11 Mayıs 2024 Cumartesi

Gecenin evinde yangın çıkaran kayıplar mücadelesi

Hasan Ocak’ın gözaltına alınmasına karşı ailesi ve yoldaşları ile insan hakları savunucularının başlattığı mücadele, kayıplar mücadelesinde büyük bir gelenek yarattı. Gecenin evinde yangın çıkaran bu mücadele, bugün de sürüyor.

Komünist devrimci Hasan Ocak’ın 1995 yılının 21 Mart günü gözaltında alınması üzerine başlayan gözaltında kayıplara karşı mücadele, 25 yıldır devam ediyor. Mücadele sayesinde Hasan Ocak ile Rıdvan Karakoç’un bedenlerinin kaybedilmesine izin verilmedi. İki devrimci, binlerin katıldığı törenlerle Gazi Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlanırken, devletin kaybetme politikasının önüne bir set çekildi.

Çeyrek asrı çeviren mücadele nasıl başladı, hangi aşamalardan geçti?

Bu soruların yanıtlarını Atılım gazetesinin arşivinden derlediğimiz bilgi ve fotoğraflarla yanıt vereceğiz. 

12 Mart Gazi ayaklanmasının hemen sonrasıydı. Hasan Ocak, bu ayaklanmanın komutanlarından biriydi. Katliam saldırısının başladığı ilk andan itibaren ayaklanmanın başındaydı. Barikatların kurulmasından şehitlerin uğurlanması törenine kadar isyanın her aşamasında iradesi vardı. 21 Mart günü 12.30-17.00 saatleri arasında Topkapı ile Yenikapı arasında gözaltına alındığında MLKP-K’nın yönetici kadrolarındandı. 


Ailesi ve avukatlarının girişimlerinin sonuç vermemesi üzerine, 30 Mart günü İHD İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması ile gözaltında kayıplara karşı kampanyanın startı verildi. Gazi ayaklanmasının ardından gözaltına alınan devrimcilerin ailelerinin de katıldığı basın açıklamasında talep netti: Hasan Ocak’ı sağ aldınız, sağ istiyoruz.

Aynı gün, Hasan Ocak’ın yoldaşları, Cağaloğlu’nda eylem yaptı, slogan ve pankartlarla yürüdü. Mücadele yavaş yavaş büyümeye başlarken, Hasan Ocak’la aynı dönemde Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğünde tutulan devrimciler de tanıklığını kamuoyuyla paylaştı. 

2 Nisan’da DİSK Tekstil 1 No’lu Şube’de basın açıklaması yapan tekstil işçileri açlık grevine başladı. Açlık grevi kısa sürede birçok yere yayıldı. 

4 Nisan günü eylem mekânı, İstanbul Valiliği’nin önü oldu. Polis eyleme çok sert biçimde saldırdı. 33 devrimciyi gözaltına aldı.

Aynı hafta içinde bu kez CHP’nin Fatih ilçe binası gençler tarafından işgal edildi. Amaç, iktidar ortağı CHP’yi harekete geçirirken, kamuoyu oluşturmaktı. 9 genç gözaltına alındı.

Açlık grevleri, basın açıklamaları, gösteriler, toplantı, imza kampanyaları ile “Hasan Ocak’ı sağ aldınız, sağ istiyoruz” sesi topluma taşınıyordu. Sadece kentlerin meydanları, sokaklar, kampüsler, okullar değil, bakanlık, valilik önleri, DGM salonları, polis binaları da kayıp yakınlarının hesap soran sloganları ile yankılanıyordu. Kampanya Avrupa kentlerine de yayıldı. Almanya’da 150 kişinin katılımı ile açlık grevi başlatıldı.

Hasan Ocak ile Hasan Gülanay’ın ailelerinin de içinde olduğu bir grup, 10 Nisan’da İstanbul Kadıköy’den Ankara’ya yola çıktı.

İstanbul’dan Ankara’ya onlarca kente yayılan eylemlerden yükselen talep netti: Hasan Ocak’ı sağ aldınız, sağ istiyoruz. 


İstanbul’un yanı sıra açlık grevindeki önemli bir merkez de Ankara olmuştu. Ankara’daki açlık grevcileri sık sık sendikalar, siyasi partiler ve milletvekilleri ile görüşerek, konuyu gündeme getirmelerini istiyorlardı. 

Anne Ocak, Ankara’da ilk olarak Demokrasi Platformu'nun eylemine katıldı. 

11 Nisan’da ise kayıp Hasan Gülünay'ın eşi Birsen Gülünay ile birlikte Ankara DGM’de görülen İHD duruşmasındaydı. Emine anne “Hasan Ocak kaybedilemez, oğlumu sağ aldınız, öğretmenimi istiyorum” dedi. Ardından da Birsen ile birlikte “mahkemenin huzurunu bozdukları” gerekçesiyle tutuklandı.

