26 Nisan 2024 Cuma

Pontos Partizan Hareketi/Santa- 2

Partizan hareketi her şeyden önce Rumlara yapılan yoğun saldırılar karşısında büyük bir direniş göstererek, 353 bin insanın katline sebep olacak Pontos Soykırımı?nın çok daha büyük rakamlarla sonuçlanmasını engellemiştir. Kendiliğindenci bir özellik taşıyan Partizan hareketi, ağırlıklı olarak Rum köylerine yönelen çete saldırıları karşısında yerel savunma birliği niteliğindedir.
Pontos’un batısında yer alan direniş merkezi Nebyan’ın yanı sıra Pontos’un doğusunda yer alan Santa da (Trabzon-Gümüşhane) bir diğer direniş merkezidir.
 
Madenciler Kasabası olarak da bilinen Santa, köyün ilk sakinleri, muhtemelen Arğiropoli (Gümüşhane) çevresinde faaliyet gösteren maden ocaklarında çalıştıkları için Kromnili olarak da anılıyor. Sahilden 50 km içeride, ulaşımın güç olduğu, dağların arasına kurulmuş bir kasabadır Santa. 20.yüzyılın başlarında Santa kapalı bir köy ekonomisine sahiptir, bölge halkına yetecek miktarda tarım ve hayvancılık yapılır, dağlarda bulunan demir ve kurşun yatakları işletilir. Santalı erkekler Rusya ve çevre illere mevsimlik işçi olarak çalışmaya gider, özellikle taş ustalığı, duvarcılık ve inşaat işçiliğinde ustalaşmışlardır.
 
1857 yılında, Hattı Hümayun sonrasında, gizli Hristiyan din adamları toplanıp, Trabzon’daki İngiliz konsolosluğuna durumlarını açıklamak için başvurunca, o zamana kadar nüfusun yarısı Müslüman görülen Santa’da hiç Müslüman yaşamadığı ortaya çıkar. (% 51 Hıristiyan, % 49 Cyripto Hıristiyan /Gizli Hıristiyan) (1)
 
 
İKİ FARKLI SİYASİ ÇİZGİ
 
Germanos (Amasya/Samsun Metropoliti), Yunanistan’a bağlı bir Pontos hayal etmektedir. Ve bu hayal Makedonya’dan Kafkaslara kadar uzanan bölgede yaşayan Rumların tek bir çatı altında yaşamasına, yani bildik ‘Megali İdea’ya dayanmaktadır. Bu yüzden Germanos partizan hareketini (Pontos Partizan Hareketini), Yunanların olası bir Anadolu işgaline destek güç olarak görmekte ve Pontos Rumlarının özgürlüğünün Yunanistan devletinin ve tabii 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın galip devletlerinin eliyle olacağını düşünmektedir.
 
Hrisantos (Trabzon Metropoliti) ise Pontos Rumlarının Yunanistan ile bir ilgilerinin olmadıklarını söyleyip kimi zaman eski Bizans’ı yeniden kurma fikrine, kimi zamanda bir arada yaşama fikrine sıcak bakar. Buna rağmen o da başta Rusya olmak üzere, Yunanistan’dan beklenti içerisindedir. İttihatçılara güvenir, ayrılık olmadan kurulacak yeni bir devlet içinde pekala bir arada yaşayabileceklerini de savunur. Trabzon’da Vali Cemal Azmi ile (Ermeni Soykırımı’nın birinci derece sorumlu İTC’lilerdendir) Hrisantos işbirliği içindedir, hatta şehri bir süre birlikte idare ederler. İlişkileri o kadar iyidir ki, Azmi Bey Rusların işgalinin ardından şehri terk ederken yönetimi, Hrisantos’a bırakır.
 
PARTİZAN HAREKETİNİN KARAKTERİ
 
Partizan hareketi her şeyden önce Rumlara yapılan yoğun saldırılar karşısında büyük bir direniş göstererek, 353 bin insanın katline sebep olacak Pontos Soykırımı‘nın çok daha büyük rakamlarla sonuçlanmasını engellemiştir. Kendiliğindenci bir özellik taşıyan Partizan hareketi, ağırlıklı olarak Rum köylerine yönelen çete saldırıları karşısında yerel savunma birliği niteliğindedir.
 
Kendine ve kitlelere güvensiz iki Metropolit (Germanos ve Hrisantos) Pontos’ta Rumlar açısından çok önemli etki gücüne sahiptirler. Bu yüzden ortaya çıkan partizan hareketi, bu iki bakış açısına karşı ideolojik bir duruş oluşturamaz ve yer yer onların etkisinden kurtulamaz.
 
Bu arada adı o günkü Pontos Bağımsızlık hareketi lideri olarak anılan 1882-1906 arasında Giresun Belediye Başkanlığı yapan Kaptan Yorgi Paşa’nın oğlu Konstantin Konstanidis önderliğinde, 4 Şubat 1918’de Marsilya’da ‘Tüm Pontuslular Kongresi’ adıyla bir konferans düzenlenir.
 
