30 Nisan 2024 Salı

Gazeteci Altan'a yönelik polis tacizine tepki

MA muhabiri Berivan Altan'a yönelik sistematik polis tacizine ilişkin açıklama yapan İHD, halkın haber alma hakkına yönelik saldırılara son verilmesi için yetkilileri göreve çağırdı.

Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Berivan Altan'a yönelik polis tacizine ilişkin İHD Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenlendi.

Altan, 26 Kasım'da gözaltına alınmış, 8 gün boyunca tutulduğu gözaltının ardından sevkedildiği savcılıktan ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. 

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol ve HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç'un katılımı ile basın toplantısı düzenlendi.

'GERÇEKLERİ YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM'
Yaşadığı hukuksuzluğu aktaran Altan, gözaltına alınıp bırakıldıktan sonra sürekli mesaj gönderilerek taciz edildiğini söyledi.

Kamuya açık gazetecilik faaliyeti yürüttüğünü söyleyen Altan, "Her gün onlarca basın açıklaması takip ediyoruz, adliyeye, Meclise giriyoruz. Girdiğimiz ortamlar kamuya açık. Özel bir çaba harcamalarına gerek yok. Buna rağmen böylesi bir uygulamaya maruz bırakıldık" dedi. Gazetecilik yapmaya devam edeceğini kaydeden Altan, "Gerçeğe bu kadar ihtiyaç olan süreçte, gerçekleri yazmaya ve mesleğimizi yürütmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

KOÇ: ANAYASA AYAKLAR ALTINDA
HDP Milletvekili Abdullah Koç, Anayasa'nın basın hürriyetini düzenleyen 28. maddesini hatırlatarak, "Anayasa askıya, ayaklar altına alınmış durumdadır. Türkiye mahkemeleri ne yazık ki gizli tanıklarla karar alıyor. Kanunsuz delil elde etme ve kanunsuz hüküm kurma ile karşı karşıyayız. Burada esas olan husus muhalefeti ezmek ve kendini iktidarda tutmak" diye belirtti.

Halkın haber alma hakkının hedef alındığını söyleyen Koç, yetkililere seslendi: "Anayasayı kaldıran davranışlardan vazgeçin. Türkiye'nin önüne konulan doğru bir tablo değil. Türkiye halklarının bir arada yaşamaları için tercih yolu değil. İktidara hukuk ve demokrasi içinde kalmalarını öneriyoruz."

AYKOL: BASIN KURUMLARIMIZA SAHİP ÇIKILMALI
Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol da, özgür basın geleneğinden gelen gazetecilerin yıllardır aynı uygulamalara maruz kaldığını ifade etti.

Aykol, "Çalışmakta olan arkadaşlarımızın dikkat çekmeyen böylesi şeyler de yaşıyor. Her gün tacizle çalışıyor arkadaşlarımız. Bu isimsiz kahramanlar sayesinde gazeteler çıkıyor. O nedenle Berivan arkadaşımın nezdinde, haber taşıyan kahraman arkadaşlarımıza daha fazla sahip çıkmalıyız. Bu noktada İHD'nin ve HDP'nin dayanışmasını görüyoruz. Ama diğer değerli basının ve kamuoyunun bu konuda duyarlı olmasını bekliyoruz ve basın kurumlarımıza sahip çıkılmasını bekliyoruz" dedi.

TÜRKDOĞAN: GEREKLİ BAŞVURULARI YAPACAĞIZ
2019 yılında aynı şekilde 72 vakanın yaşandığını bildiren İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Kolluk Gözetim Komisyonu'na başvuru yapacaklarını söyledi.

Aynı zamanda Meclis Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu'na da başvuru yapacaklarını belirten Türkdoğan, "Geçen yıl da bu komisyona başvuru yapmıştık. Fakat bu başvuru ile herhangi bir sonuç alamadık. Bu yıl Komisyon başkanı ile görüşerek başvuruyu yapmak isteyeceğim. Şayet görüşemezsem de Komisyon üyesi vekillerle görüşüp bu başvurumuz en kısa zamanda gündeme almalarını ve yeni kurulan bu komisyonu görevini yapmaya davet edeceğiz" diye belirtti.

'KOMİSYON GÖREVİNİ YAPMALI'
Meclis Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu'nun 2014 yılında MİT Kanunu'nda yapılan değişiklik sonrasında kurulduğunu hatırlatan Türkdoğan, şunları söyledi: "Görevleri devlet içindeki istihbarat örgütlerini denetlemek. Çünkü bunlara çok geniş yetkiler verildi. Birçok yasa dışı faaliyetin özellikle kamu kurumlarındaki istihbaratlarla ilgili olduğu sonucuna ulaşıyoruz. Normal resmi polisin yasadışı faaliyet yapmasının mümkün olmadığını düşünüyoruz. O halde komisyonun da görevini yapması gerekiyor."

Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun bir alt komisyon kurarak, yasadışı sorgu, kaçırma, ajanlaştırma ve taciz vakalarını incelemesi gerektiğini söyleyen Türkdoğan, şöyle devam etti: "Sadece bu meseleler değil. 2019 yılında Ankara'da 7 kişi kaçırıldı. 6'sı Ankara Emniyeti'nden çıktı. Bu insanlara ağır işkenceler yapıldı. Son dönemde iktidar işkence kelimesini kullanmıyor. Sözleşme zaten sadece işkenceyi tanımlıyor. Ceza Kanunu'nda işkence suçu düzenlenmiş durumda. Anayasa açık hüküm var. Kötü muamele kavramı nerden çıktı. İşkence yer ve mekan değiştirdi. Tehdit, dayatma işkence değil midir? 2016 bu yana 31 kişi kaçıldı, bunlara yapılan ağır işkencelere ne diyeceğiz. Rahatsız edilen 72 kişiye yapılan işkence değil mi? Çok sayıya işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranış ile karşı karşıyayız. Siyasi iktidarda bulunanlar kavramlarla oynamamalı."