21 Mayıs 2024 Salı

Ege Bölgesi hapishanelerinde transfobik ve homofobik uygulamalar

Ege Bölgesi Hapishanelerinde kadın tutsakların maruz kaldığı hak ihlallerine ilişkin açıklama yapan İHD İzmir Şubesi Kadın Komisyonu, adı değişen çıplak arama işkencesinin sistematik şekilde devam ettiğini vurguladı. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Kadın Komisyonu, Konak'taki eski Sümerbank önünde, Ege Bölgesi hapishanelerinde kadın tutsaklara uygulanan şiddet, taciz ve hak ihlallerine dikkat çekmek için açıklama yaptı. 

"Susma, suça ortak olma, ölüyorlar" ve "Ege Bölgesi Hapishanelerinde kadın mahpuslara yönelik uygulanan şiddet, taciz ve tüm hak ihlallerine dur de" yazılı pankartlarının açıldığı eyleme HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay da katıldı. 

HAMİLE TUTSAKLARA EZİYET
Basın metnini komisyon üyesi Cemile Karakaya okudu. 25 Kasım'ın yaklaştığına dikkat çeken Karakaya, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün tarihini hatırlattı. 25 Kasım dolayısıyla Ege Bölgesi hapishanelerinde tutulan kadın tutsakların maruz kaldığı hak ihlallerini aktaran Karakaya, "Derneğimize yapılan başvurularda hamile mahpus kadınların hamilelikten kaynaklı yaşadıkları sorunlara gerekli hassasiyetin gösterilmediği ve rutin kontrollerinin yapılmadığını, kontrollere götürülseler dahi, hastanelerde yeterli cihazların olmadığı, doktora ulaşmakta zorluk çektikleri bildirilmiştir. Ayrıca ring aracındaki sallanmadan kaynaklı da rahatsızlıklarının arttığını, beyan etmişlerdi" dedi. 

LGBTİ+ TUTSAKLAR AYRIMCILIĞA MARUZ KALIYOR
"Detaylı arama" olarak değiştirilen "çıplak arama" işkencesinin sistematik olarak devam ettiğini kaydeden Karakaya, "Manisa T Tipi hapishanesinde kalmakta olan trans kadının mektupla yaptığı başvurusunda ise uzun zamandır hapishanede olduğunu fakat 4 yıldır pembe kimliği olduğu halde tekli odada  kaldığını beyan etmiştir. Tekli odada kalmasının mağduriyet olduğunu ciddi ayrımcılık ve transfobik ve homofobik tutumlara maruz kaldığını bildirmiştir" ifadelerini kullandı.

YAŞANAN HAK İHLALLERİ
Türkiye'de hemen hemen her hapishanede yaşanmakta olan ihlallerin, hapishane koşullarının da ek bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığının kanıtı olduğunu belirten Karaya, Ege Bölgesi hak ihlallerini şu maddelerle sıraladı:
"•Telefon görüşmelerinde kullanılan telefonların dezenfekte işleminin yapılmadığı
• Kantin fiyatlarının çok yüksek olduğu,
• Koğuşların kalabalık olduğu,
• Sevk taleplerinin gerçekleştirilmediği,
• Tedavi haklarının engellendiği,
• Dilekçelere cevap verilmediği,
• Yemeklerin kötü ve yetersiz olduğu ve yere bırakıldığı,
• Kitap, dergi ve gazete yasağı uygulandığı,
• Hijyenik ortamın sağlanmadığı,
• Aramaların keyfi olması, arama sırasında eşyaların talan edildiği, eşyalara el konulduğu, hijyen kurallarına aykırı olarak aramaların gerçekleştirildiği,
• Hastaneye sevklerin gerçekleştirilmediği,
• Temizlik ve dezenfekte işlemlerinin yapılmadığı,
• Mahpuslara eldiven, maske, kolonya ve dezenfektan verilmediği,
• İçme suyu yiyeceklerin bir kısmını kendilerinin temin ettiği ve paraları olmadığı takdirde ulaşamadıkları,
• Hapishane idarelerinin ve gardiyanların keyfi uygulamaları,
• Havalandırmadan ve diğer aktivitelerden yararlanamadıkları,
• Açık görüşlerin pandemi bahanesi ile,kaldırılarak mahpusların tecrit altında tutulduğu,
• Hamile kadınlara durumlarından kaynaklı özel beslenmenin yapılmadığını,
• Hamile kadınların durumlarından kaynaklı rutin kontrollerinin yaptırılmadığı,
• Kadınlara ücretsiz verilmesi gereken pedlerin verilmemesi, kendilerinin satın alma taleplerinin karşılanmaması,
• İnsanlık onuruna aykırı şekilde çıplak aramaların yapıldığı
• Hak taleplerinin disiplin cezaları ve infaz yakmalarla bastırılmaya çalışıldığı tesbiti
• nfaz yasalarının hukuksuz olarak politik baskı aracı olarak kullanıldığı,
• Türkiye hapishanelerinde LGBT+mahpuslarınn ciddi ayrımcılık transfobik ve homofobik tutumlara maruz kaldıkları
• Pandemi boyunca açık görüşlerin yaptırılmadığı tespit edilmiştir."

TALEPLER
Hayatın her alanında karşılaştıkları cinsiyetçilik ve erkek egemen zihniyetin yarattığı şiddet kültürüyle karşı karşıya kaldıklarının altını çizen Karakaya, kamusal alanda yaşanan şiddeti ortaya çıkarmaya yönelik hazırladıkları tespitlerle, şu talepleri sıraladı:
• "Devlet kadına karşı şiddeti önlemek için her türlü tedbiri almakla yükümlüdür.
• Başvuru ve şikayetleri herhangi bir kısıtlama olmadan gerekli yerlere ulaşımı sağlanmalıdır.
• Mahpusların sosyal ve kültürel aktivitelerindeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır.
• Mahpuslara yaşatılan baskı ortamından vazgeçilmeli, uluslar arası hukukun emrettiği şekilde insan onuruna yaraşır bir şekilde muamele gösterilmeli,
• Sağlığa ve tedaviye erişim hakları önündeki engeller kaldırılmalı,
• Pandemi sürecine uygun öneriler dikkate alınmalı ,düzenli kontrolleri sağlanmalı,
• Mekan ve üst aramaları insan onuruna aykırı olmamalı
• Ana dilde görüşme,yazışma ve savunma hakları yasal güvence altına alınması Kadın mahpusların ihtiyacı olan hijyen malzemeleri ve pedlerin ücretsiz olması sağlanması
• Bağımsız sağlık kurumlarının ,bağımsız meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri ile ilgili kuruluşların yer alacakları gözlem heyetleri oluşturabilmek için gerekli yasal düzenlemeler yapılarak, hapishanelerin incelemeye açılması sağlanmalıdır."

Karakaya, her ne konumda ve durumda olurlarsa olsunlar insanların, insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşam hakkını savunmaya devam edeceklerini kaydetti. 

Eylem sloganlarla sona erdi.