncü cephesini geliştirme rotasında ilerliyor.

Şimdiye kadar yapılan tüm seçimlerde politik islamcı faşist şef Erdoğan ve ülkücü faşist ortağı Bahçeli'ye karşı burjuva solu CHP'yi destekleyen emekçi sol bölükler, kelimenin sade anlamıyla düzen siyasetini büyüttü, güçlendirdi. Seçimlerde burjuva muhalefet partilerinin adaylarına oy vermeyi derde deva gören bu uğursuz politik yaklaşım, işçi sınıfı ve ezilenleri burjuva muhalefet partilerinin kuyruğuna taktı. İşçi ve emekçi milyonların talep ve özlemlerini maniple etti. Faşist saray rejiminin baskı, yasak ve teröründen bunalıp özgürlüğe susamış işçi sınıfı ve ezilenleri salt seçmenleştiren bir burjuva siyaset tarzı izledi. Burjuva solun siyasi itfaiyeciliğinin yedeğine düşen emekçi sol hareketin belli bölükleri politik islamcı faşist şeflik rejimine karşı emekçi ve yoksul halklarımızı ideo-politik olarak silahsızlandırdı. Burjuva muhalefet partilerinin yanında saf tutan ve ittifaklaşan oportünist emekçi sol, işçi sınıfı ve ezilenleri hayal kırklığına sürükledi. Faşist saray rejimine karşı emekçi ve ezilenlerin devrimci cepheleşmesini zayıflattı.

Tabiri caizse burjuva liberal mantığın tuzağına ve aklın kurnazlığına kendini kaptırmış olan ve birer siyasi mevta haline gelen kimi reformist emekçi sol hareket bölükleri kendi mezarını kazmakla kalmıyor, işçi sınıfı ve ezilenlerin de bilinçlerini bulandırıyor. Düzen solu CHP'nin patronajlığında burjuva popülizminin engin sularında gösterilere kalkışan hadsiz ve aymaz tatlı su solculuğunun yeni türleri bugünün bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Kendi kuyruğuyla oynayan ve halklarımızı oyalayıp gerçek bir antifaşist, antişoven cepheleşme mücadelesinden alıkoyan reformist sol düzen içi siyasette derinleşiyor. Devrimci-reformist saflaşmasının yerel seçimler uğrağı bu anlamda yeni bir yol kavşağına işaret ediyor. Seçimlerin ardından tüm emekçi sol hareketin önüne serilecek yeni siyasi koşullar ve özellikle sömürgeci işgal savaşı tam bir demokratlık, solculuk sınanması olacaktır.

Hiç kuşkusuz yerel seçimler uğrağında inkarcı sömürgeci rejimi esas yenilgiye uğratacak olan Bakurê Kürdistan'da gasp edilmiş kayyum belediyelerin geri kazanılması ve halkın yönetimine devredilmesidir. Yerel seçimlerde halklarımız için asıl irade savaşı Kürdistan kentlerinde yaşanacak ve ifadesini bulacaktır. Sömürgeci, inkarcı faşist rejimin Kürt halkının iradesini tanımama ve kazandığı belediyeleri kayyumla gasp etme saldırısına karşı belediyelerin yeniden kazanılması tartışmasız ulusal bir referandum iradesi olarak somutlanacaktır. Bakurê Kürdistan'da kazanılacak her belediye sömürgeci inkarcı faşist rejime halklarımızın gücünü ve iradesini gösterecektir.

Türkiye cephesinde durum ise tümden farklıdır. Batıda burjuva muhalefetin yerel seçimlerde mevzilerini koruma başarısı göstermesi ne işçi sınıfı ve ezilen kitleler için ne emekçi sol hareket için daha elverişli siyasi koşulların oluşmasını sağlamayacaktır. Politik islamcı faşist şeflik rejiminin payandası olan düzen solunun batıda büyükşehir belediyelerin önemli bir kısmını yeniden kazanması belirleyici bir durum yaratmayacaktır. Burjuva muhalefetin yenilgi ve dağınıklığının toparlanması dışında gerçek anlamda süreci tersine çevirecek yepyeni bir siyasal iklim oluşturmayacaktır. Hele liberal solculuğun ahmak tesellisi olarak iman ettiği ve umut bağladığı faşizmin kurumsallaşmasını durdurma siyasi ajitasyonu gök kubbede boş ve aciz bir çığırtkanlık olarak yankılanacaktır. Saray faşizmine kaybettirme büyük taktik lakırdılarıyla işçi sınıfı ve ezilenleri burjuva solun siyasi itfaiyeciliğine bağlamak isteyen oportünist ve kuyrukçu reformist sol bir kez daha sukut-u hayale uğrayacaktır.

Faşist AKP-MHP bloku bu seçimlerde de politik islamcı, ırkçı ve şoven saflaştırma siyasetiyle yürüyor. Kazandığı diğer seçimlerin prosedürünü uyguluyor. Yerel seçimlerde kazanarak faşist kitle tabanının çözülmesini durdurmayı ve tazelenmiş seçim zaferiyle işçi sınıfı ve ezilenlere iktisadi ve ekonomik terörle saldırıyı boyutlandırmayı hedefliyor. Burjuva muhalefetin amiral gemisi CHP ise halklarımızın faşist saray rejiminden kurtulma arzusunu kendi arkasına alarak yelkenlerini şişirmeye çabalıyor.

