17 Mayıs 2024 Cuma

Polen Ekoloji aktivisti Gülsün: Yangın sonrası çok sayıda tehdit var

Dicle'de başlayan ve Elazığ'a kadar yayılan yangının sebep olacağı hava kirliliğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Polen Ekoloji aktivisti Gülsün, yangın sonrası ani seller bir tehdit haline geldiğini, kül ve topraktan taşınan ağır metallerin su yollarına sızdığını ve alevlerden hayatta kalabilen bitkiler ve ağaçların dirençlerinin azalmasından kaynaklı hastalık, mantar ve böceklere karşı hassaslaştığını dile getirdi. 

Diyarbakır'ın Dicle ilçesinde askeri operasyonun sonlandırılmasıyla birlikte 1 Haziran'da başlayan yangına müdahale edilmediği için rüzgarın da etkisiyle Elazığ'ın köylerine kadar yayıldı. 

Polen Ekoloji aktivisti olan Çevre Mühendisi Sultan Gülsün ile yangınların sebep olduğu hava kirliliğini konuştuk. Gülsün, yangın sonrası ani sellerin bir tehdit haline geldiğini, kül ve topraktan taşınan ağır metallerin su yollarına sızdığını ve alevlerden hayatta kalabilen bitkiler ve ağaçların dirençlerinin azalmasından kaynaklı hastalık, mantar ve böceklere karşı hassaslaştığını belirtti.

'PARAMETLERE BAKILMADIĞI İÇİN KENTİN HAVA KALİTESİ İYİ OLARAK GÖRÜLÜYOR'
Yangının çıkış tarihinde PM 10 miktarının yükseldiğini, her iki şehirde de PM 10 ve kükürtdioksite bakıldığını, istasyonlarda diğer parametrelere bakılmadığı için ve istasyon sayısı da bir olduğu için kentin hava kalitesi iyi olarak görüldüğüne dikkat çeken Gülsün, "Orman yangınının akabinde oluşabilecek kirletici CO (karbonmonoksit), NOX (azotoksitler), PM10 (Partiküler Madde 10), PM2.5 (Partiküler Madde 2.5), SOX(kükürtoksitler), NMVOC (metan olmayan uçucu organik bileşikler), BC (siyah karbon), TSP (toplam askıdaki partiküller) parametrelerinden yalnızca SO2 ve PM10 parametrelerine hava kalitesi izleme istasyonlarından saatlik olarak Diyarbakır ve Elazığ illerinde bakılabilmektir. Hakim rüzgar yönü Kuzeybatı'dır. PM10 parametresinde her iki kentin de normal değerine göre artış görülmüştür. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)  PM10 sınır değerlerini günlük ortalama 50 µg m3 olarak belirlemiştir. Ancak yangının başlama tarihi göz önünde bulundurulduğunda PM10 değeri Elazığ kentinde 31 Mayıs-3 Haziran tarihlerinde incelenebilen maksimum değer 139 µg/m3'tür. Diyarbakır kentinde de 1 Haziran tarihinde maksimum değer 112,96 µg/m3 olarak görülmektedir. Bu değerler de her iki kentin ortalama 20-22 µg/m3 bandında iyi sınıfta değerlendirilen hava kalitesini günlük ortalamada bu değerlerin üzerine yükseltmiştir" dedi. 

'SU KALİTESİNİ DÜŞÜREN ÇIKTILAR TAŞIYABİLECEK'
Hava tahminlerine göre Çarşamba günü Elazığ'da yağmur beklendiğini söyleyen Gülsün, yangın sonrasında yüzey akışı arttığında su varlıklarına, çözünmüş inorganik maddeleri ve su kalitesini düşüren diğer çıktıları taşıyabileceğini söyledi. "Yağmur etkisi ince gözenekleri toprak ve karbon parçacıklarıyla tıkayabilir, sızma oranlarını ve toprağın havalanmasını azaltabilir" diyen Gülsün, yangının sıklığı, süresi ve yoğunluğu ile toprak neminin topraktaki sıcaklıkları yükseltebileceği ve toprak killerinin yapısını değiştirebileceğini, aynı şekilde toprak kimyası da öngörülen yangından etkilenebileceğini, gübrenin faydalı etkilerini azaltabileceğinin altını çizdi. 

'BİYOÇEŞİTLİLİK İÇİN RİSK YARATIR'
Gülsün, değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Yangının ne kadar yoğun yandığına ve bitkinin ne kadar süre yüksek sıcaklıklara maruz kaldığına bağlı olarak bir kısmı veya tamamı zarar görebilir. Ayrıca kabuk kalınlığı ve gövde çapı gibi bitki özellikleri de yangına duyarlılığı etkiler. Herhangi bir türün küçük ağaçlarının yok olması, büyük olanlardan daha kolaydır. Bu durum biyoçeşitlilik için risk yaratır.

'HAVA KİRLİLİĞİ BÜYÜK MESAFELERE YAYILIYOR'
Orman yangınları her yıl küresel CO2 salımının yüzde 5- 10 aralığından sorumludur. Yangınlar, toprağın albedo adı verilen (ormanlarda 0,10) yansıtıcılığını değiştirir. Siyah karbon (BC), havada ısıyı absorbe eder ve bu da atmosferi ısıtır. Yanmış orman alanları yeniden büyümeye başladıkça, daha açık renkli çimen ve çalılar ilk sırada gelir, kalınlaşıp koyulaşana kadar  bu da daha fazla güneş ısısını yansıtır. Orman yangınlarının hava kalitesini hem ani hem de uzun vadeli değiştirmesi söz konusudur. Büyük miktarda duman salınır. Bu duman parçacıkları gazlardan ve su buharından oluşur. Yangınlardan kaynaklanan hava kirliliği büyük mesafelere dağılma potansiyeline sahiptir.

Direkt yerleşim alanında olmayan diğer canlıların da etkilenmesine neden olur. Küçük partiküllerin ciğerlere yerleşmesi ve kalbe baskı yapması da söz konusudur. Orman yangınları karbon monoksite neden olur ve CO doğrudan kana geçerek oksijen alımını engelleme potansiyeline sahiptir. 

'DOĞANIN DİRENCİ AZALIYOR'
Bir orman yangınından sonra müdahale ve temizlik sürecinde çevre ve halk sağlığına zarar verebilecek tehlikeli atıklar ortaya çıkar. Temizleme işlemi sırasında, çoğu malzeme bertaraf tedbiri alınmadan atılır ve bu atık yönetimi konusunda riskler barındırır. Bir orman yangınından sonra, yeni otlaklar oluşur ve otlayan hayvanlar bu değişimden etkilenir. Orman yangınlarının en göze çarpan etkisi, yağmur suyu akışıdır. Bitki örtüsünün kaybından sonra yerin toprağı hidrofobik hale gelir ve su sızmasını engeller. Suyun bu şekilde emilememesi, enkaz ve tortuların yüzeysel akışa geçerek daha büyük su kütlelerine taşınmasını teşvik ederek, doğayı kirletir. Yangın sonrası ani seller bir tehdit haline gelir. Kül ve topraktan taşınan ağır metaller su yollarına sızar. Alevlerden hayatta kalabilen bitkiler ve ağaçların dirençleri azalır dolayısıyla hastalık, mantar ve böceklere karşı hassaslaşırlar."