 

Ankara’da kayıpların sesi duyurulmaya çalışırken Baba Ocak da Demokratik Platformu’nun İstanbul mitinginden sesleniyordu: “Oğlumu istiyorum.”

İstanbul Taksim’deki CHP il binasına taşınan açlık grevi de, kampanyanın merkezi konumundaydı. 


Üniversiteli devrimciler kampanyanın ana bileşeniydi. Özgür Gençlik dergisi okurlarının öncülüğünde tüm kampüslerde gözaltında kayıplar için eylemler yapılıyordu.


CHP il binasındaki açlık grevi, 22 Nisan’da işgale dönüştürüldü.  Amaç, kamuoyu duyarlılığını artırmaktı. Parti binasından “Hasan Ocak’ı sağ aldınız, sağ istiyoruz” pankartı sallandırıldı. CHP yönetimi, polisi çağırdı. Polis pankartı indirmeye ve işgalin olduğu kata girmeye çalıştı. Ancak kurulan barikatı aşamadı. İşgal boyunca bina önü eylem alanına döndü. 

Hasan Ocak için bir komisyon oluşturulması yönündeki talebin kabul edilmesinin ardından işgal 5. gününde sona erdi. 


Oğlunu aradığı için 15 gün Ankara Merkez Kapalı Hapishanesi’nde tutulan anne Emine Ocak ile Birsen Gülünay, 30 Nisan’da tahliye edildi. Karşılama eylemine polis saldırdı, 33 kişiyi gözaltına aldı. 

Kararlı ve sürekli mücadele sonucunda Hasan Ocak’ın Kimsesizler Mezarlığı’nda gömülü olduğu ortaya çıktı. 26 Mart’ta Beykoz Buzhane Köyü Dedeler Mevkiinde bulunan cenaze, Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’na gömülmüştü.

Hasan Ocak'ın cenazesi, 19 Mayıs günü binlerce insanın katılımıyla Gazi Mahallesi’nde sonsuzluğa uğurlandı. Gazi Hasan’la bir kez daha özgürleşti.

Hasan’ın cenaze bulundu ancak kayıp yakınları ile bu süreçte kurulan Demokratik Mücadele Platformu, kampanyayı tüm kayıplar için sürdürme kararı aldı.  Bu kez slogan “Katilleri istiyoruz” olmuştu.

27 Mayıs’a gelindiğinde ise gözaltında kayıplar mücadelesinde çok önemli bir adım atıldı. Aileler, DMP ve İHD üyeleri, Galatasaray’a giderek kayıplar için ilk oturma eylemini gerçekleştirdi. 

Aynı günlerde 2 bini aşkın kişi Sirkeci Garı önünden İstanbul Valiliğine yürüdü. Katılımcıların çoğunluğu çeşitli sendikalardan işçilerdi. 

27 Mayıs’ta Ocak, Gülünay, Toraman ve Bilgin ailelerinin CHP Beyoğlu ilçe binasında başlattığı oturma eylemine Karakoç ailesi de katıldı. Eylem, 31 Mayıs’ta süresiz açlık grevine dönüştürüldü.

Tüm bu sürecin önemli bileşeni olan Emekçi Kadınlar Birliği, annelerin mücadelelerini ortaklaştırmak için 28 Mayıs’ta “Analar Kurultayı” topladı.


Gözaltında kayıplara karşı mücadele sırasında yurtsever devrimci Rıdvan Karakoç’un da cenazesi bulundu. Bu kez 3 Haziran’da binlerce kişi yeniden Gazi’ye akarak, Karakoç’u sonsuzluğa uğurladı.

İHD Genel Merkezi, 17 Mayıs'ı "Kayıplara Karşı Mücadele Günü" ilan etti.  17 Haziran çok sayıda kentte eylemler yapıldı.  DMP ve aileler de Her Cumartesi akşamı Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda, Çarşamba akşamı da Kadıköy Altıyol'da polis saldırısına rağmen mum yakma eylemleri gerçekleştirdi.

Demokratik Mücadele Platformu, Haziran ayının son haftasında Adana, Mersin, İskenderun, İzmir ve Ankara kentlerinde kayıplar için etkinlikler düzenlerken,  28 Haziran’daki İstanbul’daki mum yakma eylemine yüzlerce kişi katıldı. 

1 Temmuz Günü Hasan ile Rıdvan’ın mezarı başında yapılan anmanın ardından dövülerek gözaltına alınanlar arasında Emine Anne de vardı. 

Aileler Ankara’ya girmesine izin verilmezken, Galatasaray’daki eyleme de saldırdı. 

Her ayın 17’sinde Ankara ve İstanbul’da "Bu mumlar kör karanlığa aydınlık olsun" diye yakılmaya devam etti. 

Yarın: 27 Mayıs'tan bu yana  süren Cumartesi oturma eylemleri.