18 Mayıs 2024 Cumartesi

Kobanê davası: Devletin düşmanca tutumu deşifre oldu

Kobanê davasının 3. duruşmasının son oturumunda savunma yapan HDP eski MYK üyesi Zeynep Ölbeci, İzmir'de faşist saldırıda katledilen Deniz Poyraz'ı andı. Kadın özgürlük mücadelesi yürüttüğünü ve yürütmeye devam edeceğinin altını çizen Poyraz, halkların HDP'nin mücadelesine şahitlik ettiğini belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanê davasının 3'üncü duruşmasının son oturumu Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sincan Hapishane Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmayı HDP milletvekillerinin yanı sıra Karadeniz illeri Artvin, Giresun, Samsun, Çorum, Amasya, Rize ve Zonguldak'tan gelen çok sayıda partili izledi.

Tutuklu yargılanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, RTÜK üyesi Ali Ürküt, eski milletvekilleri Emine Beyza Üstün ve İbrahim Binici, TJA aktivisti Ayla Akat Ata, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, HDP MYK üyesi Alp Altınörs, Meryem Adıbelli, eski parti saymanı Zeki Çelik, eski MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ve Sibel Akdeniz ile yazar Nezir Çakan duruşma salonunda hazır edildi.

HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, DBP eski Eş Genel Başkanı Emine Ayna ve HDP eski MYK üyesi Zeynep Ölbeci tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Tahliye edilen eski MYK üyeleri Can Memiş, Berfin Özgü Köse ve Cihan Erdal ise İstanbul'dan SEGBİS ile duruşmaya bağlandı.

Tutuklu yargılanan eski milletvekilleri Gülser Yıldırım ve Aysel Tuğluk ile tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan mazeret bildirdi. HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş savunmasına hazırlandığı, tahliye edilen yerine kayyım atanan Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılmadı.

'KADINLAR İÇİN MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİM'
HDP eski MYK üyesi Zeynep Ölbeci, tutukluluk incelemesine dair beyanlarını iletmek üzere söz aldı. HDP İzmir İl Örgütü'ne yapılan saldırıda katledilen Deniz Poyraz'ı anarak konuşmasına başlayan Ölbeci, esasa ilişkin savunmasını yüz yüze vereceğini belirtti. HDP'de daha çok kadın alanında çalışma yürüttüğünü kaydeden Ölbeci, "Kadınlar için mücadele ettim ve etmeye devam edeceğim. Şimdiye kadar elde ettiğimiz kazanımlar erkek zihniyetine karşı verdiğimiz mücadelenin sonucudur" dedi.

Ölbeci, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Kürt kadınlarını hedef gösterdiğini ve bunun üzerine aralarında Rosa Kadın Derneği'nin de bulunduğu pek çok kadın kurumuna operasyon düzenlendiğini anımsattı. Belediyelere kayyum atamalarına da değinen Ölbeci, kayyım politikalarının aynı zamanda kadın iradesine yönelik bir saldırı olduğunu vurguladı. Ölbeci, "Bugün temsili demokrasiyi bile mumla arıyoruz. Kayyım saldırılarında kadın düşmanlığının ne kadar derin olduğunu anladık ve gördük. Aynı zamanda mücadelemizin doğruluğunu gördük" diye konuştu.

'DEVLETİN DÜŞMANCA TUTUMU DEŞİFRE OLDU'
Kürtlere yönelik saldırılarla devletin düşmanca tutumunun deşifre olduğunu söyleyen Ölbeci, şunları söyledi: "AİHM kararları uygulanmıyor, hukuk ayaklar altına alınıyor. Ben Adıyamanlıyım. IŞİD Kobanê'ye saldırdığında Adıyaman'da büyük bir korku ve panik yaşandı. İnsanlar gelecekleri için kaygılandılar. Özellikle Aleviler bu korkuyu daha derinden yaşadı. Bu korku iki yönlüydü. Birincisi kendileri içindi, ikincisi ise Şengal'de yaşanan katliamın Kobanê'de yaşanma ihtimaliydi. Bu nedenle insanlar sokağa çıktı. Bu aynı zamanda insan olmanın gereğiydi. Bir yandan IŞİD'i protesto ediyorlardı, öte yandan IŞİD'ten kaçanlara yüreklerini açtılar. Bunu yapanlar sadece HDP'li ya da bileşenleri değildi. AKP'liler, CHP'liler bütün halk Kobanê halkına gönlünü açtı."

