25 Ağustos 2025 Pazartesi

TJA: Haklı taleplerimizi anayasa tartışmalarına taşıyalım

Anayasa tartışmalarına ilişkin basın toplantısı düzenleyen TJA, Türkiye'deki tüm ezilenlerin ortak ve demokratik bir yaşam talebinin hukuki metni olabilecek yeni bir anayasa için, kadınları fikir ve eleştirilerini paylaşmaya, tartışma süreçlerine katılmaya çağırdı.

Özgür Kadın Hareketi (TJA) eşitlikçi ve demokratik bir anayasa talebiyle Cemil Paşa Konağı'nda basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya, Rosa Kadın Derneği, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Kadın Komisyonu katıldı. Açıklamanın Türkçesini TJA aktivisti Ayla Akat Ata, Kürtçesini MED-DER eğitmeni Dilan Şeveşoğlu okudu.

'BARIŞIN TOPLUMSALLAŞTIRILMASI UZUN SOLUKLU BİR MÜCADELEDİR'
"Son Kürt isyanı; Türkiye'deki tüm politik mücadeleleri, toplumsal hareketleri ve ittifak ilişkilerini köklü biçimde etkiledi. Türkiye kadın kurtuluş hareketi, pek çok farklı bileşeniyle birlikte, Kürt meselesi ekseninde barış sözünü kurmak, yaygınlaştırmak, barışın sadece tepede konuşulan bir güvenlik meselesi olarak değil, politik ve toplumsal bir mesele olarak, inşa edilecek bir süreç olarak kavranması yolunda önemli kazanımlar elde etti" diyen Ayla Akat Ata, bugün barışın toplumsallaşmasının her zamankinden daha elzem olduğuna vurgu yaptı.

"Barışın toplumsallaşması süreci, tek bir taleple ve bir seferde yapılacak bir hamleden çok sürekli, ısrarlı, ittifaklar örerek ve ittifak ağlarını genişleterek yürütülecek, uzun soluklu bir mücadeleyi ve çalışmayı gerektiriyor" diyen Ata, başarılamayan her süreçten sonra daha güçlü bir militarizm, savaş, şiddet, şovenizm ve milliyetçilik dalgası yükseldiğine işaret etti.

'SON 10 YILDA MUAZZAM BİR YIKIM SÜRECİNDEN GEÇTİK'
Tam da bu nedenle son 10 yılda muazzam bir yıkım sürecinden geçtiklerini belirten Ata, "Buna rağmen mücadele etmekten bir an bile vazgeçmedik, bu birikime dayanarak, çok büyük şiddet üreten savaş politikalarına karşı sözümüz ve barış inşası için çok somut, kimi temel taleplerimiz var; tüm kayyumların geri çekilerek kayyum uygulamasına son verilmesinden, Terörle Mücadele Kanunu'nun yürürlükten kaldırılmasına, başta hasta tutsaklar olmak üzere tüm siyasi tutsakların özgürlüğünden siyasetin suç olmaktan çıkarılmasına ve İstanbul Sözleşmesine geri dönülmesine bu talepler ortak mücadelemizle şekillenmiş taleplerdir" ifadelerini kullandı.

'BARIŞ İNŞASI 4 PARÇADA KÜRTLERİN YAŞAMIYLA İLİŞKİLİDİR'
TJA'nın bu taleplerin taşıyıcısı ve sürecin esas öznelerinden biri olduğunu kaydeden Ata, şu ifadeleri kullandı: "Bu bağlamda, barış sürecinin baş müzakerecisi sayın Abdullah Öcalan'ın çizdiği barış ve demokratik toplum çağrısının yakıcı öneminin bilincindedir ve barışın toplumsallaşması çabasını kendi asli politik görevi olarak görür. Üstelik, barış inşasının sadece Türkiye ile sınırlı değil, Rojava dahil 4 parçada Kürtlerin yaşamıyla, siyasi iradesiyle ve bilhassa güvenliğiyle ilişkili olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda hem Türkiye içinde hem sınır ötesindeki tüm militarist girişimlerin, askeri operasyonların karşısında, enternasyonalist bir perspektifle diğer tüm müttefiklerimizle birlikte bir barış koalisyonu örmek için mücadele edeceğiz."

