2024'te Kürt sorunu: Tecrit ve irade gasbına devam
Faşist şeflik rejimi, 2024 yılında da Kürt halkının iradesini gasp etmek için kayyum darbesini sürdürürken, İmralı tecridine, faşist Devlet Bahçeli'nin açıklamaları eşlik etti.
Kayyumlarla belediyelere, üniversitelere ve demokratik kurumlara el koymak, bu rejimin temel bir karakteri haline geldi. 15 Temmuz'un ardından, ilan edilen OHAL'in iktidara verdiği yetkiyle çıkarılan, 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayanan torba kanunla belediyelere kayyum atamanın yolu açıldı.
Sömürge valileri Kürdistan'a sömürge kayyum yoluyla ilk olarak 11 Eylül 2016'da atandı. Bu dönemde, Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) 2014 seçimlerinde kazandığı 102 belediye arasında bulunan Diyarbakır, Mardin, Van, Hakkari ve Batman belediyeleri başta olmak üzere 95 belediyeye, iktidar kayyum yoluyla el koydu.
İkinci dönem kayyum saldırısı 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra hayata geçirildi.
Bu kez Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kazandığı belediyeler hedefti.
Seçimden 4 ay 15 gün sonra, 19 Ağustos 2019'da Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine kayyum atandı.
Kürt halkı, ikinci kayyum darbesi sürecinde de iradesine sahip çıkarken, faşist rejim, yine şiddet yoluyla kayyum kararını uyguladı. İlerleyen süreçte HDP'nin kazandığı 65 belediyenin 48'ine iktidar kayyum yoluyla el koydu.
İLK İRADE GASBI GİRİŞİMİ VAN'DA ATILDI
31 Mart 2024 seçimlerinde yenilgi alan iktidara, "sandıktan çıkan iradeye saygı göster "çağrıları yapılırken, AKP-MHP iktidarı yine kayyum siyasetini devreye soktu.
Halkın iradesini gasp etmeye yönelik ilk adım, Van'da atıldı. "Seçilme yeterliliğine haiz olmadığı iddia edilerek" Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı seçilen Abdullah Zeydan'a mazbatası verilmek istenmedi. Ancak iktidarın bu planı, halkın direnişine çarptı. Van'dan Diyarbakır'a, İstanbul'a, İzmir'e, Ankara'ya ve daha birçok kente yayılan direniş, iktidara geri adım attırdı.
Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan'a mazbatası verildi, halk zaferini kutladı.
Kürdistan'da sömürgeci savaşı tırmandırma kararlılığında olan faşist şeflik rejimi, ikinci adımı Hakkari'de attı. Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış görevden aldı, yerine sömürge valisi atadı. Ardından da Akış'a ağır hapis cezası verdi. Bu kayyum darbesine de güçlü protesto eylemleriyle yanıt verildi.
4 Kasım 2016 tarihindeki siyasi darbenin yıldönümünde bu kez Mardin, Batman ve Halfeti belediyeleri gasp edildi. Halkın seçtiği belediye eşbaşkanları Ahmet Türk, Gülistan Sönük ve Mehmet Karayılan'ın yerine sömürge memurları atandı.
Bu üç belediyenin gasbından önce de İstanbul'da kent uzlaşısıyla kazanılan Esenyurt Belediyesi'ne 31 Ekim'de kayyum darbesi yapıldı, Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklandı.
22 Kasım günü bu kez Dersim ve Ovacık belediyelerine, Belediye Eşbaşkanları Cevdet Konak ve Mustafa Sarıgül'e verilen hapis cezaları gerekçesiyle el konuldu.
Halkın irade gasbına karşı tepkisi sürerken, Van'ın Bahçesaray Belediyesi de gasp edildi.
2024 yılını kapatırken, AKP-MHP iktidarı, Nisan ayında gasp edemediği Van Büyükşehir Belediyesi'ne el koymanın yolunu arıyor.
Bu kez de saray yargısı devreye sokuldu. Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan'ın memnu haklarının iadesine ilişkin kararı bozdu. Dosya yeniden Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Gözler, yerel mahkemenin vereceği karara çevrilirken, belediye eşbaşkanlarından, iktidara "Belediyelerin üzerine çökmelerine izin vermeyeceğiz" yanıtı geldi.
İMRALI'DA 43 AY SONRA İLK TEMAS 23 EKİM'DE OLDU
İmralı Hapishanesinde PKK lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit ve buna karşı mücadele, 2024 yılının öne çıkan gündemlerinden oldu. İmralı mutlak tecridine karşı örgütlenen Meşa Azadi eylemleri güçlü halk eylemleri olarak gelişti. Özellikle Van-Hakkari yürüyüşü tecrit karşıtı mücadelede yeni bir dönüm noktası oldu.
