Gürz: Kürt ulusuna yönelik saldırılara sokakta barikat olmalıyız
Saray rejimi ve temsilcisi olduğu kapitalist sistemin krizi, mücadele dinamiklerinin yan yana gelişi ve sokak pratiği ile daha da derinleşiyor. Artan saldırılar, gelişen mücadele dinamikleri karşısında yürünmesi gereken yol ve birleşik mücadele ekseninde başlattığımız röportaj dizimizde konuğumuz SMF Temsilcisi Mahir Gürz...
HDP'nin çağrısına yanıt veren yedi siyasi parti ve örgütün yan yana gelişine ilişkin tartışmalar farklı zemin ve biçimlerde devam ediyor. Kimileri bunun seçim ittifakı olduğunu gerekçe yapıp katılmaktan imtina etse de ekonomik ve siyasi krizin derinleştiği süreçte üçüncü cephenin önemi daha da artıyor.
18 Ocak günü gerçekleştirilen görüşmeye katılan parti ve örgütlerle yaşanan ekonomik ve siyasi kriz, bu koşullarda ortaya çıkan mücadele dinamikleri, HDP'ye yönelik saldırılar karşısında alınacak tutum, üçüncü cephe ihtiyacı ve bunun genişletilmesine bakış açılarını konuştuk.
Sosyalist Meclisler Federasyonu Temsilcisi Mahir Gürz'ün sorularımıza verdiği yanıtlar şu şekilde:
KAPİTALİST SİSTEMİNİN YAPISAL KRİZİNİN YANSIMALARI
Uzunca bir süredir yaşanan ve halkın, emekçilerin, gençlerin bazen sokağa çıkarak, bazen bireysel protestolarla yanıt verdiği ekonomik ve siyasi kriz karşısında SMF'nin mücadele hattı nedir?
Ekonomik krizi tek başına mevcut burjuva siyasal iktidarlar gerçekliği ya da tekelci sermayenin özgün gerçekliği ile açıklamak bizim bakımımızdan eksik kalacaktır. Ekonomik krizin dünya emperyalist kapitalist sistemin yapısal bir krizinin yansıması olarak değerlendiriyoruz. Dolayısıyla ülkemizde derinleşen ekonomik krizi, kapitalizmin yaşadığı kriz gerçekliğinin bir sonucu olarak görüyoruz. Uluslararası sermayenin kendi işleyiş yasalarının bir sonucu olarak dünyada kapitalizmin bir krizi var. Tabii ki ülkemizin sosyopolitik gerçekliğini, başka bir dizi özgün etkeni yadsımıyoruz.
İŞÇİ VE EMEKÇİLER KRİZİN YIKICI GÜCÜNÜ YAŞIYOR
Bu kriz geniş toplumsal yığınları önemli oranda etkiledi. Açlık, yoksulluk, sömürü, işsizlik, zamlar, toplumsal çürüme gibi sonuçlarını birçok yerde olduğu gibi ülkemizde de son 4-5 aylık zaman dilimi içerisinde yaşıyoruz. Özellikle 2022'ye girmemizle birlikte, açlık, yoksulluk, sefalet, zamlar gerçekliği artık geniş yığınların en insani, en temel yaşam hakları zeminini ortadan kaldıran bir gerçekliğe evrildi. Dolayısıyla uluslararası sermaye ve onun ülkemizdeki temsilcisi Erdoğan AKP faşist iktidarı, kendi sermayesi ve uluslararası sermayenin stratejik çıkarlarını gözeterek baskı, saldırı, açlık, yoksulluk, ekonomik kriz ve krizin sarsıcı yıkıcı gücünün sonuçlarını işçi ve emekçilere yaşatıyor.
