Burjuva çözüm konseptinin birinci yıl fotoğrafı

Bu tarz-ı siyasetle ne adil demokratik barış müzakeresi yürütülebilir ne de ezilenlerin talepleri faşist saray cuntasına dayatılabilir. Kendini eşit politik özne olmaktan geriye düşüren bu tarz-ı siyasetin halklarımızın umut ve beklentisi olan faşist rejimden kurtulma isteğine anlamlı bir yanıt vermesi mümkün görünmüyor.
Kürt sorununda burjuva çözüm konsepti birinci yılını geride bıraktı. Hatırlanacağı gibi bir yıl önce faşist MHP lideri Devlet Bahçeli 1 Ekim'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni yasama yılı açılışında DEM Parti grubuna giderek tokalaşmıştı. Sömürgeci Türk burjuva devletinin parlamentosunda bir tokalaşma fotoğrafıyla başlayan süreç, birinci yıl hatırası tadıyla verilen yeni görüntülerle fiilliğini sürdürüyor. Siyaseti görüntülerin simgesel dili ve yaydığı mesajların anlamı ve çağrışımlarıyla okuyacak olursak; bir yılda katedilen mesafe faşist Devlet Bahçeli'yle el sıkışmaktan faşist şef Erdoğan'a müsamere reveranslı el sıkma noktasına varmıştır. TBMM açılışında, DEM Parti yönetim heyetinin faşist şef Erdoğan'la verdiği fotoğraf hiç kuşku yok ki siyasal bir duruş tartışmasının konusudur ve olmalıdır da.
DEM Parti heyetinin faşist şef Erdoğan'la TBMM'de verdiği fotoğraf, doğal ve diplomatik siyasal duruşun çok ötesinde, eşit bir siyasal öznenin çok gerisindedir. Bu fotoğrafta halklarımızın demokratik gücünün hakkınca siyasal temsili, yani eşit bir taraf duruşu, sorumluluğu ve ciddiyeti yoktur. Politik islamcı faşist şef karşısında gösterilen çocukça müsamere tavrı, sadece ve yalnızca faşist şefe güç vermiştir. Kudretli şef imgesinin tüm toplumsal kesimlere yayılmasının mesajına dönüşmüştür. Meselenin bir siyasi prosedür olarak el sıkma, birlikte fotoğraf vermek olmadığı açıktır. Mesele doğru bir duruşun gösterilmemesidir. Halklarımızın demokratik temsilciler heyeti olma ve yaslandığı ezilenleri, emekçileri, doğru, ilkeli bir siyasal diplomasiyle temsil etme pratiği gösterilememiştir.
Bu duruşun ve pratiğin gösterilememesi karşısında emekçi sol hareketimizin kimi bölüklerinde sosyal şoven hınç bütün kabalığıyla saldırıya geçti. Sosyal şoven reaksiyonerliğin sözde eleştirilerini ve olay üzerinde tepinmelerini bir kenara bırakırsak, bu konuda sorumlu bir eleştiri geliştiren emekçi sol hareket bölüklerinin dostça söylediklerine DEM Parti kulak vermelidir. Halklarımızın birleşik demokratik cephe partisi olma misyonuna uygun bir sorumluluk göstermeli, diplomatik ve siyasal duruşunu doğrultan bir pratik özeleştirel tutum geliştirmelidir. Halihazırda yürüyen Kürt sorununda burjuva çözüm sürecinde sağlam ve ilkeli bir duruş olmaksızın sonuç alıcı, etkili bir siyasal diplomasi ve müzakerenin gelişemeyeceği görülmelidir. Bu tarz-ı siyasetle ne adil demokratik barış müzakeresi yürütülebilir ne de ezilenlerin talepleri faşist saray cuntasına dayatılabilir. Kendini eşit politik özne olmaktan geriye düşüren bu tarz-ı siyasetin halklarımızın umut ve beklentisi olan faşist rejimden kurtulma isteğine anlamlı bir yanıt vermesi mümkün