27 Nisan 2024 Cumartesi

Metin Lokumcu davası: Görevsizlik kararı

Katledilen Metin Lokumcu'nun hayatını kaybetmesine ilişkin açılan davanın 2. duruşması görüldü. Söz alan tanıklar, polisin Lokumcu'nun haberini almak için hastaneye gidenlere de yoğun bir şekilde saldırdığını söylerken, avukatlar biber gazı kullanan polislerin sorumluluklarını bildiğini bu nedenle de "görevsizlik" kararının tanınmayacağını belirtti. Avukatlar ayrıca reddi hakim talebini yineledi. Mahkeme heyeti, dosyayla alakalı "görevsizlik" kararı verdi. 

Artvin Hopa'da polisin sıktığı biber gazı sonrası fenalaşarak hayatını kaybeden Metin Lokumcu'nun ölümüne dair davanın ikinci duruşması bugün Trabzon'da görüldü. 


Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın 31 Mayıs 2011 tarihinde Artvin'in Hopa ilçesinde yapacağı miting öncesi yapılan protesto eylemine yönelik polis saldırısında, polisin sıktığı biber gazı ile fenalaşıp hastanede yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümüyle ilgili dava 10 yıl sonra açılmıştı.

İLK DURUŞMADA REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNULDU
Trabzon 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında mahkeme heyeti, baroların ve derneklerin katılma taleplerini "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesi ile kabul etmedi. "Görevsizlik" kararı verilmesi talebini de değerlendiren mahkeme heyeti bu dosyanın Ağır ceza mahkemesine gönderilmesi talebini de reddetti. Ara kararını açıklayan Mahkeme başkanı tanıkların ve sanıkların duruşmaya getirilmesi talebini de reddetti. Mahkeme başkanı soruların dilekçe ile iletileceğini, gerekirse sanıkların SEGBİS ile duruşmaya bağlanacağını söyledi. Avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme reddi hakim talebinin değerlendirilmesi için de dosyanın nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi.

ULAŞ LOKUMCU: ADALET ARAMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Metin Lokumcu'nun oğlu Ulaş Lokumcu, duruşma öncesi yaptığı açıklamada "Hopa'da ne olduğunu tanıklarla anlatmak istiyoruz, yeniden keşif talebinde bulunacağız. Polisin biber gazını nasıl kullandığını göstermek için bunu bir heyetin görmesini talep edeceğiz. Adalet aramaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Davanın ikinci duruşmasını CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TİP Milletvekili Barış Atay, Sol Parti'den Alper Taş, Hopa, Rize ve Trabzon emek ve demokrasi platformları ile İzmir, Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Antep ve Batman Barosu avukatları takip ediyor.

Duruşmada ilk olarak sanık avukatı konuştu. Avukat, üç müvekkiline dair somut bir suç isnadı olmadığını belirtti ve beraat istedi. Üç sanığın duruşmadan veraste tutulmasını istedi.

'YARGILAMA HAKKINI İHLAL ETMİŞ OLACAKSINIZ'
Daha sonra Lokumcu Ailesi'nin avukatı Nagihan Bulduk söz aldı. Bulduk, önceki duruşmadaki, görevsizlikle ilgili taleplerini hatırlattı. Bulduk, şunları kaydetti: "Metin Hoca basın açıklamasına katıldı ve o açıklamaya biber gazlı saldırı oldu Metin Lokumu hayatını kaybetti. Görevsizlik kararı her aşamada verilebilir ama bu dosya 9 yıl 28 gün geçen bir dosya. İddianamenin 9 sene sonra hazırladığı bir dosyadan söz ediyoruz. Burada makul süre söz konusu değil. Delilleri toplamak adına mevcut verilerin bir kenara bırakıp yeni delil topladığınızda zaten yargılama hakkını ihlal etmiş olacaksınız. Süre uzamış olacak."

