23 Nisan 2024 Salı

SKM Sözcüsü Aktaş: Sözleşmeden çekilmek şiddeti önlemeyeceğinin ilanıdır

SKM Sözcüsü Deniz Aktaş, İstanbul Sözleşmesi'nin tartışmaya açılmasını, yürütülen kadın düşmanı politikaların bir parçası olduğuna dikkat çekti. Aktaş, "İmzanın çekilmesi kadına yönelik şiddetle mücadele edilmeyeceğinin ilan edilmesidir" dedi.

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi, İstanbul'da 11 Mayıs'ta imzaya açıldı, Türkiye'nin de ilk imzacıları arasında yer almasıyla da 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. 

Sözleşmenin yükümlülükleri yerine getirilmezken, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık artmaya devam etti. Nefret söylemleriyle LGBTİ+'lar sürekli hedef gösterildi. Şiddetin önlenmesini talep eden kadınlar İstanbul Sözleşmesini ve 6284 sayılı yasaya işaret etti, yükümlülüklerin yerine getirilmesini istedi. 

AKP yanlısı çevreler, sözleşmenin aile yapısına zarar verdiğini ileri sürerek, sözleşmeden çekilmesini dayatıyor. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan "Çalışıp, gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın. Halkın talebi kaldırılması yönündeyse, buna göre bir karar verilsin. Halk ne derse o olur" dedi.

İstanbul Sözleşmesi'nin, uluslararası boyutta kadına yönelik şiddete, kadın-erkek eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı devletlere sorumluluklar yükleyen ilk anlaşma olduğuna dikkat çeken SKM Sözcüsü Deniz Aktaş, Türkiye'nin bu anlaşmanın yükümlüklerine uymadığını hatırlattı.

'KADIN DÜŞMANI POLİTİKALARIN BİR DEVAMI'
ETHA'nın sorularını yanıtlayan Aktaş, iktidarın bir çok uygulamayla kadın düşmanı politikaları hayata geçirmeye çalıştığını belirtti. 

Sözleşmeye ilişkin yapılan tartışmaların, kadına yönelik saldırıların bir parçası olduğunu kaydeden Aktaş şunları söyledi: 

"Bu antlaşma kadına yönelik şiddeti önleme konusunda kimi temel adımları atma zorunluluğu taşıyor. Mali kaynaklar ayırmak, eğitim alanında cinsiyet eşitliği dersleri koymak, kadın erkek eşitliği komisyonu gibi yükümlülükler getiriyor. İktidar, bırakalım kadın-erkek eşitsizliğini gidermeyi, 'fıtrat' diyerek eşitsizliği savunuyor. Her gün cinsiyetçi söylemlerle kadını aşağılıyor. Cinayetler, kadına yönelik şiddet, küçük yaşta çocukların evlendirilmesi, taciz ve tecavüzler vb. daha pek çok alanda açık bir kadın düşmanlığı hakim. Kazanılmış hakların gasp edilmesine yönelik politikanın bir parçası. AKP bu anlaşmaya 'aileyi değersizleştiriyor ve manevi değerlerimize uygun değil' söylemleriyle karşı çıkıyor. Ancak aile içinde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile cins kırımına uğrayan kadınlardan bahsetmiyor. Aileye ne gibi zarar verdiğine dair de bir veri sunmuyor. Aileye zarar veren ve kaldırılması gereken bir şey varsa o da kadına yönelik şiddettir. Bu zamana kadar sözleşmenin hiçbir maddesini uygulamayan iktidarın amacı aile değerleri değil şiddet uygulayan erkekleri koruma altına almaktır."

'ÖNLEM ALMAMAYI MEŞRULAŞTIRACAKLAR'
"Sözleşmeden çekilme durumunda şiddeti önlemek için önlem alınmaması meşrulaşacaktır" ifadelerini kullanan Aktaş şöyle devam etti: 

"İmzanın çekilmesi kadına yönelik şiddetle mücadele edilmeyeceğinin ilan edilmesidir. Erkeklerin yasal güvencelerle kadına yönelik şiddete, ayrımcılığa teşvik edilmesi demektir. Kadına yönelik şiddet, nefret cinayetleri artacak, LGBTİ+'lar lince uğrayacaktır. 

"Şiddet uygulayan erkeğin evden uzaklaştırılmasının aile yapısına zarar verdiğini söyleyerek de kadınların bu erkeklerle aynı evde yaşamasına zemin hazırlıyor. Bu sözleşmeyi tartıştıran erkekler, seminerler bile düzenledi. Erkek egemen yasalarının uygulayıcıları olarak gördüğü erkekleri de devletin evdeki sopası yapılmasıdır.

'KADIN İRADESİ HEDEF ALINIYOR'
"Toplumsal cinsiyet ayrımcılığına yönelik çalışma yürütenler bile hedef alınacaktır. Kadın derneklerinin kapatılmasına yeni gerekçelere zemin hazırlayacaklar. Her kadın cinayetinde bu sözleşmenin uygulanması gerektiğini hatırlatan, eylemler yapan kadın örgütlerinin önemli bir kazanımı elinden alınmak isteniyor. Kadın kazanımlarını bir bir ortadan kaldırarak kadın hareketinin iradesi de hedefe alınıyor."

İstanbul Sözleşmesi'nin de AKP iktidarı ile kadın hareketi arasında çarpışma konularından olduğunu söyleyen Aktaş, aydınlatma faaliyetinden eş zamanlı sokak eylemine bir çok araç ve biçimle mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Aktaş, "Kadınlar bu sözleşmeden çekilmeye hep bir ağızdan karşı çıkacaktır" dedi.