18 Ekim 2025 Cumartesi

Dört kentte tek ses: Kayıplar bulunmadan barış mümkün değil

Dört kentte sokaklara çıkan kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, yıllardır süren sessizliğe ve cezasızlığa karşı bir kez daha adalet talebini yükseltti. Eylemlerde, gözaltında kaybedilenlerin akıbeti sorulurken, faillerin yargı önüne çıkarılması istendi.

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD), Diyarbakır, Batman, Hakkari ve İzmir'de kayıpların akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması talebiyle bir kez daha yan yana geldi.

DİYARBAKIR
Kayıp yakınları ve İHD Diyarbakır Şubesi, 871. hafta eyleminde her hafta olduğu gibi Koşuyolu Parkındaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde söz alan İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, barışın ancak tüm kayıpların akıbeti açığa çıkarıldığında mümkün olabileceğini vurguladı. 1995 yılında İstanbul Aksaray'da sivil polislerce gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Hüseyin Aydemir ve Fehmi Tosun'un hikayesinin paylaşıldığı eylemde, açıklamayı İHD Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz okudu.

'ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Aydemir ve Tosun'un hikayesini paylaşan Akdeniz, 871 haftadır gözaltında kaybetme suçunda hesap verebilirliğin sağlanması ve hakikatin ortaya çıkarılması için mücadele ettiklerini söyledi. Akdeniz, "871 haftadır ısrarla hatırlatıyoruz: Gözaltında zorla kaybetmeler, ancak insan haklarının sistematik olarak ihlal edildiği şartlarda gerçekleşebilir. Bu şartları yaratan da cezasızlık sisteminin varlığıdır. Bu yüzden 871 haftadır her yolu her imkanı kullanarak devleti insan hakları ihlallerine ve cezasızlığa son vererek evrensel hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Hüseyin Aydemir ve Fehmi Tosun için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.

Açıklamanın ardından kayıp ve faili meçhul cinayetlerde hayatını kaybedenler için oturma eylemi yapıldı.

BATMAN
Batman'da kayıplar için sürdürülen eylemler 707. haftasında Gülistan Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı önünde sürdü. Bu haftaki eylemde 1995 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesinden çalışmak üzere İstanbul'a giden ve Aksaray'da polis tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Halit Boran'ın akıbeti soruldu.

HALİT BORAN'IN HİKAYESİ
İHD yöneticisi Zana Yücel Bozkurt Halit Boran'ın hikayesini şu cümlelerle anlattı: "Gözaltına alındıktan 8 gün sonra Show TV adlı özel bir televizyon kanalının haberlerinde İstanbul'da gözaltına alınanların görüntüleri yayınlandı. Ailesi ve yakınları Halit Boran'ı da gözaltına alınanların arasında gördü. Sonraki gün aynı haber ve görüntüler Sabah gazetesinde de yayınlandı ve ailesi bu görüntülerin içinde de oğulları Halit'i gözaltına alınanların arasında gördü. Yayınlanan bu haberler sonrası Boran ailesi, resmi kurumlar nezdinde girişimlerde bulundu ve oğullarının akıbetini sordu. Ancak başvurdukları resmi makamlar, gözaltına alındığına dair herhangi bir kayda rastlanılmadığını söyledi. Ailesinin tüm girişimlerine rağmen Halit Boran'dan o tarihten itibaren bir daha haber alınamadı. Halit Boran hala kayıp ve ailesi hala bir haber bekliyor."

Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları açıklamanın ardından oturma eylemi yaptı.

HAKKARİ
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde de kayıplar için bir araya gelen aileler, Sanat Sokağında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarıyla eylem yaptı. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartının taşındığı eylemde, 1991 yılında kar maskeli bir grup tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hamit Temel'in akıbeti soruldu.

İHD Hakkari Şube Eşbaşkanı Ozan Akbaş, yıllardır süren inkar politikalarına dikkat çekerek, "Adaletin olmadığı her gün bu ülkede inkar yeniden üretiliyor. Bu suskunluk yalnızca devlet kurumlarını değil, toplumun vicdanını da çürütüyor" dedi. Akbaş, mücadelelerinin Temel ve tüm kayıpların akıbeti ortaya çıkana dek süreceğini vurguladı.

İZMİR
İzmir'de ise İHD Şubesi'nin iki haftada bir düzenlediği eylem, Konak eski Sümerbank önünde yapıldı. "Kayıplar belli, failler nerede", "Kayıplar vicdandır, sahip çık" pankartlarının taşındığı eylemde, bu hafta 27 Ekim 1991'de İstanbul'da gözaltında kaybedilen Hüseyin Toraman'ın hikayesi paylaşıldı.

İHD İzmir Şube Yöneticisi Gülay Bilici, Toraman'ın polis olduklarını söyleyen kişilerce kaçırıldığını ve olayın tanıkları olmasına rağmen, devletin "Bizde yok" dediğini söyledi. Toraman'ın bir araca bindirilerek götürüldüğünü anlatan annesi Hatice Toraman'ın mücadelesine değinen Bilici, "Ailenin tüm kurum ve kişilere yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. Hüseyin Toraman'ın gözaltına alındığı inkar edildi" dedi. Dosyada etkin bir soruşturmanın yürütülmediğine dikkat çeken Bilici, "zamanaşımı süresi doldu" denilerek kapatılan dosyaların kayıpların yükünü hafifletmediğini, aksine adalet duygusunu daha da zedelediğini söyledi.