18 Nisan 2024 Perşembe

'İmralı'daki tecridin kaldırılması hukuki zorunluluktur'

ÖHD ve HDK ortak basın toplantısı düzenleyerek, İmralı'da yıllardır devam eden tecrit koşullarının işkence olduğuna dikkat çekti. Açıklamada, mutlak tecride son verilmesi için tüm demokratik kamuoyuna harekete geçme çağrısı yapıldı.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK), İmralı Hapishanesi'nde tutsak edilen PKK lideri Abdullah Öcalan ve PKK tutsakları Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş'a dönük ağır tecrit koşullarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Beyoğlu'nda bulunan ÖHD İstanbul Şubesi'ndeki basın toplantısına, ÖHD Eşbaşkanı İlknur Alcan, ÖHD İstanbul Eşbaşkanları Esra Bilen ve Gürkan İstekli, HDK Eşsözcüleri Esengül Demir ve Cengiz Çiçek, Yeşil Sol Parti, Devrimci Parti, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgür Kadın Hareketi (TJA) temsilcileri de katıldı.

BİLEN: İMRALI TECRİDİ ULUSLARARASI BİR HUKUK FACİASINA DÖNÜŞTÜ
Basın açıklamasını okuyan ÖHD İstanbul Şubesi Eşbaşkanı Esra Bilen, İmralı'da ağır tecrit altında tutulan Öcalan, Yıldırım, Konar ve Aktaş'tan iki yıla yakın süredir tüm çaba ve girişimlere rağmen hiçbir şekilde haber alınamadığını hatırlattı.

"İmralıda uygulanan tecrit, dünyada eşi benzeri görülmeyen öyle bir hukuk faciasına dönüştürülmüş bir durumdadır ki tüm uluslararası ve ulusal mevzuat gereğince koruma altına alınan başta avukatla görüşme hakkı olmak üzere; aileyle görüşme hakkı, telefon hakkı ve diğer tüm dış dünyayla görüşme hakları, hakkın özüne dokunmayı aşan bir durumla ortadan kaldırılmıştır" diyen Bilen, avukatların her hafta yaptığı başvurulara rağmen Öcalan'ın 2011'den, Konar, Aktaş ve Yıldırım'ın ise İmralı'ya getirildikleri 2015'ten bu yana avukatlarıyla görüştürülmediğini anımsattı.

8 Kasım 2018'de tutsak HDP Milletvekili Leyla Güven ve ardından binlerce siyasi tutsağın süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlamaları sonucu mutlak tecritte bir gedik açıldığını ve 2019 yılında Öcalan'la beş kez avukat görüşü gerçekleştirildiğini söyleyen Bilen, "25 Mart 2021 tarihinde gerçekleştirilen ve aniden kesilen telefon görüşmesinden bu yana ise kendilerine dair teyit edilmiş hiçbir bilgiye erişim mümkün olmamıştır" dedi.

'İNSANLIK DIŞI MUAMELE VE İŞKENCEYE DÖNÜŞMÜŞTÜR'
Söz konusu mutlak tecrit halinin ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Bilen, Öcalan ve diğer tutsaklara dönük tecridin "insanlık dışı muamele" olduğunu ifade etti. İmralı'daki tecridin işkence ve kötü muamele yasağının ihlali anlamına geldiğine dikkat çeken Bilen, "Bu muamelenin neden olduğu ya da olması muhtemel sonuçlara dikkat çekmek ve telafisi adına bu zaman zarfına kadar birçok girişimde bulunulmasına rağmen maalesef sonuç almak mümkün olmamıştır" ifadelerini kullandı.

'CPT ZİYARETİNE İLİŞKİN ŞÜPHELER GİDERİLMELİ'
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) 2022 Eylül ayında İmralı Hapishanesi'ne yaptığı ziyarette Öcalan'ın görüşmeye çıkmadığına dair duyumlara dikkat çeken Bilen, bu duyumun CPT'nin ziyaretini tartışmalı kılacağını söyledi. CPT'nin yaptığı ziyaret hakkında bilgilendirme yapmasının uluslararası hukukun gereği olduğunu vurgulayan Bilen, şöyle devam etti: "CPT daha önceki raporlarında İmralı'da "Incommunicado" halinin yani dış dünya ile temaslarını sağlayacak mekanizmaların bir bütün olarak, aynı anda ve kesintisiz bir şekilde engellendiğini ve her türlü hukuki korumadan yoksun bırakıldıklarını tespit etmişti. Bu tespit ayrıca işkence yasağının ihlalinin tespitidir. Görevi özgürlüklerinden yoksun bırakılmış insanları işkenceye ve diğer tür kötü muameleye karşı korumak olan komitenin bu tespite rağmen ziyaretini Sayın Öcalan'ı görmeden tamamlaması ve bu hususa dair bir açıklama yapmaması komitenin varlik sebebiyle örtüşmemektedir."

Evrensel hukukun gereği olarak Öcalan ve İmralı'daki diğer tutsaklarla görüşme sağlanması gerektiğinin altını çizen Bilen, "Hem demokratik, özgür ve barışçıl bir gelecek için, hem de hukuk güvenliğinin tekrar tesisi için İmralı'daki tecridin kaldırılması hukuki zorunluluktur. Temel hak ve özgürlüklere aykırı gayri insani bu haber alınamama halinin aşılması için kamuoyundan, hukuk ve insan hakları çevrelerinden; demokratik ve hukuki mücadeleyi daha fazla yükseltmelerini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

ŞENTÜRK: TÜM MUHALEFETE ÇAĞRIMIZ, BARIŞA SAHİP ÇIKALIM
Ardından söz alan Yeşil Sol Parti MYK üyesi Çiğdem Şentürk, seçim sürecinin savaş gündemiyle iç içe geçtiğini söyledi. Kuzey ve Doğu Suriye'ye kara harekatı beklentisiyle dolu bir süreçten geçtiklerini kaydeden Şentürk, tecridi de bu süreçle değerlendirmek gerektiğini ifade etti.

