3 Mayıs 2024 Cuma

Kirli savaş yöntemi: Zırhlı araç çarpmaları

İdil'de yeni bir zırhlı araç katliamı yaşandı. Evinin önünde bisiklete binen 7 yaşındaki Mihraç katledildi. Aracı kullanan polis, hala görev başında. Son 13 yılda 40 kişi zırhlı araç çarpması sonucu yaşamını yitirdi. ETHA'ya konuşan insan hakları savunucuları, cezasızlık politikasına dikkat çekti.

Kirli savaş politikalarını sürdüren Türk devleti, Kürt illerinde savaşın görünen yüzü olarak sürekli biçimde dolaştırdığı zırhlı araçlarla can almayı sürdürüyor. Kürt çocukları evlerinin önünde katlediliyor.

Devlet politikasının uygulayıcısı failler ya yargılanmıyor ya da yargılanmış gibi yapılarak cezasızlık politikası ile ödüllendiriliyor.

İHD Diyarbakır Şubesi'nin verilerine göre; 2008-2021 yılları arasında 11 kentte en az 72 zırhlı araç saldırısı yaşandı. 20'si çocuk en az 40 kişi yaşamını yitirdi, 90'dan fazla kişi de yaralandı. Sadece çarpma sonucu ölümler yaşanmadı, zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu da pek çok kişi hayatını kaybetti.

7 YAŞINDAKİ MİHRAÇ'IN KATİLİ GÖREV BAŞINDA
Son olarak, 3 Eylül günü Şırnak'ın İdil ilçesinde evinin sokağında oyun oynayan 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu zırhlı aracın çarpması sonucu katledildi. Polisin ifadesi tepkiler üzerine üç gün sonra alındı. "Ölümlü trafik kazası" suçundan ifadesi alınan polis, serbest bırakılarak görevinin başına gönderildi. Mihraç'ın ailesiyle görüşen Şırnak Valisi, "Görüntü var araç yavaş gidiyor" derken, çarpma sonucu, 11 metre öteye fırlayan çocuğun bedeni tanınmaz hale geldi. Mihraç'ın bindiği bisiklet üç parçaya bölündü, terliği ise bir evin damında bulundu.

ETHA'ya konuşan insan hakları savunucuları, Kürt illerinde yaşanan zırhlı araç katliamlarına tepkilerini dile getirdi.

'KAZA DEĞİL SİSTEMATİK CİNAYET'
İHD Van Şube Başkanı avukat Mehmet Karataş, Kürt illerinde sürekli zırhlı araç kullanıldığına dikkat çekti, "Bu tercih bir devlet politikası. Bütün olaylarda ister siyasi, ister adli, yaklaşık 5-6 zırhlı araç konvoy halinde bulundurulmakta. Toplumu baskı altına alan, psikolojik devlet yöntemidir" dedi.

Zırhlı araçların arkasına ses çıkarması için zincir bağlandığını belirten Karataş, "Kullanan kişi 'bana bir şey olmaz, istediğim gibi kullanabilirim' mantığına sahip. Nefret bakışı olduğundan böyle kullanıyor. Kaza değil, yirmi yılda sistematik bir cinayet diyebiliriz" şeklinde konuştu.

Yaşananların sıradan trafik kazası olarak değerlendirildiğini dile getiren Karataş, şunları kaydetti: "O kategoriye konulması, cezasızlık yolunun açılması için uygulanıyor. Sürekli cezasızlıkla karşılaşıyorlar. Bu bir devlet politikası haline geldi. Zorlandıkları yerde yaşamını yitiren kişinin ailesini korkutarak olayın üzerini kapatmaya çalışıyorlar. Cezai sorumluluk doğmaması için her şey yapılıyor."

Polis ve valilerin zırhlı araç katliamlarını kaza olarak gösteren konuşmalarına dikkat çeken Karataş, "Bunlar o aracı kullanan kişiden sorumlu olan kişiler. Doğrudan kaza yapan kişiyi değil, aynı zamanda kendisini de koruyor" dedi.

'CEZASIZLIK RAHATLIĞI VAR ÜZERLERİNDE'
İHD Şırnak Şube Eşbaşkanı avukat Samet Ataman da bugüne kadar onlarca kişinin zırhlı araç çarpması nedeniyle yaşamını yitirdiğini hatırlattı. İnsanların kapılarının önünde yaşamını yitirdiğini dile getiren Ataman, "Hatta Silopi'de iki kardeş uykuda yatarken, evlerinin içine zırhlı araç girdi ve bu insanlar yaşamını yitirdi" dedi. Bu tür olayların sıklıkla yaşanmasının temel nedeninin cezasızlık politikası olduğuna dikkat çeken Ataman, şöyle devam etti: "Cezayla karşılaşmayacakları rahatlığı var üzerlerinde. Bunu sadece bir memurun cezalandırılması olarak ele alamayız, burada sistematik bir sorun var" dedi.

Cezasızlık politikasının hukuk sistemi ve Kürt illerine özel politikalarla bağlantılı olduğunu ifade eden Ataman, şunları söyledi: "Suça karışanların kolluk görevlileri, mağdurların vatandaş olması, zaten baştan yargının tutumunu belirliyor. Mihraç Miroğlu olayında çocuğu ezen kolluk, olaya ilişkin ilk tutanağı tutan kolluk. Bisiklet parçalanmış, çocuğun cansız bedeni araçtan 11 metre uzağa savrulmuş. Tutanakta, 'çocuk yandan geldi araca çarptı' olarak yansıtılıyor."

Valinin yaptığı açıklamanın soruşturmanın nasıl ilerleyeceğinin işareti olduğunu vurgulayan Ataman, "Bu açıklamadan sonra kolluğun, savcının farklı bir durum sergilemesi beklenemez" dedi. Ataman, "Bu aynı zamanda cezasızlık politikasının uygulanması anlamına gelir. Sistematik biçimde devam eden cinayetlere karşı hukuki mücadelenin yanı sıra cinayetlerin görünür kılınması da önemli" şeklinde konuştu.