'POLİSLER SORUMLULUĞUNU BİLİYORDU, GÖREVSİZLİK KARARI KABUL EDİLEMEZ'
Verilecek karar ile adil yargılanma hakkının da ihlal edileceğinin altını çizen Bulduk, "Hopa'da o gün çok fazla gaz kullanıldı. Dosyada buna dair bilgiler var. Bütün kent gaz altındayken Lokumcu'nun bundan etkilenmediğini söylemeyeyiz. Bilimsel çalışmalar da gazın ölümcül sonuçları olabilir diyor. Metin hoca çok uzun süre gaza maruz kaldı. Biz buna dair bilimsel çalışmaları raporları dosyaya sunduk. O raporlarda açıkça bu bilimsel verilerden söz ediliyor. Türkiye'de kimyasal gazların kullanımıyla ilgili çok fazla can kaybı oldu. Bu konudaki raporu da sunduk. Burada olası kasıtla suç işleyen, yaptıklarının sonucunu bilen polisler var. Biz sizin görevsizlikle ilgili verdiğiniz kararı kabul etmiyoruz. Metin Lokumcu'ya isterse direkt gaz atsın isterse sadece Hopa Meydanı'na atsın, Metin hoca bu gazlardan etkilendi. Polisler bu sorumluluğu biliyordu. Görevsizlik talebimizi yineliyoruz" diye konuştu. 

EYÜBOĞLU: MAHKEMENİZ BU DAVADAN EL ÇEKMELİ
Avukat Oya Meriç Eyüboğlu da görevsizlik kararı verildiği takdirde davanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gideceğine dikkat çekti ve şöyle devam etti: "Adli Tıp raporu da gaz kullanımına dikkat çekiyor, ölüm nedenini söylüyor. Bu anlamda yeni bir delile ihtiyaç yok. O gün çok fazla kişi bu gazdan etkilendi. Hastanede yatanlar var. Bu durum bize gaz kullanımının ne kadar hukuk dışı olduğunu gösteriyor. Biz, mahkemenizin bu davadan el çekmesini ve Ağır Cezaya gönderilmesini istiyoruz."

'BU İNSANLAR NASIL TEŞHİS EDİLECEK'
Avukat Eyüboğlu son olarak sanıkların davaya getirilmesini talebini yineledi. Mahkeme bir önceki duruşmada, avukatların sanıkların mahkemeye katılması talebini reddetmiş ve "eğer gerek görülürse sanıkların SEGBİS'le bağlanabilecekleri"ni söylemiş ve savunma avukatlarının "sorularını yazılı olarak iletmesi"ne karar vermişti. Eyüboğlu, "Mahkeme bir önceki duruşmada sanıkların mahkemeye gelmesine gerek yok kararı vermişti. Sanıkları getirirseniz, belki o gün Hopa'da olanlar, onları tanıyacak ve teşhis edecek. Biz bu kararın iptal edilmesini istiyoruz. Biz sanıkları görmeliyiz, görülmeden bu sanıklar nasıl teşhis edilecek? O gün orada olanlarla aynı polisler mi bunlar Buraya tanıklar gelecek, o polisleri tanıkların görmesi lazım, teşhis edebilmek için. Siz bu teşhis için bir önceki duruşmada boy ve kilo ölçümü yapılmasını istediniz, evet bu yapılmış ve resmi yazışmalardan öğrendiğimiz kadarıyla sanıkların bol ve kilo ölçümleri terziye yaptırılmış. Polislerin ölçülerini terzi almış. Peki, belki bu 10 yıl içinde polisin boyu uzamamıştır ama kilosu aynı değildir! Bu insanlar nasıl teşhis edilecek? Söz konusu ölçümlerin Emniyet tarafından yapılması gerekiyor."

TANIK USTABAŞ: METİN HOCA İÇİN HASTANEYE GİDENLERE DE SALDIRILDI
Aranın ardından başlayan davada ilk olarak tanık Kamil Ustabaş dinlendi. Ustabaş, "Oradaydık ve biber gazlı saldırı oldu. O gün Hopa'da normalden çok daha fazla kolluk kuvveti vardı. Beki 10-15 kat fazlaydı. Biz de o gün meydanda o basın açılamasını yapmak istedik. O kadar çok gaz sıkıldı ve insanlar can korkusuyla kaçtı. Alanda toplananlara gaz ve su sıkıldıktan sonra etraftaki insanlara da sıkıldı. Esnafa sığınan halka da biber gazlı saldırı oldu. Esnafın birinin çatısı yanmaya başladı. Hopalılar çatıya çıkıp yangını söndürdü. Hopa gaz bulutu altındaydı. Hem gaz sıkanlar hem de coplarla saldıranların başında kimler var bilmiyorum fakat  'Hopa'yı süpüreceğiz' diyordu yöneticiler. Metin hocanın durumunu öğrenmek için hastaneye gidenlere de mermi ile saldırıldı" dedi.

