Sevda Hoffman | Biz ezilenlerin yanındayız onlar da bizim yanımızda

Şu anda, gücümüzün sınandığı ve görevlerin bizden büyük göründüğü zamanlarda, gerçek devrimciler doğar, gelişir ve büyür. Bunu hem kendimizde, hem de yoldaşlarımızda görebiliyoruz.
Geçtiğimiz ay hem bir yıl hem de bir hafta gibi geçti. Her gün sokaklardaydık; eylemler düzenledik, bildiriler dağıttık ve tüm bu kaosun içinde soğukkanlı kalmaya çalıştık. Dünyanın her yerinde kriz giderek derinleşiyor. İsrail şu anda Gazze'deki soykırımı tamamlamaya ve Gazze'nin tamamen işgalini gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu dönemde yüzlerce enternasyonalist, Gazze'ye uygulanan yasadışı ablukayı kırmak için yola çıktı. Farklı filoların oluşturulması, bu dönemde direnişimizin ne kadar sınırsız olması gerektiğinin bir göstergesidir. Şu anda İsrail, tüm bu aktivistleri yasadışı bir şekilde tutukladı; aralarında iki yoldaşımız da var.
Yorgunluğu kemiklerimde fiziksel olarak hissetmediğimi söylesem yalan olurdu. Geceler boyunca Berlin sokaklarında koştuk, polisle karşı karşıya geldik. Defalarca sokağa çıktık, bildiri dağıttık, açık toplantılar düzenledik ve filolarla dayanışma amacıyla neler yapabileceğimizi planladık. Geceleri Kreuzberg sokaklarında koşuyor, sabahları kas ağrısıyla okula gidiyorum. Hatta yorgunluk ve bitkinlikten bazen hayalet gibi görünsem de ezilenlere hiç olmadığım kadar yakın hissediyorum.
Filoların uluslararası sularda siyonist İsrail ordusu tarafından durdurulduğu gün, Wedding'de sokağa çıktık, insanlar bizi alkışladı. Anneler, çocuklarını arabalarından indirip bize el salladılar. Yüzlerce insan her yerden sokaklara aktı, arabalar sloganlarımızın ritminde korna çaldı. Mahallemiz gördü: Biz, Filistin ve ezilenler için sokağa çıktık ve onlar da arkamızda durdu. Başarılı bir eylemden sonra, nefes nefese mavi ışıklardan kaçarken, bir berber dükkanı bize kapısını açıp saklanmamızı sağladı. Dükkan sahibi, kefiyelerimizi hızlıca gizlediğimizi gördü ve bir an bile tereddüt etmeden kapıyı açtı. Orada, kapanmak üzere olan bir berber dükkanında üç genç kadın olarak duruyorduk. İşte tam o anda biliyordum ki, doğru tarafta savaşıyoruz ve bu mücadeleye değer. Bu, bizimle dayanışma gösteren, bizi saklayan ya da kenardan tezahürat yapan tek dükkan da değildi.
Mahallede bu desteğe sahip olmak sadece güzel değil, eylemlerimizin başarısı ve güvenliğimiz için gerekli. Bu desteği, her gün bildiri dağıtarak, dükkan çalışanlarıyla konuşarak, onları tanıyarak kazandık. Bu desteği, sosyalist gençler olarak onların, yani ezilenlerin yanında olduğumuzu açıkça ortaya koyarak kazandık.
Bir Filistinli anne sokakta elimi tuttuğunda ve gözlerinden bin kelimenin anlatamayacağı şeyler aktığında, neden her gün sokağa çıktığımızı yeniden anlıyorum. Rahat bir akşam isteği, Gazze'ye baktığımda yok oluyor. Çünkü ateşkes olmasına rağmen bombalamalar devam ediyor. Yoldaşlarımız şu anda İsrail'in hapishanelerinde tutuluyor. Onların durumunu bilmiyoruz, başlarına neler geldiğini hayal etmek bile istemiyoruz ama şunu biliyoruz: O kadar cesur ve kararlıydılar ki, o gemiye bindiler. Ezilenlere olan sevgileri ve direnişleri, hapishanede bile sönmeyecek.
Biz sosyalistlerin görevi, aynı cesaretle burada da mücadele etmektir. Elbette son haftalarda korkular ve kaygılar da yaşadık. Elbette yorgunuz ama filolarla dayanışma süreci boyunca yaptıklarımızdan bir an bile şüphe etmedim. Korkuya kapılmak yerine, bu şehirde sokaklara her zamankinden daha fazla sokaklara çıktık. Sokakları kendimize ait gördük ve bunu kitlesel şekilde yaptık.
Filoları desteklemek için açık toplantılar düzenledik, 40 kişi katıldı. Berlin'deki Filistin hareketi baskılar, saldırılar ve örgütsüzlük nedeniyle zayıflamıştı. Ama direniş yeniden alevlendi. İnsanlara, şimdi harekete geçme zamanı olduğunu anlatmayı başardık.
Şu anda, gücümüzün sınandığı ve görevlerin bizden büyük göründüğü zamanlarda, gerçek devrimciler doğar, gelişir ve büyür. Bunu hem kendimizde, hem de yoldaşlarımızda görebiliyoruz. Yoldaşlarımız, daha önce hiç yapmadığı görevleri tereddütsüz üstleniyor, çünkü bunun yapılması gerektiğini biliyorlar. Bazı yoldaşlarımız tek başına ittifaklar kuruyor, parçalanmış bir hareketi bir masa etrafında toplamayı başarıyor. Bazıları her gece sokakta duruyor, baskılara direniyor, polis şiddetiyle bile kırılmıyorlar.
Bir yoldaşım bana şöyle demişti: "Görevlerimizle büyüyoruz." Haklıydı.
Biz de büyümeliyiz. Hem bireysel hem örgütsel olarak sıçramalar yapmak zorundayız, bu dönemin görevlerinin üstesinden gelebilmek için. Ve bunu başaracağız. Yoldaşlarımızı geri alacağımıza, yeni nitelikler kazanacağımıza ve daha güçlü bir iradeyle ilerleyeceğimize inanıyorum. Haydi, dünya devrimcileri olalım ve ezilenlerin sosyalizm mücadelesini zafere taşıyalım... Serkeftin yoldaşlar.