Bu toplantılarda Trabzon merkezli bir ‘Pontos devleti’ fikri ağır basar.
 
Her iki toplantı da, öyle resmi tarihçilerin propaganda ettiği gibi Yunanistan devletince desteklenmez. Hatta tam tersine Venizelos, Yunan Kralı ile yaşadığı iktidar kavgasından dolayı, (Kral, Alman Kralıyla akrabadır ve 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda Almanların cephesindedir) yeni süreci galip emperyalist cephenin politikalarıyla yönlendirmek ve efendileriyle çelişki yaşamamak derdindedir. Bu yüzden de Pontos Rumlarının Trabzon merkezli bir Pontos devleti kurma fikrine sıcak bakmaz.
 
İşte bu partizan hareketinin Batı Pontos’daki merkezi Bafra Nebyan bölgesi iken Doğu Pontos’daki merkezi ise Santa’dır. İki Metropolit’in yaklaşımları ne kadar birbirinden farklılık gösterse de, birbiriyle organik bağı olmayan bu iki ayrı merkezli partizan hareketi ise birbirine o denli benzeyen  eylemler, tavır alışlar ve duruşlar sergiler.
 
 
SANTA TESLİM OLMUYOR
 
Otonom partizan gruplarından oluşan Santa direnişi daha çok yerel savunma birimleri olarak şekillenmiştir. Efklidis Kurtidis ve Kostas Çilingir’in (67 arkadaşı ile birlikte 1921 yılında ölümsüzleşir) başını çektiği bu partizan örgütlenmeleri Mübadele’ye kadar savaşmaya devam etmişlerdir.
 
1920 yılının Haziran ayında, bir grup asker Santa’ya yollanır ve iki ay boyunca Santa’da kalırlar.
 
Georgios Nakracas’ın (Türk dostudur) ‘’Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni/1922 Emperyalist Yunan Politikası ve Anadolu Felaketi’’ başlıklı kitabında ise, ‘’Santalıların Türk toplumuna ve Türk devletine karşı bu düşmanca tutumu nedeniyle, cephe gerisinde güvenliği sağlamak isteyen  Kemal Atatürk, 6 Eylül 1921 tarihinde güçlü bir orduyla Santa’ya saldırdı.’’(2) deniyor. Bu konu, Karadeniz Ansiklopedik Sözlükte de geçiyor ve ‘’Türk ordusu 6 Eylül 1921 tarihinde Santa’ya saldırdıysa da bölgenin coğrafi yapısı ve şiddetli mukavemet nedeniyle kalıcı sonuç elde edilemedi’’ (3) deniyor.
 
SANTA, MÜBADELEYİ VE AFFI KABUL ETMİYOR 
 
TBMM hükümeti 1920 yılında Santalılar için bir af çıkarır ve onlarla uzlaşmaya çalışır. Santalılar bunu kabul etmez ve 1924 yılına kadar direnmeye devam ederler. Mübadele ile birlikte Pontos’ta kendine Rum diyen herkes Yunanistan’a gider ancak Santalılar bir süre bu duruma da direnirler. Mübadele anlaşmasını 1924 yılında kabul edip, teslim olmamak koşuluyla Yunanistan’a gidebileceklerini şart koşup, silahlarıyla birlikte gemilere biner ve Yunanistan’a giderler.
 
Yunanistan’da da hükümetin kendilerine uygun gördüğü verimli, alçak köyleri beğenmeyip, tıpkı memleketlerindeki gibi, Kuzey Yunanistan’ın dağlık köylerine yerleşirler.
 
HARABE SANTA
 
Bir zamanlar nüfusu 10 bine kadar çıkmış bu dağ kasabasının, çoğu 19. yüzyıla ait sanatsal değeri yüksek, taştan yapılmış 13 kiliseyle birlikte, yine taştan okullar, köprüler, değirmenler, çeşmeler ve taş döşeme yolları vardı. Günümüzde bu eserlerden  ayakta kalan yapı pek yoktur. 10-15 aile dışında neredeyse kimsenin yaşamadığı Santa, günümüzde artık harabeleriyle anılmaktadır.
 
(Devam edecek…)
 
 (1) Karadeniz Ansiklopedik Sözlük, Özhan Öztürk, Mart 2005 İstanbul, Heyamola Yayınları 2.Cilt, Sayfa 1009
 (2)Georgios Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni/1922 Emperyalist Yunan Politikası ve Anadolu Felaketi, Belge Yayınları, Şubat 2003, Sayfa: 206
 (3)Karadeniz Ansiklopedik Sözlük, Özhan Öztürk, Mart 2005 İstanbul, Heyamola Yayınları 2.Cilt, Sayfa 1010