Daha fazla ölüm olmamasının tek nedeninin esnafın kapılarını kilitlememesi ve kapıların arkasına barikat kurulması olduğunu söyleyen Ustabaş'a Hakim, "Bu olaylar esnasında Lokumcu'nun pozisyonu nasıldı?" diye sordu. Tanık Ustabaş şu yanıtı verdi: "Metin Lokumcu'yu olaylar başlamadan hemen öncesinde gördüm."

DEMİRCİ: SİLAHLA YOĞUN ŞEKİLDE ATEŞ AÇILIYORDU
Ustabaş'ın ardından tanık Recep Demirci dinlendi. Demirci, "Ben Lokumcu'nun öldüğünü duyunca hastaneye gittim. Silahla yoğun bir şekilde ateş açılıyordu. Halka saldırı vardı. Hakaret edip insanları kışkırtıyordu. Araya jandarma girdi ve büyük bir katliam yaşanmasına engel olundu" ifadelerini kullandı.

ÖZGENÇ: HORON OYNAYANLARIN ARASINA BİBER GAZI ATILDI
Tanık Ali Rıza Özgenç, o günlerde seçim atmosferinin hakim olduğunu anlatarak söze başladı. "Dönemin başbakanının miting yapacağı söylendi. Hopa'da iki ana temel sorunumuz vardı. Birincisi HES'ler, ikincisi de çay tarımıyla alakalı sorundu" diyen Özgenç şöyle devam etti: "Bu iki temel sorunu dile getirmek için bir basın açıklaması düşündük. O alan halan daha çok kalabalık olan bir alandır, meydandır. Şenlik havası varken su ve gaz bombası atılması… Ben, Metin hoca… Aynı yaş grubundaki insanlar bu arbedenin durdurulması için çok mücadele ettik. Bir ara polisler kalkanlar ittirdi, aramıza gaz bombası atıldı. Ben de ölebilirdim. Hiçbir neden yokken horon oynayan insanlara su ve gaz sıkılmasının hiçbir mantığı yoktu. Göz gözü görmüyordu, artık Metin hocayla kopmuştuk, Daha sonra ölüm haberi geldi Hopa'nın bütün caddeleri gaz altındaydı. Biz bunu hak etmemiştik. Ortada bir şey yoktu, miting alanıyla alakalı bir şey yoktu çünkü."

AKSU: MAHALLEDEN MEYDANA 'GÜVENLİK' ÖNLEMİ VARDI
O gün orada gazeteci olarak bulunduğunu ifade eden tanık Cemil Aksu görüntü almak için meydana geldiğini belirtti. Aksu, "Meydan dediğimiz yer işlek bir yer, normal bir kalabalık vardı. Başbakan geleceği için de meraklı insanlar vardı. Ancak burası miting alanına epeyce uzak bir alandı. Mahalleden meydana gelene kadar çok yoğun bir güvenlik önlemi vardı. Basın açıklaması için toplananların yanına geldiğimde, polisin kitlenin iki grubun arasında değil basın açıklaması yapacakları kapatan bir yerde durduğunu gördüm. Hopa Dereleri Koruma Platformu pankartı vardı. Bir polisle sohbet ederken, 'burası karışacak sen ayrıl' dedi. Bu esnada gazlı ve suyla müdahale başladı" dedi.

'MÜDAHALE DURSUN DİYE ÇABALAYANLARA POLİS SALDIRDI'
Polis saldırısı sonrası dağılmanın yaşandığını ve kaçan insanlara saldırıldığını söyleyen Aksu, "Otellerin camları ve kapıları kırıldı. Ara sokaklara gaz atıldı. Meydanda yaşlı insanlar vardı. Fenalık geçirenler vardı. Metin Lokumcu yakın bir yerden horonu izliyordu. Gazlı müdahale anında da gördüm. Her yere gazla müdahale vardı. Metin hoca da onları durdurmaya çalışıyordu. Müdahalenin durdurulması için çok girişimleri oldu. Bütün bu girişimler sırasında da gazla müdahale oldu. O gün neredeyse kim yan yana geldiyse gazla karşılaştı" ifadelerini kullandı.

