25 Ağustos 2025 Pazartesi

Kadınlardan sanat alanında 'Susma bitsin' isyanı

Sanat alanında birçok kadın ve LGBTİ+ tanınmış sanatçı, fotoğrafçı, yapımcı, editör tarafından maruz bırakıldığı cinsel şiddeti ve tacizi ifşa etti. Sanatçılardan çok sayıda destek alan kadınlara, SKM, Sine-Sen ve Susma Bitsin'den de destek geldi.

Erkek egemen saldırganlığın kadına karşı suçları meşrulaştırma ve ödüllendirme politikalarına karşı kadınların direnişi de sürüyor. Geçtiğimiz yıllarda Amerika'da başlayan #MeToo hareketi sanat ve edebiyat alanında birçok kadının maruz kaldığı taciz, istismar ve cinsel şiddeti açıklamasını sağlamış ve birçok tanınmış aktör, yazar erkek ifşa edilmişti. Bir haftadır sosyal medya hesapları üzerinden birçok kadın Türkiye'de erkek fotoğrafçıları ifşa ediyor.

Sosyal medyada #susmabitsin hastagı ile yapılan paylaşımlarda bazı fotoğrafçıların sektördeki güçlerini de kullanarak kadın ve LGBTİ+'ları taciz ettikleri, rızaları dışında çıplak fotoğraflarını paylaştıkları ve cinsel saldırıda bulundukları beyan edildi.

Şu ana dek 20'den fazla erkek fotoğrafçı ve sanatçı ifşa edildi. İfşalar yalnızca fotoğrafçılarla sınırlı kalmadı, kültür-sanat alanına da yayıldı. Kadın ve LGBTİ+'ların beyanlarında müzisyenler, sinemacılar ve editörler de yer almaya başladı. Bazı kurum ve müzisyenler, hakkında onlarca beyan bulunan erkeklerle ilişkisini kestiğini ve birlikte çalışmayı sonlandırdıklarını duyurdu.

SANATÇILARDAN DESTEK
Yaşadığı tacizi, cinsel şiddeti beyan eden kadınlara aralarında Nazan Öncel, Aleyna Tilki, Şebnem Dönmez, Gonca Vuslateri, Burak Yörük, Ahmet Haktan Zavlak ve Ece Dizdar'ın bulunduğu çok sayıda sanatçıdan ve sosyal medya kullanıcısından destek geldi. Aleyna Tilki, sesini çıkaranların cesaretini överken, Şebnem Dönmez ve Ece Dizdar, sektördeki bu sorunun yaygınlığına ve daha önce yaşanan benzer olaylara dikkat çekti.

'CADI AVI' TEPKİSİ
Ancak birçok sanatçı da "masumiyet karinesi", "somut kanıt aramak" gibi farklı söylemlerde kadınların beyanına ya temkinli yaklaşmayı ya da "cadı avı" başlatıldığını söyleyerek ifşa edilen erkekleri savunmayı tercih etti. Sanatçılardan ve çok sayıda sosyal medya kullanıcısından temkinli yaklaşma haline ve erkeklerin kadın beyanını ve ifşa hakkını kriminalize etme saldırılarına da tepki gösterdi. 

ÖNCEL: SUSMAYIN
Nazan öncel, "Susmayın" diyerek yaptığı paylaşımla "cadı avı" söylemlerine tepki gösterdi. "Evet, suistimalden misal olmaz" diyen Öncel, "İnsanın ağzından çıkana kulağının şahitlik etmesi gerekmez mi? Öte yandan biri de 'Erkek erkek gibi, kadın da kadın gibi giyinmelidir' açıklamasını yaparken aşağıladığının da farkında değil. O kadar kadın, o kadar kızımız boşuna mı öldü; boşuna mı yazıldı Ünzile, Demir Leblebi, İmdat, Leyla, Güldünya; Zülfü Livaneli Mutluluk kitabını boşuna mı yazmış, açın okuyun, okumak zor geliyorsa filmi seyredin. Bütün o belgesellerin, istismara uğrayan insanların haykırışları (hiçbir ayrım yapmadan söylüyorum) boşuna mıydı? İnsanın neyi, ne adına savunduğunu bilmesi gerekir. Nice Özge Can Aslanlar, Narinler, Ecrin bebekler, Ece Çiçekler solmasın diyedir 'susmayın' demelerimiz. Bu defa altını çizerek söylüyorum; evet, susmayın" dedi.

SKM: ERKEKLER SUÇLARINA RAĞMEN SEKTÖRDE ÇALIŞIYOR
Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), "Kültür-sanat alanında son günlerde art arda gelen ifşalar, erkek egemen düzenin sektördeki çürümüşlüğünü bir kez daha açığa çıkarıyor. Fotoğrafçılardan yönetmenlere, müzisyenlerden yazarlara kadar birçok erkeğin taciz ve tecavüz faili olduğu ifşalarla ortaya konuluyor. Ancak failler deşifre edilmelerine rağmen hayatlarında hiçbir şey kaybetmiyorlar. Sergi açmaya, festivallere davet edilmeye, atölyeler düzenlemeye, akademik mevkilerini korumaya devam ediyorlar. Erkekliğin sağladığı sınırsız ayrıcalık, onlara hesap vermeden yaşamayı sürdürebilme imkanı tanıyor. Bu cezasızlığın kaynağı yalnızca yargının erkekleri koruyan tutumu değil, kültür-sanat çevrelerinin ve başkaca erkeklerin sessizliği, dayanışma iddiasındaki kolektiflerin suskunluğu, piyasalaşmış sanat ortamının erkekleri kollayan yapısıdır" dedi.

