19 Nisan 2024 Cuma

Sarı yelek ayaklanması ve kazanımları - Savaş Demir

Sarı yelekliler isyanı, bir çok rutin, alışılagelmiş mücadele biçimlerini de aşarak, hak almaya evrilen, oluşan polis ve devlet sempatisinide yıkarak ilerleyen bir ayaklanma özelliği taşımaktadır. Fransız burjuvazisine geri adım attıran en temel korku, elbette hareketin durmayan öfkesinin kontrol altına alınamaması ise, diğer yandan Avrupa emperyalistleride telaşa sokmasıydı. Hareketin birbirini etkileyen yanlarıyla Avrupa?nın hatta diğer kıtaların ezilenlerini de etkilemesi bu telaşın boşuna olmadığı kısa zaman da görüldü.
Fransa'da bir ayı aşkındır devam eden Sarı Yelekliler halk isyanı, Fransız halkında yeni bir gerçeği de ortaya çıkardı. Polis şiddetiyle yüzyüze gelen halk, bugüne kadarki devletçilik algısının sarsılmasına neden oldu.
 
Cumhuriyet devletinin eşitlik, özgürlük ve kardeşlik ilkesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu düşünen yüzbinler, sokaklara çıkarak bu taleplerini dile getirdiklerinde polis devletiyle yüzleştiler. Yaşlı kadınların gazdan zehirlenmesinden iskemle sandalyesinde eyleme katılan engellileri tartaklamasına, kadınların saçlarından sürüklenerek gözaltına alınmasından liseli gençlerin okul bahçelerinde esir alınmış şeklinde gözaltına alınması ve daha bir çok polis şiddeti karşısında bugüne kadarki devlet ve polis algısı sokaklarda barikat başlarında tuzla buz oldu. Elbette mücadele öğretiyor. Bu halk isyanı da Fransız halkına öğretiyor.
 
Bugüne kadar devlete zeval gelmesin anlayışına sahip binlerce Fransız, sokaklarda haklarını aramak istediğinde polisin şiddetiyle karşı karşıya geldi. Burjuvazi, zenginlerin çıkarlarına göre düzenlediği yasaların yoksullaşan halkın direnciyle karşılaştığında tarihsel olarak devlet zorunu devreye soktuğu Fransa gerçeğinde, bu kez geri adım atmak zorunda kaldı.
 
Sarı Yelekliler isyanı, birçok rutin, alışılagelmiş mücadele biçimlerini de aşarak, hak almaya evrilen, oluşan polis ve devlet sempatisini de yıkarak ilerleyen bir ayaklanma özelliği taşımaktadır.
 
Fransız burjuvazisine geri adım attıran en temel korku, elbette hareketin durmayan öfkesinin kontrol altına alınamaması ise diğer yandan Avrupa emperyalistlerini de telaşa sokmasıydı. Hareketin birbirini etkileyen yanlarıyla Avrupa'nın hatta diğer kıtaların ezilenlerini de etkilemesi, bu telaşın boşuna olmadığı kısa zaman da görüldü.
 
Şimdi Fransız burjuvazisinin devlet temsilcileri, birer birer anlamadıklarını, halkın istemlerinin görmezden gelmenin yanlış olduğunu ve hata yaptıklarını vb. açıklamalarla biriken ve sokağa taşan öfkeyi dizginleme peşindeler. Öyle ki Strasbourg'daki silahlı saldırının hemen ardından yaptıkları eylemleri sona erdirme çağrısı da tam da bu telaşın diğer yüzüdür.
 
Fransız burjuvazisi korkmuştur. Ancak hareketin kendiliğinden oluşu, onu rahatlatan temel özelliktir. Elbette doğru bir önderlikten yoksun oluşu, sistemi hedef almaması burjuvaziyi rahatlatsa da, bu hareketin öfkesinin dizginlenememesi ve polisin şiddetinin yarattığı öfkenin büyümesi, onları korkutmaktadır.
 
Bugüne kadar, sermayenin çıkarlarını gözeten yasaların, kemer sıkma politikalarının devreye konulmasının, dipten gelen dalganın büyümesine yol açtığını bu isyanlarla herkes görmüş oldu. Bu kapitalist sistemin doğal sonuçlarıdır. Ancak bu sonuçların da yarattığı en önemli kazanım sadece çıkarılacak saldırı yasalarının iptal ettirilmesi değildir. Sarı yelek halk isyanı, Fransa ve Avrupa'daki sınıf mücadelesine kattığı en önemli kazanım kararlı bir mücadele yürütüldüğünde egemen sınıflara geri adım attırılabileceğini göstermesidir. Ama herşeyden önce ya da daha da önemlisi, Fransız halkının bugüne kadarki polis ve devlet algısının gerçeği yansıtmadığını, aslında ne zaman hak talep edildiğinde devlet şiddetinin devreye girdiğini görmesi, farkına varmasıdır. Burjuva demokrasisinin göstermelik olduğunu ve sınırına dayandığını açığa çıkmasını bu eylemler çok net gözler önüne sermiş oldu.
 
Bu farkındalık, Fransa'daki sınıf mücadelesi bakımından en önemli kazanım olduğu kuşku götürmez. Bugüne kadar sınıf mücadelesinin sorunları etrafında bir çok grev, eylem, direniş, barikat ya da ayaklanmalar oldu. Ancak kazanımla sonuçlanan çok az direniş olmuştur. Birkaç yıldır ve özellikle de bu yılın ortalarında ulaşım sektöründeki grevler hayatı ne kadar felç etmiş olsa da sermayeye ve Macron'a geri attıramamıştı. Ancak bu halk ayaklanmasının yasayı iptal ettirmesi, ezilenlere özgüven ve moral kazandırması bakımından önemlidir.
 
Hareketin devrimci bir önderlikten yoksun oluşu, zamanla sönümlenmesine yol açacaktır. Macron'un istifasına kadar ilerleyen bu hareketin, geriye çekilmesinin zemini var. Ancak geriye çekilen bu dalganın geride önemli taşlar bırakacağı da muhakkaktır. Yani yeni dinamiklerin de ortaya çıkmasının zeminini yaratmıştır. Bu hareket hem örgütsel açıdan hem de siyasal açıdan 2019'un yeni mücadele dinamiklerini ortaya çıkaracaktır.