Alınteri Temsilcisi Küçük: Fiili meşru mücadelenin örülmesi kaçınılmaz görevimiz
Birleşik Mücadele Güçleri bileşenlerinden Alınter Temsilcisi Küçük, BMG'nin, faşizme karşı mücadeleyle işçi, emekçi, kadınların, Kürt halkının mücadelesini birleştirme gibi tarihsel bir görevi olduğuna işaret etti.
Birleşik Mücadele Güçleri bileşenlerinden Alınteri Temsilcisi Mürüvet Küçük, 4 Şubat deklarasyon açıklamasında olduğu gibi fiili meşru mücadele hattından ilerleyerek, işçi, emekçi, kadın, gençlik, Kürt halkının mücadelelerini birleştirme görevlerinin farkında olduklarını söyledi. Küçük, "BMG, bu tablonun mevcut sömürü ve faşist zorbalık düzeninin temellerinin sarsılmasıyla bambaşka bir denkleme oturtulması iddiasını taşıyor" diye konuştu.
ETHA'ya konuşan Alınteri Temsilcisi Küçük şunları söyledi:
Birleşik Mücadele Güçleri, bu dönem bakımından sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor?
Birleşik Mücadele Güçleri'nde buluşmayı içinde bulunduğumuz tarihsel eşikte kaçınılmaz bir görev olarak görüyoruz. Burjuvazi ve siyasi temsilcisi olan devletinin yaşadığı katmanlı krizi faşist baskı ve zorbalıkla kontrol altında tutma çabasının son derece saldırgan biçimlerle dile geldiği bir dönem bu. Rejim, sadece ekonomik değil siyasal, toplumsal, kültürel vd. bütün alanları kapsayan çok yönlü ve katmanlı bir kriz içinde.
Mevcut AKP-MHP-Ergenekon faşist iktidar bloku hem kendi hareket alanının ne kadar dar olduğunu biliyor hem de toplumun tüm kesimlerindeki öfke birikiminin yıllar içinde mayalanarak, olgunlaştığını görüyor. Bu birikimin bir kıvılcımla kontrolden çıkabileceğinin farkında. Bu gerçek, son olarak Boğaziçi'ne kayyum rektör atanmasına karşı başlayan direnişle apaçık ortaya çıktı. Bir yerden patlayan bu öfkeye karşı şiddet ve zoru en abartılı biçimlerle devreye sokmayı özel bir politika haline getirdi. Bu politika yıllardır Kürt özgürlük mücadelesine karşı izleniyor. Aynı şey işçi direnişleri, kadın hareketi, doğasına-sosyal hayatına sahip çıkan köylülerin direnişleri karşısında da sergileniyor. Kontrolü kaybetme korkusu tüm bu toplumsal kesimlere karşı baskı ve zorun daha fazla ve daha yoğunlaşmış olarak öne çıkarılmasını beraberinde getiriyor. Denetim altına alınamayan toplumsal muhalefet dinamiklerinin korkutulup sindirilmeleri için faşizme özgü bir refleksle burjuva devlet daha fazla ve daha yoğun bir terör ve zorbalığa sarılıyor.
'TARİHSEL BİR GÖREVİMİZ VAR'
Birleşik Mücadele Güçleri bu gerçek üzerinden ortaya çıkan tarihsel bir görevi ifade ediyor. Devletin çizdiği sınırlara, faşist baskı ve yasaklara boyun eğmeyen bir mücadele hattında yürüyerek, toplumun hemen her kesiminde demlenmiş öfkeyi ortak bir direniş odağında buluşturmayı görev biliyor. Bunun için ortak bir dil, ortak yöntem ve araçlar geliştirmeyi, işçi sınıfı ve emekçi kesimler başta olmak üzere kitlelerde demlenen o öfkeyle içeriden buluşarak rejimin saldırganlığına karşı topyekun bir duruşu örgütlemeyi misyon ediniyor. Kürt özgürlük hareketinin direniş birikimiyle Türkiye işçi ve emekçilerinin patlama potansiyellerini, biriken direniş dinamiklerini buluşturmayı hedefliyor. Omurgasının işçi ve emekçilerle buluşmak üzerinden oluşturulmasını esas alıyor.
Kısacası burjuvazi kapsamlı krizini kapsamlı bir saldırıyla yönetmeyi esas alıyor, bizler de parlamenter biçimlerin tarihsel olarak miadını çoktan doldurduğunu, bu tarihsel eşikte fiili-meşru mücadele hattının örülmesinin kaçınılmaz bir görev olduğunu düşünüyoruz.
