19 Nisan 2024 Cuma

İnsan Hakları Haftası'nda hak talebi: Kayıplar nerede?

Kayıp yakınları, eylemlerinin 514. haftasında kayıplarının akıbetini sorarken, İnsan Hakları Haftası nedeniyle hak ihlallerine dikkat çekti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganı ile her hafta düzenledikleri eylemlerinin 514'üncüsünü gerçekleştirdi. İHD Diyarbakır Şubesi'nde gerçekleştirilen eyleme HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın'ın yanı sıra KESK yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri, İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları katıldı.
 
İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, kayıpların bulunması, faillerinin bulunup yargı önüne çıkarılmasını ve geçmişle yüzleşmenin sağlanmasının önemine işaret ederek, devletin geçmiş dönemlere ait arşivlerini açmasını istedi.
 
Ardından İHD Şube yöneticisi ve Kayıp Komisyonu üyesi Avukat Hasan Yalçın basın açıklamasını okudu. İnsan Hakları Haftası'na atıfta bulunan Yalçın, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 70'inci yılında kutlama yapmaları gerekirken, kayıp yakınlarının bu haftayı buruk geçirmek zorunda bırakıldığını ifade etti. Yalçın, "Anneler bu haftayı buruk geçiriyorlar çünkü geçen uzun yıllara rağmen kaybedilen çocuklarımız için 'bir mezar' talebimiz kaybedildikleri günden bu yana halen devam etmektedir. Yine yüz üstü soğuk zemine düşen Hrant ve Tahir'in 'Adalet seslenişi' halen her yerde kulağımıza ulaşmaktadır. Bunun için biz bugün İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 70. yıldönümünde bir kutlama yapmaya değil kaybettiğimiz canları anmaya geldik. Kayıp yakınları onlarca yıldır her yerde vermiş olduğu hakikat, adalet ve yüzleşme mücadelesiyle kayıplarının akıbetlerinin ortaya çıkartılmasını ve faillerin cezalandırılmasını talep etmektedir" diye konuştu.
 
1937-1938 Dersim Katliamı ile süre giden zorla kaybettirme uygulamalarının 90'lı yıllarda bölge coğrafyasında başlayan savaş ve çatışma ortamı ile tekrar devreye sokulmaya başladığını belirten Yalçın devamında şunları kaydetti:
"Herkesçe bilindiği üzere ne yazık ki 90'lı yıllarda devlet ve devlet adına hareket eden bir takım paramiliter güçlerin fiilleriyle sistemli ve planlı bir şekilde sayısız masum insan gözaltında zorla kaybettirilip asit kuyularına atıldı, faili meçhul cinayetlere kurban gitti ve toplu mezarlara gömülüp ortadan kaybettirildi. Yaşanan bu acı ve vahim tablo karşısında kayıp yakınları, devletin tüm kurumlarına başvurular yaparak karakol kapılarında, adliye sarayları önünde yıllarca yakınlarından gelecek bir haber için beklediler. Zorla kaybedilme uygulamalarının başladığı süreçten bu yana sayısız hükümetler değişti ancak devletin ve hükümetlerin kayıplar ile kayıp yakınlarının taleplerine karşı tavırlarında bir karış ilerleme sağlanamadı. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine yasaklarla örtülmeye çalışılmaktadır."
 
Mevcut iktidar tarafından kayıpların ortaya çıkartılması için zaman zaman kayıp yakınlarına sözler verilmiş olsa da faillerin yargı eliyle aklanması suretiyle yine cezasızlık politikasının uygulanmaya devam edildiğini söyleyen Yalçın, hiçbir olumlu adım atılmadığını ifade etti. Cumartesi Anneleri'nin ve kayıp yakınlarının onlarca yıldır meydanlarda çocuklarının akıbeti için sürdürdükleri adalet mücadelesi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine yasaklarla örtülmeye çalışıldığını sözlerine ekleyen Yalçın, "Yüzlerce haftadır Galatasaray ve Koşuyolu Parkı'nda dile gelen adalet, hakikat ve geçmişle yüzleşme talebi siyasal iktidar tarafından bugün kapalı mekânlara sığdırılmak istenmektedir. Yaşanan bu engelleme ve sindirme girişimlerine rağmen kayıp yakınları adalet mücadelelerinden vazgeçmeksizin kararlı bir şekilde mücadelelerini sürdürmektedir. Her hafta Cumartesi günü yaptıkları oturma eylemleri ile 'bir mezarımız olsun', 'kemiklerimizi bulun' ve 'hakikati ortaya çıkartın, failleri cezalandırın' talepleri ile aslında kaybettikleri yakınlarının faillerini rahatsız etmeye devam etmektedir" diye konuştu.
 
"İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak 10-17Aralık İnsan Hakları Haftasında bir kez daha sesleniyoruz" diyen Yalçın taleplerini ise şöyle sıraladı:
 
-Her şeyden önce zorla kaybettirilenlerin akıbetleri ortaya çıkarılmalı ve zorla kaybedilenlerin bulunması, faili meçhul cinayetler sonucu katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açması gerekmektedir.
 
-Kayıpların akıbetlerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili yapılan mezar açma işlemlerinin ilgili uluslararası standartlar gözetilerek yapılması, mezarların iş makineleri ile özensiz bir biçimde açılarak kayıplara ait buluntuların tahrip edilmesinin/kaybolmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.
 
-Hükümeti, 'BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmaları ile İlgili Uluslararası Sözleşme'yi imzalamaya ve sözleşme gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
 
-Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zamanaşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz.
 
-Bu topraklarda bir daha benzer acıların yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için 'Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu" kurulmasını talep ediyoruz.
 
Eylemde konuşan KESK MYK üyesi Elif Çuhadar,  konfederasyon olarak hakikati araştırma konusundaki hassasiyetlerine ve çabalarına değinerek, kayıp yakınlarının destekçileri olmaya devam edeceklerini dile getirdi. Çuhadar, "İnsan Hakları Haftası'ndayız. İnsan hakları ile vardır. Bu haklar emek, demokrasi, özgürlük ve barış koşullarının sağlanması ile gerçekleşir. Bu hakların önündeki engellerin kaldırılması ve bu haklar etrafında mücadeleyi büyütmek örgütlülüğümüzün gereğidir. Kayıplarımızın bir an önce bulunması ve sorumlularının derhâl hesap vermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
 
Açıklama, kayıp yakınları adına düzenlenen oturma eylemi ile sonlandırıldı.