SİYASAL KRİZ TOPLUMSAL AYAKLANMALARIN ZEMİNİNİ GÜÇLENDİRİYOR
Siyasal kriz kitlelerde ciddi bir öfke, tepki ve önümüzdeki dönem toplumsal ayaklanmaların zeminini güçlendiren bir politik gerçeklik yaratıyor. Egemenler de bunun farkında. Bu zeminin oluşmasını engellemek için bütün gerici ve zor aygıtlarını devreye sokuyor. Toplumsal dinamikleri ve onun öncü kesimlerini ezmeye, susturmaya dönük stratejik bir saldırı gerçekleştiriyor.
KARŞI KOYUŞ TOPLUMSAL DİNAMİKLERİN ORTAK MÜCADELESİYLE MÜMKÜN
Bu saldırılara karşı koyuşun, bütün toplumsal dinamiklerin ortak bir mücadele perspektifi ve cephesi yaratarak mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda solun yana yana gelişi, çeşitli somut ittifaklar, birlik tartışmaları, görüşmeleri sürüyor. Biz bunların önemli olduğunu düşünüyoruz. Egemenlerin bir toplumsal dinamiklere dönük saldırılarını ya da tavsiye politikalarını, toplumu zapturapt altına alma siyasetini ancak bütün toplumsal dinamiklerinin ortak mücadelesiyle sokağı ve fiili meşru mücadeleyi merkeze koyan bir mücadele hattıyla boşa düşürebiliriz.
ORTAK BİR MÜCADELE İÇİN EPEY MESAİ HARCADIK
18 Ocak'ta HDP'nin çağrısıyla 8 siyasi parti yan yana geldi. Bu yan yana gelişi nasıl değerlendiriyorsunuz? Buranın üçüncü cepheyi güçlendirerek, gerçek somut bir alternatif olarak halkın karşısına çıkma durumu nedir?
Bu görüşme oldukça önemli. Öncelikli bunu belirtmek isteriz. HDP, biz ya da o toplantıya katılan siyasi hareketler ve oranın dışında kalan büyük bir kesim uzun zamandır ittifak, birlikler, yan yana gelme ya da ortak mücadeleyi geliştirmek bakımından birebir görüşmeler, toplantılar gerçekleşiyorduk. Biz de daha önce HDP, ESP, TİP, TKP gibi siyasi partiler, toplumsal güçlerle birebir görüşmeler gerçekleştik. İçinden geçtiğimiz sürece ilişkin tartışmalar yaptık. Sürecin bizlere dayattığı politik zorunluluklar üzerinden nasıl bir mücadele hattı, ortak bir mücadele, birlikler, ittifaklar, yan yana gelmek gibi bir dizi mesele doğrultusunda epey mesai harcadık. 18 Ocak günü gerçekleştirdiğimiz toplantı öncesinde yürütülen birebir yan yana gelişler, fikir alış verişlerin biraz daha merkezileştiği, ortaklaştığı bir platform. Bu bakımdan önemli.
KİTLE HAREKETİNİN KAZANIMLARINI MERKEZE KOYMALIYIZ
Diğer yanı, bir önceki soruda da ifade ettik, içinden geçtiğimiz politik süreç bizlere yani devrimcilere, komünistlere, ilericilere, yurtseverlere yani bütün toplumsal dinamiklere önemli devrimci görevler ve sorumluluklar yüklemektedir. Dolayısıyla kitleleri, toplumsal mücadeleyi, demokratik devrimci mücadelenin kazanımlarını, birikimlerini merkeze koyan, bunun için mücadele eden bizlerin yan yana gelmeme, ortak politik kaygılar ve görevler doğrultusunda hareket etmeme, birlikler, ittifaklar siyaseti yapmama gibi keyfiyetçi bir politik sorumsuzlukla hareket etme lüksümüz yok. Bizde dahil toplantıya katılan bütün dinamiklerin ortak kaygısı ortak perspektifi bu yöndeydi.
