Doğa katliamına karşı nöbet tutmak için Besta'ya yola çıkıldı

Şırnak'ta yaşanan doğa katliamının son bulması için bir araya gelen çok sayıda kişi yaşamı savunmak için yürüdü. Madenlere, şirketlerin karı için doğanın talanına izin vermeyeceğini kaydeden çok sayıda kişi Besta'da bir gece doğa için nöbet tutacak.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından 2024 yılı başından bugüne kadar Şırnak'ta toplam 15 adet maden sahası ihaleye açıldı. Merkezde 716, Cizre'de bin 533, Silopi'de 3 bin 768 hektar, toplamda 6 bin 17 hektar yani 8 bin 427 futbol sahası genişliğinde alan maden şirketlerinin talanına sunuldu. Şu ana kadar 2 bin 71 hektar yani 2 bin 900 futbol sahası genişliği alan satılırken, 3 bin 946 hektar yani 5 bin 527 futbol sahası genişliğinde alan henüz satılmadı.
BESTA BÖLGESİNDE NÖBET TUTULACAK
Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde bu doğa talanına karşı "Ekokırıma geçit yok, doğa talanına karşı yürüyoruz" şiarıyla Besta'da bir gece nöbet tutulacak. Nöbet öncesi yürüyüş ve açıklama yapıldı. Şırnak merkez Cumhuriyet Meydanından Ömer Kabak Meydanına yüründü. Yürüyüşe Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ile Çiğdem Kılıçgün Uçar, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Parti (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Partili milletvekilleri Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz, Yeşil Sol Partisi Eş Sözcüsü Didem Göçer, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) MYK üyesi Orhan Çelebi, Demokratik Birlik İnisiyatifi, Polen Ekoloji Kolektifi, İklim Adalet Koalisyonu ile demokratik kitle örgütü temsilcileri, Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Urfa, Siirt ve Batman'dan gelen ekoloji örgütleri ve çok sayıda kişi katıldı.
ÇELEBİ: ŞIRNAK HALKIYLA BİRLİKTE DOĞAYI SAVUNACAĞIZ
Nöbete katılacak isimlerden olan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) MYK üyesi Orhan Çelebi, "Yerle bir edilen bir kentteyiz. Bu kent bugün doğasına, taşlarına, ağaçlarına, doğada yaşayan tüm varlıklarını korumak için bir araya geldi. Doğaseverler, ekoloji dostları bugün Şırnak'ta Şırnak halkıyla birlikte. Biz de ESP olarak bu arada yaşanan ekokırıma ve Şırnak halkının yaşadığı acılara karşı burada birlikte olmak, onlarla birlikte burayı korumak için geldik" dedi.
Çelebi, devletin rant uğruna doğayı yok etme politikasına karşı halkları birlikte mücadeleye, yaşam alanlarını korumaya çağırdı.
'KÜRDİSTAN'IN YEŞİLİ BARIŞIN RENGİDİR'
Yürüyüşte "Nobedarê dara gûzê ne em li virin", "Hebûna xwezaye xwebûna me ye", "Savaşa karşı barış talana karşı ekolojik yaşam", "Ekolojik bilincin taşıyıcısı doğa ile bütünleşmiş kadındır", "Talan û rant jiyana me qir dike em ê jiyane biparezin" ve "Ar girtiye qurm û li dorê dileyize çi kiribû çi bû gunehê dara berû" pankartları ile "Kürdistan'ın yeşili barışın rengidir"," Gabar Cûdî û Besta rûmeta me ye", "Hesandîn'den skert yaylasına madene geçit yok" ve "Özgür doğa için barışa ses ver" yazılı dövizler taşındı. Yürüyüşte "Be Xweza jiyan na be" ve "jin jîyan azadî" sloganları atıldı.
KÜRTÇE MÜZİKLER EŞLİĞİNDE HALAY
Meydanda toplanan kitle Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekti. Açıklama öncesi demokrasi mücadelesinden yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşunda bulunularak "Şehîd namirin" sloganı atıldı. Rojava devriminin öncü isimlerinden Nurettin Sofî ile özdeşleşen "Ez livir im" şiirinin okunması ile program başladı.
