'33'lerin izinde adaletin ve özgürlüğün izinde'
Suruç katliamının 10. yılında İstanbul'da Halitağa'da 33 düş yolcusu anıldı. Yüzlerce insanın yan yana geldiği amada, 33'lerin düşlerini yaşatma ve adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini kaydetti.
Suruç katliamının 10. yıldönümüde İstanbul'da Halitağa'da yan yana gelen yüzlerce insan, "Suruç için adalet herkes için adalet" istedi.
Kalplerimiz adalet için atsın" pankartı açılan ve yere Tranzonspor, Gökkuşağı ve Çerkes halkının bayrağı ile oyuncakların koyulduğu açıklamada, "Suruç'u unutma, unutturma", "Suruç için adalet herkes için adalet", "Suruç un hesabı sorulacak", "Unutmak yok affetmek yok", "Suruç şehitleri ölümsüzdür", "Suruç un izinde gençlik ayakta", "Hande Kader'in faili Suruç'un katili", "Amed, Suruç, Ankara katilleri unutma" sloganları atıldı.
Açıklamaya 33 düş yolcusunun aileleri, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Başkanı Murat Çepni, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Berfin Polat, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, Kadınlar Birlikte Güçlü, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Mücadele Birliği, Partizan, Kaldıraç, Halkevleri, gençlik örgütleri, Limter-İş Sendikası, Birleşik İşçi Hareketi (BİH) ve gençlik örgütlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda sendika, kitle örgütü temsilcisi katıldı.
'10 YILDIR ADALET NÖBETİNDEYİZ'
Suruç Aileleri İnisiyatifi adına basın açıklaması metnini okuyan 33 düş yolcusundan Vatan Budak'ın babası Murat Budak, "Suruç katliamında ailelerimizi, çocuklarımızı, arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı kaybedeli tam 10 yıl oldu. Suruç Aileleri olarak, ölümsüzlerimizin yoldaşlarıyla birlikte, gençlikle birlikte tam 120 aydır burada adalet nöbetindeyiz. Kalplerimiz 10 yıldır hep birlikte adalet için atıyor" dedi.
10 Halitağa'dan her ay "Hiçbir düş yarım kalmayacak" dediklerini belirten Budak, "33 düş yolcumuz bu toprakların dört bir yanından buluşmuş, umudun adı olmuşlardı. Türktüler, Kürttüler, Çerkezdiler. Lise öğrencisi, üniversiteli, inşaat işçisi, ev emekçisiydiler. Halkların kardeşliğinde, dayanışmada buluşmuşlardı. Kanlı bir katliamla bizim tam da bu değerlerimiz bitirilmek istendi. 33 düş yolcusunun düşleri şimdi onların izinden giden gençlerde, kadınlarda, milyonlarda yaşıyor. Amara Kültür Merkezinden yükselen kardeşliğin sesi 10 yılda mücadelemizle milyonların sesi oldu" diye konuştu.
'GÖSTERMELİK YARGILMALARLA SURUÇ UNUTTURULMAK İSTENDİ'
Suruç katliamı davasında adaletsizlik zincirini kırmak için mücadele ettiklerini ifade eden Budak, mücadele sonucu dönemin Suruç ilçe emniyet müdürü Mehmet Yapalıal, Suruç TEM büro amiri Ahmet Oğuz Dağarcı ve Suruç ilçe istihbarat amiri Ali Koçak'ın yargılandığını söyledi.
Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun, "2015'i anlatsam kimse insan içine çıkamaz" dediğini vurgulayan Budak, "Mahkeme tüm taleplerimizi reddetti. Katliamın IŞİD'li sanığı Yakup Şahin bir kez bile duruşmaya getirilmedi. Firari IŞİD'li sanık İlhami Bali'nin aranır durumdayken Konya Devlet Hastanesi'nde tedavi olduğu ortaya çıkarıldı. Suruç'ta katledilen düş yolcularımız 'kusurlu' bulundu, Suruç davası cezasızlıkla kapatılmak istendi. Katliamın 10. yılında adalet talebimizi yineliyoruz Suruç davasında tüm sorumlular yargılansın" dedi.