görünmüyor. Geride kalan müzakere ve çözüm süreçlerinde bunca deneyim birikmesine rağmen, faşist şefin bütün bu süreçleri siyasal iktidarı için araçsallaştırma gerçeğini görmeyen, sürecin yüzü suyu hürmetine gösterilen liberal tavır ve yaklaşımlar dönüp DEM Parti'yi vurmaktadır. Dahası bu liberal akıl ve tavır önümüzdeki dönemin siyasal risklerini görmemektedir. Siyasal muktedir konumunu elde tutmak için her türlü ittifak, kumpas, darbe ve kurucu terör yöntemlerini kullanmaktan geri durmayan faşist şef Erdoğan hakikatini önemsememektedir. Erdoğan hakikatini bir akıl tutulmasıyla unutan bu liberal akla bir kez daha hatırlatmak gerekiyor: Saray cuntasının faşist şefi yeni bir siyasal iktidar stratejisi yürütüyor. Bu babacıl el uzatmaların arkasında muktedir konumunu koruma hırsı duruyor. Bunun için de dün olduğu gibi bugün de her türlü burjuva ilkesizliğini ve oportünizmini kullanıyor. Çocukların bile bildiği bu 'taş gibi hakikati' görmek hiç de zor olmasa gerek.
Faşist şefin en kritik sorunlardan birini çözdüğü, bu doğrultuda efendisi ABD emperyalizminden gerekli icazeti aldığı görülüyor. Beyaz Saray fotoğrafı ve mesajıyla bu iktidar ömrünü uzatma sözleşmesinin mühürlendiğini bir güncel hakikat olarak vurgulamak gerekiyor. ABD Başkanı Trump'un faşist şef Erdoğan'a 'meşruiyet verme' Beyaz Saray fotoğrafının hemen akabinde, TBMM'de AKP Meclis Grup ofisinde faşist şefin burjuva partilerle birlikte verdiği ve DEM partininde dahil olduğu birlik fotoğrafı yeni siyasal iktidar stratejisini tanıtlıyor. Bu fotoğrafın bizzat faşist saray rejimi tarafından hazırlandığı hiçbir analiz ve kanıt gerektirmiyor. Bu görüntü ve atraksiyonlar, yeni bir siyasal tezgahın hazırlandığını haber veriyor. Daha önce da altını çizerek vurguladığımız gibi, saray cuntası yeni bir siyasal iktidar kurgusu içinde, özellikle DEM Parti'yi Kürt sorununda burjuva çözüm sürecinde maniple edip yedeklemek istiyor. Bu anlamda saray cuntasının başı Erdoğan bizzat eylemdedir. DEM Parti'yi CHP ile işbirliği ve ittifak konumundan kopararak saray cuntasına yedeklemek ya da hayırhah konuma itmek için pratiğini yoğunlaştırdığını görebiliyoruz. İç cephenin tahkim edilmesi fikri ve stratejisinin somut hedefi DEM Parti ve bir bütün olarak Kürt ulusal demokratik hareketinin saray rejiminin yedeğine ve denetimine alınmasından başka bir şey değildir.
Diğer yandan, DEM Parti ve Kürt demokratik hareketinin farklı siyasal iç eğilimlerini etkilemek ve hareketi siyasal olarak yarmak faşist saray rejiminin temel hedefidir. Saray rejimi ve faşist şefin bütün bu stratejik hedef, dönemsel taktik ve atraksiyonları adım adım somutlanıyor. Bunların salt görülmesi yetmiyor. Dönemin bağımsız politik varlık hakkını ve hattını koruyacak ideolojik-politik pratiği ortaya koymak gerekiyor. Bu bağlamda dönemin ideolojik kırılmaları başka bir can alıcı soruna işaret ediyor. Siyasal yenilgi risklerini de büyütüyor. Kürt ulusal sorununda burjuva çözüm sürecinin birinci yılında ortaya atılan müzakereci demokrasi yöntemi, ideolojik olarak düzene içerilme ve kabullenmeye istikamet gösteriyor.