Politik islamcı faşist şeflik rejimi ve düzenin her iki burjuva siyaset blokuna karşı ezilenlerin antifaşist, antişoven mücadele cephesi duruyor. DEM Parti bu cephenin birleşik mücadelesinin odağı ve öncüsü olarak gerçek bir yerel seçim muharebesi yürütüyor. Bakurê Kürdistan ve Türkiye'de faşist AKP-MHP bloku karşısında politik özgürlükten yana saf tutanlar ezilenlerin iradesini ve birleşik mücadele cephesini örgütlüyor. Devrimci sosyalistler, ezilenlerin birleşik genel politik direnişini hedefleyen bir görüş açısıyla seçim muharebesini yürütüyor. Birleşik ve bağımsız politik faaliyetin ahengi ve coşkusuyla halklarımızın politik iradesini örgütleyip yarınki mücadeleyi hazırlıyor.

Seçimlerin arifesinde tok ve gür sesle haykırmaya devam ediyoruz: Faşist şef ve suç ortaklarına oy yok! AKP'ye MHP'ye oy yok! İnkarcı sömürgeciliğin partilerine oy yok! Söz, basın, örgütlenme, gösteri ve grev hakkımızı gasp edenlere oy yok! Kadın kırımı yapanlara, kadını köleleştirmeye çalışanlara, şef tip aile politikasını dayatanlara oy yok! İşsizliğin, pahalılığın ve yoksulluğun sorumlusu hırsızlara oy yok! Kentlerimizi yaşanmaz hale getiren rantçılara oy yok!

Yerel seçimlerde hiçbir burjuva düzen partisine yok! Bugün halklarımızın sömürgeci faşist iktidarını yıkma ve politik özgürlüğü kazanma mücadelesini büyütmenin temel bir koşulu burjuva düzen solu CHP'nin yalıtılmasıdır. CHP, emekçi sol hareketin birleşik devrim mücadelesi ve cepheleşmesinin gelişmesini baltalayan ve engelleyen burjuva düzen solu olarak çok belirleyici bir rol oynuyor. Tüm tarihi emekçi solu düzene yedekleme misyonu ve pratiğiyle damgalıdır. Bu yüzden yerel seçimlerde CHP'ye oy yok! Emekçilerin ve ezilenlerin özgürlük taleplerini iğdiş edip özlemlerini sömüren, faşist saray rejiminin koltuk değneği olan, sosyal şovenizmi tüm topluma kurucu ideoloji olarak salgılayan CHP'ye oy yok! Halk temsilcilerinin vekil dokunulmazlığının kaldırılmasına onay veren, ırkçı faşistlerle kayyum pazarlığa yapan CHP'ye oy yok!

Yerel seçimlerin hemen akabinde yeni bir sömürgeci işgal savaşı kapımızda bekliyor. İnkarcı sömürgeci faşist şef yeni işgal savaşını önden ilan etti. Dört bir yandan kapsamlı hazırlığını yürütüyor. Bu sekiz yılı aşkındır süren savaşın yeni bir merhalesidir. Belirli dönemlerde çaplı soykırımcı işgal savaşları biçimde görünen ama toplamda içeride ve dışarıda Kürt ulusal özgürlük hareketinin bütün varlığına yönelen ve onu ezip dağıtmayı, iradesini kırıp teslim almayı hedefleyen bir sömürgeci inkar savaşıdır.

İşçi sınıfı, ezilenler, kadınlar, gençler soykırımcı savaşın tüm iktisadi ve politik ceremesini çekiyor. Faşist saray rejiminin dizginsizce uyguladığı iktisadi ve mali soygun politikalarıyla yoksullaşma krizi daha da derinleşiyor. Sömürgeci savaş politikaları ise yoksullaşma krizini katmerlendiriyor, özgürlükleri kısıtlıyor. Farklı inanç ve yaşam tarzlarına karşı faşist saray rejimi özel politikalarla saldırı örgütlüyor. Kadınlara karşı şef tipi aile konseptiyle yeni bir köleleştirme saldırısı geliştiriliyor. Şef tipi ailenin varlık koşullarından biri olarak LGBTİ+'ların kamusal varlığı ve tüm görünürlüklerinin ortadan kaldırılması amaçlanıyor. Farklı yaşam ve inanç tarzları faşizmin hedefinde ve tehdit altındadır.

Devrimci sosyalistler, seçimlerin ardından emekçiler ve ezilenler üzerinde saray rejiminin misliyle atacak olan iktisadi ve politik terörüne karşı tüm direnen güçleri birleşik genel politik direniş cephesinde birleştirme göreviyle yüz yüzedir. 6-8 Kobanê serhildanı davasının en ağır hapis cezalarıyla sonuçlandırılması sömürgeci işgal savaşının başlama borusu olarak öttürülecektir. Yerel seçimlerde hiçbir burjuva düzen partisine oy yok demek aynı zamanda tüm bu saldırı konseptine hazırlanmayı ve mücadeleyi omuzlamayı ifade ediyor. Şimdi tecrit, zindan, soygun, kayyum, sömürgeci işgal, faşist terör ve katliam rejimine karşı işçilerin, yoksulların, kadınların, gençliğin, Kürtlerin, Alevilerin, ezilen ulusal toplulukların, ezilen inanışların ve ezilen cinsel yönelimlerin biriken ve büyüyen tepkileri ve mücadeleye tutuşma isteklerini ezilenlerin birleşik genel politik direnişi rotasına ve potasına kanalize etme ve örgütleme zamanıdır.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 29 Mart tarihli 161. sayı başyazısı.