'FİİLİ MEŞRU MÜCADELE YÜRÜYECEĞİMİZ ZEMİN'
4 Şubat günü deklarasyonu yasağa rağmen sokakta açıklama kararı aldınız. Bu karar BMG'nin mücadele hattı bakımından nasıl okunmalı? Önümüzdeki dönem bakımından fiili meşru mücadele hattı neresinde duracak pratiğinizin?
4 Şubat aslında BGM'nin tanımlamaya çalıştığım misyonunun, yürüyeceği hattın çarpıcı bir özeti oldu. Biz o gün uzun mücadeleler sonucu yasalarla da güvence altına alınmış yürüyüş ve gösteri hakkının faşist zorbalıkla engellenmesine karşı fiili meşru mücadele hattını esas aldığımızın altını çizmiş olduk. Burjuva devletin faşist biçiminin en kaba hali olan keyfi yasaklarına, var olan tüm yasa ve kaideleri bu keyfilikle çiğneyip kendi yasallığını inşa etmesine, sokak hakimiyetini bu zorbalıkla korumasına karşı bu hatta yürümek gerektiğinin altını çizmiş olduk. Bundan sonra da yürüyeceğimiz zemini bu anlayış oluşturacaktır. Bunu sadece sokak mücadelesi açısından söylemiyorum. İşçi direnişleri, kadın ve gençlik mücadelesi, doğasına sahip çıkan köylünün yaşam savaşı bu hatla faşist zorbalığın karşı karşıya geleceği bir mecrada şekillenecektir, şekillenmelidir. Bunun Kürt özgürlük mücadelesiyle buluşturulmasıysa Türkiye devrimi açısından kaçınılmaz bir görevdir.
Birleşik Mücadele Güçleri deklarasyonu antifaşist mücadelenin merkezileşmesini vurguluyordu. Burada ne kastediliyor?
Bugün antifaşist mücadele neoliberal sömürü politikalarından kadın cinayetlerine, doğanın-yaşam alanlarının yağmalanması politikalarından gençliği geleceksizleştiren politikalara kadar hemen her alanda kapitalizme karşı mücadeleyle koparılmaz bir ilişki içindedir. Sokak hakimiyetinin yeniden kazanılmasıyla da doğrudan ilişkili olan bu bütünlük içinde yürütülecek her mücadelenin aynı zamanda faşizme karşı mücadele olduğunu düşünüyoruz. Zaten faşizmi emperyalist kapitalizmden kopararak ele almak hem teorik hem de pratik açıdan olanaksızdır. Dolayısıyla bu bütünlüğün gözden kaçırılmasının bizi dar siyasal devrimciliğe sürükleyeceğini, hemen her sorunun daha güçlü bir antikapitalist-antifaşist muhteva kazandığı bu süreçte antifaşist mücadeleyi bu bütünlükten koparacağına inanıyoruz. Bugün antifaşist mücadelenin merkezileşmesi fabrikada, atölyede, mazlum Kürt halkına karşı saldırılarda, kadın cinayetlerinde, doğanın talanında oluşmuş emek-sermaye çelişkisini kavramak, mücadeleyi bu çelişki üzerinden kurmak demektir. Atölyelerde baskıya-mobbinge maruz kalan işçinin yanında durmak, bunu yapanlara hak ettikleri yanıtı vermektir! Kadın cinayetlerini affedenlere, hatta bunu bir politika haline getirenlere bu yanıtı vermek demektir. Bu liste uzatılabilir...
'FAŞİST ZORBALIK DÜZENİNİN TEMELLERİNİ SARSACAĞIZ'
Kuruluş deklarasyonu öncesi İstanbul'un emekçi semtlerinde kitlesel çalışmalar yaptınız. Türkiye ve Kürdistan'daki mücadele dinamikleri ile nasıl ilişki kuracak BMG? Kadınlar, işçiler, gençler, Kürtler, inanç grupları...
BMG'nin kuruluşunu ilan ettiği deklarasyon öncesinde yapılıp edilenler nasıl bir hatta yürünüleceğinin de panoramasıydı. Kürt halkının kadim direniş dinamikleri tüm inatçılığıyla varlığını koruyor. Türkiye cephesinde durum; korkunç bir sefalet, işsizlik, yağma ve talan politikalarının altında ezilme, savaş politikalarının yükünün emekçilere bindirilmesiyle iç içe geçen nitelikler taşıyor. Bu tablo birleşmeyi bekliyor. Kitlelere rağmen değil, kitlelerin çok adım önünde de değil, sadece bir adım ilerisinde ve onların içinden, onlarla birlikte dönüştürmeyi bekliyor. BMG, bu tablonun mevcut sömürü ve faşist zorbalık düzeninin temellerinin sarsılmasıyla bambaşka bir denkleme oturtulması iddiasını taşıyor.