"Abdullah Öcalan'a uygulanan koşulların insan haklarına aykırı olduğunu herkes doğrudan görebilir" diyen Şentürk, tecridin toplumsal muhalefeti manipüle etmek, yalan bilgi yaymak için iktidar tarafından kullanıldığını kaydetti. Öcalan'a dönük tecridin kaldırılması talebinin demokrasi ve barıştan yana bir talep olduğunu ifade eden Şentürk, "Buradan özellikle burjuva muhalefeti dahil olmak üzere tüm muhalefete, sol-sosyalist ve demokratlara diyoruz ki, Öcalan'ın tecrit koşullarının kaldırılması, görüşme taleplerinin kabul edilmesi lazım. Tüm muhalefete çağrımız; barışa sahip çıkalım. Kürt hareketi liderinin tecrit koşullarında izole edilmesine izin vermeyelim" dedi.

AŞA: HUKUK KURUMLARI DERHAL HAREKETE GEÇMELİ
HDP Hukuk Komisyonu üyesi Bülent Aşa, iktidarın Öcalan'ı tecride alarak Kürt halkını bastırmaya çalıştığını söyledi. 20 aydır Öcalan'dan haber alınamadığının altını çizen Aşa, kendisiyle yapılan son görüşmede de Öcalan'ın bunun ilkesizlik olduğunu söylediğini hatırlattı. Aşa, şöyle devam etti: "Dolayısıyla verdiği mesaj çok nettir. Son yapılan CPT ziyaretinde Sayın Öcalan'ın görüşe çıkmaması halinde de bu durum gerçekleşmiştir. Bu da son aile görüşünde verdiği tepkinin devamıdır. Burada hukuk kurumlarına çok büyük işler düşüyor. Birçok hukukçu Sayın Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Buna ilişkin henüz bir cevap verilmiş değil. Dolayısıyla hukuk kurumlarının derhal harekete geçmesini, avukat görüşlerinin düzenli bir şekilde yapılmasını talep ediyoruz."

DEMİR: DEMOKRATİK KAMUOYU NET BİR TAVIR ALMALI
HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, İmralı'daki mutlak tecridin büyük bir hukuksuzluk, gayri insani ve gayri ahlaki bir durum olduğunu vurguladı.

"Sayın Öcalan'a dönük tecrit siyasetinin 20 yıldan fazla sürdüğünü biliyoruz. Fakat son 5-6 yıldan fazladır süren iletişimsizlik, hiçbir şekilde haber alınamama koşullarında uluslararası kurumların duyarsızlığı ve yasadışı yaklaşımlarını da bir kere daha teşhir etmek istiyoruz" diyen Demir, Öcalan'ın CPT'yle görüşmemesinin de bu ilkesizliği teşhir etmek, buna karşı tavır almak olduğunu söyledi.

Öcalan'ın bu duruşunun önemine dikkat çeken Demir, demokratik kamuoyunun da bu konuda çok net tavır alması gerektiğini vurguladı. İktidarın beka problemi nedeniyle Türkiye halklarını ötekileştirdiğini ve tecridi derinleştirdiğini belirten Demir, yapılması gerekenin birleşik mücadeleyi büyütmek olduğunun altını çizdi.

ÖHD AMED ŞUBESİ DİYARBAKIR BAROSUNA BAŞVURDU
ÖHD Amed Şubesi de PKK lideri Abdullah Öcalan'a dönük tecride ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda avukatın katıldığı toplantıda basın açıklamasını ÖHD Amed Şube Eşbaşkanı Muharrem Şahin okudu.

Şahin, İmralı Hapishanesi'nde tutsaklara uygulanan tecridin sona erdirilmesi, avukat görüş yasağının kaldırılması amacıyla Barolar, Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Adalet Bakanlığı başta olmak üzere tüm ilgili kurumların sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.

İmralı'da iç ve uluslararası hukukun devre dışı bırakıldığına dikkat çeken Şahin, İmralı'da kalan tutsakların ağırlaştırılmış infaz rejiminde, olağanüstü tecrit koşullarında tutulduğunu kaydetti.

Öcalan'a asgari haklarının bile kullandırılmadığını dile getiren Şahin, "CMK'daki avukat ile müvekkil görüşmelerine yönelik açık hükme rağmen, idarece haksız ve hukuka aykırı bir şekilde görüşme talepleri reddedilmektedir. Hukuk kuralları herkes için genel olarak düzenlenen normlardır. Ancak, belli bir kesim ve kişiler için bu hakların kısıtlanması veya uygulanmaması ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olduğu gibi, eşitlik ilkesine de aykırıdır" dedi.

Öcalan'ın hükümlü olarak bulunduğu hapishanede diğer hükümlülerle aynı haklara sahip olduğunu hatırlatan Şahin, 105 avukatla birlikte tecride karşı girişimlerde bulunması talebiyle Diyarbakır Barosu'na başvurduklarını açıkladı.