Bir yandan, "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" şiarıyla 9 Ekim 2023 tarihinde başlatılan uluslararası kampanya yıl boyunca sürdürülürken, Abdullah Öcalan'la 43 ay sonra ilk görüşme 23 Ekim'de gerçekleştirildi.
Abdullah Öcalan'ın yeğeni olan DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, 23 Ekim günü İmralı Hapishanesine giderek Öcalan'la görüştü. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Ömer Öcalan, ziyaret için "Bu ziyaret aile görüşmesi kapsamında gerçekleşti" bilgisini verdi. Aile görüşünün, koşullar ne olursa olsun devam etmesini istediğini belirtti. Ömer Öcalan, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın mesajını da paylaştı: "Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim."
Milletvekili Ömer Öcalan ayrıca, "Sağlığı iyiydi ve herkese çok selamı vardı" dedi.
Abdullah Öcalan, avukatlarıyla en son 7 Ağustos 2019'da, ailesiyle 3 Mart 2020'de yüz yüze görüşmüştü.
25 Mart 2021 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı kesintili-kısa telefon görüşmesinin ardından Türk devleti, tecridi ağırlaştırdı. 44 ay boyunca yapılan tüm avukat ve aile başvurularını sonuçsuz bıraktı ve uluslararası hukuk literatüründe "incommunicado" olarak nitelendirilen durumu sürdürdü.
Ancak, 1 Ekim'de Meclis'in açılışı sırasında faşist parti MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM Partililer ile tokalaşmasıyla yeni bir tartışma süreci başladı. Devlet Bahçeli, grup toplantısında Öcalan'dan, PKK'ye silah bırakma çağrısında bulunmasını istedi.
Bu açıklamalar ciddiyetsiz ve samimiyetsiz bulunurken, İmralı'da 43 ay sonra 23 Ekim'de gerçekleştirilen görüşme, halklarda büyük bir sevinç yarattı.
'ÖNDER APO'NUN SAĞLIK, GÜVENLİK, ÇALIŞMA KOŞULLARI OLUŞTURULMALI'
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, tecridin devam ettiğinin altını çizdi. "Öncelikle, önder Apo'nun sağlık, güvenlik ve çalışma koşullarının oluşturulması gerekir. Bu koşullar sağlanmadan, önder Apo'yla hızlı diyalog ve iletişim koşulları oluşturulmadan önder Apo'dan rol oynamasını beklemek gerçekçi olmadığı gibi, iyi niyetle de değerlendirilemez" dedi.
"Barışın sağlanması önder Apo'nun muhatap alınmasıyla mümkündür" diyen KCK, şu vurguyu yaptı: "Kürt halkı bütün yapılarıyla ve bileşenleriyle önder Apo'nun geliştireceği süreci esas alacaktır. Önder Apo hareketimizin ve halkımızın iradesi ve Kürt sorununun demokratik çözümünün muhatabı ve müzakerecisidir. Bu konuda herhangi bir farklı yaklaşım ve duruş söz konusu değildir. Hareketimiz bütün bileşenleriyle önder Apo'nun geliştireceği sürece göre hareket edecektir."
1 Ekim'den itibaren tüm grup toplantılarının gündemi İmralı tecridi oldu. Faşist şef Erdoğan da Bahçeli'nin çağrısını destekledi. DEM Parti Eş Genel Başkanları da, her fırsatta "İmralı'nın kapılarını açın" diye AKP ve MHP'ye seslendi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise, konuya ilişkin açıklamalarında, asker ailelerini kastederek, "Onların evet demediği hiçbir şeye evet demeyeceğiz" diye konuştu. Bütün bu çağrı ve atraksiyonların Suriye'de Şam rejiminin düşmesi ve yeni bir Suriye şekillendirmesiyle bağlı biçimde geliştiği, Rojava'nın kaderinin bir kez daha belirlendiği bir süreç olduğu açıktır. Başlayan diyalog sürecinin belli aşamasında DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, 26 Kasım'da Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulundu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, başvuruların değerlendirildiğini söyledi. "Bütçe görüşmelerinden sonra muhtemelen karar verilir" diyerek sürüncemede bırakırken, görüşme nihayet bugün gerçekleştirildi. DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan 28 Aralık günü İmralı Hapishanesine gitti.