İmralı Adası'nda tutsak Kürt halk önderi Abdullah Öcalan, son İmralı görüşmesinde yeni sürecin çözüm yöntemini de ilan etti: Müzakereci demokrasi. TJA'nın "umut hakkı" yürüyüşüne gönderdiği mesajında da aynı çözüm yöntemini kadın özgürlük mücadelesine önerdi. Daha önce TBMM'de bir komisyon vasıtasıyla Kürt sorununa 'çözüm aracı' önerisini sunan Öcalan, şimdi de 'çözüm yöntemi'ni bildirmiş oluyor. Böylece, Kürt ulusal demokratik hareketi açısından bir yıllık sürecin sonunda, A. Öcalan tarafından inşa edilen siyasal çözüm mekanizmasında araç ve yöntem bütünlüğü somutlaştı. TBMM'de işleyen komisyon tam da Öcalan'ın tarif ettiği bir yöntemle çalışıyor aslında. Şimdiye kadar olan bütün pratiği değişik kesimlerden özenle ve belli kriterlerle seçilmiş insan grup ve bireylerin komisyonda dert anlatması oldu.
"İnsanlar konuşa konuşa sorun çözer" harcıalem fikrinin burjuva siyaset felsefesi tarafından bir siyaset yöntemi olarak teorize edilmesinin adı olan "müzakereci demokrasi", baştan aşağı kurulu düzenin siyasal normatif metodudur. "Müzakereci demokrasi", burjuva demokrasilerinde yönetenlerle yönetilenlerin oydaşma amacını gerçekleştirmek için önerilen bir yordamdır. Aynı zamanda burjuva liberalizminin gerici bir teorisidir. Sınıf işbirliğini demokrasi ekseninde bir siyasal müşterek olarak belirleyip kurgulayan "müzakereci demokrasi", işçiyle patronun, despotla halkın, kadınla erkeğin vs. vd. sorunlarını konuşup bir konsensusla çözdüğü yöntemi anlatır. Burjuva saray felsefesinin 20. yüzyıl sol okulu olarak varlık hakkını kazanan Frankfurt Okulu'nun en kıdemli filozoflarından Jürgen Habermas'ın "müzakereci demokrasi" teorisi sınıf savaşımını burjuva düzenin içine hapseden gerici bir yöntem ve teoridir. Tümüyle kurulu burjuva düzeniçi siyasetin merkeze alındığı, her koşulda sınıf işbirliğini öğütleyen, bütün sorunların konuşa konuşa, pazarlık yapa yapa çözüldüğü varsayılan bir siyaset felsefesine dayanır. Müzakereci demokraside temel amaç, sorun olan bir konunun çözümünde konsensusa varmaktır. Dil ve iletişimin verili mantığında konuşmanın tek bir amacı olduğunu, bu amacın ise sorunu anlatmak, anlaşılmak ve son kertede sorunu çözecek olanla herhangi bir düzeyde bir oydaşma sağlamaktır. Başka deyişle bütün kamusal sorunları iletişimsel olarak belli düzeyde anlaşarak çözmektir. AB'nin siyaset felsefecisi olarak taltif edilen Jürgen Habermas'ın, burjuva liberal düzeni kutsayan ve ebedileştiren "müzakereci demokrasi" yönteminin A. Öcalan tarafından benimsenip sürece ve tüm sorunların çözümü için önerilmesi gerçek bir ideolojik gerileme ve tavizdir. Radikal demokrasiden "müzakereci demokrasi"ye bu hızlı geçiş hiç kuşkusuz esaslı bir ideolojik-politik değişimi gösteriyor. Devrimci zor yolunun kategorik olarak reddedildiği, devrimci hareketlere silahsızlanmanın ve teslimiyetin dayatıldığı bugünkü tasfiyecilik koşullarında müzakereci demokrasi bir tasfiye ve düzeniçileşme çağrısı anlamına gelmektedir. Bu burjuva yöntemin halklarımıza kazandıracağı anlamlı hiçbir şey yoktur.
*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 10 Ekim tarihli 239. sayısında yayımlanan başyazısı.