'BU SALDIRI KÜRT HALKININ GELECEĞİNE KARŞI PLANLI BİR İMHA STRATEJİSİDİR'
Ardından Mezopotamya Ekoloji Hareketi'nden Derya Akyol hazırlanan ortak basın metnini okudu. Kürdistan'da süren ekokırıma karşı yürüdüklerini belirten Akyol, Kürdistan'da talan edilen yerlere dair bilgi verdi. Şırnak'ın bir bütün olarak hedef alındığını belirten Akyol, "Bu saldırılar yalnızca bir çevre sorunu değildir. Bu, aynı zamanda Kürt halkının hafızasına, kültürüne, yaşam biçimine ve geleceğine karşı planlı bir imha stratejisidir. Çünkü bizler biliyoruz ki doğa, yalnızca üzerinde yaşadığımız bir alan değil; toplumsal hafızamızın, kültürümüzün ve özgürlüğümüzün ayrılmaz bir parçasıdır. Nehirler yalnızca su değil, halkların belleğidir. Dağlar yalnızca taş ve toprak değil, hafızamızın ve direnişimizin simgesidir. Ormanlarımız yalnızca ağaç değil, yaşamın kendisidir" dedi.
"Bizler inanıyoruz ki; doğanın özgürleşmesi insanın özgürleşmesidir" diyen Akyol, yetkililere şu şekilde seslendi: "Doğaya ve halka karşı yürütülen bu amansız savaştan derhal vazgeçin! Güvenlikçi ve sermaye odaklı politikalarla halkın geleceğini karartmayın. Ekosistemi geri dönülmez biçimde yok eden maden, baraj ve petrol projelerini durdurun."
'DOĞAYI SAVUNMAK, YAŞAMI SAVUNMAKTIR'
Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın "Doğayla barışmadan insanla barışmak mümkün değildir" sözünü hatırlatan Akyol, "Eğer gerçek bir barıştan söz edilecekse, bunun yolu Botan'ın dağlarından, ormanlarından, derelerinden ve köylerinden geçmektedir. Tüm siyasi aktörlere çağrımızdır; Barışı Cudi'de, Gabar'da, Besta'da başlatın. Barışa, doğayı sınırsız bir kaynak olarak görmekten vazgeçerek başlayın. Barışa, Dicle'nin özgürce akmasına izin vererek başlayın. Bizler, yaşam savunucuları olarak, dağların, ormanların, suların ve tüm canlıların sesi olmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz; Doğayı savunmak, yaşamı savunmaktır" ifadelerini kullandı.
BAYINDIR: TOPRAĞIMIZA KARŞI İŞGALCİ BİR ZİHNİYET İLE SALDIRI VAR
DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, "Botan'da doğamıza karşı işgalci bir zihniyet ile saldırı var. Doğaya karşı saldırılara yıllardır tepki gösteriyoruz. Sonuna kadar bu saldırılara karşı duracağız. İktidarın Kürdistan doğasına nasıl yaklaştığını biliyoruz. Şêmzînan'da yangın çıktı ancak tek bir helikopter kalkmadı ancak yüzlerce askeri helikopter var. Doğamıza karşı nasıl bir zihniyet ile yaklaştıkları açık. Bunu kabul etmiyoruz. Kürdistan ve Türkiye halkları olarak bunu kabul etmiyoruz. Botan doğası 8 yıldır talan ediliyor. 'Doğayı yeniliyoruz' diyenlerin nereleri yenilediğini biliyoruz. Bugüne kadar bu politikalara karşı arkadaşlarımız birçok eylem yaptı. Düşmanca bir uygulama ile doğamıza saldırıyorlar. Doğaya karşı düşmanlık son bulmalı" diye konuştu.
'DOĞAYI TALAN ETMEYİN'
Öcalan tarafından başlatılan süreci hatırlatan Bayındır, "Barışın yolu ağaçlarımız, sularımız ile barışmaktan geçiyor. Bugün her yer bir talan içinde. Petrol ve maden aramaları adı altında Kürdistan doğası talan ediliyor. Bugünkü yürüyüşümüzün iki mesajı var. Bir tanesi Şırnak halkın 'doğamıza sahip çıkıyoruz' mesajı. Talana karşı Şırnak halkı duyarlı olmalı. İkinci mesajımız bu talan karşı uyanıştır. Buna alet olan ön açanları, göz yumanları Şırnak'tan uyarıyoruz. Bugün binleriz yarın on binler, yüz binler olarak bu talan devam ederse burada olacağız. Herkes bu yürüyüşten üstüne düşen mesajı almalı. Eko kırım son bulana kadar mücadele edeceğiz. Doğayı talan etmeyi bırakın. Şırnak'ta kendine Kürdüm diyen ve bu talana yardım edenlere çağrımız; bu onursuzluğu bırakın. Sonuna kadar mücadelemiz devam edecek" dedi.