'ADALET İSTEYENLER TUTUKLANDI'
10 yıllık mücadelemizde katillerin değil adalet arayanların yargılandığını belirten Budak, "33 düş yolcumuzdan Evrim Deniz Erol'un annesi Besra Erol oğlunun mezar başında yaptığı konuşma nedeniyle yıllardır tutsak ediliyor. Suruç yaralımız Onur Yılmaz geçtiğimiz günlerde tutuklandı. Suruç Aileleri İnisiyatifinden Ezgi Gürbüz ve Emrah Topaloğlu 6 aydır tutuklu. Suruç oturumlarına katılmak, Suruç ölümsüzlerini anmak iddianamelere, yargılamalara konu ediliyor. Bunu kabul etmiyoruz. 33'ler için adalet mücadelesi vermek suç değildir" diye ifade etti.
ADALET MÜCADELESİNDE YAŞAMINI YİTİRENLERİ ANDI
"Suruç için adalet mücadelesi 10 yılda bu topraklardaki tüm adaletsizliklerin birleştiği nokta oldu. Suruç için adalet mücadelesi, Hendek'ten Soma'ya, Berkin Elvan'dan Hande Kader'e adalet arayışı oldu. Bu topraklarda adalet arayan herkesin yolu Suruç için adalet mücadelesi ile kesişti. 33'ler için adalet mücadelesi milyonlar için adalet mücadelesi oldu. Bizlerle on yıldır bu yolu yürüyen tüm adalet arayışlarını selamlıyoruz. Yüreği adalet için atan herkesi selamlıyoruz" diyen Budak, 10 adalet yıllık mücadelesinde hayatını kaybeden 33'lerin ailelerinden Şennur Ünlü, Hacı Şerif Akhamur, Daxîla Özkan ve Suruç yaralısı Sezgin Dağ'ı andı.
"Bu topraklarda milyonlarca insan adalet talep ediyor. Adaleti mücadelemizle kazanacağımızı biliyoruz, 33'lerin izinde mücadele ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki Suruç Katliamı bu topraklarda yüzleşmenin anahtarıdır. Suruç Katliamı ile yüzleşmeden, tüm sorumlular yargılanmadan bu ülke nefes alamaz. Yüzleşme için, adalet için yüzümüzü Suruç'a dönmeliyiz" diyen Budak, hiçbir düşün yarım kalmayacağını kaydetti.
Daha sonra 33 düş yolcusunun ismi okundu ve kitle, "Yaşıyor" diye karşılık verdi.
ŞEKER: KATİLLER NEDEN BULUNMUYOR
Suruç ailelerinden Dilek Şeker, katliam günü babası İsmet Şeker ile yaptığı son konuşmayı anlattı. Şeker, " Katiller neden bulunmuyor, cezalandırılmıyor" dedi. Suruç mahkemesine tek tutuklu sanığın getirilmediğini söyleyen Şeker, 33'lerin Kobanȇ'ye yıkılmış bir kenti inşa etmek için gittiğini kaydetti.
POLAT: 33'LER BİRLEŞİK DEVRİM PERSPEKTİFİYLE YÜRÜYORDU
SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, "10 yıldır olduğu gibi yine aynı meydanda 33'lerin coşkusunda buluşuyoruz. Onlar 10 yıl önce barbar IŞİD çetelerinin yerle bir ettiği Kobanȇ'yi yeniden inşa etmek için yola çıkmışlardı. Onalr Rojava kadın devriminde kendi özgürlüğünü görüyorlardı. Onlar Gezi'nin çocuklarıyla Rojava devriminin çocukları arasında köprü kurmaya gidiyordu. Onlar Türkiye ev Kürdistan birleşik devrim perspektifiyle hareket ediyorlardı" dedi.
33'lerin yalnızca bir hastanenin yapımında yer almayacağını belirten Polat, "Onlar moloz yığınına dönmüş bir kentte yeniden bir yaşamı yeşertmek için gidiyorlardı. Onlar halkların yarasını sarmak ve umuda sarılmak için yola düştüler" dedi. "Ancak bu umudu yok etmek isteyenler Amara'da onları katletti. Ancak 10 yıldır bu devrim düşü bizim heybemizde, aklımızda. Attığımız her adımda onların düşünü yeşertiyoruz. O bahçede yolumuzu bir katliamla kesebileceğini, Kobanȇ halkıyla buluşmamızı sandılar. Ama bu düş 10 yıldır sokaklarda büyüyor, bu düş çoktan sınırları aştı. Bu düş burada bulunan herkesin yüreğinde yaşıyor" diye konuştu. Katliamcılara en büyük cevabın bu meydan olduğunu kaydeden Polat, adalet mücadelesini büyüteceklerini kaydetti.
