HTŞ, DAİŞ ve Türk devletinin Rojava devrimini tasfiye planı

Türk devletinin desteğiyle Rojava devrimine dönük saldırılar gerçekleştiren, fakat büyük bir direnişle yenilgiye uğratılan DAİŞ yeniden canlandırılmaya çalışılıyor. Rojava'da son 5 ayda 59 DAİŞ saldırısı yaşandı, 33 kişi katledildi.
Kuzey ve Doğu Suriye yeniden tehdit altında. DAİŞ, son 5 ayda Rojava'da 59 saldırı düzenledi, 33 kişiyi katletti. El Kaide'nin Suriye kolu olarak bilinen El Nusra'nın devamı olan Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ise Suriye'nin batısında alan kontrolünü genişletiyor. Türk devleti destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) içinde birçok eski DAİŞ ve El Nusra kadrosunun yer aldığı bilinirken, Suriye Geçici Hükümeti ve HTŞ lideri Ebu Muhammed Golani'nin terör listesinde yer alan isimleri devletin en üst istihbarat birimlerine ataması, bölgedeki denklemi daha da tehlikeli hale getiriyor. Tüm bu gelişmeler, Türk devletinin Rojava devrimini tasfiye politikasında HTŞ ve DAİŞ'le işbirliğini gündeme getiriyor.
DAİŞ GERİ Mİ DÖNÜYOR?
QSD Basın Merkezi, İç Güvenlik Güçleri ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 1 Aralık 2024 ile 1 Mayıs 2025 tarihleri arasında DAİŞ'in 59 saldırı gerçekleştirdiğini duyurdu. Bu saldırılarda 33 kişi hayatını kaybetti, 12 kişi yaralandı. 32 saldırının güvenlik noktalarına yönelik olduğu ve bu saldırılarda 14 güvenlik görevlisinin şehit düştüğü, 5'inin yaralandığı belirtildi. DAİŞ'e karşı yürütülen operasyonlarda ise 100 çete tutuklandı, 7 hücre tamamen çökertildi.
En fazla saldırı Dêrezor'un El-Busayra, Diban ve El-Tayana gibi kırsal bölgelerinde yaşandı. Hol Kampı'nda ise DAİŞ çetelerinin kaçma girişimleri ve içerideki provokatif eylemleri, halen büyük bir oluşturuyor.
HTŞ'NİN GÖLGESİNDE DAİŞ YAPILANMASI
DAİŞ'in yeniden sahaya çıkışının sadece doğu Suriye ile sınırlı olmadığı görülüyor. 2025'in ilk aylarında HTŞ'nin Şam çevresindeki belirli bölgeleri kontrol altına alması, DAİŞ ve benzeri çetelere alan açtı. Şam'da DAİŞ amblemli bayraklar taşınması, kamu binalarına tehdit içerikli yazılamalar yapılması, DAİŞ'in sadece doğuda değil, kuzeyde de yeniden organize olduğunu gösteriyor.
Ayrıca, Suriye sahil şeridinde Alevilere ve Dürzilere yönelik saldırıların failleri arasında DAİŞ'lilerin bulunduğu giydikleri DAİŞ sembollü kıyafetlerden anlaşılıyor. Türk devletinin desteklediği SMO çetesi içinde de çok sayıda eski DAİŞ'liler bulunuyor. Bu yapıların HTŞ ile organik bağları, Rojava'ya yönelik saldırıların sadece silahlı değil, aynı zamanda siyasi ve istihbari düzlemde planlandığını gösteriyor.
TERÖR LİSTESİNDEKİ HÜSEYİN ES-SELEME HTŞ İSTİHBARATININ BAŞINDA
Tüm bu gelişmelerin üzerine, HTŞ lideri Golani'nin en yakınındaki isimlerden Hüseyin es-Seleme'nin Suriye Geçici Hükümeti Genel İstihbarat Servisi'nin başına atanması, uluslararası camiada tepkiyle karşılandı.
1984 doğumlu Seleme, Dêrazor kırsalından çıkıp "Doğu Vilayeti Mücahitleri Şura Konseyi"ni kurarak bölgedeki cihatçı grupları bir araya getirdi. El Nusra Cephesi'nde hızla yükselerek "Doğu Bölgesi Sorumlusu" oldu. El Nusra'nın HTŞ'ye dönüşümünde aktif rol oynayan Seleme, örgütün İdlib'deki askeri ve idari yapısında önemli görevler üstlendi. Daha sonra HTŞ'nin en üst güvenlik sorumlusu olan Seleme, örgüt içindeki hassas dosyaların kontrolünü elinde tutuyordu. Şimdi ise Suriye Geçici Hükümeti'nin resmi istihbaratının başına getirildi.
HTŞ TÜRK DEVLETİNİN İŞGALİ ALTINDAKİ BÖLGELERDE ETKİNLİĞİNİ ARTIRIYOR
Tüm bu sürecin merkezinde Türk devletinin politikaları kilit bir rol oynuyor. Türk devleti ile DAİŞ arasındaki işbirliği SMO içinde DAİŞ geçmişi olan isimlerin yer almasıyla devam ediyor.
HTŞ'nin Türkiye sınırındaki geçiş noktalarını kullanması ve istihbarat paylaşımı yapılması, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî gibi Türk devletinin işgali altındaki bölgelerde HTŞ'nin etkinliğinin artırılması, sivillerin evlerine el konulması, demografik yapının değiştirilmesi bir bütünün parçası niteliğinde.
Türk devletinin Rojava'ya dönük doğrudan askeri baskısı, sınır ötesi işgal saldırılarıyla sınırlı değil. HTŞ'nin devletleşme stratejisi, DAİŞ'in yeniden canlandırılması, SMO'nun korunması ve istihbarat birimlerine yapılan atamalar, Rojava'ya karşı yürütülen çok cepheli ve örtülü bir tasfiye planına işaret ediyor.
Türk devleti, DAİŞ, HTŞ ve SMO işbirliğinde geliştirilen strateji yalnızca Kürt halkına değil, tüm Suriye halklarının ortak bir arada yaşama çabasına karşı açık bir tehdit oluşturuyor.