ORTAK MÜCADELENİN GÜÇLENDİRİLMESİ KAYGISIYLA BİR ARAYA GELDİK
Gelecek dönem açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Kamuoyuna açıklanan kısa metinde de göreceğiniz gibi ortak mücadele perspektifinin oluşturulması, güçlendirilmesi zeminlerinin çoğaltılması anlamında ortak bir politik kaygıyla sonuçlandı toplantı. İkincisi; o toplantıya dahil olan 8 kurum dışında kalan dinamiklikler de var. Bu güçlerin bir bütünü bu ülkede emekten, demokrasiden, özgürlüklerden yana önemli tarihsel birikimleri, kazanımları, mücadele deneyimleri olan hareketler, dinamikler. Dolayısıyla bütün bu tarihsel birikimlerin, kazanımların ortak mücadele hattının geliştirilmesi için bir potada merkezileştirilmesi ve kitlelerde egemenlerin yarattığı umutsuzluk, karamsarlık, alternatifsizlik algısını boşa çıkarmak gerekiyor. Cumhur ve Millet İttifakı gibi burjuva bloklara zorunlu olunmadığını gösteren bir zemin yaratma kaygısıyla hareket ediyoruz.
DAHA GENİŞ BİR ORTAK MÜCADELE YARATMA YÖNELİMİ
O toplantıya katılanların dışında kalan değişik toplumsal dinamikleri; siyasal partileri, demokratik kile örgütlerini, yani toplumsal mücadelede rol oynayan dinamikleri de kapsayan daha geniş bir ortak mücadele zemini yaratmak yönelimi de ortaya çıktı. Dolayısıyla yakın dönemde yapılacak ikinci toplantıyı daha geniş bileşenle örgütleme ve süreci adım adım daha ileri taşımak gibi bir perspektif var.
BÜTÜN BURJUVA GERİCİ PARTİLER HDP'YE SALDIRILARDA BİRLEŞİYOR
HDP'ye dönük katliam, vekilliklerin düşürülmesi, parti kapatması gibi saldırılar gerçekleştiriliyor. HDP'yi savunmak bakımından ele alırsak bu saldırıların siyasi anlamı ne? SMF'nin bu saldırılar karşısında pratik hattı ne olacak?
HDP'ye dönük saldırılar yeni değil. Ama son dönemde, AKP-MHP faşist iktidarının topyekun bir bastırma, susturma saldırısı söz konusu. Bu saldırılarda, bütün burjuva gerici partiler, aktörler yani bir bütün devlet aygıtı birleşiyor. Birincisi bu. İkincisi HDP coğrafyamızda en diri, en örgütlü, en dinamik toplumsal mücadele güçlerinde biri. Dolayısıyla toplumsal mücadeleyi, kitlelerin sokağa çıkmasının ya da AKP-MHP faşist iktidarına karşı gelişecek tepkileri, toplumsal mücadele dinamiklerini engellemenin ya da susturmanın birincil yollarından biri HDP'dir. Milyonlara dayanan, milyonların iradesini temsil eden, özelde de Kürt ulusal mücadelesi gibi politik anlamda devrimci dinamizmin çok güçlü olduğu bir siyasal ve kitle gerçekliğini temsil eden HDP'ye yönelik devletin saldırısı, genel saldırıların içinde özel bir boyut taşıyor. Özel bir ideolojik, politik arka planı var. Bunu vurgulamak gerekiyor.
HDP'ye dönük kapatma davası, İzmir'de Deniz Poyraz'ın parti binasında katledilmesi, Bahçelievler'de HDP ilçe binasına dönük katliam girişimi, Semra Güzel üzerinden HDP'yi terörize, kriminalize etme, HDP'nin politik varlık sebebini hedefe koyan saldırıların önümüzdeki dönem daha da artacağını düşünüyoruz. Neredeyse HDP milletvekilleri içerisinde fezlekesi olmayan ya da hedefe koyulmayan kalmadı. Onlarca vekilinin dokunulmazlığının kaldırılması HDP'ye dönük topyekun saldırıların önemli bir parçası haline gelecektir. Dolayısıyla HDP'ye, HDP nezdinde Kürt ulusal hareketine, Kürt ulusuna ve Kürt ulusunun da parçası olduğu bütün devrimci demokratik muhalefete ve mücadele dinamiklerine dönük topyekun saldırı gerçekliği ile karşı karşıyayız. Bu saldırıların önümüzdeki dönem daha da derinleşeceği aşikar.