POLİS: BİRAZDAN KÜÇÜK MOSKOVA NE HALE GELİR GÖRÜRSÜNÜZ
Tanıklardan Şenol Çelik bir akşam öncesinden Metin Lokumcu ile haberleştiklerini anlattı. "Ben o dönem muhtar olduğum için, kaymakam bizim alanı kontrol etmemiz için alanda olmamızı istedi. Alana gittiğimizde insanların horon oynadığını gördüm. Biz de kaymakam dediği için alanı gezmeye ve kontrol etmeye devam ettik" diyen Çelik polisin "Birazdan küçük Moskova ne hale geliyor görürsünüz" dediğini aktardı.

Çelik, şöyle devam etti: "Bütün çevik kuvvetin bütün bir alanı sardığını gördüm. Panzerden su ve gaz bombaları gelmeye başladı. Herhangi bir anons duymadık. Ben de gazlardan kaynaklı boğulma tehlikesi geçirdim. Sonrasında yine çıkıp polislerle konuşmaya çıktım. Metin hocanın bir yerde polisler tarafından sıkıştırıldığını gördüm. Zaten gaz yemişti Metin hoca bir de üzerine kalkanla sıkıştırıldı… Sonrasında oradan birlikte uzaklaştık ama bir daha göremedim. Sonrasında hastaneye götürüldü ve ölüm haberi geldi."

AV. EKİNCİ: TÜM MUHALİFLERE VERİLEN BİR GÖZDAĞIDIR
Aranın ardından katılanlar vekili Av. Mert Ekinci söz aldı. Av. Ekinci "Tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere olay tarihinde Hopa'da polisin müdahalesini meşru gösterecek hiç bir durum yoktur. Polisin olaydaki tavrı sesini duyurmak için sokağa çıkan tüm muhaliflere verilen bir gözdağıdır" dedi. Dosyada görevsizlik kararı verilmesini talep eden Av. Ekinci, "2011 den bugüne kadar benzer olaylarda kamu görevlileri hakkında etkin soruşturmaların yürütülmediği, caydırıcı cezaların verilmediği pek çok örnek vardır. Tanık anlatımları da olayda sanıkların olası kast ile hareket ettiğini çok ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır" dedi.

AV. GİRGİN: SORACAĞIMIZ SORULAR ENGELLEMEZ
Söz alan Av. Fatma Girgin, "Kamu görevlilerine" karşı işlenen suçlarda herkesin evinin basılabildiğini ancak kamu görevlileri suç işlediğinde gereği gibi yargılama yapılmadığına dikkat çekti. Av. Girgin şöyle devam etti: "Sanıkların verecekleri tepkiye göre soru yöneltme hakkımız vardır. Soracağımız soruların engellenmesi, doğrudan soru sorma hakkımızın alınması haklı değildir."

AV. ARAN: İNSANLARIN SESİ KESİLMEK İSTENDİ
Av. Sercan Aran ise "Hopa'da müdahale edilen olaylar barışçıldır. Polis bu barışçıl gösteriye karşı ölümcül müdahalede bulunmuştur. O gün Hopa'da olağanüstü hal ilan edilmişti ve insanların sesini kesme niyeti vardı" dedi.

POLİSİN, 'GEBERT, VUR ŞUNA' DEDİĞİ GÖRÜNTÜLER İZLETİLDİ
Av. Aran, polis müdahalesini gösteren video kayıtlarının bir kısmını mahkeme salonunda izletti. Görüntülerde polisin, çevik kuvvet ekiplerine "Gebert lan gebert vur şuna adam gibi" denildiği anlaşılıyor. Av. Aran videoların ardından "İnsanlar, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullandığı için öldürülüyor" dedi.

Mahkeme heyeti, mahkemenin görevsizliği ile TCK 87/4 hükmü uyarınca dosyanın görevli Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.