'KADINLAR OLARAK CESUR VE KARARLI ADIMLAR İÇİN SES YÜKSELTİYORUZ'
Bugün Türkiye'de herkesin barışa ve demokrasiye ihtiyacı olduğunu söyleyen Ata, "Kürt özgürlük hareketi, bugüne kadar olduğu gibi, bugün de barış programını Türkiye'nin tüm ezilenleri, sömürülenleri ve mücadele edenleri için ortak bir sol-sosyalist çizgi olarak inşa etme konusunda kararlıdır" dedi. Kadınların bu mücadelenin öncü gruplarından biri olduğunun altını çizen Ata, kadınlar olarak siyaset kanallarının açık olması, çözüm için hukuki zeminin yaratılması ve politik olarak cesur ve kararlı adımların atılması için ses yükselteceklerini ifade etti.

'ANAYASA'YI YENİ BİR TOPLUM SÖZLEŞMESİNİN METNİ OLARAK TARTIŞMAK ÖNEMLİDİR'
Ata, şöyle devam etti: "Yeni anayasa talebi, bugünün Türkiye'sinde ve barış inşası süreçlerinde belki en acil ve ilk taleplerden biri değildir. Öte yandan, cunta döneminde darbeciler tarafından hazırlanmış ve Türkiye'nin son 40 yıllık dönemindeki bütün anti-demokratik uygulamalara temel teşkil etmiş 82 anayasasını değiştirmek sadece Kürt özgürlük hareketinin değil pek çok politik hareketin, çok uzun yılladır temel taleplerindendir. Üstelik yeni anayasa tartışması iki açıdan temel önemdedir: Birincisi, Türkiye toplumunun çok geniş kesimlerinin yeni ve eşitlikçi, demokratik bir ortak yaşam talebinin, yeni bir toplum sözleşmesinin nihai hukuki ve politik metni olarak tartışılması önemlidir. İkincisi, tüm barış inşası süreçlerinde, çatışma sonrası yeni ve eşitlikçi bir ortak yaşam perspektifinin, kavrayışının vücut bulacağı bir hukuki ve politik metin niteliğinde olacağından mücadele etmek gerekir."

'ANAYASA TARTIŞMALARINI BÜTÜNSEL BİR BAKIŞLA ELE ALMAK İSTİYORUZ'
Ata, "Kimseyi geride bırakmadan, sendikal haklardan Kürt toplumunun statü taleplerine, tekçiliğin ve inkarın reddinden işçi ve emekçilerin kazanımlarına, kadınların varoluşunun ailedeki konumlarına indirgenmesine kadar hepsini bütünsel bir bakış açısıyla ele almak ve kadınların haklı taleplerini anayasa tartışmalarına taşımak istiyoruz. Barış ve demokratik toplum inşası süreçlerinin ancak güçlü bir hukuki ve siyasi zeminde yeşerebileceğini biliyoruz, hem demokratikleşme ve barış inşasının güçlenmesi hem de yeni bir toplumsal sözleşmenin yapılabilmesi için bu siyasi ve hukuki zeminin oluşması için sonuna kadar mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'İNANCINIZ VE KAYGILARINIZLA, ELEŞTİRİLERİNİZLE GELİN'
Ata, şöyle devam etti: "Çağrımız barışa inanan tüm kadınlaradır; inancınızla, kaygılarınızla, barışa dair beklediklerinizle, eleştirilerinizle gelin, tartışmalarla güçlenerek sözümüzü ortaklaştıralım. Kürt kadın hareketi bu tartışmayı yürütecek birikime sahiptir, yeni anayasa tartışmasına kadınların sözünü taşımak için kararlıdır, bugünün kritik politik ikliminde barışın toplumsallaşması için yaşadığımız coğrafyadaki tüm kadınları ortak mücadeleye çağırıyoruz. Bu topraklarda, tüm ezilenlerin, sömürülenlerin ve mücadele edenlerin eşit ortak yaşamını, kadınların öncülüğünde kuracağımıza inancımız tamdır. Çağrımız bu inancı paylaşan tüm kadınlaradır."