KÜRT ULUSUNA YÖNELİK SALDIRILARA SOKAKTA BARİKAT OLMALIYIZ
Biz SMF olarak; egemenlerin özelde de AKP-MHP faşist iktidarının Kürt ulusu ve diğer tüm toplumsal dinamiklere dönük saldırıları karşısında bütün devrimci demokratik, ilerici, toplumsal dinamiklerin tutarlı demokratik bir çizgiyle barikat olması gerektiğini düşünüyoruz. Topyekun saldırılara karşı ancak HDP ve mazlum Kürt ulusunun yanında olmak, ortak mücadele zeminleri ve pratiklerinin mevzilerini yaratarak bu saldırıların boşa çıkarılacağını düşünüyoruz.
O anlamda önemli bir dinamik var. Önemli bir ortak mücadele perspektifi var. Fakat gelinen aşamada bu politik karşı koyuşu örgütleme ve maddi bir güce dönüştürme anlamında yetersiz kaldığımızı da vurgulamak gerekiyor. Yani özelde biz SMF hem de diğer devrimci demokrat toplumsal mücadele zemini açısından bunu ifade edebiliriz.
Bu saldırılara sokakta barikat olma ve bütün mücadele zeminlerinde karşı koyuşu örme politik yönelimimizi daha ileri bir düzeyde geliştirilmeliyiz. Bu anlamda örülmeye çalışılan ortak mücadele platformu, ittifaklar, birlikler, yan yana gelişler tam bu politik zemini, politik kaygıyı güçlendiren bir yan oluşturuyor. HDP ile, Kürt ulusuyla yan yana durmak, onların devrimci demokratik meşru mücadelesini savunmak, devrimci olmanın tutarlı demokrat olmanın bize göre başlıca kriterlerinden. SMF açısından bizim varlık gerekçelerimizden biridir. HDP'yi sahiplendiğimizi, HDP'ye dönük her türlü saldırı politikalarının karşısında bulunduğumuzu bütün mücadele alanlarında bu saldırılara barikat olacağımızı bir kez daha ifade etmek isteriz.
BU PERSPEKTİF SEÇİMLERDE DE HAYATA GEÇİRİLEBİLMELİ
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Egemenlerin, özelde AKP-MHP faşist iktidarının toplumu zapturapt altına alma, susturma saldırılarına politik karşı koyuşu ancak işçi ve emekçilerin, ezilenlerin politik öncülerinin ortak mücadele cephesiyle sağlayabiliriz. Halkın, işçi ve emekçilerin, ezilenlerin ve ortak mücadele perspektifini, zeminini yaratmak ve geniş toplumsal yığınları egemenler karşısında seferber etmek, örgütlemek bizlerin temel devrimci görevlerinden biridir. Önümüzdeki dönem bu perspektifle daha güçlü bir mücadele sürecine girdiğimizi ifade etmek isterim. Seçimler bunun bir parçası, sonucu. Ortak mücadele perspektifini, kitlelere alternatif bir toplumsal kurtuluş mücadele projesini sunma perspektifimizin seçimler boyutuyla da kendi özgün gerçekliği içerisinde ete kemiğe büründürülmesi gerekiyor. Ve bütün halk ve sınıfların hareketlerini örgütleyen, kitleleri harekete geçiren, alternatif politik bir cephe yaratmak perspektifinin önümüzdeki dönemin temel görevi olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bunu değişik güçlerle örgütleme gibi bir politik perspektifimiz var.