BESRA EROL'A SESLENDİ
"Biz o gün o bahçede adili demokratik bir barış için bedeli ne olursa olsun söz vermiştik. Çünkü biz Kobanȇ'de can feda direnişle yol yürüyenlerdik. Şimdi yine devrim aynı çağrıyı yapıyor. 33'lerin izinden yürüme çağrısıdır" diyen Polat, 33'lerin çağrısına sahip çıktıklarını kaydetti.
Evrim Deniz Erol'un annesi tutsak Besra Erol'a seslenen Polat, "Evlatların burada, düşler yarım kalmayacak" dedi.
AKTAŞ: GEZİ'DEN ROJAVA'YA KURULAN KÖPRÜYÜ YIKMAK İSTEDİLER
ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş'ın, Gebze Hapishanesinden gönderdiği mesaj okundu. Aktaş'ın mesajı şöyle: "Değerli ailelerimiz, yaralılarımız, Suruç için adalet mücadelesini büyük bir özveriyle sahiplenen dostlar yoldaşlar hepinizi Gebze Hapishanesinden saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Birlikte omuzladığımız adalet mücadelesi 10 yıldır bütün saldırılara rağmen sürüyor. 33'ler; sınırsız, sınıfsız, eşit ve adil bir dünyanın düşünü kurmuşlardı. Her biri farklı yaştaydı, memleketin farklı köşelerinden yola çıkmışlardı ve farklı yaşam öykülerine sahiptiler. Ama hepsinin yaşadığı coğrafyada ve ötesinde yaşanan zulme karşı özgür ve insanca bir yaşan için çarpan yürekleri vardı. Bu yüzden düşlerini gerçekleştirmek için yola çıktılar. Onlar düşleri için çıktıkları bu yolda bizleri de dar dünyalardan çıkıp hayaller kurmaya çağırdılar. Bize zulmün karşısında direnmeyi, yılgınlığa karşı umudu büyütmeyi öğrettiler. Onların idealleri, hayalleri bizim mücadelemizde yaşamaya devam ediyor.
"20 Temmuz'da bir devrimi savunmak, insanca bir dünyayı inşa etmek için yüzlerce insan Suruç'a doğru yola çıktı. Faşist rejim, Gezi'den Kobane'ye birleşik devrime köprü olan 33'leri katlederek bu köprüyü yıkmak istedi. Ancak 71 kuşağından miras birleşik mücadele yıkılmadı aksine gelişerek ilerledi. Geride kalan 10 yıllık süreçte Suruç katliam davasında sorumlular yargılanmazken ailelerimiz, yaralılarımız ve avukatlarımız soruşturmalarla, tutuklamalarla karşı karşıya kaldı, yargılamanın her aşamasında zulme uğradı. Ancak adalet mücadelesi yürütenler bir an bile vazgeçmedi. Direnci, sabrı ve kararlılığı kuşandı.
"Bu yıl yanınızda olamasam da bulunduğum hapishanede 33'lerin düşlerini büyütmeye devam ediyorum. Bugün Halitağa'da, Amara'da ve 33'lerin mezarları başındaki duruşunuz bizlere güç veriyor. Sizlerle bu mücadeleyi büyütmekten onur duyuyoruz. 33'lerin anısını ve adalet mücadelesini bulunduğumuz her yerde yükselteceğimize söz veriyor, hepinize sevgi ve selamlarımı iletiyorum."
YÜKSEKDAĞ: SURUÇ'UN İZİNDEN ÖZGÜRLÜĞE, ADALETE
Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'da Kandıra Hapishanesinden mesaj gönderdi. Yüksekdağ'ın mesajı şöyle: "Sevgili dostlar, değerli ailelerimiz, yoldaşlar merhaba;
Öncelikle 10 yılı bulan iradenizi, kararlılığınızı, Halitağa'dan tüm ülke ve dünyada yankılanan sesinizi saygıyla selamlıyorum. Varlığınız adalet mücadelesinin, hak arayışından umut kesmememizin sembolü oldu. Gidenler gittiğiyle kalmadı; gözleri arkada kalmadı. Bugün Suruç ölümsüzleri halkımızın bağrında, ruhunda ve özgürlük, kardeşlik, barış hareketinde yaşıyorsa; sizlerin sakin, kendinden emin direnişinin payı büyüktür. 33 düş yolcumuzu toplumsal, siyasal hafızanın derinlerine gömmeye çalışanlara karşı, siz onları hiç unutturmadınız. Düş yolcularımızı ve yarattıkları hakikati hatırlamak yetersiz kalır; çünkü onları hiç unutmadık.