IŞİD'e karşı yapılan eylemlerin suç olarak gösterildiğini kaydeden Ölbeci, "Bu dönemde Sayın Öcalan ile devlet arasında barış görüşmeleri yapılıyordu. Türkiye'de yaşanan bütün halklar için barış, eşitlik ve özgürlük içinde yaşama hayali yaşanıyordu. Bu zamanlar özgür bir yaşamın hayali olmuştu. Bu nedenle herkes hassas davranıyordu. HDP, BDP ve HDK çalışanları hassasiyet gösteriyordu. Bu dosyanın açılması ve kabul edilmesi yüzyıllık yaşananların tekrar edilmesidir. Bir avuç faşistin geleceği için halkların geleceğiyle oynanıyor. Buna izin vermeyeceğiz. Bu coğrafyada yaşayan halklar, bu tür dosyalara çok şahitlik ettiler. Diğerleri nasıl tarihte kara bir leke olarak yer aldıysa bu da öyle olacak" ifadelerini kullandı.

ÜRKÜT: MÜVEKKİLİM ARTIK KARDEŞ KANI AKMASIN DEDİĞİ İÇİN YARGILANIYOR
RTÜK Üyesi Ali Ürküt'ün avukatlığını yapan oğlu Erhan Ürküt, hapishanede gerçekleşen kötü muameleyi hatırlatarak, "Sizin bu kötü muameleye müdahale etmemeniz hak ihlalidir. Kötü muamele ve işkence insanlık onurunu zedeler. Buradan insan hakları örgütlerini harekete geçmeye çağırıyorum. Cezaevindeki arama ahlaki boyutu aşmıştır. İki tane zavallı, kendince işgüzarlık yapmıştır. Suç duyurusunda bulunuyorum" ifadelerini kullandı. Müvekkili Ürküt'ün "Artık kardeş kanı akmasın" dediği için yargılandığını ifade eden avukat Ürküt, "Ürküt, diplomatik pasaportla 50 defa yurt dışına gidip gelmiş. Kaçmadı, kaçmaz. Bu kötü muameleye son verilmesi için Ali Ürküt'ün tahliyesini talep ediyorum" dedi.

Daha sonra söz alan Gülfer Akkaya'nın avukatı İbrahim Ergün de, yargılama boyunca sadece mahkemenin tutuklu siyasetçilere "şöyle düşündünüz mü" diye soru sorabildiğini ifade ederek, "Ağır ithamlar var ama bunlara dair tek bir soru sorulamadı, Sorulması da söz konusu olamaz, çünkü gerçeklerin böyle olmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz" dedi. Ergün, "Dürüst yargılama ilkelerinin hiçbirinin uygulanmadığını, bu duruşmalar süresince de uygulanmayacağını düşünüyorum. Adil yargılamanın sağlanabilmesi için duruşmaların 10 gün üst üste yapılması yerine ara verilerek yapılması gerekir" ifadelerini kullandı.

Gülser Yıldırım avukatı Veysi Eski, müvekkilinin tutuklu olduğunu ancak dosya kapsamında kendisine "ev hapsi" verildiğini belirterek çelişkiye dikkat çekti.

GÜNGÖRDÜ: MÜVEKKİLLERİMİ ATTIĞI 3 TWEETTEN YARGILIYORSUNUZ
Sebahat Tuncel ve Figen Yüksekdağ'ın avukatı Ezgi Güngördü, HDP İzmir İl Binasına yönelik gerçekleşen saldırıda katledilen Deniz Poyraz'ı anarak sözlerine başladı. Güngördü, "Bu yargılama devam ederken bir Kürt kadın, bir HDP'li kadın katledildi. Burada Sebahat Tuncel'i, Beyza Üstün'ü yargılıyorsunuz. Katilin ifadelerinden anlıyoruz ki katil oraya daha çok kişiyi öldürmek için gitti. Savcılık ya da yargı HDP'lilerin peşine düşeceğine 'ortalığı kana bulayacağız' diyenlerin peşine düşseydi bu katliam yaşanmayacaktı" dedi. Görgördü, "Bakın katilin sosyal medya hesaplarına; 'hepinizi öldüreceğiz' diye paylaşımlar yapmış. Peki, bir tane soruşturma açılmış mı? Ama siz müvekkillerimizi attığı 3 tweetten dolayı ağırlaştırılmış müebbetle yargılıyorsunuz. Bugün HDP, Kürtler haklılıklarını ölümleriyle ispat etmeye çalışıyorlar. Yıl olmuş 2021. Bunlar tesadüfi değildir, bir linç kampanyasının sonucudur. Siz de bu kampanyanın parçasısınız" dedi.