Birleşik mücadele güçlerinin yapılanışıyla ilgili bir örgütsel model var mı, yoksa bu mücadele içinde mi şekillenecek?
Bu aslında BMG'nin hedef ve misyonuna da uygun olarak tüm toplumsal dinamikleri ciddiye alan ve bu ciddiyete uygun alansal örgütlenmeleri esas alan bir nitelik taşıyacaktır diye özetleyebilirim. İşçi, kadın, gençlik, çevre, kültür-sanat hemen tüm toplumsal direniş dinamiklerine ulaşmayı hedefleyen, bunu ciddiye aldığını özelleştirilmiş örgütlenme modelleriyle de hissettirecek olan bir yapılanma şeklinde özetleyebilirim.
'HDP/HDK-BMG BİRBİRİNİ BÜTÜNLEYECEK'
Türkiye'de birleşik mücadele deyince akla gelen HDP/HDK var. BMG'nin bazı bileşenleri bu iki birleşik mücadele gücünün bileşeni aynı zamanda? HDP/HDK ile nasıl bir mücadele ortaklığı oluşturulacak?
HDP/HDK ile BMG'leri arasında bir tamamlama ilişkisi olduğunu düşünüyoruz. Her birinin misyonları, hareket ettikleri alanlar farklı olmakla birlikte, bunlar birbirini bütünleyen, tamamlayan bir nitelikler arz ediyor. Deklarasyon çalışmaları öncesinde yaratılan birikim de aslında bunu özetliyor. BGM'yi HDP/HDK'dan ayıran misyon, hedef, mücadele hattı noktasındaki ayrışmalar aynı zamanda birbirini tamamlama ilişkisinin de kapısını açıyor.
Öncelikli mücadele gündeminiz belli mi? Belirlenmiş bir programınız var mı?
Bu konuda net bir program olduğunu söyleyemem. Fakat yukarıda özetlemeye çalıştığım bütünlük aslında bir programı da ifade ediyor. Kapitalist sömürünün despotluk biçimi kazanmış birikim modellerine karşı olduğu kadar bu modellerin garantisi olan faşist rejim biçimine karşı mücadeleyi de kapsayan bir sentezdir bu. Kürt halkının birikimiyle bu sentezin birleştirilmesi, özgürlüğün bu diyalektik bütünlükle kazanılması demektir.
'BMG EMEKÇİLERLE BİRLEŞTİĞİNDE VARLIĞINI SÜRDÜREBİLİR'
Son olarak söylemek istedikleriniz neler?
BGM gibi bir oluşumun halkların, emekçilerin beklentilerine yanıt verdiği, omurgasını onlarla birleşmekle inşa ettiği koşullarda varlığını sürdürebileceğinin farkındayız.
Omurgası sadece devrimci güçlerin çekirdeğiyle sınırlı bir birleşik mücadelenin sonunun olmadığının bilincindeyiz. O omurgayı fabrikalarda, atölyelerde, şantiyelerde, plazalarda, yaşam alanlarında, üniversitelerde, okullarda örmeliyiz. Kadın cinayetlerini kışkırtan bu erkek egemen sistemin gündelik hayatın içine sızan her tezahürüne karşı savaşla inşa etmeliyiz. İşçi ve emekçiler, geniş bir demokratik kamuoyu bizim bir araya gelişimizi merakla izliyor, farkındayız. Bu farkındalığımızı onlarla daha fazla buluşmanın yol ve yöntemlerini geliştirerek sarsılmaz bir umuda ve güvene dönüştürmenin tarihsel bir görev olduğunu biliyoruz. Kürt halkıyla Türkiye işçi ve emekçilerinin mücadelesinin aynı potada birleşmesinin yaratacağı devasa olanakların tasavvur edilmesi bile gelecek açısından umut verici. Biz bu umudu gerçek kılmak için emeğimizi büyük bir gönüllülükle ortak bir odakta buluşturmaya hazırız. Bunu bir görev bilinciyle yapacağımızın bilinmesini istiyoruz.