'ADALET ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYLE GELİR'
Açıklamada, "Fail olduğu bilinen erkeklerin 'unutulması', 'üzerinin kapatılması', 'sanatının kişiliğinden ayrı değerlendirilmesi' gibi örnekler, bu düzenin failleri nasıl yeniden ürettiğini gösteriyor. Biz, yaşamın her alanında evde, işte, sokakta, politikada, eğitimde, sanatta erkek aklayıcılığına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadınlar için gerçek adaleti, ancak biz kadınlar örgütlü mücadelemizle kurabiliriz" denildi.

SUSMA BİTSİN: BU SİSTEMİ BİLİYORUZ
Sinema, televizyon ve tiyatro alanlarında çalışan kadınların oluşturduğu dayanışma ağı Susma Bitsin, yazılı bir açıklama yayımladı. "Kameranın, kadınların ve LGBTİ+'ların bedenini nesneleştiren bakışına sektörümüzden de oldukça aşinayız. Fotoğrafçılık mesleğinin beraberinde getirdiği sınırları netleşmemiş yaratım alanında modeli/oyuncuyu manipüle ederek kendine istismar alanı yaratan bu erkekleri tanıyoruz, bu sistemi biliyoruz" denilen açıklamada, şöyle devam etti:

'KADINLAR SUSMADI, SUSMAYACAK'
"Sahip olduğu maddi ve manevi imkanlarla, sosyal ağlarıyla ve yakalanmadan yıllarca birçok kadını istismar etmenin verdiği cüretle hareket eden erkeklere hatırlatırız ki: Hiç ifşa olmadım sananlarınızın isimlerini biliyoruz. Zaman geçti, unutuldum zannedenlerin isimlerini hatırlatıyoruz. Yaptırımsızlıktan cesaret alanlarınızın bedel ödemesi için feminist dayanışma yakanızı bırakmayacak. Ne zaman ifşa olacağınızı düşünerek korkun. Hiçbir eyleminiz yanınıza kalmayacak. Kadınlar susmadı, susmayacak."

SİNE-SEN: SESSİZ KALMAK RIZA DEĞİLDİR
Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen) de sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Açıklamada, "Erkek egemen güç ilişkileri içinde; unvan ya da mevki kullanılarak, fiziksel veya psikolojik baskı, tehdit, korkutma, gözdağı, hile, kandırma yoluyla alınan onay; taciz ve cinsel saldırı karşısında sessizlik hiçbir koşulda rıza değildir. Sessiz kalmak rıza değildir. Rızanın sürekliliği esastır ve her zaman geri alınabilir" dedi.

'SESSİZ KALMAYACAĞIZ'
Açıklamada, "Hayır her koşulda hayır demektir. Cinsel saldırı, kişinin bedeni ve iradesi üzerinde güç kullanılarak gerçekleştirilen bir suçtur. Hiçbir sosyal konum, kurumsal statü cinsel saldırıyı meşrulaştıramaz. Cinsel saldırı karşısında sessizlik, onay ve rıza olarak kabul edilemez. Tacizi ve cinsel saldırıyı görmezden gelmek veya failleri aklamaya çalışmak, kadınların haklarını ve güvenliğini ihlal eden hiçbir tutum,yaklaşım kabul edilemez. Kadınların sesini kısmaya çalışan bu düzeni kabul etmiyoruz. Dayanışmamız; hayatlarımızı, haklarımızı, birbirimizi korumanın en güçlü aracıdır. Şiddete, tacize, cinsel saldırıya karşı sessiz kalmayacağız" denildi.

İFŞA EDİLEN ERKEKLER
Şimdiye kadar ifşa edilen fotoğrafçı erkeklerin isimleri şöyle: Mehmet Turgut, Berkay Temel, Müjdat Kavas, Ongün Akgül, Osman Eren, Kubilay Turhan, Mesut Adlın, Harun Ateş, Pastabıs Ogün, Bülent Babaoğlu, Osman Eren, Mehmet Cihan Oyuktaş, Muhammet Kayku, Fora Norman, Ahmet Efe Ekinci, Orçun Benli.

AKADEMİSYEN DE İFŞA EDİLDİ
Sanat alanındaki ifşaların hemen ardından İstanbul'da İstinye Üniversitesinde görevli akademisyen Cahit Üstün de ifşa edildi. Taciz ve psikolojik şiddet beyanı ile ifşa yapan öğrenciler, Üstün'ün öğrencilere "Bana bir şey olmaz, sizin öğrencilik hayatınız biter" diyerek tehdit ettiğini belirtti. "İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi, polise başvuran kadınların beyanlarının dikkate alınmaması ve kadın katillerinin cezasız bırakılması, bu politikaların en açık örnekleridir" diyen öğrenciler, üniversitelerde tacizi ve şiddeti önleyecek mekanizmaların kurulması için mücadele edeceklerini dile getirdi. 

Öğrenciler, tacizci olduğunu belirttikleri akademisyenin görevden alınmasını ve eğitim hayatından men edilmesini talep ederken "Şiddetsiz üniversiteleri biz kuracağız" dedi.