Güngördü şöyle devam etti: "Deniz Poyraz'ın katledildiği gün burada herkes başsağlığı temennisinde bulundu. Ancak iki gün sonra Devlet Bahçeli, Poyraz'ın 'terörist' olduğunu iddia etti. HDP'nin her gün kriminalize edildiği bir süreçte Deniz Poyraz katledildi. Deniz Poyraz'ın katledilmesinden sonra HDP ve birçok kurum sokağa çıkma çağrısında bulundu. Bu insanları IŞİD katliamlarına sessiz kalmadıkları için yargılıyorsunuz. AİHM kararıyla bu çağrının meşru olduğu kanıtlandı."

BOZAN: HEDEF GÖSTERİLDİKTEN SONRA SALDIRIYA UĞRADI
Zeynep Ölbeci'nin avukatı Ali Bozan da Deniz Poyraz'ın katledilmesine işaret ederek, "Deniz Poyraz katledilmeden1 saat önce mahkeme heyeti üyelerinden biri 'neden HDP binaları saldırıya uğramıyor' diye bir soru sordu. Bu sorunun üzerinden 1 saat geçmeden HDP İzmir İl Binası saldırıya uğradı. Tarihi bir yargılama yapılıyor; sizlerin, bizlerin hepimizin kurduğu sözlere dikkat etmesi gerekir. Heyetiniz o üyesinin HDP İzmir İl Binasının saldırıya uğraması üzerine sonra özür dilemesini, üzüntüsünü dile getirmesini beklerdim" şeklinde konuştu.

MAÇOĞLU: TAHLİYE İSTEMEK BANA ZUL GELİYOR
Nazmi Gür'ün avukatı Kenan Maçoğlu, savcının yeni delil arayışında olduğunu belirterek, "HDP'nin kapatma iddianamesini istemiş. Bunu neden istediğini açıklamadı ama açıklama yapması gerekiyor. Bunun dosya ile ne ilgisi var? Anlaşılıyor ki bazı yerlerde kimi hazırlıklar yapılıyor. Savcı Beyin kulağına bunlar fısıldanıyor ve o da gereğini yerine getiriyor" dedi. Maçoğlu, kapatma davası iddianamesinde yeni bilgilere ulaştıklarını, Kerem Gökalp'in detaylı ifadelerinin kendilerinden gizlendiğinin bu kapatma iddianamesinde gördüklerini söyledi. Savcının Erdoğan'ın "karşı hamlemizi yaparız" sözlerinin gereğini getirdiğini beliren Maçoğlu, "Demirtaş ve Yüksekdağ'ı aynı dosyadan 3'üncü kez tutuklamaya hazırlanıyorlar" dedi. Maçoğlu, savcının mahkemeden gizlediği belgeleri kapatma davası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısıyla paylaştığını belirterek, "İddianamede belge de unutulmuştu, orada HDP'nin kapatılmasına hazırlık yapılması isteniyordu. Anlıyoruz ki savcı Ahmet Altun ile Cumhuriyet Başsavcısı ortak hareket ediyor, HDP'yi kapatmaya çalışıyor. Siz mahkeme olarak bu ifadeleri isteseniz dosyada gizlilik kararı var diye göndermezdi ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na vermiş. Bu kumpas davalarının devamı da gelecek. Size önerimiz buna devam etmeyin. Tahliye talebinde bulunmak bana zul geliyor" dedi. 

Bülent Parmaksız'ın avukatı Gülşen Uzunel, dosyanın siyasi olma niteliğinin ortada olduğunu ifade ederek, "Bu siyasi bir dosya ve sizin burada tuttuğunuz müvekkilimiz de siyasi bir tutuklu. Bir takım konjonktürel gelişmeleri bekliyoruz. Hukukçu olarak, müvekkilimize hukuk uygulansın, deliller bu noktada değerlendirilsin. Savcı Bey deliller diye belirtti ama dosyada bir delil göremedik. Dosya kapsamı müvekkilin tahliyesine el verdiğinden tahliye talep ediyoruz" diye konuştu.

'7 HAZİRAN'IN HESABINI SORMAK İSTİYOR'
Meryem Adıbelli'nin avukatı Mustafa Kemal Baran, "Bu davanın HDP'nin kapatılma davasının bir delili olduğu kesin. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 7 Haziran'da iddianameyi hazırlaması ve sunması manidardır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 7 Haziran'da neden dosyayı hazırladı? Bunların sembolik olduğunu biliyoruz. Kültürde, tarihte karşılığı yok ama siyasal karşılığı var. Bu karşılık nedir: 'HDP, sen 7 Haziran'da fazla oy alarak tek başıma iktidar olmamı engelledin, ben de sana gününü gösteririm.' İşte anlamı budur" dedi.

Duruşmaya öğleden sonra avukatların beyanlarıyla devam etmek üzere ara verildi.