"Her yılın, her ayın, her günün ötesinde düşlerin, heyecanlı yürüyüşlerin, çocuk gülüşlerinin sonsuzluğunda yaşıyor canlarımız. Hiçbirinin ahını, amacını yerde bırakmamak için biz geride kalanlar onların izinden gidiyoruz, gideceğiz. Değerlerine ve düşlerden hakikate ulaşan yollarına bağlılıkla, sizlerin şahsında Suruç ölümsüzlerini selamlıyorum. Acısını gurura ve dirence dönüştüren sizleri saygıyla, sevgiyle, minnetle selamlıyorum yeniden. Bu önemli oturmada, 10. yıldönümünde orada bulunan herkese sevgi ve selamlarımı gönderiyorum ayrıca. Suruç'un izinden adalet ve özgürlüğe."
BAKIRHAN: 33'LER ROJAVA DEVRİMİNDE YAŞIYOR
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise 33'lerin Türkiyeli devrimcilerin dayanışma duygularını Kobanȇ'ye götürmek istediğini söyledi. "Eğer bugün IŞİD barbarlığı yenilmişse, IŞİD kaybetmişse, halklar, kadınlar kazanmışsa, Rojava'daki devrime kadın devrimi diyorsak; işte bu 33 yoldaşımızın, 33 gencimizin, 33 Türkiyeli devrimcinin sayesindedir. Evet belki onlar katledildi ama Kobanî'de yaşıyorlar. Kobanî'deki kültürde, eğitimde, sanatta; orada her gün adım adım yeşeren devrimde yaşıyorlar" dedi.
"Belki tetiği çeken bugün göstermelik bir şekilde yargılanıyor olabilir; ama asıl talimat verenler, ona yol açanlar, onu bombayı patlatacak noktaya getirenler henüz ortada değil, açığa çıkarılmadı. Adalet dediğimizde tam da bunu kastediyoruz. Sadece IŞİD'çi, tetikçi değil; onun yolunu açan, onu oraya getiren ve bu bombanın patlamasına neden olan kim varsa açığa çıkarılmalıdır. O zaman, adalet yerini buldu, diyeceğiz. O zaman, Suruç'ta 33 gencimizin katliyle yüzleşildi, diyeceğiz. Aksi halde, bir yüzleşme ve adalet olmadığını her seferinde dile getirmeye devam edeceğiz" diyen Bakırhan, katliamın sorumluların açığa çıkması için mücadele etmeye devam edeceklerini belirtti.
Bakırhan, "Suruç bizim umudumuzdur, umut ışığımızdır. Suruç Türkiye hakları ile IŞİD barbarlığı karşısında mücadele eden Kürtlerin dayanışmasıdır. Kürtler ve Türkler arasındaki barış köprüsüdür, demokrasi köprüsüdür. Emin olun ki her şeye rağmen o köprüyü ayakta tutacağız, o köprü yaşayacak. Çünkü Rojava Devrimi aynı zamanda 33 yoldaşımız gibi canını ve kanını vermiş, emek vermiş bütün yoldaşlarımızın sayesinde bugüne kadar ayaktadır. Rojava yaşadıkça 33'ler de yaşayacak" dedi.
BEŞTAŞ: SURUÇ KÜRT SORUNUNUN NE OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ
HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş ise, "Suruç deyince belki de aklımıza ilk gelen polisin katliamın hemen ardından gaz sıkmasıydı. O gençler devrimi ve halkların birlikte mücadelesini simgeliyordu. Ve o mücadeleyi, halkların birbirine uzattığı eli kırmak istediler. Bu ülkede nice katliamlar cezasız bırakıldı. Bu yüzden toprakların hakikate ve gerçek bir yüzleşmeye ihtiyacı var" dedi.
Beştaş ise Suruç katliamında Kürt annelerinin "Keşke biz ölseydik, o çocuklar bizim misafirimizdi" sözlerini hatırlatarak, Kürt sorunun, dayanışmanın bu sözlerde saklı olduğunu kaydetti.