HATİMOĞULLARI: DİRENİŞİMİZ KUTLU OLSUN
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, eylemin önemin dikkat çekerek, şunları söyledi: "Doğamıza sahip çıkmak için bizler bugün Türkiye ve Kürdistan'ın dört bir yanından nasıl Akbelen'den Artvin'e, Kazdağları'na kadar sahip çıktıysak Besta'ya sahip çıkmaya geldik. Bugün Türkiye'nin dört bir yanı yangın yerine dönüştü. Her yer alev alevken iktidar bunları izledi. Yanan her ağaç toplumun ciğeridir. Yanan her ağaç bu toplumun yüreğidir. Yüreğimiz yanarken söndürme uçağı yerine çocuklarına uçaklar alıyorlar. İktidara Şırnak'tan sesleniyoruz; yüreklerimizin yanmasına göz yummayın. Yanan yerlerin başında Kürdistan geliyor. Maden şirketlerine yasalar çıkarıyorlar. İklim yasasına muhalefet ile karşı durduk, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak iptal ettireceğiz. Bugün Kürdistan coğrafyasında köy boşaltmalar var. Doğa düşmanı bir yönetim ile yönetildik bugüne kadar. Bizler Ekmek ve Adalet kampanyası ile Kürdistan'da birçok bölgeye gittik. Her yer karakola dönüştürülmüş. Ağaçları koruculara kestirdiler. Kürdistan insansızlaştırılmak isteniyor. Bunları kabul etmiyoruz. Ağacımıza sahip çıkarken, tarihimize, duygularımıza, hayallerimize, anadilimize de sahip çıkıyoruz. Bu talana dur demek için bugün Besta'da nöbetteyiz. Direnişimiz kutlu olsun" ifadelerini kullandı.
Kürdistan doğasının yabancı şirketlere peşkeş çekildiğinin altını çizen Hatimoğulları, "Amerikalı, Fransız şirketlere Türkiye coğrafyasını peşkeş çekmek bu iktidarın en mahir olduğu işlerin başında geliyor. Kürdistan'da olduğu gibi Türkiye'de de en çok kadınlar yaşam alanlarına sahip çıkıyor. Akbelen'de 90 yaşından bir anne 'Bu ağaç benim yaşımdan daha büyük' diyerek 4 elle sarıldı. O anneye bile şiddet uyguladılar. Biz anneler, kadınlar, gençler ile doğamıza sahip çıkacağız. HES, GES, barajlar ile sularımızın kurutulmasına izin vermeyeceğiz" dedi.
'YAŞAMI SAVUNMAK İÇİN HER ZAMAN ALANLARDA OLACAĞIZ'
Öcalan'ın 27 Şubat tarihli açıklamasını hatırlatan Tülay Hatimoğulları, "İsrail ve İran savaşına tanık olduk. Büyük bir tehlikeyi kıl payı atlattık. 2. Dünya Savaşında milyonlarca insanın öldüğünü hatırlatarak söylüyoruz; nükleer silah demek daha çok Hiroşima, Nagazaki demek. O topraklarda yüz yıllardır bir çiçek bile yeşermiyor. Dünyanın yok oluşunu gösteren filmler izliyoruz. Eğer doğamıza sahip çıkmazsak öyle bir dünya ile karşı karşıya kalacağız. Sayın Öcalan'ın çağrısı bunun olmaması içindir. Demokratik toplumu kurarken anadilimize sahip çıktığımız gibi suyumuza, denizimize, toprağımıza da sahip çıkacağız. Ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü paradigmanın özü budur. Bu coğrafyada Nuh'un gemisi doğanın yok olmak ile yüz yüze kaldığı bir zamanda yaşamı yeniden başlatmıştır. 21. yüz yılda adeta bize Nuh'un tufanını yaşatıyorlar. Nasıl Hazreti Nuh gemisi ile yeni bir yaşam yarattıysa bizde aynısını yapmaya ant içtik. Besta, Gabar, Cûdî'de ağaçlar kesilmesin, Dicle, Nerdûş özgür aksın diye yürüyoruz. Yaşamı savunmak için her zaman alanlarda olacağız. Her yerde direnmeye devam edeceğiz. Ağacımıza, doğamıza sahip çıkmaya devam edeceğiz" vurgusu yaptı.
Açıklamanın ardından, nöbet için Besta'ya doğru yola çıkıldı.