18 Mayıs 2024 Cumartesi

Kobanê davası: Özerkliği anlatarak 37 kişiyi nasıl öldürdüm

Kobanê davasının 3. duruşmasının 9. oturumu görülüyor. Savunma yapan Gür, hapishanede maruz kaldıklarını hak ihlallerini aktarırken tacize maruz kaldıklarını dile getirdi. Özerklik istemenin devletin bütünlüğünü bozmak anlamına gelmediğinin altını çizen Emine Ayna ise "Özerkliği anlatarak 37 kişiyi nasıl öldürdüm?" diye sordu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanê Davası'nın 3. duruşmasının 9. oturumu, Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Sincan Hapishane Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmayı, HDP milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda kişi izliyor.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, RTÜK üyesi Ali Ürküt, eski milletvekili Emine Beyza Üstün, İbrahim Binici, eski milletvekili ve TJA aktivisti Ayla Akat Ata, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, yeni dönem MYK üyesi Alp Altınörs, Meryem Adıbelli, eski parti sayman Zeki Çelik, eski MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ve Sibel Akdeniz ile yazar Nezir Çakan duruşma salonunda hazır bulundu.

HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, eski MYK üyesi Zeynep Ölbeci tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.

Tahliye edilen eski MYK üyeleri Can Memiş, Berfin Özgü Köse ve Cihan Erdal da İstanbul'dan SEGBİS ile duruşmaya bağlandı.

Tutuklu yargılanan eski milletvekilleri Gülser Yıldırım, Aysel Tuğluk ve Emine Ayna ile tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, savunmasına hazırlandığı, tahliye edilen yerine kayyum atanan Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılmadı.

GÜR: TACİZE MARUZ KALDIK
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür söz aldı. Gür, hapishanede maruz kaldıkları hak ihlallerini ve işkenceyi anlattı. Gür, "Koğuştan dışarıya kadar iki kere x-ray cihazından geçiyoruz. Fakat bugün orada görev yapan bir memurun üst araması yaparken tacizine maruz kaldık. Düşmanca bir tutum ile karşı karşıya kaldık. Bu tutumu protesto ediyoruz ve kabul edemeyiz. Cezaevi yönetimine, Adalet Bakanlığı'na ileteceğiz ama cezaevi yönetimi ve çalışanlarının bu insanlık onuruna aykırı tutumunu kabul etmiyoruz. Jandarmanın bizi buraya getirirken ki tutumu da iyi değil. Kötü muameleye maruz kalıyoruz. Cezaevi çalışanları hazırladığımız savunmaları okumaya çalıştılar, bunu kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı.

AYNA: ÖZERKLİĞİ ANLATARAK 37 KİŞİYİ NASIL ÖLDÜRDÜM?
Söz alan Emine Ayna ise iddianamede somut hiçbir delilin yer almadığının altını çizdi. Ayna, "Özerkliği anlatarak 37 kişiyi nasıl öldürdüm? Özerklik istemek, 'devletin birliğini bütünlüğünü bozmak' anlamına gelmez. Özerklikle yönetilen ülkeler ortada. Paris'te katledilen 3 kadın siyasetçinin ölüm yıl dönümünde yaptığım konuşmada 'Öcalan çıktığında, barış geldiğinde bunu kutlayacağız' demişim şiddet bunun neresinde? Aksine ben orada barış sürecine güvenmek gerektiğini söylemişim" diye konuştu. 

İddianamede "anadilde eğitim" talebine ilişkin yöneltilen suçlamalara dair konuşan Ayna, "Anadilde eğitim talebi bizim yıllardır talebimiz. HADEP'ten beri talebimizdir" dedi.

İddianamede, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine dair yaptığı konuşmaların suçlama olarak kendisine yöneltilmesini değerlendiren Ayna, Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı Sistemi gibi bir tartışmalarının olmadığına dikkat çekti. Ayna, "Mesele Cumhurbaşkanı veya Başkanlık Sistemi değil, mesele devletin Anayasasında Kürtlerin haklarının ve iradesinin tanınıp tanınmayacağıdır. Nasıl bir idari yapılanma içerisinde Kürtlerin kendini ifade edebileceğidir. Özerk bölgelere sahip devletler var. En son ademi merkeziyetçilik tartışmasında da asıl tartışılması gerekenin bu olduğunu ifade ettim. Merkezcilik mi ademi merkeziyetçilik mi olacak. O sistemin demokratik yönetime dahil olup olmayacağını söyledim" şeklinde konuştu. 

'ELBETTE ÖCALAN'IN KİTAPLARINI OKUYACAĞIM'
Ayna, evine yapılan baskında el konulan kitaplara ilişkin ise "Ben bir Kürt siyasetçiyim. Elbette Abdullah Öcalan'ın kitaplarını okuyacağım. Kitaplığımda başka kitaplar da vardı. Fethullah Gülen'in kitapları da vardı. Ben Gülenci mi oluyorum? Turancılığa dair kitaplar da vardı. Turancı mıyım ben?" diye sordu.

'PKK'NİN KENDİSİ BİR SONUÇ'
Burada olmanın bir sonuç olduğunun altını çizen Ayna, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz burada bir sonucuz, Kobanê davası bir sonuç, PKK'nin kendisi bir sonuç. Neden ise Kürtlerin kimliğinin tanınmaması, inkar, şiddet ve baskı politikalarıdır. Kürtler durduk yere isyan etmiyor. Hakları elinden gittikten sonra isyan ediyor. Kendinizi bizim yerimize koyun. Farz edin ki burası Kürdistan siz de Kürt'sünüz. Biraz empati kurun. Kürler ne yaşamış? Şöyle bir sahneye şahit oldunuz mu hiç? Toplu mezarlar kuruldu bundan 7 yıl önce. Bir anne mezarı başında 'İnşallah benim çocuğumun kemikleri buradan çıkar' dedi. Bu çok ağır bir şey."

HATUN TUĞLUK'UN CENAZESİNE YÖNELİK IRKÇI, FAŞİST SALDIRIYI HATIRLATTI
Davada yargılanan ancak rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya katılamayan Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine yapılan saldırıyı hatırlatan Ayna, "Türkiye'nin başkentinde o yaşlı kadının defnedilmesine izin verilmedi. O kadının mezarı defnedildiği yerden çıkarılmak zorunda kaldı. Bunun yarattığı travmayı düşünebilir misiniz? Bunların tarih boyunca yarattığı travmayı düşünün. Nasıl bir gelecek yarattığınızı düşünebiliyor musunuz. Bunları size söylemek zorunda kalıyoruz. Sizinle mi tartışacağız bunları" ifadelerini kullandı.

'HİÇBİR DÜŞÜNCEMDE SUÇ YOKTUR'
Ayna, "Kürt halkının bir statüye sahip olması için silahlı mücadele vermek gerekmiyor ama AKP, devlet bugün tersini ispatlıyor. Bu taleplerin örgütlenebilmesi için silaha gerek olmadığını göstermek istedim. Bunları talep ettiğimiz için devlet bize; 'Siz bunu talep ediyorsanız sizi 'terörist' ilan edeceğim' diyor. Hiçbir düşüncemi ifade etmemde bir suç yoktur" dedi. 
 
Duruşmaya bir buçuk saatlik ara verildi.